Paylaş
Tüm Sayılar      2022      Sayı 201 – Mart 2022      Taki Çenerini ve Arkadaşları (Giovanni Demetrio Cenerini – Taki Abi)

Taki Çenerini ve Arkadaşları (Giovanni Demetrio Cenerini – Taki Abi)


50’li 60’lı yıllarda pek ünlü olan ‘Taki Çenerini ve Arkadaşları’nı yaşıtlarım dışında kim hatırlar acaba? Burgaz’ın ünlü Paradisos’unda Cem Karaca ve Mavi Çocuklar’dan da önce Yorgo Vaporidis ve Henny Vasilaki döneminde popülerdiler. O televizyonsuz yıllarda, tek eğlence olan radyoda da sık sık duyulurdu adları. Ve ben çoook küçükken o anonsu duyar duymaz, heyecanlanır, radyonun başına koşar ve keşke Taki Abi’yi görebilseydim diye hayıflanırdım. Pek bayılırdım ona, pek kasılırdım yakından tanıdığım için. Yakından tanırdım çünkü Burgaz’da onun kayınpederi olan sütçü Pandeli’nin evinde oturduğumuz yıllarda Taki de papu (dede) Pandeli’nin en küçük kızı Yuana ile nişanlıydı.

O yıllarda sıkı komşuluk ilişkileri olduğundan büyük bir aile gibi olmamız kaçınılmazdı. Aslında tüm aileyi akraba gibi sevdiğimi net hatırlıyorum ama özellikle Yuana’ya bayılırdım. Nişanlısı Taki Abi ise bana göre masallardaki beyaz atlı prensti. Bu aralar 5. baskı yapmasına pek sevindiğim ‘Burgazada Sevgilim’ kitabımda özel bir yerleri olan Taki-Yuana çifti, hayatımda gördüğüm ilk aşk kahramanları oldular. İlk kez filmlerin dışında canlı canlı öpüştüklerini gördüğüm çift. Ki sır gibi saklamıştım yıllarca. Laf aramızda, bu kitap hayatıma öyle ilginç şeyler kattı ki… İyi ki yazmışım. O sayede geçmiş, güne bağlandı, yitip gitti sanılan nice sevilen, yeniden can buldu yanıbaşımda, ortak anılar kimi yabancıları bile yakın etti. Eh, kabul etmeliyim ki günümüzde teknoloji uzakları yakın etme konusunda başrolde. Ama başlangıçlar bir nedene bağlı olmalı değil mi?

Şimdi, gelelim yazıma giriş yaptığım, malum kitapta önemli bir yeri olan esas adama. Yani Taki Çenerini’ye. Geçenlerde, bir gece geç vakit, her gün sabah bilgisayarımı açar açmaz başladığım ilk iş olup, gece yatana kadar neredeyse saat başı devam eden, mail kutumu ısrarla dolduran saçmasapan iletileri silme işine girişmiştim. Ah neler geliyor bilseniz… Bana ait olmayan banka hesap ekstrelerinden tutun da adımdan kadın mı erkek mi olduğum anlaşılmadığından, kimi yabancı hayat kadınlarından gelen cinsel içerikli iletilere, iş tekliflerine, beleş kazanç vaatlerine kadar akla gelmeyen bir dolu çoğu virüslü muzahrafat. Sil sil bitmiyor, aradan gerçek iletileri ayırt edebilmek çok büyük dikkat gerektiriyor.

Öyle ki ‘Giovanni Demetrio Cenerini’ adı, benim için hiçbir şey ifade etmeyebilirdi eğer parantez içinde yazılan ‘Taki’ye ve ‘Burgazada Sevgilim’ konu başlığına dikkat etmeseydim. Aman Allahım, olabilir miydi? Bu o muydu? Büyük bir heyecanla maili açtım. Ve de evet, oydu. “Bendeniz sütçü Pandeli’nin damadı akordeonist Taki Cenerini’yim” sözüyle başlayan iletiyi gözyaşları içinde okudum. Nerdeeen nereye, değil mi? Kitabımı internetten okumuş -vaaay demek internetten de okunabiliyor- ve çok etkilenmiş eh etkilenir tabii, ne de olsa biraz kendi hayatı da var içinde. “Ben de sizin gibi Burgaz’a âşıkım” diyor, uzun yıllardır İtalya’da yaşadığından Türkçe’sinin eskisi kadar iyi olmadığından yakınıyor ve benim dile hakimiyetimi övüyor. Tabii böyle klasik övgüleri okurken, benim sırf geçmişten gelen sıcak bir esintiden bile ne kadar etkilendiğimi, aklından bile geçirmiyor.

Güzeller güzeli eşi Yuana –o İoanna şeklinde yazmış- 1983’te ölmüş. Hemen bir hesap yaptım… Ah çok genç gitmiş canım benim, ne yazık. Yılları hesaplamak pek işime gelmiyor ama Taki de epey yaş almış olmalı. Sanırım son yılların bu teknolojik atraksiyonlarıyla pek arası yok. Ancak mail olarak ve gayet kısa bir şeyler yazıyor, öyle Whatsapp’tı, Instagram’dı gibi eğilimleri yok. Oysa ne keyifli olacaktı benim için biraz daha kurcalamak, merak ettiklerimi öğrenmek. Ayrıca benim bu kadar ilgili olacağımı da tahmin etmiyor sanırım. Ona göre ben yıllar öncesinde küçücük bir kız olarak tanıdığı -ki hatırlayıp hatırlamadığı da meçhul- ve sevdiği adayla ilgili kitap yazmış herhangi biriyim. Kitabın adını görünce merak etmiştir (demek ta oralarda duyulmuş, ne güzel) ancak içinde kendisiyle de ilgili sayfalar bulacağını aklından bile geçirmemiştir. Hele beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştir. Doğrusu öyle allak bullak oldum ki birkaç gün adeta geçmişte yaşadım.

Benim duygularım böyle fışkır fışkır olunca kağıda dökülmeden durulmaz. O yüzden paylaşıyorum tüm bunları. Bir de yeniden anılsın istedim bir zamanlar bir dolu hayranı olan değerli bir insan, ülkemizdeki daha niceler gibi iz bile bırakmadan unutulup gitmesin dedim. Eh bunları yazarak gün yüzüne çıkarırken de biraz detay vermek, en azından o günlerle ilgili birkaç belge, fotoğraf falan bulmak istedim. Ne gezer efendim. İnternette epey araştırdım, Adalar Müzesi’nde kısa bir bilgi dışında pek bir şey bulamadım. Facebook sayfası var ama en son birkaç yıl önce kullanmış. Elimdeki tek şey oradan kesip çıkardığım fotoğraf, o da birkaç yıl öncesine ait. Diyeceksiniz ki madem bir şekilde kendisiyle iletişimin var, iste, göndersin değil mi? Valla becerebileceğini pek ummuyorum zira ben bir dolu şey yazıyorum, o günler sonra bir-iki satırla ancak cevaplıyor.

Ama en azından içinde yer aldığı bir kitaba sahip olmak isteyebileceğini düşündüm ve arzu ederse imzalayıp adresine postalayabileceğimi söyledim. Eh çok mutlu oldu ve adresini gönderdi. Hepsi bu. Sonrası da bana göre başka bir macera. Elimde tek bir kitap var, onu da ona gönderemem, gidip yeni bir kitap satın aldım. Beni tanıyan kitapçı şaşırdı, (Nostalji Kitapevi) insan kendi kitabını satın alır mı? Oraya sıkça uğradığımı bilen bir-iki kişi imzalamamı rica edip, kitap bırakmış. Neyse, görevimi yapıp emaneti aldım. Sonrası ise şok şok şok… Yurtdışı posta parası, son pahalılıklardan öyle bir nasibini almış ki dudak uçuklatıyor. Hele ‘takipli’ gönderirsen ekstra bir elli kâğıt gerekiyor… Yani eline geçip geçmediğini takip ediyorlarmış. Yoksa dağıtıcının azizliğine bile uğraması mümkünmüş. Hangi yolu tercih edeceğimi soran memura “Sen benim yerimde olsan ne yapardın?” dedim “Vazgeçerdim” dedi valla. Anlayın yani. Vazgeçmedim ama o son elliliği de gözüm yemedi doğrusu. Artık eline geçip geçmediğini öğrenmek, alınca mutlaka bildirmesini rica edip de cevap alamadığım Taki’nin mailine kaldı. İnşallah İtalyan postacılar, beni bir daha masrafa sokmaz ve tahminen 90’ına merdiven dayamış, eskiden çok ünlü olan bu adamı küçük bir keyiften mahrum bırakmazlar. Umarım bu yazı da birilerinin daha güzel anılarını depreştirebilir. Ah ah… Artık hayat minicik zevklerden ibaret oldu…


Yayınlanma Tarihi: 05 Mart 2022  /  Son Güncellenme: 07 Mart 2022


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.