Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 216 – Haziran 2023      Macit Gökberk’in Ardından

Macit Gökberk’in Ardından


İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yetişmiş ilk hocalardan olan Prof. Dr. Macit Gökberk (1908–1993) Türkiye’de Batılı anlamda modern felsefenin kurulmasına ve kurumlaşmasına emekleri geçmiş, bir felsefecimizdir. Yaşamının bir bölümünü Büyükada’da geçiren, bu nedenle Adalı kabul ettiğimiz Gökberk’in yaşadığı evde bugün ailesi ada yaşamını sürdürmekteler. Bu yazının sonunda Gökberk’in kızı sevgili hocamız Prof. Dr. Nilüfer Gökberk Tapan’ın Macit bey ve ailesi ile ilgili bir röportajını okuyabilirsiniz.

Macit Gökberk ve felsefesi üzerine çalışanlar onun Aydınlanmacı, bilimden yana, ve modernleşmeci tavrı ve tarzı konusunda anlaşırlar. Kendisi bu görüşlerini çalışma hayatı boyunca yayımladığı kitaplarda, makalelerde ve yaptığı konuşmalarda belirtmiştir. Gökberk’in bu bakış açısı en çok felsefe tarihi ve dil bilinci konularında yaptığı çalışmalarda ortaya çıkar. Türkiye’de bir felsefe bilincinin oluşması ve Türkçenin bir felsefe dili haline gelmesinde onun büyük payı olduğu herkesce kabul edilen bir gerçektir.

Doç. Dr.Mustafa Günay, Aralık 2022’de Macit Gökberk Aydınlanmanın Sesi başlığı ile yeni bir derleme yayımladı. Sunuş yazısında ülkemizde akademik anlamda felsefenin kurumsallaşıp gelişmesinde tarihsel bir rol oynamış olan İstanbul Üniversitesi’nin ilk felsefe hocalarından olan Macit Gökberk’in Türkçe’de felsefenin ortaya çıkıp gelişebilmesine olan katkılarına değinir. Ona göre:

Felsefe, kültür ilişkisine büyük önem veren Gökberk, bu alanın sorunları ile ilgilenmiş, ve 1923 devrimi ile birlikte temelleri atılan yeni kültürel oluşumlarla felsefe arasındaki bağlantıları ortaya koymaya çalışmıştır. Akılcı ve aydınlanmacı bir yaklaşımla, Cumhuriyetin gerçekleştirmek istediği insan ve değer anlayışını ve toplum tasarımını değerlendiren Gökberk, aydınlanma felsefesinin bu dünyaya yönelik bir kültür istencinin ifadesi olduğuna dikkat çeker. Bu nedenle ülkemizdeki kültürel oluşumlar ve karşılaşılan sorunlarla ilgili olarak, felsefeye düşen görevler olduğunu da belirten Gökberk, kültürel oluşumları tarihsel değişme süreci içinde, geçmiş-şimdi-gelecek bağıntısı açısından ele alır.[1]

Gökberk’i yalnızca bir yönüyle değil, farklı yönleriyle görebilmek ve değerlendirebilmek niyetiyle kitapta onun felsefe çalışmalarını çeşitli yönleri ile ele alan yazarların görüşlerine yer verilmiştir. Bu bağlamda birçok yazarın, Gökberk’in farklı yaklaşımları bir araya getiren çalışmalarına yer verdiğini görmekteyiz. Onun bu yanı en çok tarih ile ilgili düşüncelerinde ortaya çıkar. Gökberk bir yandan Aydınlanmacı bir filozoftur ve tarihe ilerlemeci açıdan bakar. Ancak onun tarihçi yanı geçmişin ve geleneğin bugün üzerindeki önemini yadsımamaktadır.

Doğan Özlem, kitapta yer alan “Macit Gökberk ve Türkiye’de Felsefe” başlıklı yazısında bu konuya değinir. Özlem’e göre Gökberk, Aydınlanma’nın kendisine sadece bir tarihsel evre olarak bakar, mutlaklaştırmaz.[2] Bu nedenle geçmişi ve geleneği yok sayan ideolojik tavırlara eleştirel yaklaşmaktadır. Örneğin bu anlamda Gökberk kendi felsefesinde, mantıkçı analitik gelenekten uzak durmuş, tarihle ve kültürle bağ kuran bir yaklaşım içinde olmuştur. Ona göre felsefenin bizim toplumumuz için en önemli işlevi toplumsal belleğe tarih bilincinin işlenmesidir.  Gökberk’e göre bu bilincin en önemli yanı toplumların tekil yapılar olarak özgünlüklerinin farkına varması, toplumsal bir kimlik olarak bireyselliklerini anlamalarıdır. Öte yandan bu tarih anlayışı getirdiği ilerleme bilinci ile toplumların varlıklarını yönlendirir, onlara yön gösterir. Bu anlayış çerçevesinde kendisinin tarih felsefesine yönelmesinin pratik bir kaygıya dayandığını belirten Gökberk, bizi de “Ortaçağın donmuşluğundan, durukluğundan” kurtaracak olanın bu ilerleme bilinci olduğunu düşünmektedir.[3] Aynı tarih felsefesinin “Batılılaşmanın bizim için neden zorunlu olduğunu da gösterdiğini” belirten Gökberk’e göre, “6. yüzyıldan beri gelişen ve oluşan Batı dünyasının, kendi ilkelerini, kendi dünya görüşünü bütün insanlığa benimsetmek durumunda olduğu” görülmüştür. Bunun bizim de içinde yer almamız gereken evrensel bir gelişme olduğu fikri ancak tarih felsefesi yolu ile ortaya konabilecek, temellendirilebilecektir.

Görüldüğü üzere, Türkiye’de felsefenin Batı modelinde kurumlaştırıldığı bu dönemde, aynı zamanda ulus devletin yeni ve modern bir kimlik, bireysellik olarak inşasının tarihsel ve felsefi temellerini hazırlamak, dönemin felsefecilerinden beklenen bir görev olarak ortaya çıkmaktadır. Öte yandan bu kurucu görevin, Aydınlanma düşüncesine gönülden bağlı felsefeciler tarafından ulusal bir sorumluluk duygusu ile birlikte üstlenildiği de anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede Gökberk, sadece Aydınlanma görüşünün tarih anlayışı ile değil,  on sekizinci yüzyılda Herder ile birlikte Avrupa’da görülen, toplumların tarihte kendilerini özgün varlıklar olarak ortaya koydukları, bu anlamda tarihin evrensel ilkeler bağlamında değil, tekil varoluşları öne alan bir bakış açısı ile araştırılması gerektiğini savunan tarihselci görüşlerle de yakından ilgilenmiştir. 1948 yılında yayımladığı, Kant ve Herder’in Tarih Anlayışları[4] adlı çalışmasını bu bağlamda değerlendirmek gerekir.[5]

Macit Gökberk’in felsefesine bakıldığında Tarih, dil ve kültür konuları üzerine yoğunlaştığı hemen görülür. Nitekim Günday’ın derlediği Macit Gökberk, Aydınlanmanın Sesi adlı derlemede yer alan yazılarda da büyük ölçüde onun bu görüşleri üzerinde durulmuştur. Dil ve kültür sorunları üzerine felsefece eğilmek sonuç itibariyle toplumların bireyliği, kimliği ile bağlantılıdır kuşkusuz. Onun,  Değişen Dünya, Değişen Dil adlı yapıtı söz konusu görüşleri toplu olarak bulabileceğimiz bir kaynak niteliğindedir.

Prof. Dr. Betül Çotuksöken kitapta yer alan “Antropontolojik Açıdan Macit Gökberk’in Söylemi” başlıklı yazısında onun kültür tarihi açısından yöneldiği “dil” sorunsalının tüm felsefi söyleminde asal ekseni oluşturduğunu söyler. Gökberk’den yaptığı alıntıya göre modernleşme çabaları ve Cumhuriyet’in kurulması ile gerçekleşen devrim “bir değer düzeninin yıkılıp yerine ilkece bütünüyle başka bir düzenin getirilmesi”dir. Devrim en anlamlı yansımasını dilde bulmuştur; dil herkesin hem kendisiyle hem de başkaları ile hem toplumla hem de kurumlarla kurduğu ilişkinin taşıyıcı temelidir. Uluslaşmanın yerel dillerin kültür dilleri olarak yeniden kurulması ile başladığını hatırlatan Çotuksöken, bu anlamda Gökberk’in değişimin temelinde bulunan iki düşüncenin -ulusçuluk ve aydınlanma düşüncesinin- dillerin ulusal diller olarak konumlanmasını sağladığı görüşünde olduğunu belirtir. Ona göre “Aydınlanma içinde, kendi özbenliklerini bulmaya başlayan tarihsel bireylikler, tarihsel kişilikler, benliklerinin özü olan dillerini de bulmuşlardır.”[6]

Yazarların da söylediği gibi Gökberk Aydınlanmacı ve Batılılaşmacı bir filozoftur. Ona göre Batılı anlamda gelişmenin temelinde ilerleme bilinci bulunur. İlerleme bilinci, bilimsel ve teknolojik yenilikler üzerine kurulu sanayi uygarlığına dayanır. Bu uygarlık insanın yaşam standartlarını yükselterek yoksulluk ve bilgisizlikten kurtaracak bir inancın kaynağıdır aynı zamanda. Ona göre Avrupa’da ortaya çıkan akılcı kültürün yarattığı bu bilinçlenme, sanayileşme gibi evrensel gelişmelerin köklerini oluşturur. Gökberk söz konusu bilinçle birlikte süren gelişmenin belki de bir dünya devletine varacağı düşüncesini de dile getirir.[7]

Gökberk’in bu düşünceleri onun akılcı, bilimselci ve evrenselci düşüncelerini ortaya koyarken yukarıda söz ettiğimiz tarih, kültür ve dil hakkındaki düşünceleri Herder’den başlayarak Dilthey’a kadar süren anlamaya dayalı tarihselci ve yorumlamacı izler de taşır. Almanya’da doktora sürecinde Wilhelm Dilthey’ın asistanı Sprangler ile birlikte çalışmıştır zaten.

Bu çerçevede Gökberk’in felsefi yaklaşımına bakıldığında akılcı ve evrenselci söylem ile anlamaya dayalı hermeneutik söylemi birlikte düşündüğünü ifade etmek bir zorlama olmayacaktır kanısındayım. Kızı Ülker Gökberk’in de belirttiği gibi “Macit Gökberk’in düşünce doğrultusunun yalnızca akılcı, dizgeci ilkelere dayanmayıp, bireysel olanın, çok sesliliğin, çeşitliliğin, imgelem ve duyguların hakkını da verdiğini bir yere kadar söyleyebiliriz. Ancak son çözümlemede hep usçuluk ağır basar.”[8]  Başka bir deyişle Gökberk düşüncelerini farklı yaklaşımlara açsa da, söylemini karşıt gibi görünen fikirlerle harmanlasa da ulus devlet bünyesinde gerçekleşen akılcı, evrenselci bilimci ilkelerle donatılmış homojen bir toplum ideali taşır. Çoğulcu yapılara kapalıdır.

Son olarak ilgilenenler için Gökberk’in başlıca yapıtlarını da belirtelim: Felsefe Tarihi, Kant ve Herder’in Tarih Anlayışları, Felsefenin Evrimi, Değişen Dünya Değişen Dil, Devrimler ve Atatürk, Aydınlanma Felsefesi, Süregiden Felsefe-Antik Çağdan Günümüze Filozoflarla Konuşmalar. Burada saydığımız kitaplarının dışında birçok makaleleri de yayımlanmıştır. Öte yandan Doç. Dr. Mustafa Günay, editörlüğünü yaptığı ve 2022’de yayımlanan Süregiden Felsefe Antikçağdan Günümüze Filozoflarla Konuşmalar adlı çalışmada Gökberk’in “kitaplaşmamış yazılarını”[9] da derlemiştir.


[1]  Mustafa Günay, Macit Gökberk Aydınlanmanın Sesi içinde ,(İstanbul, Çizgi Kitabevi, 2022) s. 8.

[2] Doğan Özlem,  “Macit Gökberk ve Türkiye’de Felsefe” Macit Gökberk Aydınlanmanın Sesi, s.50.

[3]Gökberk, “Macit Gökberk’le Söyleşi”, Macit Gökberk Armağanı, (Haz.Bedia Akarsu-Tahsin Yücel, Ankara, TDK yay, 1983, )s.8.

[4]Macit Gökberk, Kant ve Herder’in Tarih Anlayışları, (İstanbul, Yapı Kredi Yayınları1997)

[5] Seval Bulutoğlu, Türkiyenin Modernleşme Sürecinde Birey Anlayışları, Hermeneutik Bir Yaklaşım, İstanbul.Üniv Felsefe Bölümü,  Basılmamış Doktora Tezi, s.81.

[6] Betül Çotuksöken, Antropontolojik Açıdan Macit Gökberk’in Söylemi, Age, s.68.

[7] Seval Bulutoğlu,  Macit Gökberk ve Değişen Teknoloji Değişen Dünya , Age, s.236.

[8] Ülker Gökberk, “Kant ile Herder’in Tarih Anlayışlarını Yeniden Okurken Kant İle Herder’in Tarih Anlayışları, Macit Gökberk, ( İstanbul, YKY, 2019) s.10.

[9]Macit Gökberk, Süregiden Felsefe, Antikçağdan Günümüze Filozoflarla Konuşmalar, Der.Mustafa Günay, (İstanbul, Çizgi Kitabevi, 2022) s.11. Günay, 1998 de “Süregiden Felsefe Üzerine Bir Deneme”adlı yazısıyla Macit Gökberk Felsefe Ödül’ünü kazanmıştır. Bkz. Age, Ülker Gökberk Teşekkür yazısı, sf. 15.


Yayınlanma Tarihi: 06 Haziran 2023  /  Son Güncellenme: 07 Haziran 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.