Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 238 – Nisan 2025      Ada’da Yaşamak, Üretmek ve Dönüşen Ekolojiye Tanıklık Etmek

Ada’da Yaşamak, Üretmek ve Dönüşen Ekolojiye Tanıklık Etmek


Karakutu @Heybeliada – 11 –

Heybeliada’daki İnönü Evi Müzesi’nin müştemilatı, geçen sene boyunca devam eden etkinlikler ile, adanın kültürel, siyasi, edebî ve ekolojik hafızasıyla ilgilenen, farklı disiplinlerden birçok araştırmacı, yazar ve sanatçının adalı komşularıyla buluştuğu ortak bir üretim ve paylaşım mekânına dönüştü. Karakutu Derneği’nden Umut Azak’ın bu mekânda düzenlediği, “Semtlerle Şehrin Hafıza Katmanları Atölye Dizisi”’nin 13 Ekim 2024 tarihindeki konuğu Heybeliada’da yaşayan sanatçı Elif Zeynep Karagöz’dü. Ağırlıklı olarak resim ve heykel alanında üretim yapan Karagöz, bugüne dek birçok ulusal ve uluslararası sergi ve projede yer aldı. Sanatçının yürütücülüğündeki “Rölyef Atölyesi: Belleğimdeki Ada”, ada sakini ve ada dışından gelen, farklı kuşak ve mesleklerden katılımcıların bir araya geldiği samimi bir ortamda gerçekleşti. Plastik sanatlara dair ön bilgi gerektirmeyen atölye, Heybeliada’nın tarihi, doğası, dönüşen mekânları ve kişisel hafızalardaki imgeleri üzerine yapılan bir sohbetle başladı. Ardından, Karagöz’ün cesaretlendirici rehberliğinde katılımcılar, adaya dair kendi anılarını ve imgelerini simgeler üzerinden ifade ettikleri rölyefler üretti. Kil malzemesiyle yapılan bu çalışmalar, başlangıç seviyesinde rölyef tekniğini temel alarak şekillendi. Atölyenin sonunda ortaya çıkan işler üzerine yapılan paylaşımlarda, kişisel ve kolektif bellek ile ada mekânları arasındaki bağlantılar görünür hale geldi. İnteraktif ve yaratıcı üretim/paylaşımlar adalılar arasında yeni bağların kurulmasına vesile oldu. Sanatçı Elif Zeynep Karagöz, kendisinin mekânla kurduğu ilişkiyi, bu ilişkinin sanat pratiğine nasıl yansıdığını ve Heybeliada’da üretmenin anlamını Adalı Dergisi için kaleme aldı.

***

Ada’da yaşayan bir sanatçı olarak sanatsal pratiğimde resim ve heykel başta olmak üzere zaman zaman video, fotoğraf gibi farklı disiplinler ve farklı malzemeler yer almaktadır. Üretimlerimde aile ve okul gibi toplumsal kurumları, hem kutsiyet atfedilen hem de otoritenin ilk kez kurulduğu yerler olarak eleştirel bir yaklaşımla ele alıyorum.

Sonsuz Biat, 2020 , 21×29,7 cm, kağıt üzerine foto müdahale. 

Otoriteyi çok ciddiye alıyorum, 2021, 35×50 cm, kağıt üzerine foto müdahale

Yaklaşık yedi yıldır süren ada yaşantım, üretimime yeni bir katman kazandırdı. Doğayla kurduğum yakın ilişki, zamanla ekolojik meselelere duyarlılığımı arttırdı. Özellikle doğanın, otorite ve kontrol mekanizmalarıyla kesiştiği noktalar sanatımda belirginleşmeye başladı. Ada gibi dört tarafı denizle çevrili bir coğrafyada yaşayıp denize ve ormana erişmenin gitgide zorlaşması, bu çelişkili durumu daha görünür hâle getiriyor. Kıyıların, sahillerin ve ormanların kamu yararından çok sermaye yararına açılması, doğayla doğrudan temasın neredeyse imkânsız hale gelmesi, bana göre bu dönemin en absürt gerçeklerinden biri.

Kentli adam portres,i 2022, 35x50cm, kağıt üzerine çamur, mürekkep ile boyama 

Ada’ya taşınırken aklımda David Harvey’in şu sözleri vardı:

“Ne tür bir kent istediğimiz sorusu, nasıl bir insan olmak istediğimiz, ne türden toplumsal ilişkiler amaçladığımız, üzerine titrediğimiz doğayla nasıl ilişkiler kurmak istediğimiz, ne tür bir yaşam arzuladığımız ve hangi estetik değerleri savunduğumuz sorusundan ayrılamaz.” (David Harvey, Asi Şehirler: Şehir Hakkından Kentsel Devrime Doğru, Çev. Ayşe Deniz Temiz, İstanbul: Metis Yayıncılık, 2013)

Bu söz, benim için sadece bir kentleşme eleştirisi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi önerisiydi. Fakat zaman içinde adada da, tıpkı şehirlerde olduğu gibi, insanın doğadan uzaklaştırıldığına tanık oldum. Dikey ve çarpık şehir mimarisinin son kalan yeşil alanları birer seyirlik peyzaja dönüştürmesi gibi, adada da doğayla kurulan bağın giderek zorlaştığını görmek, bu tercihin anlamını sorgulamama neden oldu. Adada uzun bir geçmişim olmasa da kısa süre içinde yaşanan dönüşüme tanıklık ettim. Bu hızlı dönüşüm, hem doğayla kurduğum ilişkiyi hem de mekâna aidiyet hissimi etkiledi. Bir yandan doğaya yakın yaşamak istiyor, diğer yandan ona ulaşmakta zorlanıyorum. Bu ikilik, varoluşsal bir yer bulamama hâlini de beraberinde getiriyor.

Neredesin Ruhum?,  2025Kompozit döküm heykel, buluntu taş ve nesneler 

Sanatsal üretimim, tüm bu gözlemlerden ve deneyimlerden besleniyor. Ada, bana sadece doğayı değil; doğayla kurulan çelişkili ilişkileri, mekâna dair aidiyet duygusunu, toplumsal yapılarla ekolojinin iç içe geçtiği noktaları da düşündürüyor. Her üretim, bu sorgulamalarla şekilleniyor; her malzeme, bu gerilimin izini taşıyor.


Yayınlanma Tarihi: 09 Nisan 2025  /  Son Güncellenme: 09 Nisan 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.