Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 213 – Mart 2023      Adalar’da Olası Deprem-Tsunami Tehlike Değerleri ve Yapı Stoku İlişkileri Üzerine Değerlendirme ve Öneriler

Adalar’da Olası Deprem-Tsunami Tehlike Değerleri ve Yapı Stoku İlişkileri Üzerine Değerlendirme ve Öneriler


Haluk Eyidoğan, Prof. Dr.
İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi

Giriş

Dünyanın sayılı deprem kuşaklarından biri olan Kuzey Anadolu Fayı 12 milyon yıl önce Anadolu’nun kuzeyini doğudan batıya kırarak Marmara’ya uzandı ve 2 milyon yıl önce Marmara bölgesini yeni yan kollarıyla sarmaladı ve coğrafyasını biçimledi. Kuzey Anadolu Fayı’nın yarattığı bu coğrafik değişim ve buzul devrinin sona ermesiyle başlayan deniz düzeyi yükselmeleri sonucu Marmara Denizi oluştu. 130 bin yıl önce buzul çağının sonunda Karadeniz’den gelen su Marmara çukurunu doldurdu ve Marmara Denizi bugünkü durumuna geldi.

Kültürel tarihi 8.500 yıl öncesine giden kadim İstanbul şehri, tarihsel süreç içerisinde Marmara Bölgesi’nde bir cazibe merkezi olmuş, 16 milyonu İstanbul’da olmak üzere Marmara Bölgesindeki nüfus 25 milyona yaklaşmıştır. Kuzey Anadolu Fayı Adapazarı’nın batısında üç ana kola ayrılarak yan kollarıyla birlikte yoğun nüfuslu Marmara Bölgesini bir pençe gibi sarmalamıştır (Şekil 1a, b). Bu kolların en aktif olanı Ana Marmara Fayı, İstanbul’un hemen güneyine doğu-batı doğrultusunda yerleşmiş, yarattığı çek-ayır hareketi ile deniz tabanında derinlikleri 1.100 metreye varan üç tane çukur oluşturmuştur (Şekil 1a, Şekil 2). Kuzey Marmara Fayı adalarımıza çok yakındır ve Yassıada ve Sivriada’ya 3 km, diğer adalarımıza 8-10 km uzaktadır (Şekil 2). Adalar fayın yaratacağı depremi en önce algılayacak konumdadır. Ana Marmara Fayı yılda 2-3 santimetrelik bir kayma hızı ile yanal yönde hareket etmekte, yüzbinlerce yıldır her büyüklükte deprem yaratmayı sürdürmektedir (Çizelge Marmara bölgesinin son 1990 yıllık tarihinde İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yarımadasındaki yerleşimleri etkileyen ve büyüklüğü M≥6.0 olan deprem sayısı 85 tanedir. Bunlardan 38 tanesinin büyüklüğü 7.0 ve daha büyüktür (Şekil 1c). Marmara Denizi kıyılarında maruz kalınan tsunami sayısı 37’dir (Şekil 2). Çoğunluğu Marmara Denizi’nin kuzey bölümünde olmuş bu depremler İstanbul’daki yerleşimleri çok fazla etkilemiş ve büyük kayıplara neden olmuştur. Bu tehdit sürmektedir.

Devlet arşivlerindeki belgelere göre, Marmara bölgesinde 1500-1800 yılları arasında çeşitli büyüklüklerde 170 tane deprem olmuş ve bunlardan 145 tanesi İstanbul’da hissedilmiştir. Kandilli Rasathanesi (KRDAE)’nin aletsel kayıtlarına göre, Marmara bölgesinde 1905-Haziran 2022 tarihleri arasında büyüklüğü 4.0-4.9 arası 254 adet, 5.0- 5.9 arası 42 adet, 6.0-6.9 arası 4 adet ve 7.0-7.4 arası 4 adet olmak üzere toplam 303 deprem olmuştur. O nedenle, Marmara Bölgesi’ni kaplayan Kuzey Anadolu Fayı’nın bu kolları üzerinde 6.0-7.0 arasındaki büyüklüklerde depremler hiçbir zaman sürpriz olmayacaktır.

Marmara bölgesi deprem tehlikesinin yüksekliği nedeniyle Türkiye’de en yoğun bilimsel araştırmaların alanı olmuş, bölgede yerbilimciler (jeoloji, jeofizik, jeomorfoloji) deniz ve karada yıllarca araştırmalar yapmışlardır. Bölgenin deprem tehlikesi ve risklerine yönelik çok sayıda ulusal ve uluslararası bilimsel makale ve raporlar yayınlanmıştır. Araştırmacılar bölgenin milyonlarca yıldan bugüne kadar süren jeolojik gelişimini incelemişler, fay yapılarını haritalamışlar, deprem özelliklerini incelemişler ve çevresindeki yerleşmelerdeki olası deprem hasar ve kayıplarını raporlamışlardır. Bu tür çalışmalar 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi sonrası çok daha büyük ivme kazanmış, başta Ana Marmara Fayı olmak üzere deniz tabanında tehlike yaratacak tüm faylar haritalanmış, tehlike düzeyleri ve riskleri belirlenmiştir. Bu tür araştırma ve incelemeler halen sürmektedir.

 

Şekil 1. a) Ana Marmara Fayı’nın hareketleri nedeniyle Marmara Denizi’nde oluşan üç ana çukurun konumu, b) Marmara Bölgesi’ni doğu-batı doğrultusunda kesen Kuzey Anadolu Fayı’nın üç ana kolunun konumları. Kırmızı renkli olan kol Ana Marmara Fayı olarak adlandırılır, c) MS32-2019 yılları arasında olmuş ve büyüklükleri 5.0 ve daha fazla olan depremlerin konumları.

Bugüne kadar yapılan bilimsel değerlendirmeler ve risk analizleri, Marmara Denizi içerisinde olası 7.0 ve daha büyük deprem durumunda başta İstanbul olmak üzere tüm Marmara Denizi’ni çevreleyen il ve ilçelerde depremin yaratacağı şiddetli sarsıntı ve tsunami nedeniyle ağır kayıplar olacağını göstermektedir. Marmara şehirlerinin (İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ) ve bu şehirlere bağlı ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan Adalar İlçesi dahil 50 ilçenin yerleşim alanlarındaki zemin ve yapı kalitesi sorunlarına bağlı olarak, can kayıpları ve çeşitli derecelerde yapı hasarları öngörülmektedir. Böyle bir deprem yalnız İstanbul depremi değil, bir ‘Marmara depremi’ olarak tarihe geçecektir.

Şekil 2. Son 1880 yılda Marmara Denizi kıyılarında yaşanmış tsunami olaylarının konumlarını haritası.

 

Tablo 1. 1500-2000 dönemlerinde Marmara Denizi içerisinde ve yakınında olmuş 7.0 ve daha büyük depremlerin İstanbul’daki etkileri.

 

Güncel araştırmalara göre İstanbul’da deprem tehlikesi ve riskleri nedir?

 

Mevcut bilimsel yöntemlerle depremin ne zaman, ne büyüklükte ve nerede olacağı veya ne zamana kadar olmayacağı konularında kesin bir tarih verilemez. Belirlenen alandaki deprem tarihi bilgileri, depremsellik ve canlı (aktif) fay hareketleri baz alınarak olası tehlike tahmin ve tespitleri, tanımsal veya olasılık yöntemleri kullanılarak yapılır. 2016 yılında yeniden yapılan olasılık hesaplarına göre Marmara Denizi’nde 7.0 ve daha büyük bir depremin oluşma potansiyeli 2016 yılı baz alınmak koşuluyla 30 yılda %50 civarında bulunmuştur (Murru vd, 2016). Marmara’da bu tehlike her yıl artmaktadır. Deprem tahmini bilimsel gözlem ve yöntemlere dayanır ve bir kehanet değildir. O nedenle “deprem olacak mı, olmayacak mı?” tartışmasının ve kehanetlerinin kaosundan kurtulup gelecekte karşılaşacağımız büyük depremin etkilerini ve kayıp risklerini en aza indirecek önlemler almak, eylem planları hazırlamak ve uygulanmak en akılcı yol olacaktır. Marmara Denizi içerisinde yer alacak bir büyük deprem yalnız İstanbul’u etkilemez, o tüm Marmara’yı etkiler. Depremi durdurma ve önceden haber verme olanağımız yoktur ama tehlikeyi hesaplama, olası olumsuz etkiyi öngörme, hazır olma, önlem alma ve böylece kayıp risklerini en aza indirme olanaklarımız vardır.

Türkiye’nin deprem yönetmelikleri 1947, 1953, 1961, 1968, 1975, 1996 ve 2007 ve en son 2018 yıllarında olmak üzere toplam 8 kez revize edilmiştir. Ancak, yapılaşmaya yönelik uygulamalarda çoğunlukla yeterli mühendislik ve denetim yapılamadığı için günümüzde 5.5 büyüklüğünde depremlerde dahi hasar ve kayıplarımız olmaktadır. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra oldukça gecikerek de olsa, yeni “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY) ve Türkiye Deprem Tehlike Haritası (TDTH)” 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı resmî gazetede yayınlanmıştır.

Güncelleme gerekçeleri a) gelişen bilgi ve teknolojilere bağlı olarak gereksinmeler, b) kullanılan malzeme çeşitliliğinin ve yapı modellerinin artması, c) mevcut yapı stokunun önemli bir bölümünün deprem dayanımının yetersiz olması, d) kentsel dönüşüm/yenileme ve yapısal risk azaltma kapsamında değerlendirme ve güçlendirme olarak sıralanmıştır. Yeni uygulamaya giren Türkiye Deprem Tehlike Haritası (TDTH), olasılıksal sismik tehlike hesap yöntemi kullanılarak çeşitli gerçekleşme olasılıkları ve yer hareketi parametreleri için üretilmiştir. Hesaplarda ülke sınırlarının 200 km dışında olan deprem kaynakları da dikkate alınmıştır. Yeni TDTH, “%50 alansal kaynak ve %50 çizgisel ve mekânsal düzleştirilmiş sismik kaynak” ağırlıklarıyla birleştirilerek elde edilmiştir. TDTH yeryüzüne yatay yönde yer sarsıntısı tehlike değerleri olan en büyük ivme (PGA), en büyük parçacık hızları (PGV) ve bunların T=0.2 s ve T=1 s’lik periyodları için ivme ve parçacık hızı değerleri, 2475 yıl (çok seyrek), 475 yıl (seyrek), 72 yıl (sık) ve 43 yıl (çok sık) gibi dört farklı yineleme dönemine göre hesaplanmıştır. Sonuçta 24 farklı koşul için ayrı ayrı deprem tehlike haritası üretilmiş ve 1 Ocak 2019 itibariyle yürürlüğe konulmuştur.

Yeni deprem yönetmeliğinin amaç ve kapsam başlığında şu açıklama vardır: “Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir.” Yönetmelik 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle ilk kez yüksek yapılar (H≥60 m) deprem yönetmeliğine kavuşmuştur. Bu duruma göre, 2019’dan önce yapılan ve büyük çoğunluğu İstanbul’da olan yüksek yapıların hangi teknik yönetmeliklere göre yapıldığı ve deprem performanslarının ne olacağı üzerinde durulması gereken başka bir önemli konudur. Şekil 3’de yeni deprem tehlike haritasına göre 475 yıllık yineleme dönemi için (50 yılda %10 olma olasılığı) İstanbul’u etkilemesi beklenen büyük depremin il alanında sağlam zemin üzerinde yaratacağı maksimum yatay ivme değerleri görülmektedir. Kıyılara yakın ilçelerde bu değerler eskisine göre %30’a varan oranlarda artmıştır. Örneğin bu artış değeri Yassıada ve Sivriada’da %37’dir.

Şekil 3. 1 Ocak 2019 tarihinde resmi gazetede yürürlüğe giren Türkiye Deprem Tehlike Haritası (TDTH)’na göre 50 yılda %10 aşılma olasılığı (475 yıllık dönüş periyodu) için İstanbul ve çevresinde beklenen maksimum deprem yer hareketi ivme şiddet değerlerinin dağılımı. Mavi renkli çizgiler maruz kalınacak maksimum yatay ivme değerini gösteren eş ivme eğrileridir. İstanbul kıyılarına yakı yerleşimlerde ve Adalar İlçesi’nde bu değerler 0.6 g değerine ulaşmaktadır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2000 yılından bugüne kadar İstanbul için 2002, 2003, 2009, 2012 ve 2018 yıllarında deprem tehlikesinin belirlenmesi ve olası kayıp riskleri analizleri konularını içeren raporlar hazırlatmıştır. En son 2018 yılında yapılan revizyon çalışmasında beş farklı yöntemle deprem tehlike ve risk senaryoları oluşturulmuş ve kamuya açıklanmıştır. İstanbul’da deprem risk analizi yapılan toplam bina sayısı 1.166.330’dur. Ağır ve orta hasar alacak binaların büyük çoğunluğu 2000 yılı öncesi inşa edilen yapılardır. Beş farklı deprem senaryosundan iyimser olarak kabul edebileceğimiz deprem senaryosuna göre, İstanbul’daki binaların ortalama %17’sinin (yaklaşık 194.000 bina) orta ve üstü seviyede hasar göreceği, yani kullanılamaz duruma geleceği ve burada yaşayan ortalama 2.5 milyona yakın kişinin acil barınma ihtiyacının ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Ancak, İBB yeni yönetimince ilçelerde sürdürülen ayrıntılı yapı riskleri tespitlerine göre fiziki hasar bazı ilçelerde verilen sayıların üstüne çıkabilmektedir. Depremin oluşturacağı tsunami nedeniyle kıyı yapılarında önemli hasarların oluşacağı ve bu nedenle denizden tahliye olanaklarının kısıtlı olacağı tahmin edilmektedir.

2018 itibariyle yapılan risk analizlerine göre, İstanbul’u etkileyecek 7.5 büyüklüğündeki bir senaryo depreminin yapısal ve yapısal olmayan kayıplarının toplam maliyeti ortalama 120 Milyar TL olarak hesaplanmıştır. O günkü dolar kuruna göre 24 milyar dolar bir kayıp olduğu düşünülürse bu tarih itibariyle bunun TL karşılığı ortalama 450 milyar TL’dir. İstanbul ve çevresi boyutundaki ve önemindeki bir kentte, büyük bir depremin oluşturacağı kayıpların bölgesel ve ulusal ekonomiye çok ciddi etkilerinin olacağı açıktır, hatta ulusal güvenlik açısından endişelere neden olmaktadır.

 

Adaların deprem tehlikesi ile ilgili güncel durum

 

Olası maksimum yatay dağılımı

Türkiye yeni deprem tehlike haritasına göre 50 yılda %10 aşılma olasılığına göre hesaplanan maksimum yatay ivme değerleri bu raporda Adalar İlçesi için daha ayrıntılı olarak analiz edilmiş ve görselleştirilmiştir. Şekil 4’de tüm Adalar için 50 yılda %10 aşılma olasılıkla maruz kalınacak maksimum yatay ivme değerleri yüzde 1 g duyarlıkla çizilerek sunulmuştur. Şekil 4’de izlendiği gibi Adalarda maksimum yatay ivme 0.52 g ile 0.60 g arasındaki değerlerde değişmektedir.

Şekil 4. Türkiye yeni deprem tehlike haritasında (TDTH, 2018) 50 yılda %10 aşılma olasılığına göre Adalar İlçesinde maksimum yatay ivmelerin dağılımı.

 

Bu raporda, maksimum yatay ivme değerlerinin Kınalıada, Burgazada, Heybeliada ve Büyükada için hava fotoğrafı, yerleşime uygunluk haritası ve üzerindeki yapıların türlerine göre renk lejandı ile sınıflandığı halihazır harita üzerinde dağılımını gösteren özel haritalar ayrı ayrı hazırlanmış ve sunulmuştur (Şekil 5, Şekil 6, Şekil 7, Şekil 8).

KINALIADA

 

BÜYÜKADA

HEYBELİADA

BURGAZADA

Adalar İlçesi’nde deprem hasar ve riskleri

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin talebi üzerine 2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) ile Orta Doğu Üniversitesi (ODTÜ) İstanbul ili ve ilçelerinin maruz kalacağı deprem nedeniyle olası kayıp ve risklerin tespitine yönelik bir rapor hazırlamıştır. Deprem ve tsunami tehlikesinin yaratabileceği kayıp ve risklerin hesabına esas unsurlar için yapılan çalışmalar şunlardır:

    • Deprem yer hareketi (maksimum ivme (PGA) değerleri)
    • Kentsel deprem risk analizlerinin esas bina, nüfus vb bilgi envanterlerinin
    • Bina hasar analizlerı̇ oluşturulması
    • Can kaybı ve yaralanma tahmin
    • Gece ve gündüz nüfus dağılımı
    • Altyapı sistemleri
    • Yol kapanma analizi modelı̇
    • Binaların işlevlerı̇ bazında değerlendirilmesi

Depremin yaratacağı yer hareketi ivme ve partikül hızı değerleri yukarıdaki bölümde açıklanmıştır. Üretilmesi gereken bina envanterindeki temel parametreler binanın yaşı, türü ve kat sayısıdır. Nüfus, altyapı, yol durumu ve bina işlevleri ile ilgili bilgilerin de derlenmesi gerekir. Ayrıca sosyal analizler yapılır.

Bina envanterinin üretilmesi için aşamalar

a) Bina Yaş Bilgisinin Üretilmesi: İstanbul için yürütülecek hasar kayıp analizlerinde bina yaşları temel olarak 3 ana sınıfa ayrılmaktadır. Bunlar sırasıyla 1980 yılı öncesi, 1980-2000 yılları arası ve 2000 yılı sonrasında yapılan binalar olarak sınıflandırılmaktadır. Bina yaşlarını veriye işleyebilmek için öncelikli olarak yapım yıllarına göre farklı kodlar verilmiştir. Buna göre 1980 yılı öncesi yapılan binalar için “1”, 1980-2000 yılları arası yapılan binalar için “2”, 2000 yılı sonrası yapılan binalar için “3” kodları atanmıştır. İBB CBS altyapısında yer alan mevcut bina envanterinde binaların yapım yıllarıyla ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır. İstanbul genelindeki ilçe belediyelerinden temin edilerek bütünleştirilen bu veri setine yukarıda bahsedilen bina yaş kodlarının atanabilmesi için 1980 ve 2000 yıllarını temsil edecek iki adet altlık veriye ihtiyaç duyulmuştur.

b) Bina Yapı Türlerinin (İnşaat Türü) Tespit Edilmesi:

Bina Kat Sayılarının Tespit Edilmesi:

Kat sayısı ‘0’ ve ‘1’ olarak işlenmiş binalar öncelikle uydu görüntüsü üzerinden kontrol edilerek, kat sayısı farklı gözüken binalar için “Google Earth Pro” yazılımının sokak görünümü özelliği kullanılmış ve sokak görüntülerinden binaların gerçek kat adetleri tespit edilerek güncellenmiştir. Örneğin Şekil 3-20’de veride kat sayısı ‘0’ olarak işlenmiş olduğu halde sokak görünümünde binanın ‘4’ katlı olduğu tespit edilerek öznitelik tablosu kat bilgisi güncellenmiştir.

c) Bina Kategorilerinin (Bina Kod) Tanımlanması: Önceki bölümlerde belirtildiği üzere üretilen bina envanterindeki temel parametreler binanın yaşı, türü ve kat sayısıdır. Üretilen veri doğrultusunda her bir binaya bu niteliklerine göre sınıf atanmıştır. Önemli not: Bu sınıflar atandıktan sonra, analizlerde altlık olacak hücre yapı verisini üretmek için; sanayi tesisi, cami, tarihi eserler ve özel kullanıma tabi spesifik mimari özellik gösteren yapılar veriden çıkarılmıştır. Bunun nedeni, analizlerin standart bina yönetmeliklerine göre üretilmiş binaları temel almasıdır.

d) Nüfus Envanterinin Derlenmesi:Adalar özelinde gece ve gündüz nüfus faktörü yanısıra yaz ve kış nüfusu olarak da bir farklılık göz önüne alınmalıdır. İlk aşamada nüfus bilgisinin bina bazlı olarak dağılımını belirleme gereği ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü tarafından geliştirilen MAKS verilerinden de yararlanılarak her bir binadaki nüfus sayısı ortaya çıkartılmıştır. Ancak yapılan işlemler sonucunda MAKS verisinin İstanbul geneli için henüz tamamlanmadığı tespit edilmiş ve bu sebeple her bir binanın kat sayısı ve yaklaşık hane sayısı baz alınarak, bina başına nüfus bilgisi hesaplanmış, bu sayının mahalle nüfusunu geçmeyecek şekilde normalize edilmesi sağlanmıştır. Böylece her bir bina için gece nüfus verisi üretilmiştir.

e) Altyapı Envanterinin Derlenmesi (Su, atık su, doğal gaz, elektrik)

f) Ulaşım Envanterinin Derlenmesi

Bütün bu bilgi katmanları coğrafik bilgi sisteminde (CBS) üst üste konularak olası depremde ortaya çıkabilecek yapısal, insani ve ekonomik kayıplar, risk hesabı yapmak üzere düzenlenmiş tanımsal yöntem ve olasılıksal yöntem algoritmaları ile belirlenir. Farklı algoritmalarla elde edilen sonuçlar karşılaştırılır.

 

Adalar İlçesi ile ilgili deprem risklerinin hesabına esas bazı bilgiler

Tablo 3. Adalar İlçesi’nde yıllara göre nüfus değişimi ve sosyal hasar görebilirlik bilgi föyü 

Tablo 4. Adalar İlçesi’nde SİT alanlarının sayısal dağılımı

Tablo 5. Adalar İlçesi’ndeki binaların sayıları ve konut sayılarının yıllara göre yüzde olarak dağılımı

Tablo 6. Adalarda yapı büyüklüklerinin sayısal dağılımı

Tablo 7. Adalarda yapı türlerinin malzeme ve yapım tekniği

Tablo 8. Adalarda yapıların kat adetleri

Tablo 9. Adalarda yapı kalitesine sayısal sınıflama

 

Planlama alam genelinde bulunan toplam 6.217 yapının kaliteleri incelendiğinde; yapıların genel olarak iyi durumda (%58 26) olduğu belirlenmiştir. Adalar genelinde bulunan yapıların %34.79°u orta kalitede iken, yalnızca %6.95 ‘inin kötü kalitede olduğu görülmüştür.

Tablo 10 –  7.5 büyüklüğünde senaryo depremi için Adalarda yapısal hasar dağılımı

Tablo 11 – 7.5 büyüklüğünde senaryo depremi için Adalarda geçici barınma ihtiyacı tahminleri

Tablo 12 – 7.5 büyüklüğünde senaryo depremi için Adalarda can kayıpları ve yaralanma tahminleri

Tablo 13 – 7.5 büyüklüğünde senaryo depremi için Adalarda alt yapı hasar tahminleri

Not : Adalar İlçesi’nde deprem kaynaklı can kaybı hesabında yalnızca kış nüfusu kullanılmıştır. Yaz mevsiminde nüfus daha yüksek olduğundan bu tahmin yaz için ayrıca verilmelidir.

Adalar İlçesi’nde tsunami hasar ve riskleri

İstanbul’un maruz kalacağı büyük deprem etkilerinden biri de tsunami olayıdır. Marmara Denizi’nin jeolojik gelişimi ve batimetrik özellikleri nedeniyle Ana Marmara Fayı civarındaki yamaçlarda oluşan büyük heyelan kütlelerinin hareketi sonucu oluşacak heyelanlı tsunami tehlikesi de bulunmaktadır (Şekil 9). Bu heyelanların büyük depremle birlikte hareket edeceği varsayılmıştır. İBB’nin 2018 yılında ODTÜ’ye hazırlattığı tsunami tehlike ve riskleri raporunda bir tespit şöyledir: “Ana Marmara Fayı üzerinde oluşacak Mw7.2 büyüklüğünde bir deprem, en önemli tanımsal deprem senaryosu olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar bu depremin bizatihi tsunami üretme potansiyeli var ise de, bu deprem tarafından tetiklenecek deniz içi heyelanlarının tsunami üretme potansiyelleri çok daha büyük olacaktır”. Her ikisi için de tsunami raporunda tsunami etki senaryoları yapılmıştır. İstanbul’un bazı ilçe kıyılarında deniz heyelanı kaynaklı tsunami deprem faylanması kaynaklı tsunamiden daha fazla olabilecektir. Bunun nedeni o heyelan bölgesinin o ilçe kıyısına daha yakın olmasıdır. Bu raporda İBB tarafından ODTÜ’ye yaptırılan ve 2019 da yayınlanan Marmara Denizi’nde olası tsunami tehlike çalışmasında Adalar İlçesi hesaplanan maksimum tsunami su baskın değerleri haritası Şekil 10’da verilmiştir

Şekil 9. İstanbul kıyılarını tsunami potansiyeli ile tehdit eden deniz tabanı heyelanlarının konumları.

Şekil 10. Deprem ve heyelan kökenli tsunami su baskın alanları

İBB’nin tsunami raporunda ilçe bazında tsunami su basma yükseklikleri su basma uzaklığı (kıyıdan içeri girme uzaklığı), hangi tür ve kaç yapıyı etkileyeceği listelenmiştir. Mevcut verilere dayalı olası tsunami senaryolarını ve en ayrıntılı verileri kullanan, ilçe ve mahalle bazına kadar inerek en yüksek çözünürlüklü benzetimler yapılan, tsunami baskın alanlarında tüm bina, yapı, yol gibi metropoliten unsurları ve doğal (jeoloji, eğim, kıyıya uzaklık, heyelan vb.) koşulları göz önüne alarak yüksek çözünürlüklü hasar görebilirlik değerleri ile afete hazırlık mertebelerinin alansal dağılımlarını yeni bir yöntem olan MeTHuVA kullanarak hesaplaması nedeniyle bu çalışma, megakentler için yapılmış olan tsunami modelleme, hasar görebilirlik ve tehlike analizi projeleri arasında dünyada ilktir.

Tsunami sayısal modeli NAMI DANCE GPU kullanılarak gerçekleştirilen benzetimlerin sonuçlarına göre, Adalar ilçesi için en kritik sismik tsunami kaynağının Marmara Denizi içinde bulunan Prens Adaları Fayı (Prince Islands Fault-PIN) olduğu tespit edilmiştir. PIN kaynaklı tsunami benzetim sonuçlarına göre, Adalar ilçesinde karadaki maksimum su basma derinliğinin noktasal olarak 12.3 metreye ulaştığı hesaplanmıştır.

Yatayda ise su basma mesafesi yaklaşık 200 metreye ulaşmaktadır. Benzetim sonuçlarına göre, PIN kaynaklı olası bir tsunamide, Adalar ilçesinin %8.83’ünü kapsayan 1 km2’lik bir alanda ve 10 mahallede tsunami su baskını öngörülmektedir.

Değerlendirme sonuçlarına göre alansal olarak en yüksek su basma alanının görüldüğü mahalle %26.91 ile Burgazada-Kaşık Adası’dır. Bu değeri %22.25 ile Burgazada-Sivri Ada takip etmektedir. PIN kaynaklı tsunami benzetimlerine göre, ilçe genelinde su basma derinliğinin en yüksek hesaplandığı mahalle noktasal olarak 12.3 m ile Maden Mahallesidir.

Şekil 11. Tsunaminin oluşturacağı su baskını nedeniyle Adalar İlçesindeki adaların kıyılarında oluşabilecek mekânsal hasarların dağılımı. Kırmızı renkli alanlar tsunamiden en fazla etkilenecek alanları göstermektedir. 

Şekil 12. Prens Adaları Fayı için yapılan tsunami modellemesine (PIN Modeli) göre Adalarda su basma derinliği ve alanı değerleri

Şekil 13. Deniz tabanı heyelanı için yapılan tsunami modellemesine (LSY/LSBC Modeli) göre Adalarda su basma derinliği ve alanı değerleri

Şekil 14. PIN (Prens Adaları Fayı) ve LSY/LSBC (Deniz Heyelanı) modellerine göre oluşan tsunami su basma olayı sırasında adaların kıyıları civarında olumsuz etkilenecek yapı sayıları tahmini

Kültürel miras ve varlıkların depremlerden korunması sağlanmalıdır

Giritlioğlu (2016), “Kültür Mirasının Korunması Sürecinde Kentsel Dönüşüm ve İmar Uygulamaları” başlıklı makalesinde dönüşüm ve yenileme uygulamalarının kentsel kültür mirası alanlarını sürdürülebilir kılmaları için yeni bir stratejiye ihtiyaç bulunduğunu vurgulamanın önemli bir kabul olarak dikkate alınması gerektiğine işaret ediyordu. Giritlioğlu (2016) bu çerçevede benimsenmesi gereken temel stratejileri şöyle sıralıyordu: “Mevcut ve geleceğe yönelik risk senaryolarını doğru tarif etmek ve bunlara ilişkin kapsamlı bir etki değerlendirmesi yapmak; Finansal, sosyal ve kurumsal kapasiteyi güçlendirerek dirençliliği artırmak, sürdürülebilirliği hayata geçirmek; Özgün kimlik ve karakteri koruyabilmek adına, dönüşüm ve yenileme uygulamalarında alanı en doğru tarifleyen “anahtar kelimeleri” kullanarak stratejileri oluşturmak, böylelikle miras alanlarının sosyo-kültürel ve fiziksel “patinasını” korumak; Yenileme ve dönüşüm projelerini öncelikle kent planları içinde ele almak ve planlama ilkelerine aykırı düşen yenileme ve dönüşüm uygulamalarına fırsat vermemek.

Marmara Bölgesi’nde yakın bir gelecekte meydana gelmesi beklenen büyük depremden dolayı, İstanbul kentinin ilçelerinde bulunan eşsiz tarih ve kültür mirası çok ciddi bir deprem tehdidi altındadır (Durukal ve diğ., 2001). Kentteki tarihi yapıların çoğunluğu, geçmiş depremlerin etkilerini üzerlerinde taşımakta, bu durum bakımsızlık ve malzeme özelliklerinde zaman ve çevre koşullarıyla meydana gelen kayıplara eklendiğinde, bir deprem sırasında meydana gelebilecek ve geri dönüşü olmayan hasar ihtimalini yükseltmektedir.

Geçmiş depremlerin bu yapılar üzerinde bıraktığı izler incelenmelidir. Bu kanıtlar en önemli ampirik veri olarak kabul edilmeli ve benzer deprem hasarlarının gelecekte de meydana gelmesi beklenmelidir. Deprem riskine maruz kültür varlıkları arasında müzelerin ve müzelerde sergilenen eserler de çok önemli bir yer tutmaktadır (Erdik ve diğ., 2006). Genelde tüm yapılarda, özelde ise tarihi yapılarda deprem hasarını önlemek ya da azaltmak için alınacak önlemlerin doğru bir şekilde saptanmasının en önemli koşulu, yapıdaki statik ve dinamik sorunları en doğru biçimde tanımlamaktır. Tarihi binalardaki yapısal sistem tanımlamasında deneysel yöntemlerin önemi, bu yapıların taşıyıcı sistemlerindeki karmaşıklıktan, yapı malzemesinin kimyasal ve fiziksel özelliklerinin dönemsel olarak farklılıklar gösterebilmesinden ve yapıların çoğunda gözlenen kalıcı statik ya da deprem kaynaklı hasar ya da deformasyondan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla tarihi yapıların deprem performanslarına ve bir deprem sırasında ayakta kalıp kalmayacağına dair bir görüş oluşturulması ancak detaylı deneysel ve analitik incelemeler sonunda gerçekleşebilmektedir.

17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminden sonra 2003 tarihinde İBB’nin yayınladığı İDMP (İstanbul Deprem Master Planı) ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) hazırladığı UDSEP (Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı, 2012-2023) raporlarında güçlendirme için stratejiler, eylemler ve teşviklerden bahsedilmiştir.

UDSEP raporunun “Hedef B2 : Tarih ve Kültür Mirasının Depremlerden Korunması” başlığı altında 2012-2017 yılları arasında şu eylemlerin yapılması hedeflenmiştir:

Eylem 1. Deprem bölgelerinde yer alan tarihi yapıların envanteri çıkarılarak önem ve öncelik dereceleri belirlenecektir.

Eylem 2. Tarihi yapıların düşey yükler ve deprem etkileri altında taşıyıcı sistem güvenlikleri belirlenecektir. Eylem 3. Yeterli güvenliğe sahip olmadığı belirlenen yapılar için güçlendirme yöntemleri geliştirilecektir.Eylem 4. Tarihi yapıların onarım ve güçlendirme uygulamalarında uyulması gereken uluslararası kurallara uygun olarak yöntem, tasarım ve imalat esasları oluşturulacak ve geliştirilecektir. Rapora göre bu eylemler için Kültür ve Turizm Bakanlığı, AFAD, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TBMM, Üniversiteler, Türk Belediyeler Birliği sorumlu kuruluşlar olarak belirlenmiştir.

Doğal, tarihi ve arkeolojik sit alanı olan, çok değerli tarihi ve kültürel varlıkları barındıran ve 9 adadan oluşan Adalar ilçemizin olası bir büyük depremde ve onun oluşturacağı tsunaminin oransal olarak önemli derecede etkileneceğine dair bulguları yukarıda bahsettiğimiz bulgulardan anlıyoruz. Ancak ne yazık ki Adalar ilçemiz, depreme karşı koruma amaçlı yenileme, iyileştirme ve sağlıklaştırma uygulamalarından bir kaç okul binası dışında, UDSEP raporunda belirtilen yıllar arasında hedeflenen eylemlerden nasibini alamamıştır. İlgili kurumlar bunun farkında mıdır acaba? Ayrıca Adalar ilçemizin 1/5.000 lik ve onu takiben yapılacak 1/1.000 lik Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı 2021 yılında yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile izleyemediğimiz bir sürece girmiş ve ne zaman uygulamaya gireceği de meçhuldür.

1999 depremlerinden sonra 24 yıl geçmiştir. Bu süre içerisinde yukarıda bahsettiğimiz eylemler için Hükümetin ilgili kurumlarının UDSEP raporu çerçevesinde eylemlere geçmesini beklerken Yassıada ve Sivriada, Adalar İlçesinin korunması gereken sit alanı karakterinden koparılmış ve Yassıada “Sürdürülebilir Koruma ve Kullanma” başlığı altında beş yıldızlı oteller ve marinalar için imara açılmış, sözüm ona kullanırken korumaya (!) alınmıştır. Basına yansıyan son haberlere göre benzer süreç Sedef Adası ve Kaşık Adası için de uygulanacak gibi görünmektedir. Yassıada’da 5 yıldızlı otel, marina vb için yüzlerce milyon TL kaynak bulan irade, deprem güvenli Adalar İlçesi için halkın, binaların ve tarihi mirasın depremden korunması adına hiç bir şey yapmamışlardır.

Biz ne beklerken ne olmuştur? Adalar Belediyesine ve Halkına sorulmadan tepeden inme verilen kararlarla büyük paralar Yassıada’ya su gibi harcanırken ilgili Bakanlıklar ve Müdürlükler Adaların deprem riskini görmezden gelmişlerdir. Adalar bu haliyle depremi ve onun tsunami hasarlarını beklemeye bırakılmıştır. Halbuki, Adalar gibi korunması gereken planlı alanlarda, çok sayıda bina bugüne kadar güçlendirilebilir, yenilenebilir ve böylece deprem kayıpları azaltılabilirdi ve insanlar depremde güvenli yaşama kavuşabilirdi. UDSEP raporunda öngörülen araştırmalar, projeler ve tarihi mirasın geleceğe bırakılması için Adalar ilçemiz hem Türkiye hem de başka ülkeler için iyi bir örnek olabilirdi. Üzerinde hiç kimsenin yaşamadığı Yassıada’mı yoksa 6.217 binası bulunan Adalarda kışın yaşayan 15.000 kişi, yazın yaşayan 70.000 kişi mi daha önemliydi? Türkiye için önemli bir kültür mirası olan Adalardaki 1.300 tarihi miras bina ve varlıklarının hiç mi önemi yoktu?

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı “Tarihi yapılar için deprem risklerinin yönetimi kılavuzu” başlıklı yayınının giriş bölümünde şöyle bir paragraf vardır; “Kültür mirası açısından çok zengin olan ülkemizde tarihi yapılar büyük bir çeşitlenme göstermektedir. Anadolu’nun aktif bir deprem kuşağı üzerinde bulunması nedeniyle, yurdumuzdaki tarihi yapılar depremlerden etkilenmişlerdir. Kimi hasar görüp onarılmış, kimi de tümden yıkılarak yeniden yapılmıştır. Depremlere bağlı olarak gelişen hasarların azaltılması, anıtların sürekli bakımlarının yapılması ve izlenmesi ile mümkün olmaktadır. Uzun süren bakımsızlık dönemleri, çevrelerindeki inşaat faaliyeti tarihi eserleri zayıflatmakta, hasara açık duruma getirmektedir. Kültür mirasının depremden korunması sorunu ile karşı karşıya olan birçok ülke, afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken çalışmalara eşit ağırlık veren “Bütünleşik risk yönetimi” yaklaşımını benimsemektedir. Bu kılavuz, tarihi yapılarda deprem tehlikesine karşı gelişebilecek risklerin yönetimi için afet öncesi risk değerlendirmesi, risk azaltma ve hazırlık, afet sırasında acil müdahale ve afet sonrasında iyileştirme aşamalarını ayrı başlıklar altında ele alan ve her safha için stratejik, taktik ve operasyonel aşamaları bilimsel ve teknik yönden tanımlayan bir rehber olmayı hedeflemektedir.” 

Sonuç olarak, Adalar İlçesi tarih ve kültür varlıklarına ait yapılar başta olmak üzere iyileştirme/güçlendirmeyi ve afetlere dirençli bir toplum ve mekan yaratmayı sağlayacak girişimleri ve teşvikleri beklemektedir. Bu konuyla ilgili projelere başlanılmazsa tarihi miras geleceğe devredilemez. Hükümetin Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı (UDSEP) raporunda ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ilgili kılavuzunda önerdiği ve destek vereceğine söz verdiği eylemleri hatırlayıp, Adalar ilçemizin tarih ve kültür varlıkları dahil her türlü yapı dahil depremden korunması ve maddi ve manevi kayıplarının azaltılması amaçlı güçlendirme/yenileme eylemlerine yönelmesi acildir. Projelerle ilgili kaynakların yaratılması konusunda Bakanlık, Adalar Kaymakamlığı, Adalar Belediyesi, İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, KUDEP, Adalar Kent Konseyi ve STK’larla işbirliklerinin geliştirilmesini bekliyoruz. Bunu yaparken doğal, tarihi, arkeolojik ve sit alanlarında yapılan yanlışlara düşmemeli, rant heveslerine ve kimlik bozulmalarına fırsat ve geçit vermemeliyiz. Bunun için Adaları seven ve korunması ve kollanmasını isteyen kişi ve kurumların ortak çabası gerekiyor. 1.300 tescilli tarihi yapı dahil Prens Adaları’nın özgün mimariye sahip yapılarının güçlendirilmesi ve geleceğe güvenle devredilmesi, sorunun önemli bir paydaşı olan Adalar Halkımızın bu konuda bilinçlendirilmesi önemli bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

Bu amaçla ilgili resmi kurumları ve STKʼları bir araya getiren ve tartıştıran, yol haritası ve eylemleri belirlemeye yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme toplantılarının düzenlenmesi çok yararlı olacaktır.

 

Kaynaklar

  • Adalar (İstanbul) Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı, Araştırma Raporu, Egeplan, İller Bankası Anonim Şirketi Mekânsal Planlama Dairesi Başkanlığı, 461 sayfa.
  • Alessandra, , Brizuela, B. ve Graziani, L., 2014. The Euro-Mediterranean Tsunami Catalogue, Annals of Geophysics, 57, 4.
  • Alp, , 2014. Evidence for active faults in Küçükçekmece Lagoon (Marmara Sea, Turkey), inferred from high- resolution seismic data. Geo-Marine Letters, V:34, 447–455.
  • Altınok, ve Ersoy, Ş., 2000. Tsunamis Observed on and Near the Turkish Coast, Nat. Hazards, 21, 185–205.
  • Altınok, , Alpar B. ve Özer N., 2011. Revision of the tsunami catalogue affecting Turkish coasts and surrounding regions. Natural Hazards and Earth System Sciences 11.2: 273.
  • Ambraseys, N. N. ve Finkel, C. F., 1991. Long-term seismicity of Istanbul and of the Marmara Sea region, Terra Nova, 3, 527-539.
  • Ambraseys, N ve Finkel, C. F., 1995. The seismicity of Turkey and adjacent araeas, A historical Review, 1500- 1800, Eren yayıncılık, İstanbul.
  • BÜ KRDAE – Kızılhaç Raporu, 2002, Earthquake Risk Assessment For Istanbul Metropolitan Area, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı.
  • Diao, , Walter, T.R., Solaro, G., Wang, R., Bonano, M., Manzo, M., Ergintav, S., Zheng, Y., Xiong, X. ve Lanari, R., 2016. Fault locking near Istanbul: indication of earthquake potential from InSAR and GPS observations, Geophys. J. Int. 205, 490–498.
  • Durukal , ve Erdik, M. ve Kaya, Y., 2001. İstanbul’da Tarihi Yapılar ve Deprem Riski, İstanbul Bülten, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yayın Organı, Yıl: 12, Sayı 55, 4-13.
  • Erdik, M., Şeşetyan, K., Demircioğlu, M.B. ve Durukal, , 2006, Ulaştırma Bakanlığı Demiryolları, Limanlar ve Havameydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü Kıyı Yapıları, Demiryolları ve Havameydanları İnşaatları Deprem Teknik Yönetmeliği İçin Deprem Tehlikesi Belirlemesi, Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü İstanbul, Mayıs 2006, 48 sayfa.
  • Ergin, , Özalaybey, Aktar, M. ve Yalçın M, N., 2004. Site amplification at Avcılar, İstanbul. Tectonophysics, 391, 335–346.
  • Eyidoğan, H. 2017. https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2017/sayi-147-eylul- 2017/makale/2145/tsunami-ve-prens-adalarimiz
  • Eyidoğan, 2018. https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2018/sayi-154-nisan-2018/makale/2405/yeni- deprem-yonetmeligi-ve-adalar
  • Eyidoğan, ve U. Güçlü, 1993. Türkiye deprem bölgeleri haritasının evrimi ve yeni bir harita için öneri, Jeofizik, 7, 95-108.
  • Eyidoğan, H., 2019. Prens Adaları’nın üç afetinden biri:Deprem, Adalı Dergisi, sayı 170, 5 sayfa. https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2019/sayi-170-agustos-2019/makale/2711/prens-adalari-nin-uc- afetinden-biri-deprem
  • Eyidoğan, , 2020. https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2020-2029/2020/sayi-186-aralik-2020/makale/3335/30- ekim-2020-sisam-kusadasi-korfezi-depreminin-etkileri-ve-adalarimiz
  • Eyidoğan,H., https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2017/sayi-142-nisan-

2017/makale/1852/prens-adalari-halkinin-ve-tarih-ve-kultur-mirasinin-depremlerden-korunmasi-gorevi- depremden-sonraya-mi-kaldi

  • A. Papadopoulos, G. Diakogianni, A. Fokaefs, ve B. Ranguelov, 2011. Tsunami hazard in the Black Sea and the Azov Sea: a new tsunami catalogue, Nat. Hazards Earth Syst. Sci., 11, 945–963.
  • Hebert, H., Schindele, F., Altinok, Y., Alpar, B., ve Gazioglu, C. 2005. Tsunami hazard in the Marmara Sea (Turkey): a numerical approach to discuss active faulting and impact on the Istanbul coastal Marine Geology 215, 23-43.
  • http://adalar.bel.tr
  • http://ibb.gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/Pages/TsunamiTehlikeAnaliziRaporu.aspx
  • İBB-OYO, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü, Anadolu Yakası Mikrobölgeleme Rapor ve Haritalarının Yapılması, Ana Rapor, Kasım 2009, İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Oyo International Corporation, 864 Sayfa.
  • İBB, İstanbul Avrupa Yakası Güneyi Mikrobölgeleme Projesi Raporu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü.
  • İBB, 1/5000 ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Raporu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı, Şehir Planlama Müdürlüğü.
  • İBB, İstanbul Anadolu Yakası Güneyi Mikrobölgeleme Projesi Raporu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü.
  • İBB, İstanbul İl Alanının Jeolojisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü.
  • İBB, İstanbul İli, 1/25.000 Ölçekli Arazi Kullanımına Esas Jeolojik Etüt Raporu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü.
  • İBB, İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı, 305 sayfa.
  • İstanbul Çevre Durum Raporu, 2010-
  • İstanbul İçin Deprem Master Planı (İDMP), 2003. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Planlama ve İmar Dairesi, Zemin Ve Deprem İnceleme Müdürlüğü, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, 7 Temmuz 2003, 1344 sayfa.
  • İstanbul İli Marmara Kıyıları Tsunami Modelleme, Hasar Görebilirliik ve Tehlike Analiizi Güncelleme Projesi Sonuç Raporu, ODTÜ Raporu, Mayıs 2018, 507 sayfa.
  • JICA-IBB Raporu, 2002, The Study on a Disaster Prevention / Mitigation Basic Plan in Istanbul including Seismic Microzonation in the Republic of Turkey, Final Report, Main Report, December 2002, Pacific Consultants International, OYO Corporation, Japan International Cooperation Agency (JICA), Istanbul Metropolitan Municipality (IMM), 729 pages, (http://www.ibb.gov.tr ).
  • Ketin, İ., Tektonishe Untersuchungen Auf Den Prinzeninseln Nahe. İstanbul.
  • Kıyı ve Liman Yapıları, Demiryolları, Hava Meydanları İnşaatlarına İlişkin Deprem Teknik Yönetmeliği (2008), Yayın tarihi: 18.08.2007, Resmî Gazete No.:26617 Değişiklik: 26.12.2008, Resmî Gazete No:27092.
  • Lange, , Kopp, H., Royer, J-Y., Henry, P., Çakır, Z., Petersen, F., Sakic, P., Ballu, V., Bialas, J., Özeren, M.S., Ergintav, S. ve Géli, L., 2019, Interseismic strain build-up on the submarine North Anatolian Fault offshore, İstanbul, Nature Communications, V10, Article number: 3006, 9 pages.
  • Le Pichon, , Şengör, A.M.C., Demirbağ, E., Rangin, C., İmren, C., Armijo, R., Görür, N., Çağatay, N., Mercier de Lepinay, B., Meyer, B., Saatçılar, R. ve Tok, B.,2001. The Active Main Marmara Fault: Earth and Planetary Science Letters 192, 595-616.
  • MARSITE (2016); Marmara Supersite Projesi
  • MTA, Heyelan Envanteri Projesi, Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü. Özçep, F. Zemin Jeofizik Analizi Excel Programı.
  • Murru, , A. Akıncı, G. Falcone, S. Pucci, R. Console, ve T. Parsons, 2016. M ≥ 7 earthquake rupture forecast and time- dependent probability for the sea of Marmara region, Turkey, J. Geophys. Res. Solid Earth, 121.
  • Papadopoulos, G. , Daskalaki, E., Fokaefs, A., ve Giraleas, N., 2007. Tsunami hazards in the Eastern Mediterranean: strong earthquakes and tsunamis in the East Hellenic Arc and Trench system, Nat. Hazards Earth Syst. Sci., 7, 57–64.
  • Parsons, , 2004. Recalculated probability of M≥7 earthquakes beneath the Sea of Marmara, Turkey. Journal of Geophysical Research, Vol. 109, 1-2.
  • Giritlioğlu, P., 2016 Kültür Mirasının Korunması Sürecinde Kentsel Dönüşüm ve İmar Uygulamaları , SODEV DERGİSİ, 08 Ağustos 2016
  • Tarihi Yapılar İçin Deprem Risklerinin Yönetimi Kılavuzu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, 229 https://cdn.vgm.gov.tr/organizasyon/organizasyon12_030619/kilavuz.pdf
  • TEFER, 2000, A Probabilistic Seismic Hazard Assessment For Turkey, Report prepared in connection with the Improvement Of Natural Hazard Insurance And Disaster Funding Strategy (TEFER) Project, Başbakanlık Hazine ve Dış ticaret Müsteşarlığı – Sigortacılık Genel Müdürlüğü.
  • Telli, ve Ekinci, D., 2012. İstanbul Adaları’nın Jeomorfolojisi, III. Ulusal Jeomorfoloji Sempozyumu Bildiriler Kitabı, s. 142-160, Hatay.
  • Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, 2018. AFAD, https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.24468&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=T%C3% BCrkiye%20Bina%20Deprem%20Y%C3%B6netmeli%C4%9Fi
  • Türkiye Deprem Tehlike Haritası, AFAD, Ulusal Deprem Araştırma Programı, Türkı̇ye Sı̇smı̇k Tehlı̇ke Harı̇tasının Güncellenmesı̇ (UDAP – Ç – 13-06), 51 Sayfa.
  • UNESCO-IOC, Intergovernmental Oceanographic Commission of UNESCO, 2013, Revised Edition. Tsunami Glossary, Paris, UNESCO. IOC Technical Series, 85. (IOC/2008/TS/85rev)
  • Yalçıner, , Pelinovsky, E., Talipova, T., Kurkin, A., Kozelkov, A., ve Zaitsev, A., 2004. Tsunamis in the Black Sea: Comparison of the historical, instrumental, and numerical data, J. Geophys. Res., 109, C12023.
  • Yalçıner, C., Alpar, B., Altınok, Y., Özbay, İ. ve İmamura, F., 2002. Tsunamis in the Sea of Mar- mara historical documents for the past, models for the future, Marine Geology, 190, 445-463.

Yayınlanma Tarihi: 04 Mart 2023  /  Son Güncellenme: 06 Mart 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.