Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 236 – Şubat 2025      Ada’dan Bir Mehçure Geçti

Ada’dan Bir Mehçure Geçti


Mehçure’nin Büyükada’da ilk yılları, 1940lar

Uzun yıllar, babaannemin başka hiçbir yerde duymadığım isminin kökenini, kaynağını merak edip durdum. Pek çoklarının telaffuz bile edemediği, zaman zaman “Mefkûre”, “Mebrûre”, “Meşkûre” diye çağırdığı, bazen de kolayı seçip “Mehçur” diye kısaltıverdiği bu isim, Mehmed Vecihi’nin 19. yüzyıl sonunda kaleme aldığı Mehcure adlı Osmanlıca romanın baş kahramanına can vermiş, roman yıllar sonra Türkçeleştirilip Osmanlı edebiyatı klasikleri arasında yerini bulmuştu oysa.  Kitaptaki “Mehcure”, tutkulu bir aşkla kocasını seven, bedbaht bir Osmanlı kadını portresi sunuyor okuyuculara. “Mehçure”nin sözlükteki karşılığıysa, “hecr etmek”ten türetilmiş olan, “terk edilmiş, bırakılmış, uzaklaşılmış” anlamını taşıyor. Vecihi’nin bu ismi özellikle seçip seçmediğine romanı okuyunca karar verebileceğiz. Ancak, bizim Mehçur’un annesi Behire Hanım’ın tiyatrocu olma merakı, tiradları ve Makber’i “Her yer karanlık / Pür nûr o mevki / Mağrip mi yoksa / Makber mi yarab? / Mağrip mi yoksa?” diye haykırarak ezbere okuduğu hatırlandığında, biricik kızlarına “Saadet Mehçure” adını koymayı uygun gören Vehbi Bey ile Behire Hanım’ın Vecihi’den esinlenmiş olabileceğini düşünmek, hayal gücümüzün sınırlarını çok da zorlamaz sanırım.

Vakıa, bizim Mehçure’nin hikâyesi esasen şöyledir: Sık sık, askeri vazifesi için İstanbul’dan Şark’a tayini çıkan zevci Vehbi Bey’e eşlik eden ve memleket hasretiyle yanıp tutuşan hayâlperver Behire Hanım, zamanın hayli revaçtaki bir aşk romanında rastgeldiği ve manâsını da gayet iyi bildiği Mehçure ismine hayran olur. Kız olursa evlâdına bu ismi vermek istediğini Vehbi Bey’e münasip bir dille izah eder.  Laf aramızda, Vehbi Bey pek de ısınamaz bu hüzünlü isme. Binaenaleyh, doğum vakti yaklaştığında bir kâsenin içine kağıtlara yazılmış muhtelif isimler atılır, kâse güzelce bir çalkalanır, kur’a çekilir, tesadüf bu ya, onca isim arasından üzerinde “Mehçure” yazılı kâğıt keşide edilir. Lâkin, bu işte bir bit yeniği olduğundan şüphelenen nekûh ve hilâfgîr Vehbi Bey Efendi illâ tutturmaz mı “bir kur’a daha, bir kur’a daha” diye? Eh, Allah’ın hakkı üç’tür; üç seferde de kâseden “Mehçure” çıkıverince, Behire Hanım’ın duaları kabul olur, takriben 27 Rebiü-l evvel 1341’de (17 Teşrin-i sani 1922) dünyaya gözlerini açan kız bebeğe de böylece Mehçure ismi bahşedilir. Vehbi Bey gaipten buralara uzanıp hikâyeyi te’yid veya tekzib (hattâ tenkid) edemeyeceğine göre, Behire Hanım’ın karnı burnundayken elinden bir türlü düşürmediği kitabın Mehçure’nin Hikmeti olduğunu, dinmek bilmeyen göz yaşlarını mahzun bir tebessümle dantelalı mendiline silerken yavrucağına “Mehçure” ismini koymayı da söz konusu romanı okuduktan sonra hayâl ettiğimi itiraf etmeliyim.

Boylu-poslu, pembe-beyaz tenli, dolgun dudaklı Mehçure güzelliği ile nam salmıştır. Talipleri de pek çoktur. Nekûh ve hilâfgîr Vehbi Bey Efendi üç çocuğunun en büyüğü ve artık on sekizini doldurmak üzere olan Mehçure’yi bir an evvel baş göz etmek ister. Olgunlaşma Enstitüsü’nde okuyan Mehçure uzun boylu, esmer bir damat adayı hayâl etmektedir. İşte tam da bu sırada Bağdat Valisi Mecid Bey’in kızı Ferhunde Hanım devreye girer. Mehçure’yi bir yerlerde görüp beğenmiş, en büyük oğlu Zübeyir’e gelin olarak münasip bulmuştur. Ferhunde Hanım nereden baksanız bir elli boyunda, simsiyah saçlı, içinden ateş fışkıran gözleri velfecri okuyan, son derece zeki, müstebit bir kadındır. Aile arasında küçüklüğünden beri “zor tabiatlı bir kız” diye bilindiğinden Babası Mecid Paşa konuyu yakın dostu ve dönemin kumandanlarından Kara Mustafa Paşa’ya açar ve iki kafadar Ferhunde’yi Kara Mustafa Paşa’nın yaveri Şamlı Selim Bey ile evlendirmeye karar verirler. Velhasıl, Ferhunde Hanım için dört çocuğunun en büyüğü, gözbebeği oğlunu da görücü usulü evlendirmek evladır. Zira genç Zübeyir için için teyzesinin kızı Mübeccel’e âşıktır ama Ferhunde Hanım bu izdivacı katiyen tasvip etmez.

Mehçure adada deniz sefasında  (Solda) ,  Köpekleri ile adada bahçede(Sağda)

Mehçure, Ferhunde Hanımlar’ın kendisini istemeye geldikleri gün heyecanla kapıyı açar. Bir de ne görsün, hayallerinin tam aksine karşısında kendi boyunda, sapsarışın, mavi gözlü ama yakışıklı mı yakışıklı bir damat namzedi durmuyor mu?! Genç Zübeyir ilkokuldan itibaren St. Joseph Lisesi’nde okumuş, Fransa’da üniversite tahsilini tamamlamış, babası Selim Bey’in Şam’lı ortakları ile kurduğu döşemelik kumaş fabrikasında çalışmaya başlamış, varlıklı ve geleceği parlak, yirmi sekiz yaşında bir delikanlıdır. Kahveler fokurdar, hasbihâller edilir ve nihayetinde kızımız Mehçure, oğlumuz Zübeyir’e verilir. Mehçure artık Büyükada’ya gelin gidecektir. Allı şanlı bir düğünden sonra çifte kumrular kışları Şişli’de, yazları da Selim Bey’in vakt u zamanında bir Nizam’da bir İngiliz ailesinden satın aldığı, bahçesinde nilüfer havuzlarının bulunduğu, Nizam Caddesi’ne açılan kapısında “The Firs” yazan William Jones köşkünde oturmaya başlarlar.

Yavuz Saraçoğlu, Büyükada (William Jones Köşkü), tuval üzerine yağlı boya. M.Ş.Koleksiyonu

Mehçure, kayınvalidesi Ferhunde Hanım, görümcesi Nazime ve büyük oğlu Turgut ile Büyükada’da bahçede

Çiçeği burnunda çiftin yirmişer ay aralıklarla üç çocukları olur. İşi dolayısıyla sıklıkla seyahat eden Zübeyir Bey’in zevcesine yazdığı mektupları ve her çocuğunun doğumu ile günlüklerini tutan Mehçure Hanım’ın kaydettiklerini daha etraflıca okuduğumuzda, adada geçen mutlu günleri, o zamanın Büyükada’sını daha iyi anlıyoruz. Bahçesindeki ağaçların üzerindeki elmaları sayan, nekesliği ile meşhur babası Selim Bey ile görücü usulü evlendiği kocasından pek de hâz etmeyip, son yıllarını Yakacık’ta geçirmeyi tercih eden Ferhunde Hanım’dan ayrı bir eve çıkmayı isteyen Zübeyir Bey ve ailesi, bir dönem Büyükada’da farklı farklı evlerde yaşadıktan sonra, yine Nizam’da kendi evlerini yaptırmaya koyulurlar ve Mehçure’nin bahçe merakı da bu evde, adanın mümbit toprağından ruh-i mücerret gibi fışkırır. Çok daha önceki yıllarda, bir Bodrum seyahati sırasında gördüğü begonvillere hayran kalan Mehçure Hanım, bu çiçeği adadaki evinin bahçesine ekmekle kalmaz, saksı saksı çoğaltıp, konu komşu herkese hediye eder. Kendi ifadesiyle, Büyükada’daki begonvillerin kaynağı da Mehçure Hanım’ın her karışını itinayla süslediği Nizam’daki bahçesidir.

Mehçure’nin begonvilleri

O ev, yıllar boyu misafirlerle dolup taşar, 60’lı, 70’li yıllarda ada hayatına damga vurmuş pek çok ismin yolu bahçede kurulan uzun sofralardan, sohbetlerden geçer. “Hükûmet gibi kadın, tıpkı Ava Gardner’e benziyor” diye tanınan Mehçure Hanım’ın beş torunu da o bahçede doğar, büyür, çevresi çocukları, gelinleri-damatları, torunları, dostları ve sevdikleri ile her daim çevrelenir. Zübeyir Bey’in erken vefatından sonra geçen dönemde, doksanlı yaşlarının ortasına kadar manikürlü zarif parmaklarının arasına tutuşturduğu sigarasını günde üç-beş tane de olsa tellendirir, sabahları gazete mütalaasını yapar, seyahat eder, sinemalara, tiyatrolara, konserlere gider, günün sonunda Ada’daki balkonuna yerleşip Heybeli üzerinden güneşin batışına nâzır içkisini yudumlar Mehçure…

Mehçure, Zübeyir ve çocukları Turgut, Tarık, Türkan Büyükada’da

“Bir gün gelip öleceğime değil de, Nizam’dan günbatımını seyredemeyeceğime üzülüyorum” der adada geçirdiği son günlerine kadar. Doksan sekiz yaşında aramızdan ayrıldığında seksen yıl boyunca hayatının belki de en mes’ud günlerini geçirdiği adasına da veda eder.

Ada’dan bir Mehçure geçti böyle, “terk edilmiş” anlamına gelen ismiyle hiç müsemma olmayan, dolu dolu hayatı yaşamış, şen kahkahası kulaklarda çınlayan bir Mehçure.


Yayınlanma Tarihi: 06 Şubat 2025  /  Son Güncellenme: 06 Şubat 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.