Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 236 – Şubat 2025      Doğu’nun Modernleşmesinin Tarihi: Prens Adaları

Doğu’nun Modernleşmesinin Tarihi: Prens Adaları

Y. Mimar


PRENS ADALARI DOĞU’NUN MODERNLEŞMESİNİN TARİHİNİ ANLATIYOR

“DÜNYA MİRASI ADALAR”

İstanbul’un son iki yüz yıllık şehir tarihinden bugün geriye bölük pörçük bir görünüm kaldı. Avrupa’nın doğuya uzanması ve büyük doğu değişimi liman kentleri için çok önemli bir tarihi süreçtir. Adalar bu değişimin önemli bileşenlerini ve o dönemin küçük bir kataloğunu bizlere sunmaya devam ediyor. Bu özelliği ile Prens Adaları ünik bir karaktere sahip. İstanbul ne yapsa büyüklüğü ve dağınıklığı ile bu hikâyeyi Adalar gibi anlatamaz, Prens Adaları başlı başına bir tarih fenomenidir.

Sadece okumalarımdan süzdüğüm bilgileri derleyerek bu kısa metni yazdım. Bütün akademisyen dostlarımdan ricam, bilimsel bir disiplin içinde olmadan bildiklerini yazan bir dost olarak beni görmeleridir. Böyle bir konunun farkındalığını yaratmayı önemsediğim için bu sayfalardayım.

Osmanlı devletinin 19. yüzyılı modernleşme çabalarının yüzyılıydı. Batı ile bütünleşme Osmanlı modern şehirlerinin kurulmasını sağladı. Bu modernliği talep edenler ise doğu ülkelerinde yeni ticaret ve iş imkanları bulan batılılardı. Bunlar içinde İtalyan, İspanyol, Fransız, Alman, Hollandalı, Macar, Bulgar, Sırp, vb. neredeyse her Avrupa milletinden tüccar, sanayici iş adamı ve çeşitli meslek erbabı vardı. Başı çekenler tabii ki tüccarlar ve bankerlerdi ve Osmanlı liman şehirleri bu sınıfın yaşam alanıydı. Bu şehirler 19. yüzyılın ortalarından itibaren süratle melez birer Avrupa şehri oldular. İstanbul ve İzmir başı çekiyordu; Selanik, Mersin, Beyrut ve İskenderiye de bunların arasındaydı. Avrupalılar’ın yaşadığı ve çağın her türlü altyapı ve üstyapı olanaklarına sahip özel ve yepyeni yerleşmeler oluşmuştu.

Böylece 18. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak 19. yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun coğrafyasında yerli Hristiyan cemaatlerin dışında var olan yeni bir Avrupalı Hristiyan topluluk ortaya çıkmış oldu. Gerçi Galata’da Doğu Roma döneminden beri İstanbul liman hayatının çok önemli bir parçası olan bir İtalyan kolonisi vardı, ama bu Hristiyan topluluğun Osmanlı sosyal hayatını değiştiren bir özelliği ve böyle bir misyonu da yoktu.

Bu yeni gelen Avrupalılar’ın nüfusları belki çok büyük değildi ama etkileri ve değiştirme güçleri çok yüksekti. 19. yüzyılın dünya ticaretine, para hakimiyetine sahiptiler. Bu çeşitli milletlerden olan güçlü aileler Osmanlı yeraltı kaynaklarının, tarım ürünlerinin, sanayii sisteminin kısa sürede sahibi ve ortağı oldular. Mevcut fiziksel çevrenin değişmesini yani modern kentleri, ulaşım sistemlerini ve gene modern sağlık, eğitim, sanat, kültür, eğlence vb gibi üst yapı kurumlarını da öncelikle bu yeni cemaat talep ediyordu. Kendi ibadethanelerine, okullarına, hastanelerine, mahkemelerine, karakollarına sahiptiler. Avrupa’daki hayatlarından çok daha özgürdüler, Osmanlı Devleti’nin vermiş olduğu birçok imtiyazdan yararlanıyorlardı.

Artık İmparatorluk’ta önemli bir değişim vardı. Bu yeni doğulu Hristiyanlar öncelikle yerli Rum ve Ermeni Hristiyan cemaatleri kültürel olarak etkiliyordu. Yahudi ve çeşitli Hristiyan topluluklar modern bir yaşamı kendi dini hayatlarının kuralları ile birlikte sürdürüyorlardı. Yüzünü batıya dönmüş olan devlet ricali ve o devletin beslediği ve desteklediği imtiyazlı bir Müslüman sınıf da bu etkinin altında önemli değişimler geçiriyordu. Yerli geleneksel kültür, fütühatçı devlet yerine artık modern bir devlet olma gayreti içindeki Osmanlı Devleti’nin iradesi ile yaratılmakta olan yeni Avrupa kültürü ile tanışıyordu.

Osmanlı topraklarında hayat kuran, üreyen ve çalışan ve kendi kültürünü doğu liman kentlerine sürükleyen bu insanlara Levanten diyoruz. Levantenler yani doğulu-Avrupalılar.

Bu tarihi süreç eski şehirlerin liman bölgelerine eklemlenen yeni Avrupa tarzı şehirlerin oluşmasını getirdi, beraberinde eski liman bölgeleri de modernleşmeye başladı. Levanten aileler ve onların yaratmış oldukları kültürle hemhal olmuş yerli varlıklı aileler ve devlet kurumları artık bu yeni yüzlü şehirde pek çok ünlü mimarla ve onların beraberinde taşımış oldukları zanaatkârlık ve yapı yapma usulleri ile tanıştılar. Yeni devlet yapıları, banka binaları, konutlar, opera salonları, oteller, hastaneler, okul yapıları, iskeleler, demiryolu binaları ve ızgara planlı yeni sokak morfolojisi ile İstanbul yeniden oluşuyordu. Pera’da kışlık mükellef köşkler, kaloriferli apartmanlar yapılırken bu kültürün yaz hayatını sürdüreceği sayfiye mekanları da oluştu. Boğaz kıyıları ve Adalar artık pek revaçtaydı. En güzel ve iddialı yapılar, yalılar, köşkler, yazlık sefarethaneler Boğaz kıyılarında ve Adalar’da bin bir nadide bitki ile bezenmiş koru alanlarının içinde ortaya çıkmaya başladı. Yüzyılın ortalarından itibaren, Adaların nefis bir sayfiye mekânı haline geldiğini görüyoruz. Kışın Pera’daki modern yaşam şekli yazın da Adalar’a taşınıyordu.

Adalar Avrupa’dan patlayıp gelen modern mimarlık ve şehir kültürünün özgürce işlendiği elit bir mekân haline geldi. Onlarca yabancı ve Levanten mimar, mühendis, tasarımcı için doğu ülkesi büyük bir atölyeydi. Bu mimarlar Osmanlı devleti tarafından destek görüp kendi kültürleri ile yeni şehirler kurmak, Osmanlının yerel ahşap mimarisinden bir Art Nouveau ahşap mimari yaratmak, yerelin yapı geleneğinin yanına modern yapı teknolojisinin olanaklarını koyarak bir yapımcılar-kalfalar neslinin oluşumuna katkıda bulunmak gibi her tasarımcının kolay hayal edemeyeceği sıra dışı olanaklara sahip oldular. Mongeri, D’Aronco, Valloury ve daha niceleri.

İstanbul bu tarihi mirası hakkıyla koruyamadı ama biraz yıpranmış bile olsa bu miras Adalar’da korundu. Osmanlı modernitesinin kent hikayesi hala Adalar’da yaşıyor. İstanbul’da yol güzergahı yaklaşık yüz elli yıldır hemen hemen hiç bozulmadan kalmış tek bölge Adalar. Ahşap ve kagir yüzlerce yapı ve onların mimari bileşenleri bir bütün olarak bugüne taşındı. Bundan beş yıl öncesine kadar var olan motorsuz ulaşım sisteminin 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hâlâ var olması bir mucizeydi. Bugün Avrupa -Levanten kültürünün yarattığı bu Doğulu Avrupa’dan kalanlar maddi değer ve maneviyat olarak İstanbul Prens Adaları’nda var, belki de başka hiçbir coğrafyada bu zenginlikte ve bu bütünlükte yok.

Sadece din adamlarının, balıkçıların ve zaman zaman da az sayıda devlet görevlisi ile askerin yaşadığı Adalar ne zaman ki modernleşen İstanbul’un sayfiye alanı haline geldi o zaman bu ünik özelliğini kazanmış oldu. Eğer elli yıl önceki koruma kararları alınmamış olsaydı Adalar’dan bugün İstanbul için bahsettiğimiz şekilde bahsediyor olacaktık.

Adalar gibi doğu ülkelerinin modernleşmesi hikayesini anlatan bir başka yerleşimi dünyada sadece Akdeniz’in doğusunda yani “Levant’ta” aramak gerekir. Bu kültürün değiştirdiği hiçbir doğu liman şehri artık bugün Adalar gibi bir müze değil. Farkında değiliz ama bir kültür harikasından söz ediyoruz. Mizzi, Pears, Blaque, Giacomo, Barry, Hamson, Rizzo, Tubini, Crepin (bu liste uzar gider) gibi Avrupalı ailelerin Avrupa kültüründen İstanbul’a ve oradan da Adalar’a taşıdıkları yaşam tarzları ve mirasları bugün elimizdeki kültürel zenginliğin çekirdeğidir. Bu değişimin etkisinde kalan ve bu kültürün eğitim kurumlarında yetişen çok sayıda Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk mimar, söz konusu zenginliği çoğalttı.

İskeleler, rıhtımlar, köşkler, bahçeler, bahçe duvarları, paha biçilmez zenginlikteki demir işçiliği örnekleri (parmaklıklar ve kapılar) sokaklar, küçük meydancıklar ile bu zenginlik yaratıldı ve bunların birçoğu bugün Adalar’da varlıklarını sürdürüyor. Yıpranan ve kaybolanı da fark etmek, yeniden yaşatmak mümkün.

“UNESCO Kültür Mirası” olmak için böyle bir istisnai evrensel değere sahip olmak gerekir.

UNESCO KÜLTÜREL MİRAS GEÇİCİ LİSTE’YE ALINMA KRİTERLERİ

2.Bir zaman zarfı içinde veya dünyanın bir kültürel alanında, mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, şehir planlama veya peyzaj tasarımı alanlarındaki gelişmeler ile ilgili insani değerler arasında önemli bir alışverişi sergilemeli (…)


Yayınlanma Tarihi: 06 Şubat 2025  /  Son Güncellenme: 07 Şubat 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.