Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 244 – Ekim 2025      İstanbul’un En Yaşlı Kitapevi Ksidas

İstanbul’un En Yaşlı Kitapevi Ksidas


Bindiğim vapur iskeleye yanaşırken yüzümde kendiliğinden bir gülümseme oluştuğunu fark ettim yıllar içinde. Ada’da yaşayanlar bunu anlarlar. Ada’nın bize sunduklarına kavuşmanın mutluluğudur bu. Büyük kentten yarım saat uzaklıkta da olsak, iskeleye iner inmez hava değişir, koku değişir, telaş ve gürültü farklılaşır… Tarihi iskeleden çıkarken de sol yanınızda gördüğününüz Ksidas kitapevi, tarihe, kültürel mirasa adım attığınızın kanıtlarından biridir. Yüz sekiz yıldır ayakta duran bu kitapevinin vitrinine de bakmadan geçemezsiniz. Adalar ile ilgili kitaplar, adalı yazarların kitapları çoğunluktadır. O vitrin size içinde yaşadığınız güzelliklerin bir ön habercisidir.

Adalı Dergisi okurları Ksidas kitapevinin tarihiyle ilgili pek çok yazı okumuştur. 1978 yılından beri orada çalışan, emek veren, yıllar içinde de oranın sahibi olan Mihail Paşa’yı da tanımayan pek yoktur. Ülkemizin koşullarını düşününce İstanbul’un belki de en eski kitapçısını ayakta tutan Mihail Paşa, haklı gururu tek başına taşımak yerine kitapevinin ziyaretçileriyle güleryüzü ve alçakgönüllü duruşu ile paylaşır her zaman.

Mihail Paşa’nın bu kitapçı dükkanında büyüyen iki çocuğu var. Oğlu Büyükada’da yaşıyor. Kızı Eleni (adada kullanılan adı Lena) on yıldır Danimarka’da yaşıyor. Büyükada’dan da Ksidas’dan da (kitapevine onlar Dükkan diyor) hiç kopmadan. Burada doğup büyüyen Eleni ile çocukluğunu, gençliğini, Dükkan’la ilgili duygularını, projelerini ve Büyükada’yı konuştuk. İlk kez karşılaşmamız değilmiş gibi akıp giden bir dost sohbetine daldık.

Eleni, Rum ilkokulu 3. Sınıf öğrencisi. Fotoğrafı çeken öğretmen Vasiliki

Kısa bir tarihçe

Eleni Paşa Yıldırım, babasının adaya adım attığı 1978 yılında doğmuş. Mihail Paşa o yıl iki buçuk yaşındaki oğlu ve hamile eşi ile geldiği Büyükada’da Zağnopaşa Caddesi’ndeki Aya Dimitri Rum Ortodoks Kilisesi ve hemen yanındaki Rum ilkokulunda çalışmaya başlamış. Bu iki yapının temizliğinden nöbetine kadar her şeyinden sorumlu imiş. Ailece bu binaların lojmanına yerleşmişler. Rum ilkokulunun o yıllarda on dört-on beş öğrencisi varmış. Bayan Vasiliki[1] bu okulda kırk yedi yıl Rumca öğretmenliği yapmış. Mihail Bey’i okul ve kiliseden tanıdığı için Dükkan’da da yardımımı istemiş. Dükkan’ı 2012 yılına dek birlikte yürütmüşler. Bayan Vasiliki rahatsızlanınca Dükkan’ı tümüyle Mihail Paşa’ya devretmiş.

Bayan Vasiliki, Eleni Paşa’nın da Rumca öğretmeni, ilişkileri öğrenci-öğretmenin çok ilerisinde. Mihail Bey, Vasiliki’den “ablam”, diye söz ederken, Eleni aslında “anne”sidir, bizim de “babaannemiz” diyor. Bugün de aynı binada komşular; birbirlerini seçtikleri sıcacık bir aile olmuşlar.

Vasisiki’nin 88. Yaş gününde

Adalı Lena’nın gözüyle Dükkan ve Büyükada

Dükkan’ın tarihçesini kısacık hatırladıktan sonra sözü Eleni’ye bırakalım:

“Büyükada Rum İlkokulu’nda okurken Vasiliki öğretmenimdi. Giderek azalıyordu öğrenci sayısı; son bir iki yılımda okulun tek öğrencisi bendim. Ardından Özel Fener Rum Erkek Lisesi’ne, kızların alınmaya başlandığı ikinci yıl gittim. Tam bir “köyden indim şehre” durumu. Pek çok konuda farkındalığım lise yıllarında oluştu. Yeşilköy’den, Kurtuluş’tan kentin çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler vardı. İlk kez kapalı sinemayla o yıllarda tanıştım. İlk kez fast food hamburgerciye gittim. Ardından Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Fakültesi’nde “hazır giyim ve moda” bölümünde okudum. Okurken de çalışmaya başladım. Okul hayatım boyunca her gün vapurla gidip geldim. Arkadaşlarım bana gidip “altı saat uyuyacaksın ve sabah yine aynı yolu geleceksin” derdi. Ben bundan hiç şikâyet etmedim. Adaya ayak basmak benim için çok kıymetliydi. Habitat gibi düşünürsek bu yaşadığımız alanı, inanılmaz büyük bir çeşitlilik var burada: insanlar, yapılar, müthiş mimari değerler, endemik bitkiler…Şurada otururken yaprağın hışırtısını duyabilmek o kadar kıymetli ki…O yüzden kaç yıl sürdüyse eğitim ve çalışma hayatım hep vapurla döndüm adaya ve tabii ki Dükkan’a.”

-Dükkan deyince nasıl bir ilişkiniz var Dükkan’la?

Ben de ağabeyim de Dükkan’da büyüdük. Okul dışı zamanımız orada geçerdi. Ve Dükkan çok isteyerek gittiğim bir yerdi. Rafların tozunu alır, alışveriş gerekliyse çarşıya çıkardım. Rum ailelere Apoyevmatini gazetesini dağıtımını yaptım. Yüz nüsha dağıtırdım, bir o kadar da Dükkan’dan satılırdı. Sigara, çikolata, gofret gibi ürünleri başlangıçta küçükken ben dizmezdim. Dükkan’ın çok eşit ve adil bir düzeni vardı. Çocuk kitaplarının rafları çocuk boyunu geçmezdi mesela. Dükkan benim pek çok adalıyı tanımamı, sosyalleşmemi sağladı. Rum, Ermeni, Yahudi karma olarak çok güzel bir topluluk vardı. Tabii kaçırdığım çok şey olduğunu da anladım. O zaman keşke daha eskiyi yaşayacak kadar erken doğsaydım diye düşünürdüm.


Küçükken sadece benim olduğunu düşündüğüm, halbuki yıllar önce bay Hrisafi (Vasiliki’nin babasının), gazeteleri rahatlıkla mandallaması ve yükseklere ulaşması için yapılmış bu tabure. İlk zamanlar böyle kullanılmış, sonrası ise çocuklarınn göz hizasında kitaplara ulaşıp, rahatlıkla kitapları incelemelerine vesile olmuş. Benim gibi bir çok çocuğun anılarında bu tabure. Tabure de yaklaşık 70-75 yaşlarında.

-Şimdi Büyükada’ya epey uzak bir yerde yaşıyorsunuz. Nasıl oldu Danimarka’ya gidişiniz?

Üniversitede okurken kendi alanımda çalışmaya da başlamıştım. Uluslararası şirketlerde çalıştım. Birkaç yıl içinde de büyük bir Danimarka firmasının irtibat ofisini kurmam teklif edildi. Kurdum. Tekstil ve hazır giyim üzerine iş geliştirme, ürün geliştirme, markalara danışmanlık ve tedarik sağlayan bir irtibat ofisi. Daha sonra da kendi ofisimi kurdum. Yirmim beş yıldır iş hayatım Danimarka ile ilişkili. Eşim İlyas bizim gibi bir Antakya Rum’u. O tekstil mühendisi. 2010 yılında beraber çalışmaya başladık. İki oğlumuz oldu, Michelle ve Pierre. İlyas onların eğitimlerini yurt dışında almalarını istiyordu. Ben başlangıçta pek hevesli değildim. İşimize orada devam edebileceğimiz için 2015 yılında gitmeye karar verdik. Şimdi ne kadar aklı başında bir karar vermiş olduğumuzu düşünüyorum. Büyük oğlum Master’ını yapıyor, küçük üniversitede. Küçük bir adadan büyük bir adaya göç ettik aslında. Orayı da çok seviyoruz.

-Uzakta olunca, Dükkan’la ilişkiniz nasıl değişti?

Pek değişmedi. Büyükada hep olacak hayatımda. Ayağımı basınca çok iyi hissediyorum. Benim aidiyetim burası. Dükkan da hep hayatımda.

-Dükkan’la ilgili yeni düşünceler, yeni projeler var mı? Bu yaz yazarlarla söyleşilerle daha hareketliydi Dükkan.

Yeni projeler ya da büyük projeler sözü beni ürkütüyor. Adada yepyeni, büyük ve hızla yapılan hiçbir şey olmasın istiyor insan. Bir toplantıda sanırım Belediye Başkanımız söyledi, “Biz adayı elli yıl geriye götürmek için çalışıyoruz.” diye. Bu sözün içinde yatan anlayış benim için o kadar önemli ki! Biz de yavaş yavaş Dükkan’ı kırk yıl geriye götürmeye çalışıyoruz. Yavaşça ve doğal bir akışla. Adada yavaşlamak o kadar önemli ki.

Kulağa gerçekten çok iyi geliyor. Hangi adımlarla olacak bu yavaş ve doğal akış?

Adına “proje” demeden birkaç yıldır yapıyoruz. “Ayşegül” serilerini yeniden getirdik. Ada üzerine yapılan kitaplara daha bir ağırlık verdik. Söyleşileri sıklaştırmaya başladık. Adalar’da yaşamış yazarların seçkilerini arttırmaya başladık. Etkisini de görüyoruz. Bu süreçte adalılardan da çok destek görüyoruz. Geçenlerde bir koleksiyoner en büyük dedesinden kalma gerçek fotoğraflardan oluşan bir kartpostal serisi getirdi. Ksidas için basılmış bir kart serisi. Çok mutlu olduk. Onu biz tekrar basarız. Bu tür destekler hep var ve çok mutluluk verici. Evet söyleşiler için mekân küçük, ama olsun, adalılar dar alanda da birlikte olmaktan hoşnutlar. Konumuz ticareti büyütmek değil ki. Burası gerçekten bir kültürel miras ve onu sakince korumak görevimiz.

  • Korumacı, sakinliği ve yavaşlığı seven biri olarak Büyükada’da sizi üzen gelişmeler de vardır mutlaka…

En çok adanın yalnızca bir turistik belde olarak kullanılması ve böyle tüketilmesi beni üzüyor. Adada yaşayan bizler de bu tüketime katılıyoruz. Peş peşe yeni açılan dükkanları görünce vapurdan indiğinizdeki gülümseme yüzünüzde yok olmuyor mu? Ben mesela yeni açılan bir parfüm mağazasının önündeki gençlerin saldırgan davetlerini görünce öyle bir bakmışım ki, gençlerin ürktüğünü gördüm. Ya da Aya Yorgi’ye çıktığım bir gün korsan taksicilerin zorbalığı varan ısrarıyla beni aşağıya indirmek istemelerini reddedince, “Ha anladık siz adalısınız, taksiye falan her şeye karşısınız” diyebilmeleri. Faytonlarla ilgili meramımızı kimseye doğru dürüst anlatamamız, anlaşılamaması beni çok üzüyor. Gerçek faytoncuları görünce utanıyorum. Onlar mesela yalvarsak bizi almazlardı eğer atları bir tur attıysa. İki saat dinlenecek atımız sonra derlerdi. “Oh kurtulduk fayton kokusundan” cümlesini duyunca çok ama çok üzülüyorum.  durak tabelalarını ve hız sınırı tabelalarını görünce beynimden vurulmuşa dönüyorum. Biz adaya bu tabelaların koyulabileceğini hayal bile edemezdik. Bir de çöp ve çöpü çıkarma şeklimiz. Çok üzen şey var ama adaya olan sevgimde hiç azalma yok. Ben buraya aitim.

Eleni Paşa Yıldırım, adada doğup büyüyen X kuşağının bir temsilcisi, adanın 6-7 Eylül olayları yaşanmadan önceki en renkli, en zengin mozaikli yıllarına tanıklık etmemiş ama “Adalı” olmayı burayı sevmeyi , burayı korumayı o denli güzel içselleştirmiş ki, onunla yaptığım sohbet beni umutlandırdı.


[1] Ailenin hayatındaki en önemli isim. Hem işveren, hem öğretmen, hem abla, hem anne, hem babaanne. Ada’nın onlara en büyük armağanı. O nedenle buraya bir not düşmem gerekti. 1917’de Nikolas Ksidas’ın kurduğu dükkânı, 1946 yılında onun ölümünden sonra oğlu Hrisafi devam ettirmiş, 92 yılında o da vefat edince Bayan Vasiliki  sorumluluğu üstlenmiş.


Yayınlanma Tarihi: 06 Ekim 2025  /  Son Güncellenme: 07 Ekim 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.