Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 214 – Nisan 2023      24 Mart 1998 – 24 Mart 2023 – Tam Bir Döngü

24 Mart 1998 – 24 Mart 2023 – Tam Bir Döngü


“Sizi bir Yunan dostu ile tanıştırayım” dedi yanımda duran Nikiforos Metaxas yakınımıza gelen yakışıklı, güler yüzlü, uzun boylu bir adamı işaret ederek. “Bu bizim Niyazi’miz!” diye ekledi bana dönüp.

1821’de Osmanlılar’a karşı Yunan Kurtuluş Savaşı’nın başlaması anısına her yıl 25 Mart’da, “Yunan Bağımsızlık Günü” arifesinde düzenlenen resepsiyondaydık. Mekân, eski Yunan Konsolosluğu’nun Turnacıbaşı Sokak’taki büyük kabul salonuydu; 1998 yılı.

Resepsiyon Rumlar, diplomatlar, gazeteciler, akademisyenler ve Türk yetkililerle doluydu. Söz konusu gün Yunan takvimindeki en “Türk karşıtı” ulusal bayram olduğundan Türk misafirler dikkatli ve diplomatik bir şekilde seçilmişti.

Zimbabwe’den başlayarak devam eden ve Heybeliada’da sonlanan maceralı yaşamının ardından Osmanlı ve Bizans müziğini yeniden keşfeden Yunanlı müzik yapımcısı merhum Nikiforos Metaxas, Niyazi’nin ilginç derecede eksantrik arkadaşlarından biriydi. Ve o akşam bizi tanıştırdı. Niyazi zaten beni “sesimden” tanıyordu. Yunan müziği üzerine yaptığım radyo programlarına aşinaydı. Bir arkadaşı ona, “Yunanlı bir kadının Yunan aksanıyla İngilizce sunduğu bu programı dinleyin” diye salık vermişti.

Özüne sadık zihinlerin evliliğiyle sonuçlanan ve ilk görüşte ortaya çıkan güçlü bir çekimdi aramızdaki.

Niyazi, Yunanlılar’ın ve İstanbul Rumları’nın en sevdiği “Türk dostlarından” biriydi. Resmi davetlerde Yunan sempatizanı Türk misafirler listesinde daimî yeri vardı. Ayrıca 80ler’den sonra İstanbul ve Ankara’ya atanan eski Yunan diplomat ve gazetecilerin çoğunu bizzat tanıyordu. Girit’te düzenlenen Barış Konferansı’nda yaptığı konuşmada Ege’de iki halk arasında barış çağrısı yapmaya cesaret eden Türk barış savunucusu olarak biliniyordu. “Düşman bir ülkede vatanı aleyhine konuşmakla” suçlanmış ve hapse atılmıştı.

24 Mart 1998’deki o ilk karşılaşma hayatımı değiştirdi ve beni Niyazi’nin yol haritasına yerleştirdi. Akıl hocam, editörüm, ruh eşim, onunla tanışmadan önce ve sonra aldığım her yaranın şifacısı oldu. Sevgi, zekâ ve mizahla her zaman yanımda, arkamda, bana rehberlik etmeye hazırdı. Bilgisini derinleştirip genişletmeye yönelik sonsuz bir enerjisi vardı; tanıdığım en haysiyetli, merhametli ve dürüst insandı. Üstüne üstlük, hastanedeki son günlerinde bile solmayan fiziksel bir de güzellik bahşedilmişti ona.

Ülkeler, meslekler, ilişkiler arasında dolandıktan sonra eşiğine varan biri olarak, sonunda sığınağını bulan bir kazazede gibi hissetmiştim kendimi. Haklıydım.

İki farklı kültür arasında sımsıkı tutunarak bir arada kalmayı becerdik; ben farklı Yunan mecralarında Türkiye muhabiri olarak haber yapmaya çalışıyordum. Ama Türkiye’nin bilmecesini anlamama esas yardımcı olan Türkiye siyaseti konusunda zihninin kıvraklığı, ideolojik dürüstlüğü ve inanılmaz öngörüsüydü. Ülkesini ve insanını çok seviyordu; Türkiye’den ayrılıp başka bir yerde parlayabileceği pek çok fırsat karşısına çıktı ama gönlü her zaman, ne pahasına olursa olsun yurttaşlarıylaydı. Kalbi de Burgazada’ya yerleşene kadar yaşadığı Beykoz’daki güzeller güzeli yalısında atıyordu.

Birlikte Burgazada’ya taşındık. İstanbul’da olsun, yazlarımızı geçirdiğimiz İyon Denizi’ndeki memleketim İthaka Adası’nda olsun fark etmez, denizi severdi. Bilgi Üniversitesi’nde çalıştık, Açık Radyo için müzik programı yaptık, Adalar için kitap çevirdik. Daha pek çok şey hayata geçirdik beraberce. Alışagelinenin aksine, zamanla daha da yakınlaştık. Neredeyse tek vücut olduk.

Hayatının son döneminde tüm enerjisini Gazeteciler Cemiyeti’ne ve çok sevdiği Turgay Abi’ye adadı.

Hiç yaşlanmadı, dinamizmini, ideolojisini asla kaybetmedi. Ömrünün son yazı olan 2022 yazında bol bol yüzdü, bol bol okudu, her zamanki gibi kışını planladı.

Önsezilerimin sağlam olduğunu düşünmüşümdür hep; gerçekleşecek kötü şeylerle ilgili uyarıcı rüyalar görürdüm eskiden. Ama bu sefer çuvalladım. Hiçbir rüya 24-25 Mart 2023’te başımıza gelecek felaket konusunda beni uyarmadı.

Ve son bir not: Yirmi beş yıl sonra, tanıştığımız günde öldü. Tam bir döngü.


March 24, 1998-March 24, 2023 – A FULL CYCLE

“Let me introduce you to a friend of the Greeks,” said Nikiforos Metaxas, standing next to me pointing at a good looking smiling tall man who had come near us. “This is our Niyazi!” he said to me.

The occasion was the reception held every year on the eve of the “Greek Independence Day”, on the 25th March, commemorating the start of the War of Greek Independence in 1821 against the Ottomans. The venue was the large reception room of the old Greek Consulate at Turnacıbaşı Sokak; the year 1998.  

The place was packed by Rums, diplomats, journalists, academics, Turkish officials. The Turkish guests were carefully and diplomatically selected as this was the most “anti-Turkish” national holiday in the Greek national calendar.

The late Nikiforos Metaxas a Greek music producer who after an adventurous life which started from Zimbabue, and ended in Heybeli Ada re-discovering Ottoman and Byzantine music, was one of Niyazi’s interestingly eccentric friends. And that evening, he introduced us to each other. Niyazi already knew me “by voice”. He was listening to my radio programs with Greek music. A friend of his had told him. “Listen to this program where a Greek woman presents a program in English with a Greek accent.”

It was a strong attraction at first sight that ended up as a marriage of true minds.

Niyazi was one of the most loved “Turkish friends” of the Greeks and the Istanbul Rums. He had a permanent place in the list of the pro-Greek Turkish guests on formal occasions. But he also knew personally, most of the old Greek diplomats and journalists who were appointed to Istanbul and Ankara after the 80s. He was known as the Turkish peace defender who dared to call out for peace between the two peoples in the Aegean, speaking in a Peace Conference in Crete. They accused him for “speaking against his country in an enemy land” and was taken to prison.

That first encounter, on the March 24, 1998, changed my life and placed me in Niyazi’s track. He became my mentor, my editor, my soulmate, my healer for every wound I had suffered before or after I met him. He was always with me, by my side, ready to guide me, with love, intelligence, and humour. He had an endless energy for enlarging his knowledge, he was the most dignified, kind and honest person I ever met. And he was gifted with a physical beauty that never faded even during his last days at the hospital.

Being a person who ended up at his doorstep after wondering between countries, professions, and relations, I felt like a castaway who found my safe port, at last. I was right.

We stayed together, holding tight between two different cultures, me trying to cover Turkey as a correspondent for various Greek media. But it was thanks to the alertness of his mind, his ideological integrity and his incredible foresight when it came to Turkish politics, that helped me understand the puzzle of Turkey. He loved his country and its people, he had opportunities to leave Turkey and shine elsewhere but his heart was always with his compatriots, whatever the cost. His heart was also with his beautiful old yali at Beykoz where he lived until he moved to Burgazada.

We moved together to Burgazada. He loved the sea whether it was in Istanbul or in the island of Ithaca, in the Ionian Sea where I come from. where we spend all our summers. We worked at Bilgi University, we produced a music program for Acik Radyo, we translated a book for the Prince’s Islands. We did many more things, always together. Unlike the norm, we grew closer with time. Almost in one body.

During his last period of life, he gave all his energy to the Journalist Association and his beloved Turgay Abi.

He never aged, he never lost his dynamism, nor his ideology. During the last summer of his life, in the summer of 22, he swam a lot, he read a lot, he planned his winter as always.   

I always thought that I was good at premonitions, I used to have warning dreams of bad things that came true. But I failed this time. No bad dream warned me of the disaster that struck us on the 24th-25th of March 2023.

And a final note: We had met on the day he died, only 25 years ago. A full cycle.


Yayınlanma Tarihi: 08 Nisan 2023  /  Son Güncellenme: 08 Nisan 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.