Paylaş
Tüm Sayılar      2022      Sayı 202 – Nisan 2022      Marmara Adalı Ressam & Heykeltraş İsmet Değirmenci ile Söyleşi

Marmara Adalı Ressam & Heykeltraş İsmet Değirmenci ile Söyleşi


Merhaba İsmet ağabey, ilk kez Adalı Dergisi için bir söyleşi kaleme alıyorum. Acemiliğimi mazur görmeni diliyor ve beni kırmadığın için çok teşekkür ediyorum.

Can Yücel: Anneme seni sorduğumda, “en başarılı ve yetenekli öğrencilerimden biriydi” diyerek söze başlamış ve seninle ilgili küçük bir anısını paylaşmıştı. Öncelikle bu konuya biraz açıklık getirmek ve Annemin anısından yola çıkarak bu anlatı hakkındaki düşüncelerini hatırında kalanları bize anlatmanı rica ediyorum?

Annem Filiz Stella Yücel; 1978 yılı eğitim-öğretime açılan Marmara Lisesi’nde yabancı dil öğretmeni olarak göreve başlamış ve İstanbul’a taşındığımız 1990 senesine kadar da bu görevini sürdürmüştü.  Türkiye’nin siyasal anlamda en sancılı yıllarında açılan Marmara Lisesi’nde bazı derslerde öğretmen açığı bulunduğundan kadrodaki diğer idealist öğretmen arkadaşlarıyla birlikte Annem de derslerin boş geçmemesi adına fedakârlıkta bulunmuş ve kendi ilgi alanları ve becerileri doğrultusunda lisedeki derslerin aksamamasına, öğrencilerin eğitim hayatında kayıp yaşamamalarına gayret etmişlerdi… Bursa Yatılı Kız İlköğretmen Okulu’nda aldığı müthiş disiplinli ve iyi eğitim sayesinde Annem, Ortaokul ve Lisede Din Kültürü Ahlak Bilgisi, Resim-iş, Ev Ekonomisi, Beden Eğitimi ve İngilizce derslerine girmişti. Beden Eğitimi ders saatlerinde öğrencilerle Aba sırtına koşuya gidiyor, okul bahçesinde voleybol maçları yapıyorlarmış. Resim derslerinde ise eğer hava koşulları müsaade ederse okula yakın bölgelere öğrencileri götürerek doğa ve manzara resimleri yaptırıyormuş. Örnek vermek gerekirse kimi zaman zeytinliklere, kimi zaman da o tarihte ayakta duran Et ve Balık Kurumu Soğukhava Deposu İskelesi’nde çalışırlarmış. Büyük Teyzem Flora her yıl anneme yurt dışından takvim gönderirmiş. Bu takvimler, İsviçre’deki bir vakıfta fiziksel engelli çocukların ağız ve ayaklarıyla yaptıkları yağlı boya tablolardan seçilerek özenle hazırlanan sayfalardan oluşuyormuş. Annemse beğendiği eski takvim yapraklarından kopararak öğrencilerine ev ödevi veriyormuş. Senin de bir ev ödevin ya da ders esnasında yaptığını şu an için hatırlamadığı bir resmini her yıl sene sonunda hazırladığı sergiye asmış ve yapmış olduğun resmi çok beğendiğini, resme çok yeteneğin olduğunu ilerde bu yeteneğini geliştirmeni telkin etmiş. Bu konuda hatırladıklarını bizimle paylaşır mısın?

İsmet Değirmenci: Hatırlıyorum tabi, Ada’da geçen eğitim yıllarımızda, boş geçen derslerimize uzmanlığı olmadığı halde farklı disiplinlerden gelen öğretmenler derslere girerdi. İngilizce dersimize tarih öğretmeni giriyordu; nasıl yanlış öğrendiğimizi Filiz Hanım dersimize gelince anladık tüm öğrendiklerimizi sıfırlayıp yeniden başlamıştık. O dönemler politik nedenlerle adaya sürgüne gönderilen-gelen öğretmenler bir süre sonra bilemediğimiz nedenlerle merkezi otorite tarafından tekrar geri gönderiliyordu. Dolayısıyla dersimizin çoğu boş geçiyordu. Resim dersimizin adı vardı ama hiç uygulama şansımız olmamıştı; Filiz Hanım boş geçmesin diye bu dersimizi üstlenmişti… İlk defa yağlı boyayla tanıştık hatta acemice de olsa tuval yapıp üzerine üstübeç sürerek çalışmıştım. Bahar ayı kırlara çıkıp manzara resimleri yapardık. Okul sergisine sanırım Aba sırtlarını yaptığım peyzaj resmimi seçmişti. Ada’daki eğitimimi bırakıp başka liseye geçmiştim. Filiz Hanım, derslerine iki yıl katılmış olsam da bizi birey olarak gören, daima sevgiyle yaklaşan, her konuda destek olan bir öğretmenimizdi.

Can Yücel: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü mezunusun ancak günümüzde daha çok resim ile kendini ve sanatını ifade ediyorsun. Arada heykel de yapıyor musun?

İsmet Değirmenci: Üniversitede heykel eğitimi almış olsam da çalışmalarımı resimle birlikte sürdürdüm. İlk zamanlar piyasaya yönelik işler, ödül heykelcikleri yaptım. Kavramsal sanat yani disiplinler arası sanatla uğraşım için geleneksel heykelden uzaklaştım. Günümüzdeyse resim çalışmaları ve heykelsi form arayışları içinde çalışmalarımı sürdürüyorum.

Can Yücel: Biz adalı çocukların başlıca oyuncağıdır teneke kayıklar biliyorsun. ‘Teneke Kayık’[1] adlı makalemi yazmaya karar verdiğimde seninle de sohbet etmiştik. O gün bana teneke gemilerle ilgili bir sergi ve performans gerçekleştirdiğini anlatmıştın. Bir kez de Adalı Dergisi takipçileri için anlatabilir misin?

İsmet Değirmenci: 1995 yılında, Deniz Müzesi’nde “Yolculuklar” adında bir sergi düzenlemiştim. Çocukken kendi yaptığımız oyuncakları sanat nesnesine dönüştürüp güncel anlamlar yükleyerek; otuz metre uzunluğunda deniz haritası üzerinde yirmi adet teneke kutulardan yaptığım gemiyi yerleştirmiş, duvarlara da Japon kâğıdı üzerine yaptığım “düş haritaları” resimlerimi ekleyerek sergilemiştim. Sonraki yıllarda Yeşilköy Balıkçı Barınağı kıyısında, izleyicilerin ve çocukların katılımıyla teneke gemileri yüzdürüp performanslar gerçekleştirip gemileri Marmara denizi açıklarında istenmeyen yolcularla – bir yıl içinde gazetelerden biriktirdiğim, her gün gündemi belirleyen politikacıları ve olayları kesip geminin içine ve dışına kolâjlayıp- tek başlarına bırakıp uzaklaştırmıştım. 1997 de ise teneke gemileri, Selanik’te‘Kalemaria’ limanı bahçesinde düzenledim.

Can Yücel: Gündoğdu köyünde de bir sergi gerçekleştirmiştin değil mi?

İsmet Değirmenci: Evet, öğrencilik yıllarımda yaptığım desenleri (tanıdık portreleri) Marmara Adası Gündoğdu köyünde, içinde teknelerin de bulunduğu eski bir yağhanede (zeytinyağı imalathanesi) sergilemiştim.

Can Yücel: Yapmış olduğun resimlerin ve sergilerin konusuna nasıl karar veriyorsun, seni etkileyen etmenler nelerdir? Sergi isimlerine baktığımda genellikle soyut kavramlar kullandığını fark ettim, yanılıyor muyum?

İsmet Değirmenci: Resimlerim üslupçu ve gelenekçi bir anlayışın karşısındadır. Bu nedenle her sergimde kavram belirleyip onun üzerinden çalışırım. Yazmayı da sevdiğim için daha çok şiire olan yakınlığımdan metaforlar kullanırım.

Can Yücel: Resim yaparken bazen tuvalde boya haricinde farklı materyaller de kullanıyorsun, bunun özel bir sebebi var mı?

İsmet Değirmenci: Sanat üretimimde, temel malzemelerin yanında deneysel olarak organik ve inorganik nesneler eklemeyi seviyorum. 2014 -2018 yılları arasında gerçekleştirdiğim “Bir Yerde”, “Neşeli Şehir” başlıklı işlerimde şehrin hafızası için gazeteler ve renkli kâğıt kolâjları kullanmıştım. Şimdilerde yaptığım ‘Doğa’ konulu resimlerimde bitki ve yün gibi doğal malzemeleri kullanıyorum.

Can Yücel: Profesyonel sanat yaşamının yanında üniversitelerde de ders veriyorsun ayrıca yayınlanmış makalelerin ve kitapların bulunmakta. Biraz da bunlardan bahsedebilir misin?

İsmet Değirmenci: Akademisyen olmayı çok erken bıraktım. Sanatımla yaşamayı tercih ettim. 2000’li yılların başında gelen teklif üzerine sanat çalışmalarıma ara vermeden Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım. Halen heykel dersleri veriyorum. 2017 yılında ise Kıbrıs’ta dostum Ümit İnatçı’nın kurucusu olduğu, ARUCAD “Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi’nde kurulum aşamasında bir yıl çalıştıktan sonra özel nedenler sebebiyle geri döndüm.

Üniversite yıllarından bu yana yazmayı seviyorum. Okul yıllarında çıkardığımız “Yazın” dergisinde ilk öykü ve şiirlerim yayınlandı. 2000’li yıllarda aylık çıkan gaSte sonra “S” adını alan gazetede “Bir Portre” başlığı altında 6 yıl kadar yazdım. Şimdiye kadar basılı üç kitabım var.[2] On beş yıldır adada ve bazı yerlerde suluboyalarını yaptığım zeytin ağaçlarını, haikular[3] ve şiirler ekleyerek Zeytin Ağacı kitabına dönüştürdüm. Şu an kâğıda yapılan zam ve ülkenin ekonomik yapısı nedeniyle, sponsor buluncaya kadar beklemeye aldım.

Can Yücel: Ada’da yaşadığınız Rum evinin bahçesinde de resim çalışmaları yapıyor musun?

İsmet Değirmenci: Yaz ayları adada daha çok suluboya ve desenler yapıyorum. Bu çalışmalarımın bir bölümünü adanın merkezindeki yegâne seramik işliğini açan dostlarım İnci ve Yusuf Balkan’ın mekânında sergiledik (2015)[4]. Onların desteğiyle adalı izleyiciyle buluşmuştuk. Güzel bir deneyimdi.

Can Yücel: 2020 yılı Kasım ayında Galeri Bu Galata’daki “Doğa Konuşur” adlı sergini ziyaret etmiştim. Yakın zamanda yeni bir sergi yapmayı planlıyor musun?

İsmet Değirmenci: 2022 yılının son aylarında İstanbul’da yeni bir sergim olacak…

Sevgili İsmet ağabey, vakit ayırdığın ve verdiğin cevaplar için kendim ve Adalı Dergisi takipçileri adına tekrar teşekkür ederim.

Not: Sanatçının resmi web sayfası: www.ismetdegirmenci.com.tr


[1] H. Can Yücel “Teneke Kayık”, Adalı Dergisi Eylül 2016
https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2016/sayi-135-eylul-2016/makale/1577/teneke-kayik

[2] Son Sefer (2021), Gemi Ne Zaman Gelecek (2010), İki Ada M. Kansu ile birlikte (2001)

[3] Haiku: Japon edebiyatına özgü üç satırdan oluşan Dünya’nın en kısa şiir türü.

[4] H. Can Yücel ‘İnci’nin Elleri, Adalı Dergisi Haziran 2016.

https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2017/sayi-144-haziran-2017/makale/1967/inci-nin-elleri


Yayınlanma Tarihi: 02 Nisan 2022  /  Son Güncellenme: 02 Nisan 2022


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.