Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 240 – Haziran 2025      Adalar’ın Ahşap Köşkleri ve Art Nouveau’nun İzleri

Adalar’ın Ahşap Köşkleri ve Art Nouveau’nun İzleri

Yüksek Mimar


Kadıyoran Cad. Stefanidis Köşkü

Adalar’ın tarihine kısaca bakacak olursak, Bizans döneminden günümüze hep ana karadan biraz uzak olsa da tercih edilen bir yerleşim bölgesi olduğunu görürüz.

İstanbul’un Türkler tarafından alınmasından sonra Rumların büyük bir kısmı Adalar’da oturmaya başlamış ve16. yüzyıla kadar Adalar irili ufaklı Rum balıkçı köyleri şeklinde varlığını sürdürmüştür.

19.yüzyılda Büyükada’da bin iki yüz Rum vatandaşın yaşadığı bilinmektedir.

Çankaya Cad Mizzi Köşkü

1824’te Heybeliada’da Bahriye Mektebi kurulması ile ilk büyük Türk toplulukları Adalar’a yavaş yavaş yerleşmeye başlamışlardı.

Osmanlı İmparatorluğunda Batı Mimarlığı’nın etkileri Lale Devri ile başlar.

Lale devrinin en tipik özelliği olan süsleme sanatı Batı’dan öykülenir. Barok’tan Gotik’ten ve Neo Klasik’ten etkilenen o dönem için ahşabın yoğun kullanıldığı mimari yapılar Osmanlı’nın batılılaşma sürecinin referansı olur.

Batıyla ilişkilerin artması arkeolojiye duyulan merak İmparatorluk görkemin geliştirilme arzusu yapılarda Ampirik, Neo klasik, Gotik, Rönesans ve Barok üsluplarla ortaya çıktı. Zamanla üslupların birbirine karışımıyla adalara özgü bir Eklektik mimari tarz ortaya çıktı. Genel anlamda ana kara yapılarından ayrışan tepelikli çatılar, üçgen alınlar dairesel kıvrılan çatı saçakları, sütunlarla birleşen cepheler, iç bükey dış bükey çıkma taşıyıcılar, sütun başlıkları, yarım daireler, sivri soğan tarzı çatılar, kemerler, çift kollu dairesel merdivenler, ahşap cephelere çapraz iliştirilen pervazlar, üçgen alınlıkların kullanımı doğal olarak mimarlara ve o dönem yapı ustaları olan kalfalara geniş bir hayal gücü sağlar. Tabiidir ki Adalar da bu süreç ve etkilerden nasibini alır.

Dönemin yapım tekniği yığma ve ahşap yapılar olduğu düşünülünce adaların yapılaşma imkanları da dikkate alınırsa ahşap işçilikleri ahşap yapı ve süsleme sanatları böylelikle Adalar’ın köşk, konak ve konutlarında önemli izler bırakmış olur.

Bunu zaten 19. yüzyılda Boğaziçi’nde neoklasik ve eklektik üslupta pek çok yalı ve köşkün yapılmış olmasından da anlıyoruz. Özellikle Levanten aileler ile elit bir kesim ana karadan sayfiyelerini adalara çekmeye başlamıştır.

Zamanla Abdülhamid döneminde ve 19. yüzyıl boyunca devam eden Barok Rokoko üslubunun Osmanlı Klasik Mimarisi’yle birleştiğini ve Türk Ampir üslubunu oluşturduğunu görürüz. Bunu günümüze kalmış ve çeşitli müdahalelere uğramış yapılarda sıkça görebiliriz.

Çankaya Cad ve Kadıyoran Cad köşeşi Agopyan Köşkü

Gelelim Büyükada’ya: Adaları’n gerek yapı stoğu gerek dönemin elit sayfiye adası olması hasebiyle yanı sıra yüzyılın sonunda ulaşım ve yapım teknikleri ve malzemesi çoğaldıkça, demir çelik cam çimento seramik beton betonarme yapılarda uygulanmaya başlayınca ve bu yapılarda artık kalfalar kadar mühendisler de çalıştıkça daha farklı ve gelişen birçok üslupla da karşılaşırız.

Yeni malzeme ile farklı teknik olanaklarının artması o dönem modası olan Art Nouveau olarak adlandırılan üslubun Adalar’da denenmesine olanak sağlamıştır.

Art Nouveau’nun temel özelliklerinden biri olan düşey süslemeler, doğa taklitleri, yapraklar çiçekler, dallar, bitişik ve içe geren geometrik daireler, eğriler, düz çizgilerle oluşan pencere ve kapılardaki kullanılan plastik formlar kendini özellikle ahşap yapılarda gösteren bir nitelik kazandı.

Binalara eklenmiş kuleler, ana yapısına oturtulmuş dik çatılar yarım üçgen alınlıklar, çok sayıda oyma ve yaşmak ve korkuluklar Art Nouveau’nun özellikle son döneminin Art Deco’ya dönüşmüş haliyle kendini gösterdiğini görürüz.

Art Nouveau Osmanlı’da 19. yüzyılın son yıllarında İtalyan mimar Raimondo D’Aranco ile gelişmiş olup özellikle İstanbul şehrinin muhtelif yerlerinde yapmış olduğu olağanüstü zarif yapılarla kendini göstermiştir. Yaklaşık otuz yıl boyunca gerek kargir gerek ahşap yapılarda bu üslubu sürdürmüş bir semtte nice yapıları mimarlık tarihine kazandırmıştır.

Kadıyoran Cad Kazım Paşa evi.

Adalarımız’da bu yapı stilinin örneklemesine bakmak ister isek birçok mimarın yapılarının dönem ruhundan etkilendiğini ve adalarda özellikle gelişen bahçeli büyük ahşap konaklarda bu stili uyguladıklarını görürüz. Bunun en belirgin örneğini çok sevdiğim ve sokağın sükuneti ile yapılarının yan yan yana bulunma ilişkisi içinde olan Selvili Camii Sokak’ta bulunan Apostol ve Mustafa Efendi köşkleri Art Nouveau’nun en belirgin örneklerindendir. Keza Çankaya caddesi ve Kadıyoran caddesi köşesinde bulunan Agopyan Köşkü 20. yüzyıl başlarında Martin Agopyan tarafından yaptırılmış olup üslubun en zarif yapılarından biridir. Bir süre Çankaya Oteli adıyla kullanılan köşkün çatı katı haçvari olarak yükselirken haçın kolları üç cephede üçgen alınlıklar şekline döner ve saçağı taşıyan ağır kolonlarla yapıya özel bir ihtişam kazandırır. Birçok yapıda dikkati çeken ve cephelerinde kullanılan arabesk motifler ve doğudan izler taşıyan yapı üslubu Art Nouveau’nun biraz da Neo Klasik tipe dönüşmüş halidir.

Diğer bir örnek Çankaya caddesi Bedrasyon Keresteciyan ikiz kuleli yapısıdır. Köşk’ün sokaktan perspektif görünüşü, yan yana ikiz sivri çatıların hareketi ile güçlendikçe Neo Gotik tarza daha yakın bir görüntü verir. Kumsal yönünde Altınordu Sokak’taki Yuvamoğlu Köşkü Art Nouveau üslubunun bahçesi ve bahçe duvarlarıyla birleşerek tamamlandığı en sade örneklerinden biri olduğu görülür. Giriş kapı süslemelerinden balkon formuna, çatı süslemelerinden panjur detaylarına kadar dönemin bütün karakteristik özelliklerini taşır. Ayrıca birçok köşkte ve/yada ahşap yapıda da Art Nouveau stilinin birazda doğu motifleri ile birleşmesi ilginç stil denemelerinin ortaya çıkmasını sağlamış olup ada köşklerinde belirgin bir dönüşümdür. Bunlar arasında büyük köşkler vardır.

Kadıyoran Cad.Amalia Köşkü

Mimar Raimondo D’Aranco’nun restorasyonuyla son halini alan ve özellikle sembolik yapı detaylarıyla dikkati çeken adanın kültür mirası Mizzi Köşkü bunların içinde en belirgini olup yaşam hikayeleri açısından da çok önemlidir. Ayrıca yine önemli örneklerden biri Kadıyoran caddesi üstündeki Amal Köşküdür. Devam edersek Çankaya Caddesi üzerinde bulunan Con Paşa Köşkü restore edilmiş haliyle ve muazzam bahçesiyle bugün adanın en özgün eklektik yapılarından birdir. 

Selvili Sok Apostolaki Köşkü

Yapılarda belli olan stil değişikliklerine önemli bir örnek de Kadıyoran Caddesi’ndeki Stefanidis Köşkü’dür. Elbette bu stil serbestiyetinden kaynaklı mimarı tarzların gelişmesi sadece Büyükada’ya özgü olmayıp birçok adada da yapı büyüklükleri ile orantılı olarak yapı ustalarının bu stilleri ahşap yapı külliyatına ekleyerek oluşturduğu nice örneklerle karşılaşırız.

Dolayısıyla Adalar özellikle mimarlık tarihinin yaşayan Ahşap Köşklerinin sabırlı bekçileridir. Önemli olan bahçemizi koruyup onu gelecek nesillerin mirası yapmaktır.


Yayınlanma Tarihi: 10 Haziran 2025  /  Son Güncellenme: 10 Haziran 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.