Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 222 – Aralık 2023      Can Şafak ile Altıncı Süit üzerine: “En çok istediğim şey Bingöl Abi’nin bu kitabı görebilmesiydi.”

Can Şafak ile Altıncı Süit üzerine: “En çok istediğim şey Bingöl Abi’nin bu kitabı görebilmesiydi.”


Bingöl Erdumlu ve Can Şafak kitabın hazırlık söyleşileri sırasında. Haziran 2015

Kasım ayı sonunda Ekin Kitap’tan yayınlanan ve Adalı Yayınları üzerinden de dağıtıma sunulan Altıncı Süit – Bingöl Erdumlu Kitabı emek tarihi yazarı Can Şafak’ın Bingöl Erdumlu ile yaptığı bir nehir söyleşi. Bingöl Erdumlu’nun dünyaya gözlerini açtığı 26 Eylül 1944’ten Büyükada’da bizlere sonsuza kadar veda ettiği 19 Ağustos 2022’ye kadar dopdolu geçen hayatının bütününü ele alıyor. Kendi ifadesiyle “hem zaman içinde ve hem de mekân olarak da yayılmış bir hayat…”

Kitapta Bingöl Erdumlu’nun hayatının ekseninde ve onu gözünden Ereğli’deki, Aliağa’daki sendika mücadelesi, 12 Mart yılları, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 1968-1977 dönemine dair gözlemleri yer alıyor. Erdumlu, on kurucu Genel Komite üyesinden biri olduğu Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) sürecine dair içerden tanıklıklarını ve değerlendirmelerini aktarıyor. Böylece Necmettin Giritlioğlu, İsmet Demir, Hüseyin Cevahir, Yusuf Küpeli, Ulaş Bardakçı, Mahir Çayan ve ’68 kuşağının pek çok devrimci işçi ve öğrenci lideriyle ilgili bilinen bilinmeyen yaşanmışlıklar da su yüzüne çıkıyor.

Sonrasında 12 Eylül yılları… Bir kauçuk botla ve tek kürekle Yunanistan’a geçiş, oradan Doğu Almanya, Hollanda… Barış mücadeleleri, dur durak bilmeyen uluslararası dayanışma çabaları. Ve Küba, Nikaragua… Nikaragua’da Sandinistler’in arasında yaşadığı deneyim ve Latin Amerika üzerine anlattıkları özellikle ilgi çekici ve düşündürücü.

Kitabı hazırlayan Can Şafak, “Kitaba Altıncı Süit adını Bingöl Erdumlu vermişti.” Diyor.  “Johann Sebastian Bach’ın Altıncı Süit’i onun yıllar yıllar süren sessizliğinin, söylemek, duyurmak istediklerinin artık zamanının gelmekte olduğunu çağrıştırırdı ona. Gerçeğin, gerçekliğin zamanı gelmekteydi. Altıncı Süit – Bingöl Erdumlu Kitabı deneyimlerin kolektif bilince ulaşabilmesi amacıyla özellikle yarınlara, genç kuşaklara seslenmektedir.” Diye de ekliyor.

Kitaba www.adaliyayinlari.com üzerinden ulaşmak ve satın almak mümkün.

Bingöl Erdumlu ile nehir söyleşiyi yapan ve kitabı yayına hazırlayan Can Şafak ile konuştuk. Daha yayınlandığının ilk günlerinde sosyal medya üzerinde kitaba ilişkin tartışmalara da kısaca değinme imkanı bulduk bu söyleşide.

Bingöl’ü tanımayanlar, ama daha da çok tanıdığını düşünenler, yaşamlarının bir noktasında yolları kesişmiş olanlar için soruyorum. 2015’de başlayıp 2017’ye kadar süren nehir söyleşi sürecinde tanıdığın Bingöl’ü bize anlatır mısın?

Bingöl Abi’yle yollarımızın kesişmesi bu kitap çalışmasının biraz daha öncesine dayanıyor. Ama bu iki yıllık söyleşi sürecinde bütün hayatını didik didik öğrendim, çok yakın olduk, öyle ki abi-kardeş olduk diyebilirim. Onu çok geç tanıdım diye hep hayıflanırım.

Bir taraftan engin bir bilgi ve deneyim yüklü bir büyük entelektüeldi, ondan çok şey öğrendim. Çok meraklı bir insandı. Her şeyin arka planını araştırır, başka başka açılardan bakabilirdi. Çok yönlüydü. Çok iyi bir edebiyat okuruydu. Müzik, resim ve sinema başta olmak üzere güçlü bir sanat tutkusu vardı. Johann Sebastian Bach’ı çok severdi ki kitaba adını veren Altıncı Süit Bach’ın muhteşem eseridir. Bingöl abi, çello -viyolonsel- öğrenmiş ilerleyen yaşlarında. Hieronymus Bosch ve Pieter Bruegel hayran olduğu ressamlar arasındaydı. Adada hemen her hafta ya bir Bruegel ya da bir film gösterisi örgütlerdi. Gösterimin öncesinde hazırladığı slaytlar eşliğinde harika sunumlar yapardı. Öyle ki, kitabın ön kapağında Bosch’un Kayıp Evlat, arka kapağında ise Bruegel’in Babil Kulesi tablolarının yer almasını istemişti. Daha sonra Aliağa’da işçilerle olan o harika fotoğrafın kullanılmasına karar verdik. Kitaba Bingöl Erdumlu Kitabı alt başlığını ben koydum. Bingöl abi kitaba adının konmasını istememişti ama bu defa onu dinlemedim.

Aydınlık bir kültür insanı ve gerçek bir entelektüeldi ama diğer yandan da sıkı bir eylem adamıydı. Bizim zamanımızda bir slogan vardı sen de bilirsin: “Gidilen yolda esnek hedefte kararlı!” Bana hep Bingöl Abi’yi hatırlatır. Şöyle ki, Bingöl Abi gidilen yolda da esnek değildi. Çok sağlam ilkeleri olan bir insandı. Hayatı boyunca inandığı yolda yürümüş, hiçbir zaman köşesine çekilmemiş bir devrimciydi. Ereğli’den Aliağa’ya sendika kavgalarına, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) sürecinden Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) örgütlenme mücadelelerine, Avrupa’da sosyalizm ve barış süreçlerine kadar sürekli eylem içinde olmuş. Bu arada Nikaragua’daki gözlem ve değerlendirmelerinin Latin Amerika’daki devrimci süreçlerin özgünlüğü ve karşılaştırmalı bir perspektif sunması açısından son derece ufuk açıcı olduğunu da söylemeliyim. Nihayet Büyükada’da dernek çalışmalarının, siyasi süreçlerin içindeydi her zaman.

Kedileri, köpekleri, martıları kısaca hayvanları çok severdi. Sibel’le birlikte evlerinde o kadar çok kedileri vardı ki… Hâlâ da varlar. Tabii ki, sevimli köpeği Fındık. Çok güzel bir insandı Bingöl Abi.

Başta THKP-C’nin kuruluş öncesi ve sonrası olmak üzere Dev-Genç’le ilgili bu kadar içten, bu kadar detaylı bir anlatısı olmamıştı, doğrudan bu kuruluşa katılan az sayıda insandan birinin. Ve de bu kadar cesur ve eleştirel. Neye bağlıyorsun bunu? Neydi bunca yıl sonra Bingöl’ü bunları anlatmaya, paylaşmaya iten?

Cesur bir insandı. Gerçekten korkmayacak kadar… Danton’un, “Gerçek… şu buruk gerçek!” sözünü çok sever tekrarlardı. Kitabın girişine bu sözü koymuştuk. Sibel’le mezar taşına da bu sözü yazdık. Mitolojiyi değil gerçeği anlatmak istiyordu genç kuşaklara. Söyleyecek çok sözü vardı ve sonunda söyledi de. Yıllarca zihninde taşıdıklarını, yaşadıklarını genç kuşaklara, özellikle genç kuşaklara anlatmanın zamanı geldi diye düşünmüştü. Altıncı Süit de bu yıllarca bekleyişi simgeliyor. Zamanında bir türlü layıkıyla çalamadığı Bach’ın bu D majör viyolonsel süitini henüz zamanı gelmedi diye yıllar sonrasına bıraktığını anlatmıştı bana. İşte Bach’ın bu ölümsüz eseri artık gelen zamanı çağrıştırıyordu. Artık konuşmalıydı.

İtirafçı ya da işbirlikçi gibi, sol harekette tarihinde çok alışıldık suçlamaları biliyoruz. Ders çıkarmayı, öğrenmeyi engelleyen bu suçlamalar, kitap yayınlanır yayınlanmaz, daha ilk günden ortalığa saçılıverdi. İtirafçılık günümüzün deyimi. Geçmişte daha çok ajanlıkla itham vardı. Kitabı okuyunca ve üzerine konuşulanları da duyunca ben bir kez daha geçmişten taşıdığımız sol çocukluk hastalıklarının ne kadar yapısal olduğunu anladım. Doğrudan içeriden, yapıldığını düşündüğü her yanlışı kendisine de bağlayan, vicdanlı ve bir o kadar da derinlikli-entelektüel değerlendirmelerle dolu bir hesaplaşma ile karşı karşıyayız burada. Üstelik bu hesaplaşma kendisiyle öncelikle. Bir dönemle de sınırlı değil. Oldu bitti, hadi bana eyvallah demeyen, sonsuz bir merakla, gözüpeklik ve diğerkamlıkla yaşadığı pratiği yaşamının sonuna kadar sorgulayan, sorgulamakla kalmayıp dünyanın dört bir tarafında deneyimleyen bir insan var karşımızda. Bunu yapabilen kaç insan var bilmiyorum. Ne diyorsun bu suçlamalara?

Çok üzücü. Gerçekten çok üzücü. Senin de dediğin gibi geçmişte sıklıkla ve zaman zaman da haksızca yerli yersiz kullanılan “ajan” ya da “polis” suçlamaları bizim kuşağın hâlâ belleğinde. Yıllarca uluorta yapılan bu yaftalamalarla kim bilir ne haksızlıklar da yaşandı. Bu noktada, bugün ortaya serilen suçlamaların “itirafçılık” adı altında eski kuşak solcular arasından çıktığını da tespit etmek lazım. Bu bizim kuşağın ya da daha önceki kuşakların senin de söylediğin gibi geçmişten taşıyıp getirdiğimiz sol çocukluk hastalıklarının ne kadar yapısal olduğunu gösteriyor. Sevindirici olan genç kuşakların jargonunda artık bu sözcüklerin çok da yer bulamıyor olması. Bu biraz da devrimci mücadelenin illegal koşullarının değişmiş olmasındandır sanıyorum.

Kitabı tek cümleyle özetlemeye kalksan nasıl tanımlardın?

Çok yönlü ve gerçek bir entelektüel olan Bingöl Erdumlu, evrensel ya da küresel bir eksende, uluslararası süreçleri de gözeterek Türkiye soluna dair bir tartışma açıyor, çözümlemeler getiriyor, değerlendirmeler yapıyor. Bence kitabın ayırıcı yanı bu.



Kitabın yayınlanması da yılları alan bir macera oldu sanıyorum. Taner Akçam kitaba yazdığı önsözde bunu anlatıyor ama bir de senin ağzından öğrenmek isteriz.

Sevgili Taner Akçam, kitabın yayımlanması arayışı içinde bana çok destek oldu. Güç verdi. Yazdığı önsözle kitaba değer kattı. Taner bu süreçte yaşadığımız macerayı da önsözünde özellikle vurgulamış. Gerçekten de kitaba benim yazdığım sunum yazısı Mart 2017 tarihini taşıyor. Neredeyse yedi yıl olmuş. Bütün bu süre boyunca kitabın yayımlanması için mücadele ettik. Yayınevlerinden her defasında geri döndü. Herhangi bir gerekçe sunmayanlar olduğu gibi daha açık ve daha dürüst bir tavır içinde olarak, sol içinde bir tartışma yaratacak kaygısını öne süren yayınevleri de oldu. Böyle bir kitabı kendi yayın politikalarına uygun bulmadıklarını belirttiler. Oysa en çok ihtiyacımız olan şey, özellikle de sol içinde tartışma değil mi? Diyalektik bir yöntem olarak bunu gerektirmiyor mu? Bunun yerine popüler, yaratılan mitolojinin içinde kalan söylemler revaçta. Aykırı bir ses duymak istemiyoruz pek. Hatalarımızı konuşmuyoruz, görmüyoruz ve işte bu yüzden de ders çıkaramıyoruz. Sonuçta kitap 2023 yılı biterken yayımlanabildi. En çok istediğim şey Bingöl Abi’nin bu kitabı görebilmesiydi. Olmadı. Bugün bundan bir anlam çıkarmaya çalışarak, kitap Bingöl Erdumlu hayattayken neden yayımlanmadı diye soranlar var. Ben de onlara soruyorum: Nedeni siz olabilir misiniz? Sizin gibi düşünenler?


Yayınlanma Tarihi: 08 Aralık 2023  /  Son Güncellenme: 08 Aralık 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.