Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 240 – Haziran 2025      Adalar’da Dramatik Oyunlar

Adalar’da Dramatik Oyunlar


Jeux Dramatiques Günleri
Suyun Bedenle, Sesle ve Oyunla Anlatıldığı Bir Buluşma

30 Mayıs – 1 Haziran tarihleri arasında, Adalar Belediyesi ve Adalar Müzesi’nin değerli katkılarıyla hayata geçirilen Jeux Dramatiques Günleri, büyük bir coşkuyla başladı ve yüzlerde tebessüm ve unutulmaz anılar bırakarak sona erdi.

Bu özel buluşmada yaklaşık yüz yetişkin ve elli çocuk katılımcıya ulaşarak toplamda yüz kırk beş kişilik geniş bir etkileşim alanı oluşturuldu. Ayrıca düzenlenen panel oturumunda otuz kişilik bir dinleyici topluluğu ile yöntem hakkında bilgi ve deneyim paylaşımı sağlandı. Jeux Dramatiques yönteminin anlatıldığı ve uygulamalarla tanıtıldığı bu süreç, bizler için son derece anlamlı ve değerliydi.

Etkinlik boyunca mekânsal imkânlarını cömertçe açan ve kalpten destek sunan Adalar Belediyesi ile Adalar Müzesi’ne ve organizasyonda yer alan gönüllü uygulayıcılarımıza (Alev Peşte, Burcu Tuna, Esra Andiç, Figen Söylemez, Gizem Doğu, Gülcan Samangül, Gülden Gacaner Er, Mehlika Yazgıç) ve bizi Adalar’la buluşturan sevgili Beyhan Gültaşlar’a en içten teşekkürlerimizi sunarız. Uluslararası konuk eğitmenimiz Ursa Flohr, bu güzel buluşma için hem kendi adına hem de Almanya Jeux Dramatiques Derneği adına teşekkürlerini iletti.

Diliyoruz ki, İstanbul’un incisi Adalar’da benzeri sosyal sorumluluk projeleri artarak sürsün ve özellikle çocuklara, gençlere doğrudan ulaşabilsin.

Jeux Dramatiques Paneli

Jeux Dramatiques Türkiye – Almanya Buluşması kapsamında düzenlenen etkinliklerin en dikkat çekici duraklarından biri, 31 Mayıs Cumartesi günü 18.30–19.30 saatleri arasında Adalar Müzesi’nde gerçekleştirilen panel oldu. Panelin konuşmacıları arasında, Jeux Dramatiques Almanya Temsilcisi Bahar Gürey, Jeux Dramatiques eğitmeni Ursa Helga Flohr, psikolojik danışman ve klinik psikolog Duyunç Koçöz ile sanatçı ve sanat terapisi uygulayıcısı Yeşim Us Aslan yer aldı.

Yöntemi aktif olarak uygulayan ve geliştiren uzmanların yanı sıra atölye katılımcısı olan uzmanların da iştirak ettiği bu panelde, Jeux Dramatiques (Dışavurumcu Oyun) yöntemine dair temel başlıklar ele alındı. Uygulama alanları, eğitsel ve sanatsal boyutları, farklı yaş gruplarındaki etkileri ve bireyler üzerindeki psikososyal katkıları derinlemesine tartışıldı. Panelde özellikle, bu yöntemin sanat yoluyla öğrenme alanındaki güçlü etkisi ve sunduğu deneyimsel zenginlik vurgulandı.

Jeux Dramatiques, Fransızca kökenli, Türkçeye “Dışavurumcu Oyun” olarak çevrilen sanat yoluyla öğrenmenin yöntemidir. Bu yaklaşım, “-miş gibi yapmaktan” ziyade “olma”yı deneyimlemeye davet eder. Katılımcılar oyun sırasında içlerinden gelen role yönelir; herkes rolünü içsel bir itkiyle seçer. Performans kaygısından uzak, seyircisiz bir ortamda, yalnızca kendi deneyimi için oynar. Bu da bireyin özgürce ifade bulmasını, bedenini, mekânı ve duygularını yaratıcı bir araç olarak kullanmasını sağlar.

Oyun, gong sesiyle başlar ve yine gong sesiyle sona erer. Bu ritüelimsi yapı, katılımcıya güvenli ve sınırları belirli bir alan sunarak oyunun başlama ve bitiş anlarını netleştirir. Oluşan güven temelli atmosfer, grup içinde iş birliği yapmayı, birlikte üretme deneyimini ve karşılıklı empatiyi güçlendirir.

Jeux Dramatiques yalnızca bir oyun değil, katılımcıya bir deneyim armağanıdır. Kişi önce kendisiyle, ardından başkalarıyla karşılaşır. Bu süreç, içsel farkındalık, sosyal beceriler, empati, yaratıcı ifade gücü, dramatik anlatım ve bedensel/duygusal farkındalık gibi çok boyutlu kazanımlar sunar. Katılımcı, oyunla öğrenme sürecinin pasif izleyicisi değil, aktif bir öznesidir.

Belleğin Kıyısında: Bir Ada Anlatısı

Adalar Belediyesi ve Adalar Müzesi iş birliğiyle düzenlenen “Jeux Dramatiques Günleri”nin son atölyesi, Bahar Gürey tarafından hazırlanan su teması etrafında şekillenen yaratıcı bir anlatıya ev sahipliği yaptı. “Belleğin Kıyısında: Bir Ada Anlatısı” başlıklı bu özel buluşmada, su yalnızca doğanın değil, belleğin ve oyunun da akışkan bir metaforuna dönüştü.

Mekân olarak Büyükada’daki Adalar Müzesi’nin seçilmesi tesadüf değildi. Zira su demek ada demek, ada demek de hafıza demekti. Müzede gerçekleştirilen bu atölye, hem ev sahipliği yapan kurumlara bir teşekkür niteliği taşıyor, hem de Jeux Dramatiques’in doğasına uygun biçimde bir hafıza mekânından ilhamla oyun yaratma fikrini hayata geçiriyordu. Böylece Adalar Müzesi’nde ilk defa “Müzede Jeux Dramatiques Atölyesi” gerçekleştirildi.

Atölyenin ilk bölümünde katılımcılar, doğadan ve atölye malzemelerinden aldıkları, suyla ilgili çağrışımlar yaratan nesneleri merkeze bıraktılar. Eğitmenin yönergesiyle bu nesnelerin etrafında devinmeye başlayan katılımcılar, suyun içinde olduklarını hayal ederek suyun duyumsattığı halleri bedenleriyle ifade ettiler. Seçtikleri nesnelere dönüştüler. Nesneler artık sadece birer obje değil, suyun bellekteki temsilcileri olmuştu.

İkinci aşamada, müzede sergilenen Şakir Paşa ailesine dair anlatılardan yola çıkılarak bir etkinlik tasarlandı. Halikarnas Balıkçısı’nın Aganta Burina Burinata* adlı eserinden esinlenen bir yaratıcı süreç başladı. Katılımcılar, kitabın adından hareketle bu söz öbeğinin bedendeki yansımasını aradılar. Ortaya çıkan devinimler art arda sıralandı, tekrarlandı, büyütüldü. Bu ritmik beden hareketleri rüzgârı çağıran gemicilere, salınan yelkenlere dönüştü.

İkinci bölümde katılımcılar müzeyi gezerek geçmişin izlerini süren nesneler, fotoğraflar ve anlatılarla birebir temas etti. Bu karşılaşmalar, kolektif belleği tetikleyen kişisel çağrışımlara dönüştü.

Üçüncü bölümde ise yaratım başladı. Katılımcılar, seçtikleri bir nesne ya da hatıra üzerinden karakterler yarattılar. Bu karakterler, Jeux Dramatiques yöntemiyle sahneye taşınarak bireysel hikâyelerin ortak bir sahnede bütünleştiği dramatik bir anlatıya dönüştü.

Bedenin, sesin ve oyunun su gibi birbirine karıştığı bu yaratıcı süreçte, geçmiş bugüne dokundu, anılar sahnede yaşam buldu. Sessiz tanıklar dile geldi, oyuncular hafızaya dokundu, oyun hafızaya dönüştü.

Bu atölye, yalnızca yaratıcı bir ifade alanı değil; aynı zamanda empati, estetik algı, grup içinde iş birliği ve soyut düşünme becerilerinin gelişimine katkı sağlayan bir deneyim sundu. Ve en önemlisi: su gibi akan bir oyunla belleğin kıyısında birlikte durmayı, bakmayı, anlamayı mümkün kıldı.

Adalar’da gerçekleşen bu özel etkinlik, sanatın birleştirici gücüyle toplumsal belleğe dokunmanın ve bireysel anlatıları kolektif sahneye taşımanın en güzel örneklerinden biri oldu.

* Serenlerin üstündeki üst ve alt yelkenleri tut” manasına gelmektedir. Denizcilik dilinde gemiye hız kazandırılması için verilen komutlardan biridir.


Yayınlanma Tarihi: 10 Haziran 2025  /  Son Güncellenme: 10 Haziran 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.