İÇİNDEKİLER
Sayı 211 – Ocak 2023


Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 211 – Ocak 2023      Hadi Bakalım Bir Yıl Daha Geçti

Hadi Bakalım Bir Yıl Daha Geçti


Yine yeni umutlar, temenniler, beklentiler… Sanki bir gün içinde pat diye mucizeler olacak. Öyle ya… Bir gün geçecek, ertesi gün yeni bir yıl başlamış olacak. Bu kaçıncı kendimizi kandırma? Eğer sağlığımız, keyfimiz, gücümüz yerindeyse, etrafımızda sevdiklerimiz de varsa, bütçemiz neye elverirse o şekilde eğlenerek, yiyip içerek güle oynaya, pür neşe 10’dan geriye sayacağız, eski yılı uğurlayıp yenisini karşılayacağız. Peki, sonra? Bir yere tarih atarken, 22 yerine 23 yazmaktan başka ne değişecek? Aldırmaz görünsek de daha pandemi pisliğinden bile kurtulamadık üstelik. Henüz günü gelmedi ama benim bundan önceki iki yıldan daha farklı bir planım da yok, arzum da. Evimde oturur mesajlarla avunurum.

Çocuklukta Yılbaşı kutlaması önemli bir olaydı, hele mahalle kültürü ile büyümüş bizim nesil için. Gençlikte de şenlik demekti. Yaş ilerledikçe bir de çoluk çocuk, torun tosun olmayınca her yıl daha da anlamsızlaşıyor. Bir yandan da cehaletle yoğrulmuş, acı ülke gerçeği gittikçe daha güçlü kafalara dank ettikçe neredeyse sinir bozucu bir hal alıyor. Yine sosyal medya, gösterişli ve özendirici paylaşımlarla çalkalanıp duruyor. İnadına bir o kadar da karşıt fikir hatta düşmanca tavır var ha…

Yok, Yılbaşı kutlaması aslında Noel kutlamasıymış, Noel Baba Hristiyanmış, yok, ağaç süslemek Türklüğe yakışmazmış filan falan… Hele adamın biri bir video paylaşmış; akla ziyan. Evinin damına bacağı kopuk, çirkin bir Noel Baba kuklası koymuş, eline de bir tüfek almış “Geçen yıl bir bacağını kırdım, bu yıl da vuracam bu ‘Papa’yı” diyor. Sevimsiz. Herkes kafasına göre yorumlar yapmış. Ben genelde böyle saçmalıklara pek aldırmam ama dayanamadım “Bir de o adamın aslında Anadolulu olduğunu bilsen acaba ne yapardın?” yazdım. Laf olsun işte, kim anlar zaten…

Yılbaşı ile ilgili bir yazı yazmaya niyetlenince, doğal olarak eski dergi, gazete vs. yazılarıma şöyle bir göz attım, zaten ne düşündüğüm belli, bari gereksiz tekrarlar yapmayayım diye. Öğretmenlik yıllarımda bu kutlamalar ve şirin ritüellerle çocuklarımı nasıl sevindirdiğimi anlatmışım on yıl önceki bir yazımda, (bilgisayar arşivi de iyi ki var) sonra da bunların okullarda bile yasaklanmasından yakınmışım. Ay durun o bölümü aynen alayım ve de “Bunca yıl geçti değişen bir şey yok” hatta “daha beter oldu” diyerek bitireyim.

Şöyle yazmışım:

“Yetmişli yılların sonunda ülkemizde bu sevimli olayı yasakladılar biliyor musunuz? Ne kadar üzülmüştüm çocuklarımı sevindiremiyorum diye… Dinle hiçbir ilgisi olmayan ağaç süsleme geleneğini de yasakladılar. Az mı taşlandı evlerin ve vitrinlerin camları? İnsanlar yılbaşı gecesi eğlenmeye korkar oldular. Şimdi ise sokaklar, cadde ve meydanlar dev ağaçlarla ışıl ışıl. Ama göstermelik.

Ağaç süslemek de dinler öncesinden gelen bir gelenekmiş. Çin’de bile, Mısır’da bile varmış. Uzun ömürlü ve yaprak dökmeyen bir ağaçtan bir dal kesilerek eve getirilir ya da bahçede bulunan bir ağaç seçilir, bereketli bir yıl olması için, genelde ekmek, meyve ve mumlarla süslenirmiş. Hatta eski Türklerde Noel’le aynı zamana denk gelen, günlerin uzamaya başladığı dönemde bir yeniden doğuş bayramı varmış. Yeryüzünün tam ortasında dev bir akçam olduğuna ve bunun hayatı temsil ettiğine inanılırmış. O yüzden o bayramda akçamlar süslenir altına hediyeler konur, etrafında dans edilir, şenlikler yapılırmış. Tüm eski kilimlerde çam ağacının ana motif olması nedendir dersiniz?

Akçam denilen ağaç da Orta Asya’da bolca yetişirken Filistin’de hiç yokmuş. Yani İsa’nın doğuşuyla bir ilgisi olamaz. Ben bunları araştırarak öğrendim. Doğrusu daha çok rivayet var ama Hıristiyanlık’la bir ilgisi olmadığı kesin… Bir de ülkemizde bu kadar sorun olan ağaç süsleme âdetinin eski Türklerden dünyaya yayıldığı ortaya çıkarsa ne komik olur ama değil mi? Bizde yılbaşıyla özdeşleşen bir de aşure geleneği vardır. Hani şu Muharrem ayının onuncu gününe denk gelen aşure… Ki menşei aynı, anlamlandırılmaları farklı… Yani özünde “Herkesin maksudu bir lakin rivayet muhtelif…”

Neyse… Umarım kendisinden çok şey beklenen 2023 kimseyi düş kırıklığına uğratmaz. Nasıl ama? Ah ah… Cehalet en büyük illet. O tırnak içindeki bölümde yalnızca ‘2010’u ‘2023’ yaptım o kadar. Zira durum aynı.

Bir de ekleme yapayım. Pek merak eden ve bu adetlerin yani yeni yılı kutlama ve hediye dağıtan Noel baba kavramının, dinler öncesindeki Pagan dönemde Orta Asya’dan yayılıp Histiyanlarca devşirilmiş olduğuna inanmayanlar bir zahmet Google amcaya sorsunlar. Çok basit: Nardugan, Ayaz Ata ve Kar Kız sözcüklerinden birini yazıversinler bakın neler neler çıkıyor… Ders verir gibi olmasın diye ben yazmıyorum artık.

Pek de iyimser olmayan bir yazı oldu bu doğrusu. Bir arkadaşım sıkça bu minvalde laflar ettiğim için sürekli bana “Sen kötümsersin” diyor. Oysa bence, gerçekçiyim. Genelde yazılarıma mizah da katmaya çalışırım üstelik, bu kez aklıma güldürecek bir şey de gelmiyor valla… Hah buldum. Geçenlerde bir karikatür ilişti gözüme, en iyisi onu paylaşmam. Bence tam yeridir. Uzayda bir yerde, dünyayı gözleyen koca gözlü iki uzaylı sohbet ediyorlar. Biri diyor ki “Dünyada neler oluyor anlamıyorum, bir patırdı, bir coşku, bir hengamedir gidiyor aşağıda” diğerinin cevabıysa tam benlik; “Hıh, geri zekalı bunlar, dünyaları güneşin etrafında tur attı diye sevinip, kutlama yapıyor beyinsizler.” Uydu vallahi.

Hep gülün e mi? Sağlıklı yıllar dilerim.


Yayınlanma Tarihi: 06 Ocak 2023  /  Son Güncellenme: 06 Ocak 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.