Yayınlanma Tarihi: 04 Mayıs 2022 / Son Güncellenme: 05 Mayıs 2022
Sait Faik,
Burgazadalı’dır. Amma o aslında adalıdır. Adaya ve denize sevdalıdır. Yıllar önce gazeteci Bedii Faik, dört ciltlik hatıralarında Sait Faik’le ilgili bir anısını paylaşmış, onun deniz tutkusunu aktarmıştı. Sait Faik, Paris’e gidecektir, ancak ona pasaport vermezler…
Sait Faik, desteğini istemek amacıyla Bedii Faik’i evinde ziyaret eder. Cumhuriyet gazetesinde yıllar önce bu karşılaşmayı aktaran bir yazı kaleme almıştım.
Paylaşıyorum…
Sait Faik’in Pasaportu
Oral Çalışlar (Cumhuriyet 26.05.2002)
“Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor… Hafif bir kırıklık hissettiğim için, kendi kendime bir günlük dinlenme ve düzelme izni verip evimden çıkmayacağım… Yazılarımı gönderebildiğim için pek de huzursuz değilim.
Tam öğleye doğruydu… Eşim kapıdan başını uzatarak: ‘Kalkman gerekiyor… Gözleri cam gibi parlayan, belki de sahiden cam olan çizmeli bir adam geldi, ille de seni görmesi gerekiyormuş…Darılma ama üzerinden şarıl şarıl sular akarken buralara getiremem. Salonda oturuyor, senin oraya gitmenden başka yol yok!’ dedi.”
Bedii Faik, ülkemizin yaşayan en önemli gazetecilerinden. Gazetecilik anılarını yazdığı, Matbuat Basın Derkeen… Medya başlıklı kitabının üçüncü cildi Doğan Kitapçılık’tan yayımlandı. Günümüzün koşullarından oldukça farklı bir gazetecilik anlayışının egemen olduğu bir dönemi anlatıyor usta Bedii Faik.
Bedii Faik’in eşinin sözünü ettiği evlerine gelen sulara batmış adam edebiyat dünyasının bilinen ismi Sait Faik’ti. Sait Faik, Fransa’ya gitmek amacıyla pasaport başvurusunda bulunmuş ve onu reddetmişlerdi. Ada vapurundan arkadaşı olan gazeteci Bedii Faik’ten yardım istemeye gelmişti. Gerisini Bedii Faik anılarında şöyle anlatıyor: “Karşımdaki Sait Faik’ten başkası değildi. Lastik çizmelerinden süzülen sular, yarı halıya yarı döşemeye yayılarak küçücük bir birikim yapmış adeta!.. Üzerimdeki yatak kıyafetini görünce, mahcup ve çekingen hali büsbütün artıyor.”
★ ★ ★
Bedii Faik, Sait Faik’in pasaportunu alabilmek için uğraşıyor. Sonunda ona pasaport vermeyi kabul ediyorlar, tek şartları Bedii Faik’in kefil olması. Üstelik soyadı benzerliği nedeniyle Bedii Faik’in, kefaleti Sait Faik’in babası yerine imzalaması gerekiyor. Bedii Faik, kefil olmayı kabul etmesini şöyle anlatır: “Belki gerekli, belki de idareten uydurulmuş bir formalite gereği kefil olmuştum ama, aklıma bir an dahi ‘Ya dönmezse’ diye bir küçük çengel takılmamıştır! Sait’in İstanbul’dan Burgaz’daki balıkçı dostlarından, Beyoğlu meyhanelerinin dumanlı, ekşi kokulu havasından vazgeçeceğine akıl yatırmak için onu hiç tanımamak, tek hikâyesini dahi okumamış olmak belki yeterli olabilir. Ama meyhanedeki şarap fıçısına dikilmiş gözleriyle akan şarabı ‘mor’ gördüğünü ve böyle yazmakla kalmayıp, bunu tuhaf bulanlara karşı, ‘Sen şarabı mor görmeye kadar varamazsın ki, onu anlayabilsin’ diye bağırışına rastlamışsanız, Burgaz iskelesinde iki balıkçıyı görür görmez, nasıl bambaşka bir görünüşe bürünüp rüyadalar gibi onların dostluklarına atladığını görmüşseniz, hele hele Türkçe küfrü, Türkçe soluk koy verişi ve Türkçe patlayışı ondan silip yerlerine Fransızca kekelemeyi, Fransızca nefeslenmeyi ve Fransızca infiali koymanın imkânsızlığını biliyorsanız, Sait’in dönmemesi ihtimaline değil, daha çok ve çabuk, gidişinin suya düşme olasılığına rahatça yapışabilirsiniz!”
Bedii Faik’in beklediği gibi olur, Sait Faik zorla aldığı pasaportla gittiği Paris’te on gün kalır ve döner. Bedii Faik’e şunları söyler: “…İstanbul’u sokakları, meyhaneleri, vapuru, Ada’yı hep gözlerimin önünde bularak, Paris kahvesinde oturmak gibi boktan bir duruma ancak bu kadar dayanabildim. “
★★★
Bedii Faik’in anıları, gazetecilikte her şeyin zaman içinde ne kadar değiştiğini ortaya koyuyor, örneğin Dünyagazetesinin patronu Falih Rıfkı Atay, eşinin bir haber nedeniyle Bedii Faik’e tepki göstermesi üzerine eşinin hissesini Bedii Faik’e devretmeye karar veriyor. Gerekçesi de çok önemli: Yarın ben ölürsem, bunlar gazete üzerindeki hisselerine dayanarak, senden gazeteciliğe aykırı şeyler isteyebilirler. Bu nedenle sen de gazetenin yarı hissesine sahip ol ki, sesleri çıkmasın. Şimdi ise bırakın patronun isteklerini, iş takibi, yönetici çıkarları bile gazetecilikte bir marifet sayılmaya başlandı.
Aradan 60 yıla yakın bir zaman geçti. Türkiye hâlâ, düşünce özgürlüğünü, örgütlene özgürlüğünü çözemedi. Basın ise geçmişe göre, gerçeklerden daha fazla koptu. Sait Faik’in pasaportu zorlukla aldığı bir ülkeden, bugün nerelere gelebildik? İdam cezası, Kürtçe eğitim hâlâ “vatanseverlik” kapsamında kabul ediliyor.
Bedii Faik’in anıları, önemli derslerle ve hoş örneklerle bir solukta okunuveriyor.
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.
Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.