Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 214 – Nisan 2023      Buradan bir Çıkış Yolu Olmalı! Marmara Çevresini Afet Perspektifinden Konuşuyoruz

Buradan bir Çıkış Yolu Olmalı! Marmara Çevresini Afet Perspektifinden Konuşuyoruz


“Marmara Çevresini Afet Perspektifinden Konuşuyoruz”
Atatürk Kitaplığı ve Marmara Kültürleri Ağı*
Seminerler Programı
27 Mart Pazartesi’den başlayarak Nisan-Mayıs-Haziran 2023 boyunca devam ediyor.
Moderatörler: Asu Aksoy, Eda Yücesoy ve Tansel Korkmaz

Kuşkumuz yok artık, on yıllarca Marmara Denizi çevresinde meydana getirilen sanayileşme ve kentleşme yoğunlaşması ile denize ve kıyılarına yüklenen küresel lojistik ulaşım altyapıları ve enerji yatırımları, denizin ve tüm çevresinin doğal dengesini öyle bir bozdu ki, bir afetle karşı karşıyayız. Yaşadığımız müsilaj vakaları, kuraklıklar, biyoçeşitliliğin kaybı bunu gösteriyor. Marmara Denizi çevresinde yığılmış olan endüstri-enerji-lojistik ve nüfus kompleksi üzerinde oturduğu ve yararlandığı doğal çevreye yıllardır atık çukuru muamelesi yapıyor. Marmara Denizi’nde, sulak alanlarında, nehirlerinde yaşanan kirlenme artık bir yıkım boyutunda; denizin ve tüm sulak alanların ekolojisi ve de aynı zamanda çevresinde yaşayan milyonlarca insan bu afetten etkileniyor. Aynı endüstri-enerji-lojistik ve nüfus kompleksinin Marmara Fay hattı üzerinde yerleşmiş olduğunu biliyoruz. Marmara’da beklenen deprem olsa olsa günü, saati, mevsimi itibarıyla bir bilinmez durumunda, ancak depremin yaratacağı sonuç bir kader değil, parçası olduğumuz büyüme ve rant rejiminin trajedisi olarak muazzam bir afete dönüşme riski karşımızda duruyor.

Atatürk Kitaplığı ve Marmara Kültürleri Ağı işbirliğinde gerçekleştirilmekte olan “Buradan bir Çıkış Yolu Olmalı! Marmara Çevresini Afet Perspektifinden Konuşuyoruz” başlıklı seminerler programında odağımıza Marmara çevresinin karşı karşıya olduğu afet riskleri ve bizzat toplum olarak yeniden üretmekte olduğumuz bu afet risklerinden çıkış yollarının neler olabileceğini alıyoruz. Çok belli ki yaşamsal bir paradigma değişikliğini başarmamız gerekiyor; kaybedecek zaman yok!  Deniz demek hayat demek, nehirler, sular, toprak, hayat veren varlıklar. Denize, suya, nehirlere, toprağa, onları yeniden kazanmak, üzere, ihtimamla ve koruyucu olarak yaklaşmayı başarabilirsek, başarmak için gerekli değişimi başlatabilirsek depremin de bir afete dönüşmesinin önünde durabiliriz. Düşüncemiz bu!

Atatürk Kitaplığı Taksim’de yapılacak konuşmalar serisi konusunda uzman sosyal ve doğa bilimcilerini, Marmara Deniz’i için çalışan savunucuları bir araya getirecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin üç ayda bir yayınladığı kent araştırmaları ve düşünce dergisi İstanbul’un üçüncü sayısında ‘Marmara’nın Fantastik Canlıları’ başlıklı yazısında Turgut Yüksel, Marmara tarihini ‘Leviathan’dan önceki bolluk ve sonraki yokluk diye ikiye ayırabiliriz’ diyor; Cümle Âleme geçmiş olsun diye bitiriyor yazısını Yüksel. Böylece kabullenecek miyiz, sonu yokoluşa varan afetleri kanıksayacak mıyız? Ya da Marmara çevresini bugün yöneten hâkim büyüme rejiminden çıkış yollarını düşünebilecek miyiz?

Marmara çevresinin karşı karşıya olduğu ve toplum olarak yeniden ürettiğimiz afet riskleri ile çıkış yollarını tartışmaya açan İBB Atatürk Kitaplığı ve Marmara Kültürleri Ağı işbirliğiyle düzenlenen seminer dizisinin ilki 27 Mart 2023’te İBB Atatürk Kitaplığı’nda Sosyal Bilimci Prof. Dr. İlhan Tekeli ve Hidrobiyolog Levent Artüz’un konuşma ve sunumları ile gerçekleşti.

İlk konuşmayı yapan Prof. Dr. İlhan Tekeli, İstanbul’un özellikle 19.yüzyıl sonrası kentsel gelişimini ve çevre ilişkisini irdeleyerek Marmara Denizi konusunda konuşmasına başladı. İstanbul’un modernleşme hikayesi ve büyük bir metropol haline gelmesi sürecini kurumlar, aktörler ve gündelik hayat üzerinden utangaç modernite, radikal modernite ve modernitenin aşınması adı altında üç döneme ayırarak inceleyip, 1980ler’in İstanbul ve Marmara Denizi’ne kadar getirdi. Yerel yönetim ve kent problemleri arasındaki ilişkileri, yönetimlerin içinde bulundukları ve geliştirebildikleri kapasite ve organizasyon çerçeveleri ile ortaya çıkan, karşılaştıkları kentsel ve atık problemleri ile çözümlemelerindeki uyumsuzluklara ve tutarsızlara dikkat çekerek problemlerin nasıl çözümsüz kaldığı ya da tedrici önlemlerle atlatılmaya çalıştığını anlattı. Tekeli, makro ölçekte yönetim ideolojileri ve kentsel problemler arasındaki geniş boşluğa işaret ederken, diğer yandan kentsel sorunların kent, bölge ve bazen ülke sınırlarını aşan durumlarına karşı geliştirilen çözümlemelerin sorunlarını anlattı. Tekeli’nin değerlendirmeleri 1970ler’de İstanbul’da yaşanan salgın hastalık ve atık problemine ilişkin geliştirilen ve dış finansman ile gerçekleştirilebilen 1980ler’den itibaren İstanbul’un su ve atık su sorunlarını çözümünü sağlamak üzere başlatılan projelerle kapandı. Bu noktadan itibaren ikinci sunuma geçerken İstanbul ve Marmara Denizi’ndeki çevre sorunlarına ilişkin makro düzeyde yerel yönetim politikalarını tartışmış olduk.

“Marmara Denizi’nde bu Hale Nasıl Geldik?” başlıklı bu programda ikinci konuşmacı hidrobiyolog Levent Artüz’dü. Marmara Denizi’nin Kirletilmesinin Yakın Tarihi (2021) başlıklı kitabın yazarı Levent Artüz, MAREM (Marmara Çevresel İzleme) projesinin yürütücüsü. Marmara Denizi’nin özel jeolojik yapısını anlatarak konuşmasına başlayan Artüz, deniz olarak nitelenen Marmara’nın aslında hidrografik açıdan bir haliç niteliği taşıdığını söyledi. Karadeniz ve Akdeniz arasındaki yükseklik farklılıkları ve kıyısal topograf ve sürtünme direncinden doğan ters akıntılar ile birbirinden oldukça farklılaşan üst su tabakası ve alt su tabakasının özellikleri dinleyicilerin Marmara’nın az bilinen kendine has durumunu anlaması açısından çok önemli oldu. Marmara Denizi’nin bir hidro coğrafya betimlemesi olarak devam eden konuşmanın bu noktası Artüz’in Marmara Denizi’nin durumuna dair farklı bakış açısını en net gösteren bölüm denilebilir. Artüz, Marmara Denizi’nde son otuz yılda meydana gelen deniz felaketlerinin derin deniz deşarjı olarak adlandırılan Marmara’daki alt akıntının arıtılmamış ve/veya yeterli arıtılmamış atıkların Karadeniz’e taşınması için taşıyıcı bant (konveyör) olarak kullanılması süreciyle yakından ilişkilendirmektedir.

Artüz’ün konuşmasında 1990lar’ın başından günümüze geçen otuz yılda Marmara’nın başına gelen alarm verici çevre felaketlerinin tarihsel gelişimini birbirleriyle bağlantılı izlemek, dinleyiciler için felaketlerin bağlamlarını farklı şekillerde anlamlarla yerleştirmeyi sağladı. Son yıllarda müsilaj sorunu ile gündemde sıkça tartışılan Marmara Denizi çevre felaketlerini sadece kendi sorun kalıplarında değil geniş bakış açısıyla hidrografikten biyolojiye disiplinler arası bir çerçeveye oturtması dinleyicilere önemli bir kapasite sundu. Konuşma bir felaket kronolojisinin çok ötesinde meydana gelen felaketlerin antroposen bağlamını tüm açıklığı ile ortaya koydu demeliyiz.

3 Nisan Pazartesi akşamı saat 17:00 – 19:00 arası gerçekleştirilecek olan ikinci etkinliğin başlığı ‘Marmara Havzasına Biçilen Küresel Rol ve Deniz Biyoçeşitliliğine Etkisi’ ve bu konuyu konuşmak üzere yer alacak konuşmacılar Prof. Dr. Çağlar Keyder ve Prof. Dr. Bayram Öztürk.

Prof. Dr. Çağlar Keyder State University of New York, Binghamton ve Koç üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Araştırmaları tarihsel sosyoloji, ekonomi politik, kent sosyolojisi ve sosyal politikalar alanında yoğunlaşmaktadır. Eserleri arasında Türkiye’de Devlet ve Sınıflar (İletişim, 1989), Ulusal Kalkınmacılığın İflası (Metis, 1993), Memalik-i Osmaniye’den Avrupa Birliği’ne (İletişim, 2003),  İstanbul: Küresel ve Yerel Arasında (Metis, 2000), Toplumsal Tarih Çalışmaları (İletişim, 2016), Mekân ve Millet (Koç Üniversitesi Yayınları, 2018), Zafer Yenal ile birlikte yazdığı Bildiğimiz Tarımın Sonu: Küresel İktidar ve Köylülük (İletişim, 2020), bulunmaktadır.

Prof. Dr. Bayram Öztürk İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanıdır. 2014, 2015 ve 2016 yıllarında Türkiye’den ilk defa gerçekleştirilen Antarktika Saha Araştırma Ekibinin başkanlığını yapmış olan Öztürk 2015 yılında ‘Japon Antarktika Madalyası’na layık görülmüştür. Birleşmiş Milletler Biyo-Çeşitlilik ve Ekosistem Üzerine Hükümetlerarası Bilim Politika Platforumu (IPBES) uzmanlarından birisidir. Deniz biyolojisi, biyoçeşitliliği üzerine çok sayıda bilimsel makalesi bulunan Prof. Öztürk, TÜDAV’ın ‘Journal of Black Sea / Mediterranean Environment’ dergisinin editörüdür ve yayınlanmış birçok kitap ve makalesi bulunmaktadır. TÜDAV ile ilgili bilgi için:

https://tudav.org/hakkimizda/


Yayınlanma Tarihi: 05 Nisan 2023  /  Son Güncellenme: 10 Nisan 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.