Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 236 – Şubat 2025      Cevat Şakir, İkinci Eşi Hamdiye Hanım ve Süleyman Nuri Öğretmen’in Kesişen Hayatları

Cevat Şakir, İkinci Eşi Hamdiye Hanım ve Süleyman Nuri Öğretmen’in Kesişen Hayatları


Halikarnas Balıkçısı Musa Cevat Şakir’in evlilikleri arasından herkesin en çok merak ettiği ilk eşi İtalyan Agnese Kafiera Pallotta ve ilk çocuğu Mutarra ve onların akıbeti. Peki bu evlilik bittikten sonra neler olmuştu? Daha sonra kurduğu ailelerde neler yaşanmıştı? Eski eşi onun için ne söylemişti? Yolları nerelerde ve kimlerle kesişmişti? İkinci eşine boşandığını nasıl haber vermişti ? Cevat Şakir’in ailesi ve çocukları ile ilişkileri nasıldı?

Babasını öldürmek suçu ile 1914 yılında on beş yıl kürek cezasını Afyon Cezaevi’nde çeken Cevat Şakir, cezasının yedinci yılında aniden affedilir. Cezaevinden çıkar, Üsküdar Şemsipaşa’da dayısının evine yerleşir.  İtalyan eşi Agnese artık yanında yoktur. Yalnızlık çeker. Annesi Sare İsmet Hanım’ın en büyük ağabeyi Vechi Bingül’ün kızı Hamdiye ile tanışır. Cumhuriyet’in eğitim sevdalısı ilk öğretmen adaylarındandır Hamdiye Hanım; onunla evlenir. Eşi Hamdiye Hanım’ın ailesinin sayesinde Babıali’nin Sedat Simavi, Zekeriya Sertel gibi önemli isimleriyle tanışır. 1925 yılına kadar geçimini tercümeler, yazılar yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler, karikatürler çizerek, renkli dergi kapakları hazırlayarak geçirir.

Zekeriya Sertel’in Resimli Hafta dergisinde Hüseyin Kenan takma adıyla dört asker kaçağının kadersizliğini kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden ötürü Zekeriya Sertel ile birlikte İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. Askeri isyana teşvik edici yazı yazmaktan suçlu bulunur. Mahkeme Başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey’in önerisiyle kalebentlik cezasıyla Bodrum’a sürülür. Zekeriya Sertel ise Sinop Cezaevi’ne yollanır.

Hamdiye Hanım, kalebentlik cezasını çekmek için Bodrum’a giden eşi Cevat Şakir’den acil bir telgraf alır. Telgrafta “Sat ve hemen buraya gel” yazıyordur. Hamdiye Hanım iki ay sonra kucağında dokuz aylık bebeği Sina ile zor bir deniz yolculuğuyla Bodrum’a gider.

O sıralar Cevat Şakir otuz dört, Hamdiye Hanım on dokuz yaşındadır.  Cevat Şakir’in evinde bebeği Sina ile birlikte yaşamaya başlar. Çapa Öğretmen Okulu mezunu olan Hamdiye Hanım, 1925 yılında Kaymakam’ın önerisiyle Bodrum Kız Mektebi Müdürü olarak öğretmenliğe ilk adımın atar. Aynı zamanda Bodrum’la ilgili çeşitli notlar da tutar. Cumhuriyetin ilk aydınlarından, öğretmenlerinden olduğu için modern çehresi ve davranışlarıyla çok ilgi görür. Diğer kadınlardan farklı olarak başı açık gezmek o dönemin Bodrum’unda karşılaşılan bir durum değildir. Bir kadın olarak kasabada ilk şapka giyen de odur.

Hamdiye Öğretmen, hizmet içi eğitim almak üzere Muğla’ya Başöğretmenlik kursuna gittiğinde eşinin, gıyabında kendisini boşadığını, çalıştığı okulun hademesinin kendisine yolladığı bir mektupla öğrenir. Hemen Bodrum’a döner, eşi Cevat Şakir’den ayrılır. Fakat Bodrum’u terk etmez. Cevat Şakir o sırada komşu kızı Hatice ile yeni evliğini sürdürürken, bir yandan öğretmen olarak Bodrum’un çocuklarının yetişmesine katkıda bulunur, öte yandan tek başına oğlu Sina’yı büyütmeye çabalar. Hem hayat mücadelesi verir, hem de eski eşi gibi bir sürgün hayatı yaşar. Hamdiye Öğretmen çok uzun süre Cevat Şakir hakkında konuşmaz. Emekli olduktan sonra yerleştiği Kınalıada’daki evinde oğlu Sina Kabaağaçlı’yla[1] yapılan bir röportaj sırasında Bodrum yıllarını ve eski eşi Cevat Şakir’den boşanmasın öyküsünü şöyle anlatır:

“Cevat, Çok Sık Âşık Olurdu Hep, Beğendiği Kadını Hemen Alırdı.”

“Bodrum’a sürgüne gittiğinde, bir ay sonra da ben gittim ardından. Uzun yolculuklardan sonra kucağımda Sina, Bodrum açıklarına vardık. Cevat, bana bir arkadaşı vasıtasıyla bir sandal yollamış ve kıyıya çıktık. Bize hasretle sarıldı, hatta suya inmişti… Birkaç ay sonra kaymakam, öğretmen okulu mezunu olduğumu duyunca bir görev verdi ve öğretmenliğe başladım. Bodrum’daki birinci yılımızda ben Muğla’da kurstayken, okulun hademesi ‘Kocan seni boşadı’ diye mektup yazdı. Çok yıkıldım tabi. Cevat, karşı komşumuzun kızına âşık olmuş ve düşünün ki, hademeyle haber göndererek beni boşamıştı. Hatta annem bunu duyunca, ‘Sen adamın arkasından sürgüne gittin, bak gurbette sana ne yaptı. Bir daha bu adamla görüşme’ dedi. Tabi ben birkaç ay kendime gelemedim. Sonra öğretmenliğe tutunup her şeyi unuttum. Aslında çok mükemmel bir insandı. Tam bir İngiliz centilmeniydi. Onu bir kere bile pijama ya da külotla görmedim evin içinde. Cevat çok sık âşık olurdu hep, beğendiği kadını da hemen alırdı.”[2]

Hamdiye Öğretmen boşanma şekli nedeniyle Cevat Şakir’e çok kızgındır. Dört yıl sonra kendisi gibi öğretmen olan Bodrum’lu Süleyman Nuri Öz ile evlenir. Dokuz yıl Bodrum’da öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul’a eşi ile birlikte tayin edilirler. Kaya ve Güner adından iki çocukları olur. Cevat Şakir de üçüncü eşi Hatice Hanım ile Bodrum’da balığa, denize çıkar; ektiği bitki ve çiçeklerle kasabayı canlandırmaya devam eder.

Disiplinli Bir Eğitimci, Süleyman Nuri Öz

Şimdi burada Hamdiye Öğretmen’in eşi Süleyman Nuri Öz’e dönelim ve onun kim olduğuna, neler yaptığına biraz göz atalım.

Süleyman Nuri Öz Büyükada İlkolu öğretemenleriyle, 1968

Süleyman Nuri Öz, Bodrumlu çok eski bir ailenin üyesi olarak 1904 yılında Eskiçeşme Mahallesi’nde doğar. İşgal zamanlarında fakirlik ve güçlüklerle büyür. Altı sınıflı Bodrum Numune Mektebi-i İptidai’yi pekiyi derecede bitirir. Bu okuldan mezun olduktan sonra Kaymakamlık’ta odacı olarak on dört yaşında iş hayatına atılır. Yüze elli kuruş aylıkla ailesinin geçimine yardım eder. Daha sonra Nüfus Müdürlüğü’nde memur olur. Buradaki işinden pek memnun olmaz. Okuduğu Numune Mektebi’nin ilk kısmına kaymakamın önerisi ile muallim vekili olarak atanır. İki yıl bu okulda görev yaptıktan sonra İzmir ve Antalya’da öğretmen okuluna gidip, Cumhuriyet’in ilk kuşak öğretmenleri arasında yer alır.[3] Anadolu’da birçok şehirde görev yaptıktan sonra 1935 yılında Adalar İlçesi’ne tayin edilir. Bodrum’da evlendiği Cevat Şakir’in ikinci eşi Hamdiye Öz ile yıllarca Heybeliada ve Büyükada İlkokulu’nda öğretmenlik yaparlar. Başöğretmenlik ve Adalar İlçesi Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerinde de bulunur.

Süleyman Nuri Öz Saat Meydanı’nda 23 Nisan töreninde

Süleyman Nuri Öz, Yaş haddinden 1969 yılında emekli olana kadar otuz dört yıl Büyükada İlkokulu’nda birçok adalının başöğretmeni olur. 1958’de Türk Çocuğunun Ahlak Eğitimi İçin Düşünceler kitabını yazar. O dönemin Hahambaşı, ‘Yahudi vatandaşlarına sataşıyor’ iddiasıyla şikayette bulununca soruşturma görür ve kısa bir süre görevinden alınır. “Türk’e daha yararlı olması için çocuklarımıza neleri alıştırmalıyız?” başlıklı Türkçülük ve milliyetçilik üzerine yazıları vardır. Emekli olduktan sonra Kınalıada’ya yerleşir. Yaşamının sonuna kadar Nasıl Adam Olunur?, Bir Öğretmenin Anıları başlıklı kitaplarını yazar. Bu eserlrinde Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Bodrum’da yaşadığı çocukluk anılarını kaleme alır.

Bodrum – Büyükada Hattında Kesişen Hayatlar

Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayatın başka bir cilvesi işte böyle Büyükada- Bodrum hattında gerçekleşir. Mürebbiyeler elinde yetişen Cevat Şakir, Büyükada’da babasının açılmasına ön ayak olduğu ilk Türk mektebinde okur. Şakir ilkokulun ardından Robert Kolej ve Oxford’ta okuduktan yıllar sonra kalebentlik cezasını çekmek için gittiği Bodrum’a ektiği çiçeklerle, begonvillerle hayat verir. İkinci eşi Hamdiye Öğretmen’den ayrılır. Diğer yandan Bodrum’un Eskiçeşme Mahallesi’nin fakir çocuğu Süleyman Nuri Öz, Hamdiye Öğretmen’le evlenip yeni hayatlarının büyük bölümünü ise Şakir Paşa’nın öncülüğünde açılan Büyükada Mektebi’nin başöğretmenliğini ve müdürlüğünü yapar. Cevat Şakir’in eski eşi Hamdiye Öğretmen’le birlikte Heybeliada ve Büyükada İlkokulu’nda yıllarca adalı çocuklara eğitim verirler. Emeklilik hayatlarını Kınalıada’da geçirirler.

Bodrum’da öğretmenlik yılları. Fotoğraf: Nebil Özgentürk, Bir İnsan Bir Hayat Röportajından

Süleyman Nuri Öz, otuz dört yıllık eğitim hayatında aşırı disiplini ve örnek duruşuyla birçok kişinin hâlâ efsanevi başöğretmeni olarak anılır, saygı görür. Yazdığı kitaplarla da eğitim alanında kıymetli bir öğretmen olarak bilinir.


[1] Sina Kabaağaç, 1924 yılında Üsküdar’da dünyaya geldi. Üniversitede Filoloji alanında eğitim aldı. Ardından akademik kariyerine devam ederek uzun yıllar üniversitede çalıştı. Sina Kabaağaç, Edebiyat Fakültesi Latin Filolojisi bölümünde birçok öğretim üyesi yetiştirdi ve aynı fakülteden emekli oldu. Türkçe-Latince Sözlüğü onun eseridir. Kabaağaç’ın Dün, Sanki Bin Yıllık Uzak Bir Zamandır kitabı kendisi, annesi, babası, kardeşleri, anneannesi, büyükbabası, klasik Filoloji bölümü ve öğrencilerine dair anılarından oluşuyor. Sina Kabaağaç 1997 yılında vefat etti.

[2] Nebil Özgentürk, Sabah gazetesi seri röportajı, S.24, 5 Eylül 1995

[3] Bodrumlu Tabakoğlu Süleyman Nuri Öz ve Eğitim Görüşleri, Rahmi Çiçek, Karadeniz Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi  Cilt 1, s.273-286, 2014


Yayınlanma Tarihi: 06 Şubat 2025  /  Son Güncellenme: 07 Şubat 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.