Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 236 – Şubat 2025      Yıllar Önce Basında Adalar

Yıllar Önce Basında Adalar

ve


Bu köşeyi düzenli izleyenler kış aylarında Adalar ile ilgili gazete haberlerinin çoğunlukla hava koşullarının neden olduğu olumsuzluklar üzerine olduğunu fark etmişlerdir. 1940 yılının Şubat ayında da bu çok değişmiyor. Ardı ardına yaşanan sisli hava nedeniyle deniz ulaşımı birkaç gün büyük ölçüde aksıyor. Adalar’da yaşayanlar İstanbul’a ya çok geç gidebiliyorlar veya hiç gidemiyorlar. Gazetelerde konuyla ilgili haber ve yorumlar çok sık yer alıyor.

Köşemizin düzenli izleyenleri balık akınları ile ilgili haberlerin çokluğuna da dikkat etmişlerdir. Şubat 1940’da da bir balık akını yaşandığına ilişkin haberler gazetelerden eksik olmuyor. O ay balık akını öyle noktalara varmış ki insanların leğenlerle, çuvallarla hatta çorapla kıyıdan torik avladıkları gazete haberlerinden anlaşılıyor.

Bu arada geçtiğimiz aylarda örneklerine rastladığımız “sahipsiz köpekler” ile ilgili haberler yine gazeteleri dolduruyor. Değişik kentlerde yaşanan sahipsiz köpek vakalarına ilişkin haberlerde Adalar’daki talihsiz köpek itlaflarına göndermeler yapıldığı görülüyor.

1940 Şubat ayının gazetelerindeki gezimize buyurun…


ŞEHİR HABERLERİ
Dün sis yüzünden vapur seferleri mühim teahhürlere uğradı
Sis esnasında batan 16 tonluk Kırlangıç motörüdür, nüfusça zayiat yoktur

Dün sabah, sis yüzünden Salıpazarı önlerinde bir deniz kazası vukua geldiğini, gazetemizin intişarına kadar vaka hakkında mütemmim malûmat alınamadığını yazmıştık. Dün, liman reisliği tarafından yapılan tahkikatta, kazaya sebebiyet veren motörün Özmelek isminde birisine aid olduğu anlaşılmıştır.

Sadmeye maruz kalan motör de İsmail kaptan idaresindeki odun yüklü 14 tonluk Kırlangıç motörüdür. Kırlangıç imdad istemişse de sis yüzünden yardım gönderilememiştir. Maamafih, insanca zayiat yoktur. Tahkikata devam edilmektedir.

Sis yüzünden dün Adalar, Haydarpaşa ve Kadıköyünden kalkan ilk vapurlardan hiç biri vaktinde köprüye gelememiştir. Keza, köprüden kalkan vapurlar da bu iskelelere saat 10 dan evvel gidememişlerdir. Adalardan kalkan vapurlar, saat 10 a kadar Moda ve Kadıköy açıklarında demirli kalmışlardır. Dünkü sis, bilhassa Kadıköy ile Sarayburnu arasında kesifti. Boğaziçi ve Haliçten köprüye ilk vapur dokuz buçukta gelebilmiştir. Diğer iskelelerden ise 10 dan evvel vapur gelmemiştir.

Üç vapurun yolcuları Kadıköyde kaldı

Dün bir aralık sis hafiflemiş, vapurlar sefer yapabilmişlerse de 18 den sonra tekrar başlamış ve bir saat zarfında vapur seferlerine mani olacak dereceyi bulmuştur. 19,05 de Kadıköyden kalkan Ülev vapuru Haydarpaşadan yolcu aldıktan sonra köprüye hareket etmişse de sisten gidememiş ve Haydarpaşaya dönerek kalmıştır.

19,30 da Kadıköyden kalkacak Suvat vapuru hareket edemiyerek Kadıköyünde kalmış, 7.10 da köprüden kalkan Moda vapuru da Haydarpaşaya yolcu çıkardıktan sonra Kadıköye gelmiş, bu vapur da sisten hareket edemiyerek Kadıköyde kalmıştır.

Büyükadadan 19 da hareket eden Erenköy vapuru da köprüye gelemiyerek Kadıköy iskelesinde demirlemeğe mecbur olmuştur. Bu vapurlarda bulunan yolculardan bir kısmı Kadıköyünde akrabalarına misafir olmuşlar, diğerleri de vapurda kalmışlardır.
Akşam, 6 Şubat 1940, Salı


Dün sabahki kesif sis
Denizde münakalatı tamamen durdurdu

Dün sabah şehrimizde şimdiye kadar pek ender görülmüş derecede kesif bir sis olmuştur. Saat 5,30 dan itibaren başlıyan sis saat yedide çok kesafet peyda etmiş denizde ve sokaklarda göz gözü görmez olmuştur. Boğaz ve Adalar, Kadıköy, Haydarpaşa iskelelerinden köprüye hareket etmiş olan vapurlar deniz ortasında kalmışlar ve makinelerini stop ederek beklemiye mecbur olmuşlardır. Şehir sokaklarında otomobiller ve tramvaylar ışıklarını yakmışlardır. Sis saat 9 dan sonra hafiflemiye başlamış ve 9,30 da münakalât intizamını bulmuştur. Bu saate kadar denizde nakil vasıtaları hiç işliyememiş, karada ise güçlükle yapılmış ve limanda tahmil ve tahliye de durmuştur.
İkdam, 4 Şubat 1940, Pazar


Bu sabahki sis yüzünden vapurlar işliyemedi

Evvelki günün sabahında başlayıp sabahtan öğleye kadar denizde ve karada münakalâtı sekteye uğratacak kadar bir kesafet arzeden ve ancak öğleden sonra dağılan sis, bu sabah ta Boğaz, Marmara, ve Halici de ihtiva etmek üzere bütün şehri kaplamıştır. Karada on metre ilerisini vuzuhla görmek mümkün olmıyacak derecede kesif olan sis limanda ve denizlerde daha fazla olduğundan Şirketihayriye, Denizyolları, Haliç vapurları seferlerini yapamamışlar ve limanda bulunan diğer deniz merakibi de bulunduk yerde kalmışlardır.

Sis dolayısile köprüde açılmamıştır.

Haliç ve Boğazın Rumeli sahillerinde oturup şehre inmek mecburiyetinde bulunan iş sahibleri, memur ve mektebliler otobüs ve taksilerle inmek zaruretinde kalmışlardır. Adalar ve Haydarpaşa Kadıköyden İstanbula inecekler de sis yüzünden işleri başına gelememişlerdir.

Karada da nakil vasıtaları gayet ağır seyretmişler ve bu da münakalât üzerine tesir etmiştir.

Saat dörtte başlayıp saat 10 a kadar henüz açılmamış olan sis yüzünden kazalar vukuuna dair bir haber a1ınamamıştır.

Yalnız saat beşte Salıpazarı önünde bağlı bulunan odun yüklü bir motöre henüz tesbit edilemiyen bir motör çarpmış ve baş tarafını parçalıyarak kaçmıştır.
Son Posta, 5 Şubat 1940, Pazartesi


İSTER İNAN, İSTER İNANMA!

Kadıköyünde oturan bir arkadaşımız anlattı:

– Dün sabah, gene sisin azizliğine kurban olduk. Sabahın saat yedisinden itibaren kumluğu dolduran vapur yolcularının arasına biz de karıştık. Sis hakikaten kesifti, iskeleden Haydarpaşa mendireğini bile seçmek mümkün olamıyordu. Saatler ilerledikçe, sisin daha kesafet peyda ettiğini gördük, dokuz raddelerine doğru, Adadan bir vapur geldi. Burnu ile Kadıköy iskelesine bir selam verdikten sonra Haydarpaşa istikametine doğruldu. Bizim de vapura bineceğiz diye duyduğumuz sevinç kursağımızda kaldı. Yarım saat sonra sis biraz açılır gibi oldu, ve Haydarpaşada dört vapurun beklemekte olduğunu gördük. Kalabalık arttıkça artmıştı. “Mademki ufuk göründü, şimdi bu Haydarpaşada duran vapurlardan ikisi Kadıköy iskelesine döner, bizi alır” diye düşündük. Halbuki ne gezer birden Haydarpaşadaki bütün vapurların, İstanbula doğru yol aldıklarını hayretle seyrettik. Alâkadar makamlara baş vurduk, bize:

– Efendim, usul, nizam böyledir. Bu vapurlar Ada vapurlarıdır, tarife mucibince Haydarpaşaya uğramaları oradan da köprüye gitmeleri, köprüden de tekrar bu kıyılara cer edilmeleri lâzımdır! cevabını verdiler.

Normal zamanlarda tarife iktizasınca hareket edilmesi icab ettiğine can ve gönülden kaniiz. Fakat böyle esnaf tüccar, mektebli, memur, küçük, büyük yüzlerce yolcunun muztar bir halde kaldıkları anormal zamanlarda bu hareket tarzının doğru olduğuna biz inanmadık.

Fakat ey okuyucu sen.

İSTER İNAN, İSTER İNANMA!
Son Posta, 6 Şubat 1940, Salı


Sis yüzünden vapur seferleri intizamını kaybetti

Dün sabah limanımızı gene kesif bir sis tabakası kaplamış, bu yüzden vapur seferleri muvakkat bir zaman için tamamen durmuştur.

Sis sabah saat 5 te başlamış, gittikçe kesafet peyda etmiş, köprü de bu yüzden açılamamıştır.

Kadıköy ve Haydarpaşadan saat ona kadar köprüye hiç bir vapur gelememiştir.

Memur talebe ve halkla dolu olarak Adalardan hareket eden ilk sabah postaları Moda ve Kadıköy açıklarına kadar gelebilmişler, fakat limana giremedikleri için açıkta demirlemeğe mecbur olmuşlardır.

Boğaz iskelelerinden de ilk vapur ancak saat 9,30 da köprüye gelebilmiştir.

Bu sebebden memurlar ve talebe vazifelerine geç gelmişlerdir.
Son Posta, 6 Şubat 1940, Salı


ŞEHİR HABERLERİ
Dün sis yüzünden Seyrüsefer inkıtaa uğradı

Dün sabah yine limanı kalın bir sis kaplamış ve bu yüzden deniz seferleri muvakkat bir zaman için tamamen durmuştur. Sis saat beşte başlamış ve gittikçe kesafet peyda etmiştir. Bu yüzden köprü açılamamış Kadıköy ve Haydarpaşa ile Adalardan saat ona kadar köprüye hiçbir vapur gelememiştir. Memur, talebe ve halkla dolu olarak Adalardan hareket eden ilk sabah postaları Moda ve Kadıköy açıklarına kadar gayet yavaş yolla gelebilmişler, fakat limana giremedikleri için açıkta demirlemeğe mecbur olmuşlardır. Sis bilhassa Sarayburnu ile Kadıköy arasında gayet kesif olmuş boğaz iskelelerinden ilk vapur ancak saat 9.30 da köprüye gelebilmiştir. Bu sebebden memurlar ve halk vazifelerine geç kalmışlardır.
Yeni Sabah, 6 Şubat 1940, Salı


Dün Sabah Yine Sis Oldu

Boğaziçinde ve limanda dün sabah ta kesif bir sis olmuştur. Sis sabah saat beş buçukta başlamış, dokuz sularında fazla kesafet peyda etmiştir. Boğaz ve Ada vapurları müşkülâtla seyredebilmişlerdir.

Sis, saat 12 ye kadar devam etmiş ve ancak bu saatten sonra açılmıya başlamıştır.
Tan, 5 Şubat 1940, Pazartesi


Şehrin içinden
BALIK TUFANI
Dün İstanbul sahilleri böyle bir hücuma uğradı, Halk çuvallar ve
hatta çorablarla palamud topladı
Yazan: SALÂHADDİN GÜNGÖR

Dün, Boğaziçi sularının yeşil yapraklı takvimine “karayel” fırtınasının elile işaret edilen bir sayılı gündü: Ben, buna müsaadenizle “balık tufanı” veya “balık vurgunu” diyeceğim.

Beykozdan Üsküdara, Büyükdereden Sarayburnuna kadar, bütün sahiller, irili ufaklı on binlerce balığın taze ölülerile dolmuştu. Adına balık dediğimiz o zavallı ağzı var, dili yok hayvancıklar, tıpkı yağmurdan kaçıp doluya tutulan bazı balık beyinliler gibi, denizin soğuk cereyanlarından kurtulmak isterken, karada pusu kuran insanların kütleler halinde, sapır sapır avuçları içine düşüyorlardı.

Sanki deniz, balıkla dolu muazzam bir kazandı ve kepçesini kapan, bu kazanın başında alıyordu soluğu…

Sahilin girinti teşkil ettiği bazı sığlıklarda adeta palamuttan ehramlar teşekkül etmişti.

Yalnız palamut mu ya?.. Karagöz, uskumru, kırlangıç… Daha böyle ne balıklar vardı aralarında…

Üsküdarda oturan bir arkadaşım anlatıyordu:

– Bu sabah Şemsipaşa kıyılarının halini göreydiniz… Boydan boya balık mezarlığı olmuştu.

Yüzlerce çocuk, sahile birikmiş bağırışıyorlardı:

– Uç babatorik!.. Uç babatorik…

Ve torikler, kumların üzerinde canacısile çırpındıkça, onlar da sevinçlerinden, durmayıp hopluyorlardı. Meşhur meseldeki gibi: «Koyuna can kaygısı, kasaba yağ kaygısı!»

Acele ile yanında kap getirmiyen bir çocuk, bu torik yağmasına uzaktan seyirci kalmağa bir türlü razı olamadı, baktım; ayağından çorabını çıkarıyor. Arkadaşları sordular:

– Neye çıkarıyorsun çorabını?..

Güldü:

– Yuf enayiler… Anlamadınız mı ulan. İçine balık dolduracağım!

Bir çift iri toriğin, bir çift çoraba kuyrukları dışarda kalmak şartile zar zor sığdırılabildiğini gören arkadaşları da hemen gayrete gelerek paçaları sıvadılar. Artık çorabını çıkaran çıkarana!..

İhtiyar bir kadıncağız da, koltuğunun altındaki şemsiyeyi, ağ gibi kullanarak bir hayli balık topladı!

Hasılı azizim, otuz senedenberi Boğaziçinde otururum, böyle bir balık yağması daha görmedim.

Eski bir balıkçı da şU mütaleada bulundu:

– Senin anlayacağın, torikler (kırgın) oldular bayım!

İşi şakaya bozdum:

– Balıklar kırgın mı oldular? Kime kırıldılar acaba?

Güldü:

– Besbelli bize kırılmışlardır… Az balık yiyoruz diye!..

Sonra, gitgide ciddileşerek sözüne devam etti:

– Balığın, böyle takım takım karaya vuruşuna biz balıkçılar aramızda, kırgın adını veririz. Hani canından bezmiş insanlar vardır a… Akıllarına esince kendilerini kaldırıp denize atarlar. Bunlarınki de tersine… Ecelleri gelince, denizi bırakıp karaya saldırırlar.

– Kırgını anladık. Şunun bir de sebebini öğrensek…

– Sebebi pek belli değildir. Denizin soğumasından ileri geldiğini söylerler! Fakat, havanın bundan daha soğuk olduğu günlerde, «kırgın» yapmadı. Benim anlayışım şu: Balık dibde giderken, birdenbire soğuk bir hava tabakasına rastlar. Bu sıcaktan soğuğa geçiş, onu sersemletir. Sağa sola bocalamağa başlar ve böyle dümeni bozulmuş gemi gibi bir müddet yalpa ettikten sonra takati kesilerek sırt üstü düşer! Artık tut kuyruğundan, doldur sepete!..

Bazılarına göre, kırgın, balığın kulağına kar suyu kaçmasından ileri gelir. Kulak malum a, balığın nefes alacak yeri… Orası karla tıkanınca hayvanda da kımıldanacak hal kalmaz…

– Bugün epeyce balık tutuldu mu bari?..

Önündeki tabla dolusu balıklara bakarak içini çekti:

– Öyle diyorlar!..

Sonra, sesi gitgide kalınlaşarak bana derdini döktü:

– Sırtüstü yatmış balığı, çuvala koymak da marifettir sanki… Bizim gibi, gece demeyip gündüz demeyip, Allahın ayazında balık peşinde koşsunlar da göreyim onları ben!..

Hem sana bir laf edeyim mi: Bu balıkçılık da kendine göre bir zanaat derlerse, sakın inanmayasın!.. Az çıkar, pahalıdır, satılmaz. Çok çıkar, kimse yüzüne bakmaz. Bugünkü kırgında, eğer, beş bin balık insan kursağına gitmişse, bir o kadar balık da, sahibi çıkmadığı için tekrardan denizin dibini boylamıştır!

Meşhur bir atalar sözünün sıhhatine inanıyorsak balıkçıya hak vermemiz lâzım: Balık ağzından menkul bir duayı hepimiz biliyoruz: “Beni satan onmasın, etimi yiyen doymasın!”

SALÂHADDİN GÜNGÖR
Cumhuriyet, 23 Şubat 1940, Cuma


Bol balık ihrac ediyoruz

Bu sene memleketimizde şimdiye kadar görülmemiş derecede bol balık istihsal edilmiştir. Bilhassa son üç aydanberi Boğazda çok fazla torik akını nazarı dikkati celbetmektedir. Geceleri sabaha kadar üç; dört yüz sandalın bir araya gelerek bir şehrayin şeklinde torik tuttukları görülüyor. Bu balıkları İtalyan ve Yunan vapurları aldıkları gibi son zamanlarda soğuk hava vagonlarile de harice sevkedilmeğe başlanmıştır.

Toriklerin çifti şimdiki halde 35 ile 40 arasında gitmektedir. 70 kuruşa kadar yükseldiği zamanlar da olmuştur. Bu sene yalnız kış aylarında İtalya ve Yunanistana yaptığımız ihracat tahminen iki milyon çifti bulmuştur ve bu ihracat memlekete her ay (dört yüz bin) lira kadar kâr getirmektedir.
Cumhuriyet, 22 Şubat 1940, Perşembe


Balık bolluğu

Boğazda evvelki günkü torik akınını müteakıb dün de Kadıköy sahillerinde istavritler karaya vurmuştur. Sahil boyunca herkes tenekelerle denizden istavrit toplamıştır.
Cumhuriyet, 24 Şubat 1940, Cumartesi


Torikler dün karaya vurdu
Sahillerden sopalarla bile çok balık tutuldu

Evvelki geceki fırtına bir noktadan İstanbul için dün hayli kârlı olmuştur: Şiddetli dalgalarla sersemliyen torik sürüleri dün Boğazın yukarı kısımlarında köprüye kadar olan bütün sahillerde karaya düşmüşlerdir. Baygın bir halde suyun üzerine çıkan bu balıklar halk tarafından sopalarla, kâğıtlar ve keçelerle toplanmıştır. Bilhassa Bebek, Arnavutköy, Büyükdere ve Yeniköy sahilleri bu şekilde torik sürüleriyle dolmuştur. Bu vaziyet balık fiyatlarına da tesir etmiş, sahillerde en büyük torikler 5-15 kuruş arasında satılmıştır. Limanımızda bulunan İtalyan ve Yunan balıkçı gemileri de mühim miktarda balık almışlardır. Bunlar toriğin çiftini 60 kuruştan toplamışlardır.
İkdam, 23 Şubat 1940, Cuma


Poliste:
Dün şehrimizde dört yangın başlangıcı oldu

Dün şehrimizde dört yangın çıkmış, tevessülerine meydan verilmeden itfaiye tarafından söndürülmüştür.

Kalyoncu caddesinde 49 numaralı Gavrile aid fırının bodrum katından, SarıyerdeTataryakub sokağında Ali kaptanın mutasarıf olduğu 5 sayılı evden, Üsküdarda Tophanelioğlunda İsmailpaşa sokağında Kâmile aid evin üst katından ve Burgaz adasında Sütlüce sokağında Halil Lütfü tarafından inşa ettirilmekte olan üç katlı natamam binanın taraçasından yangın çıkmış, itfaiye tarafından derhal bastırılmıştır.
Son Posta, 27 Şubat 1940, Salı


Yangın başlangıçları

Dün; Büyükadada Albayrak sokağında sabık mebuslardan B. Nacinin kuyu motöründe kontakt neticesinde bir yangın çıkmış ise de itfaiye tarafından söndürülmüştür.
Akşam, 5 Şubat 1940, Pazartesi


Yangın başlangıcı

Burgaz Adasında Sütlü mevkiinde Tan gazetesi sahibi Halil Lütfinin inşa edilmekte olan natamam binanın üçüncü katında da taraçada kaynatılmakta olan katran kazanının ateş almasından yanındaki kapı pervazı biraz yandıktan sonra yetişen itfaiye tarafından söndürülmüştür.
İkdam, 26 Şubat 1940, Pazartesi


Serseri kopekler
95 köpeği himaye eden biri mahkemeye verildi

Eğrikapıda Ayvazefendi sokağında saklanan köpeklerin gelip geçenlere saldırdıklarını bir okuyucumuzun şikâyetlerine atfen yazmıştık. Belediye temizlik müdürlüğününaldığı tedbirler üzerine bu azılı köpeklerden dördü hemen öldürülmüştür.

Yapılan tahkikat neticesinde bu köpekleri Salâhaddin isminde birinin himaye ettiği görülmüş ve Salâhaddin hakkında kanuni takibat yapılmak üzere kendisi polise verilmiştir. Bundan başka belediye temizlik müdürü doktor Faik, serseri köpeklerin kaldırılması için yaptığı takibat neticesinde Eyüpte Sofular mahallesinde Sofular camisi karşısında emlâk dellâllığile meşgul olan birinin bir günde 18 kilo ekmek satın alıp yedirmek suretile 95 sokak köpeğini besliyerek himaye ettiğini tesbit etmiştir. Köpek meraklısı bu adam, açlıktan kurtarmak istediği bu köpeklerden âdeta bir mandıra teşkil etmiştir. Belediye temizlik müdürlüğü, halkın sıhhatini, rahatını bozan, gelip geçene saldıran bu köpekleri öldürmeğe başlamış ve hamisini de zabıtaya tevdi etmiştir.

Temizlik müdürlüğü, serseri köpeklerin türeme ve üremesine bilhassa halk arasında bu gibi hâmilerin bulunduğunu düşünerek herşeyden evvel bunların himayelerine nihayet verilmesi lüzumuna kani olmuştur.

Kış münasebetile Büyükadada Dil civarında çoğalan köpeklerin şehrin diğer semtlerinde olduğu gibi himaye görmedikleri anlaşılmış, ancak bunlar, zehirli ekmekle öldürülmeleri kabil olamadığından, tedarik edilen avcılarla ve av tüfeğile itlâf edilmişlerdir. Temizlik müdürlüğü şehri serseri köpek istilâsından kurtarmak için çalışmağa devam edecektir.
Akşam, 9 Şubat 1940, Cuma


Karilerimizin mektupları
Burgaz adasının elektriği

Türkiyenin her tarafında elektrik tesisatı yapıldığı halde biz Burgaz adası ahalisi ampul ışığından da, radyo dinlemekten de mahrumuz. Bu cihete dikkati celbetmenizi rica ederiz.

Emekli öğretmen

Emine Barinkal

Burgaz adasına elektrik tesisatı yapılması esasen programa dahildir. Fakat İstanbuldaki merkez genişletilmedikçe buna imkân bulunamıyor. Haber aldığımıza göre genişleme ameliyesi yakında yapılacaktır. İcab eden âletlerin bir kısmı getirilmiştir.
Akşam, 10 Şubat 1940, Cumartesi


ADLİYEDE
Beraet etti

Eskiden Bakırköy ve Adalar belediye reisliklerinde bulunan Hrant Manavyanın, hükûmetin manevi şahsiyetini ve tahkir iddialarile muhakemesi bitmiştir. Son celsede, vekili avukat Suad Tahsin Türk; müdafaasını yapmış ve davayı gören İstanbul birinci ağır ceza mahkemesi; Hrant Manavyanın her iki iddiadan da beraetini kararlaştırmıştır.
Cumhuriyet, 12 Şubat 1940, Pazartesi


Denize düştü

Paşabahçe şişe fabrikası amelesinden, 17 yaşında Safer dün Ada iskelesinde vapura binmek üzere koşarken ayağı kayarak denize düşmüş, etraftan yetişenler tarafından kurtarılmıştır. Beyoğlu hastahanesine kaldırılmıştır.
Cumhuriyet, 13 Şubat 1940, Salı


Bu soğukta denize düşmüş

Ada iskelesinden vapura binmek üzere koşan Paşabahçe şişe fabrikasında amele 17 yaşında Zafer, ayağı kayarak denize düşmüş, etraftan yetişilerek bir miktar su yuttuğu halde kurtarılmış, tedavi edilmek üzere Beyoğlu hastahanesine kaldırılmıştır.
Yeni Sabah, 13 Şubat 1940, Salı


Yahudi Basınından Seçmeler
Rozi Asa

BÜYÜKADA şubemizden
Bu baskıya özel duyurudur
5 Temmuz 1957

Hesabınızın vadesinin son günü
31 Temmuz 1957’dir
DENİZCİLİK BANKASI’nda
yeni bir hesap açmak için acele edin

Şalom, Temmuz 1957


PLAJ OTEL
BÜYÜKADA
RESTORAN-PAVYON

Bu akşam iyi tanıdığınız Spiro Sklavounos
Sizleri Fısıltı Suaresi’ne davet eder
Neşe dolu bir gece, her şey dahil 600 lira
Aynı zamanda büyük bir ada muhabbet programı
Her yeni repertuarında büyük sükse yapan
Ünlü LAKİ STAR
Büyük film ve şarkı sanatçısı POLA MORELİ
Güzellik ve şarkı kraliçesi EVA BRİKA
Aynı şekilde, parlayan dans ve ses sanatçısı LİLİAN LYS
Mükemmel bir programda maestro ERGUN ve arkadaşları
Tel: 51 61 85
——————————————————————————————
Cuma akşamı – Cuma akşamı – Cuma akşamı
Büyük Buluşmamız – Alarm ! !
ROCK’n ROLL gecesi
Bu gece yüksek sosyete elitinin onuruna hazırlanmıştır
Cuma akşamı
Masalarınızı ayırmayı unutmayın


Yayınlanma Tarihi: 06 Şubat 2025  /  Son Güncellenme: 06 Şubat 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.