Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 216 – Haziran 2023      Büyükada Âşığı, Tenis Tutkunu Bir Derviş

Büyükada Âşığı, Tenis Tutkunu Bir Derviş


Washington’da yetmiş dört yaşında hayata gözlerini yuman eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve eski CHP milletvekili ekonomist Kemal Derviş’i pek çoğumuz Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’deki başarılı kariyerinin yanı sıra Türk siyasetinin bir döneminde gündeme geldiği politik kişiliği ile tanıyoruz. Vefatının birinci ayında onu anarken, özellikle de Adalılar olarak Kemal Derviş’in gerçek bir ada âşığı, tenis ve deniz tutkunu yönlerini hatırlamak, onu bir kez de yakın Adalı arkadaşlarının anılarında canlandırmak istedik.

Kemal Derviş 10 Ocak 1949’da İstanbul’da doğdu. Bir dönem CHP İl Başkanlığı da yapan Arnavut kökenli babası Rıza Derviş, Knoll, Bayer Schering gibi ünlü Alman ilaç firmalarının ve daha sonra da Philips ve Siemens’in Türkiye mümessilliğini üstlenmişti; ailenin hâli, vakti yerindeydi. Dönemin modern mimarisine ilgi duyan Rıza Bey, İngiliz kökenli Hamson ailesinin Büyükada Nizam’daki arazisi üzerine Kemal Derviş yedi-sekiz yaşlarındayken Sedat Hakkı tasarımı bir ev inşa ettirdi (1956-57).

Soldaki Fotoğraf: Philips Türkiye mümessili Rıza Derviş,
Sağdaki Fotoğraf: Büyük usta Sedat Hakkı Eldem’in Büyükada’da tasarladığı iki evden biri olan Rıza Derviş Evi 1957’de tamamlandı. Özgün hali ile korunan ev günümüzde de “Adalar’ın yaşlanmayan modernleri”nin en iyi örneklerinden biri.  

Almanya ile sıkı ilişkilerini sürdürdüğü dönemde Rıza Derviş, 1939’da Türkiye’ye büyükelçi atanan ve II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin tarafsız kalmasının yanı sıra Türk-Alman saldırmazlık paktının da imzalanmasını sağlayan Franz von Papen’a suikast düzenleneceğini önceden haber alarak suikastın engellenmesine yardımcı oldu. Rıza Bey ile büyükelçinin arasındaki samimiyetin pekiştiği günlerde Rıza Bey  Papen’ın Alman asistanı Gerthi Jeathke ile tanıştı ve evlendi.[1] Çiftin Kemal ve Zeynep adında iki çocukları oldu. Murat Taki Hayatım adlı biyografisinde, yakın dostu Rıza Derviş’in, oğlunu küçüklüğünden itibaren Dışişleri Bakanı olarak yetiştirmeyi hayal ettiğini söylerken şunları da ekliyor sözlerine: “Rıza, Kemal’i, Türkiye’nin gelecekteki hariciye bakanı olarak yetiştirdiğinden bahsederdi. Bu yüzden eğitimi hep ekonomi üzerinedir. Çünkü Rıza Derviş’e göre, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Hariciye Bakanları ve sefirlerin iyi ekonomist olmaları şarttı. Nitekim Sayın Kemal Derviş babasının arzusunu fazlasıyla yerine getirerek dünyanın önde gelen ekonomistlerinden olmuştur.[2]

Kemal Derviş’in Büyükada’dan yakın arkadaşı, şiir gibi tenis oynayışı kadar Fred Astaire’i aratmayacak dans ustalığı ile adanın bir dönemine damgasını vurmuş bankacı Orhan Çolak ise çocukluk ve gençlik günlerini şöyle anlatıyor:

Kemal Derviş ile çocukluğa dayanan bir arkadaşlığımız var ve bu arkadaşlığın kaynağı da Büyükada. Ben ilk defa doğduğum yaz adaya gelmişim, sonra da yazları gelmeye devam ettim, epey bir süredir de yıl boyu adada yaşıyoruz eşim Türkan’la. Doğduğumdan beri adalıyım ama Kemal aslında benden daha çok adalıydı. Büyükada doğumlu değildi ama ilkokulu adada, Taş Mektep’te okumuştu. Hatta ilk eşi Neslihan ile tanışıklığı da sınıf arkadaşlığından. İlkokulu bitirdikten sonra ailesi onu yurtdışına gönderdi. Bütün tahsili ve iş hayatı boyunca da yurtdışında yaşamaya devam etti. Ama ada ile bağlantısı hiçbir zaman kesilmedi. Yazın okullar tatil olur olmaz soluğu adada alırdı. Biz de Nizam’da, aynı mahallede oturduğumuz için önce sokak arkadaşlığı ile samimi olduk, biraz daha büyüyünce bu bir spor arkadaşlığına dönüştü. Son gördüğüm güne kadar da spor, yani tenis, bizi birbirimize bağlı tuttu. Tabi iki kişiyle tenis bitmez; bir kişi daha, bir kişi daha, çift maçları, sen beni yendin ben seni yendim gibi iddialar derken bir çevre oluşturduk. Onların evi Değirmen Plajı’nın bitişiğindeydi ve Değirmen’in de bir tenis kortu vardı, ki hâlâ var. Orada palazlandık, bizim yanımıza babası Rıza Bey de gelirdi; o sıralarda yetmiş yaşındaydı, biz de lise çağlarındaydık. İkimizin de tenisi iyi olduğu için kendimizden büyüklerle de tenis oynayabiliyorduk. Rıza Bey sahanın en yaşlısıydı. Her hafta sonu aramıza bir maçlık katılırdı. Biz ama sabahın dokuzunda gider beşe kadar oynardık. Evleri deniz kenarında çok güzel bir konumdaydı, mimarisi de harikaydı, havuzları vardı fakat hiçbir zaman onların havuzunda bağırıp çağıramadığımız için babasından korkumuzdan biz denize Değirmen’de girmeye, biraz daha büyüyünce kız arkadaşlarımız olduğu için de kulüpte takılmaya başladık. Yanımızda da yine samimi arkadaşlarımız olurdu. Bunların başında da Kemal ile arkadaşlığını ölünceye kadar yürüten kuzenim İlhan (Nebioğlu) vardı. Biraz daha büyüyünce tabi gece çıkmaları ve Anadolu Kulübü yahut Değirmen Gece Kulübü sefaları başladı. Kemal bunlara pek katılmazdı; biz hemen her gece çıkardık. O grup ayrı bir ekipti, spor grubu ayrı bir ekip. Kemal kırk yılda bir gelirdi ama gençlik çapkınlıkları yoktu, ağırbaşlı bir çocuktu. O bu arada ilkokuldan arkadaşı Neslihan ile evlendi, iki tane de çocukları oldu. 

Soldaki Fotoğraf: Kemal Derviş annesi ve kız kardeşi ile
Sağdaki Fotoğraf: Kemal ve Neslihan Büyükada’daki düğünlerinde

Sonrasında Amerika’da ciddi profesyonel mevkilere geldi, daha az adayı ziyaret etmeye başladı; bazen üç, bazen beş gün kalabiliyordu ama her geldiğinde görüşüyorduk.  Nizam koşuşturması değişti ama Kemal Türkiye hükumetinde görev almak üzere buraya geldiğinde dostluğumuz yeniden canlandı. Bakan olarak Ankara’da görevli olmasına rağmen İstanbul’da oturmayı tercih ediyordu. Bu arada ikinci eşi ile evlenmişti; onunla da adaya gelirdi, tekne kiralarlardı, beraber dolaşırdık. Bir gün “Biz İstanbul’a taşınıyoruz ev tuttuk” diye telefon etti. Nerede deyince aldığım cevaba hem şaşırdım hem sevindim: İstanbul’u, Tarabya’yı geçtim, bizimle aynı sitede, iki adım ötemize gelmişti! Yıllar sonra, yeniden komşu olduk ve sıkı dostluğumuz bir kez daha pekişti. Eşi yabancı olduğu için elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık. İşin güzel tarafı, oturduğumuz sitede bir de tenis kortu vardı, bu bizi yeniden teniste birleştirdi; İlhan gelmeye başladı, sitede bir rakipler takımı oluştu. Onun müsait zamanlarında tenis oynardık, balkonda otururduk, Yeniköy’de yemeğe çıkardık. Yakın ekonomi çevresinden gruplara bizi de dahil ederdi. Ben de bu vesile ile beğendiğim ekonomistlerle tanışır, görüşür oldum. Ama işin ilginç yanı, konuşmalar her zaman işin teorik yönü üzerineydi. Asla Ankara’da, hükümette olanlardan bahsetmezdi; bu konuda son derece profesyonel ve etik bir duruşu vardı. Anadolu seyahati yaptık birkaç kez; birlikte Ürgüp-Göreme’ye gittik, gezmek bir yana, ne yaptık, ne ettik orada da bir tenis kortu bulduk, tenis oynadık! Türkiye görevi bitince bu sefer evini boşaltmasına yardımcı olduk. Ondan sonra Kemal’in Türkiye’ye gidip gelmesi kesildi; çocuklarını görmek, gayet medeni ilişkiler içinde olduğu eski eşini ziyaret etmek için kısacık gelir, birkaç gün kalıp dönerdi. Bu uzun süre böyle devam etti, sonra hastalığını haber aldık; İlhan bir-iki defa Londra’ya gittiğinde gördü. Geçtiğimiz ay da vefatının haberi geldi. Çok sağlam bir çocukluk arkadaşımızı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz.

Burada sözü bu kez de Osman Nebî adıyla da bilinen ünlü yayıncı ve yazar Osman Nebioğlu’nun oğlu ekonomist ve Büyükadalı İlhan Nebioğlu’na bırakalım:

Orhan’ın dediği gibi gerçekten de çok etik bir duruşu vardı. Bir de devamlı fikir üreten bir insandı; durmaksızın fikir üretirdi. Ben onun bu yönüne hayrandım. Saatlerce konuşurduk. Her şeyden önce çok büyük bir Türkiye sevdalısıydı. Türkiye’den bahsederken hemen ikinci bir cümle de Büyükada’ydı, başka bir şey değil. O derece adaya tutkundu ve daimi üzüntüsü, Türkiye’nin hiçbir zaman hakettiği yerde olmamasıydı, bundan hep yakınırdı. Hatırladığım bir şey de şu: muazzam bir dil kabiliyeti vardı. Annesi Gertha Alman’dı ama bir Almanca konuşurdu Kemal, Alman’dan iyi. Fransızcası ve İngilizcesi de aynı şekilde şahaneydi. Hiç unutmam, bir toplantıdaydık bakan olduğu dönemde, İngilizce bir konuşma yapacaktı, konuşmadan sonra sıra soru-cevap bölümüne geldi. Bir Alman bir soru soruyordu, “Almanca cevap verebilir miyim?” diyerek direkt Almanca’ya geçip gümbür gümbür anlatıyordu. Arkasından biri Fransızca soru sordu, aynı şekilde muazzam bir Fransızca ile cevapladı. Bu arada simültane çeviri yapanlar odadan haykırarak çıktılar, “Biz bunu tercüme edemeyiz, bizde yok böyle bir Fransızca” diye! Hazırlıklı olmadığı bir soru karşısında aynı konuyu üç, hatta dört dilde aynı akıcılıkla anlatabiliyor olması görülmemiş bir şeydi. Catherine Türkiye’den ayrılmasında önemli bir rol oynadı aslında; Türkiye’e ısınamadı, hep Amerika’ya dönmek istedi.


Çocukluktan bugüne Adalı dostlar (soldan sağa): Kemal Derviş, İlhan Nebioğlu, Orhan Çolak.

Kemal ise çok istiyordu yeniden Büyükada’ya gelmek, hatta son günlerini adada geçirmek. Ada’daki ev tabi çok enteresan. Kemal gençliğinden beri arkadaş grubu geldiğinde adadaki eve sokmak istemezdi, hep başka yerlerde buluşmayı tercih ederdi çünkü evdeki havuzdan dolayı büyük bir kompleksi vardı. Sosyal demokrat bir adam ve evde devasa bir yüzme havuzu… Babasına çok kızardı bu yüzden, yüzmeyi çok severdi ama havuzda değil! “İnsanları çağıramıyorum” derdi. Prof. Besim Üstünel vardır, adaya da gelirdi, Kemal’e hep takılırdı, “Senin eve gelelim de havuzda yüzelim” diye, Kemal de kıpkırmızı olur kızardı ona. Misafir gelince evin başka tarafına alırdı havuz gözükmesin diye! İlginç bir alçakgönüllülüğü vardı.

Rıza Bey çok otoriterdi. Hepimiz korkardık ondan. Annesi Gertha da çok otoriter bir kadındı. Çocukken evlerine giderdim, yemeğe otururduk, annesi hemen gelir, “Essen und schlafen bitte Kemal” (ye ve uyu lütfen Kemal) der, sonra da bana dönüp “los, los” (hadi hadi) yapardı, ben de giderdim. İlkokuldan sonra İsviçre’de yatılı okulda okumuştu Le Rosey’de, evde de aynı yatılı okul disiplini hakimdi. Biz tabi çocukluk arkadaşıydık. Babam Almanya bağlantısı üzerinden Rıza Bey ile çok iyi arkadaştı. Babam Berlin’de okuduğu için beraber Botschaft’a gider-gelirlerdi. Gertha sefaretten ayrılmaydı.

Kemal gündemde olmaktan, dikkat çekmekten hiç hoşlanmazdı. Bir keresinde TÜSİAD Kemal için bir yemek daveti düzenlemişti. Bana sordu o zaman ekiptekiler, nasıl aldıralım Kemal Bey’i diye, “ben getiririm” dedim. Eski bir Murat 124’üm vardı; ben direksiyonda o yanımda gittik. Herkes kapıda bekliyor. Davet sahipleri geldi kapıyı açtılar, Kemal çıktı. Bana bir kızdılar! Halbuki Kemal görünmez olmak istiyor, öyle hususi arabalar, kortejler falan hiç ona göre değildi. Katiyen davet kabul etmez, yemeklerde misafir edilmeyi istemez, hesabı paylaşmakta ısrar ederdi. Londra’da da bana geldiği zaman Queen’s Club’a üyeydim ben, tenis oynayacağız, illa parasını o ödeyecek, halbuki üye benim, kabul etmezler.

Kemal de haliyle çok disiplinliydi. Akşam erken yatar, sabah erken kalkar, toplantıdan ya da lokantadan çıkardı “saat 10’da yatakta olmam lazım” diye. Neslihan’la da evlendiği zaman büyük olay olmuştu bu kadar genç yaşta evlendi diye ama ne güzel oldu, Londra’ya, oradan Amerika’ya gittiler, çocuklar (Erdal ve Erol) doğdu. Londra’da da öyleydi; parası var pulu var, git Chelsea’de ev tut değil mi? Yok, o gider yine Londra’nın bir kenarında bir apartman dairesine yerleşirdi! Hem Türkiye, hem ekonomi dünyası hem de biz arkadaşları için çok acı oldu vefatı. Müthiş bir beyindi.

Kemal Derviş, 8 Mayıs 2023’de hayata gözlerini yumdu. Siyaset ve ekonomi dünyasındaki yeri bir yana, gerçek bir Büyükada âşığı, tenis tutkunu, sıkı yüzücü, kayakçı, müşfik bir baba ve iyi bir dost olarak anılarda yaşamaya devam ediyor. 


[1] https://www.milliyet.com.tr/siyaset/anne-dervis-papenin-sekreteri-cikti-5288809

[2] https://www.milliyet.com.tr/pembenar/dervis-in-kaderi-cocukken-cizildi-5215451


Yayınlanma Tarihi: 06 Haziran 2023  /  Son Güncellenme: 07 Haziran 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.