Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 223 – Ocak 2024      Çamaltı Burnu-I Batığı

Çamaltı Burnu-I Batığı


Denizyaran-3 teknesi güvertesinde Çamaltı Burnu-I kazı ekibi (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Geçtiğimiz Ağustos ayında uzun yıllardır restorasyon süreci devam eden ve nihayet ada kültürüne kazandırılan Avni & Jale Özken Marmara Adalar Müzesi’nin[1] açılışının yapıldığı gün birçok hemşerim gibi ben de oradaydım. Düşünün gerçekleştiği ânı göremeyen Avni Bey’in yokluğuyla içimiz buruk olsa da 1992[2] yılından beri dillendirilen adaya bir müze kazandırma hayalinin galip geldiğini görmek ve bu anlara tanıklık etmek gerçekten çok keyifliydi. Müze etnografik açıdan henüz beklentiyi karşılamasa da zamanla adalıların da sahip çıkarak içeriğinin zenginleştirileceğine şüphe yoktu. Eser açısından en zengin bölüm, Avni Bey’in seneler içinde topladığı ve bağışlarla da gelişen amfora koleksiyonuydu. Müzenin zemin katındaki sualtı arkeolojisine ayrılan bölüme adım attığım esnada adeta bir zaman tünelinin içine girmiş ve on üç-on dört yaşlarıma geri dönmüştüm…

2000’li yılların başıydı, Prof. Dr. Nergis Günsenin’in Çamaltı Burnu-I kazısı ve dalışlarına dair bazı sahneler canlanıvermişti zihnimde. Her sabah on beş-on altı kişilik bir ekip, adanın balıkçı reislerinden Erdoğan Denizyaran’ın Denizyaran-3 ve bir süre de Engin Algan’ın Yusuf Dayı adlı tekneleriyle dalışa gitmişlerdi. Eski konserve fabrikasının iskelesine bağlanan tekneden teçhizat ve dipten çıkan buluntular kazı evine taşınır, ertesi gün de aynı iskeleden hareket edilirdi. Sabah erken saatte yola çıkan tekne, Kole Burnu’nu dönerek Çınarlı köyü istikametine doğru yol alırdı. Ekip neredeyse bütün gün kazı alanında kalır, bilimsel çalışmalarını büyük bir disiplin içinde yürütürdü. Öğle yemeği önceden hazırlanmış kişi başı bir yarım ekmek sandviçten ibaretti Erdoğan Reis’in hatırladığına göre.[3] Akşamsa gün batımına yakın limana dönerlerdi. Ada’ya dair farkındalığımın ve hislerimin yoğunlaştığı zamanlardı. Annem ve birkaç öğretmen arkadaşıyla birlikte arkeoloji kazısı sonrasında yüzeye çıkarılmış amforları görmeye gittiğimizi hatırlıyorum. Kazı ekibinin denizden çıkan amforları istifledikleri ve sergiledikleri yer ise, günümüzde kebapçı haline getirilen eski Konserve Fabrikası’nın bir bölümünde yer alıyordu. 1960’lı yılların sonuna doğru atıl kalan bu fabrikayı Marmara Belediyesi kurucu başkanı merhum Ahmet Enön, 1972 yılında Belediye adına satın alarak Marmara Adası’na kazandırmıştı. Ülkemizde bilime ve bilim insanlarına bakış açısı, verilen desteklerin yetersizliği hepinizin malumu. Oysa Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilirken bütün yük Dr. Günsenin’in omuzlarındaydı. Hem kalabalık bir ekibi yönetiyor hem bilimsel çalışmaların belli bir disiplin içinde yürümesine özen gösteriyor hem de bütün bunların dışında gelişen imkânsızlıklarla, türlü sıkıntılarla uğraşıyordu. 1998-2004 yılları arasında dalış ve saha çalışmalarını Marmara Adası’nda sürdüren Dr. Günsenin, kişisel çabalarıyla büyük emek sarf ederek yapılan Sualtı Arkeoloji çalışması için sponsorlar bulmuş, hatta Rahmi M. Koç Müzesi’ne ait Selçuk Kolay yönetimindeki özel araştırma gemisi M/V Saros ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı bünyesinde faaliyet gösteren TCG Işın gemisinin Ada’ya gelişine ve doğal olarak sualtı arkeoloji çalışmalarına katılımlarını sağlamıştı. Sualtı inşa ve gemi kurtarma işleri yapan duayen balıkadamlardan Enes Edis de teknik destekle ekibin yanında olmuştu. Denilebilir ki kazıya emek veren herkes büyük fedakârlıklarda bulunmuştu.

Solda: Rahmi M. Koç Müzesi, M/V Saros araştırma gemisi (H. Can Yücel efemera arşivi).
Sağda: Nergis Günsenin Dalış öncesi (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Ada’da hayatın olağan akışı dışında iskeleye uğrayan her gemi merak uyandırır ve halkın, özellikle de çocukların ilgisini çeker. Bendeniz de her gün dalış sonrasında Marmara vapur iskelesine bordalayan bu askeri gemiyi hayranlıkla izler, balıkadam elbiseli birinci sınıf dalgıçlarla sohbet etmeye çalışırdım.  Saros gemisininse baş tarafında alışılmadık gagaya benzer uzantısı ve güvertesindeki vinçleri bir hayli ilginç gelmişti. Şayet Çınarlı’da demirde kalmışsa TCG Işın, bazı ihtiyaçlar için geminin her iki yanında bulunan ve personel taşımaya yarayan önden kapaklı küçük çıkarma teknelerinin muazzam motor gürültüleriyle sabahları geçtiklerini dün gibi hatırlarım. Kaderin cilvesi midir bilinmez? Okulumu bitirip vatani görevimi yaptıktan sonra başladığım ve hâlâ çalıştığım firmada ekonomik ömrünü doldurarak emekliye sevk edilen, Pearl Harbour’da 1943 yılı inşa edilmiş A-589 borda numaralı TCG Işın’ın yerine yapılacak yeni Işın’ın inşasında alın teri dökmek de varmış kısmetimde…

Kurtarma ve Sualtı Komutanlığından (eski) TCG IŞIN seyir esnasında (SGTV, Bilal Karataş arşivi)

Elbette ki bazı duyarlı vatandaşlar Dr. Günsenin’in bu uğraşına elden geldiğince omuz vermeye de çalışmıştı. Örneğin Belediye meclis üyesi Mustafa Erbil rutin bir toplantı esnasında, Ada’nın geleceği ve kültürel zenginliği açısından çok önemli bir çalışma yapıldığını vurgulayan bir konuşma yaparak diğer meclis üyelerinin de oybirliği ile Belediye’ye ait iki binanın beş yıllığına tahsisinin gerçekleşmesini sağlamışlardı. Bunlardan ilki eski Belediye binası ki daha sonra İlçe Emniyet Müdürlüğüne tahsis edilmişti, ikincisi ise kapatılan Konserve fabrikasının bir bölümüydü. Burası ‘kazı evi’ ve ‘laboratuvar’ olarak düzenlenmişti. Giriş katına dalışta kullanılan malzemeler konulurken, her gün dalış elbiseleri ve kıymetli araç-gereç tuzlu sudan arındırılır, tüm teçhizat tatlı su ile yıkandıktan sonra kurutulurdu. Arka bölüme ise kazı alanından çıkarılan amforaların konservasyonu için havuzlar inşa edilmişti. İlk başlarda ekibin hava tüplerinin dolumunu Erdoğdu Ertaş sahibi olduğu kompresör vasıtasıyla yapmıştı. Üzerinde çalışma yapılarak raporlanması tamamlanan amforalar üst katta yan yana istiflenmişlerdi. Yapılan kazılar sonrası çıkarılacak eserlerin Marmara Adası’nda sergilenmesi için Dr. Günsenin ve merhum Belediye Reis’i Ahmet Enön çok uğraşmış ancak bu arzuları gerçekleşememişti. Avni Özken’in önderliğinde kurulan ve açılışı 11 Ağustos 2023 tarihinde yapılan Marmara Adalar Müzesi’ne de Dr. Günsenin’in önemli katkıları olmuştu.

Dr. Günsenin’in karşılaştığı ödenek yetersizliklerinin üstesinden bir nebze olsun gelebilmek düşüncesiyle ‘Keresya’ sahilindeki lokantada ve Kole plajında Tayfun Erbil’in çalıştırdığı ‘Aborda’ lokantasında birer yemek organizasyonu yapılmıştı. En çok üzerinde durdukları mevzu ise iaşe kısmıydı. Neredeyse tüm günü kazı alanında geçiren ekip için nam-ı diğer Çaçi Rıza (Denizyaran)’nın eşi Rabia Hanım üç ay boyunca eski belediye binası önünde sıcak yemek pişirmiş, bazı duyarlı adalılar da evlerinde hazırladıkları atıştırmalıkları öğrencilere getirmiş, biraz olsun noksanlar tamamlanmaya çalışılmıştı. Selmin Sarıgöllü Ergüden Hanım ise, başta çocuklar olmak üzere farkındalığı arttırmaya çalışmış, adadan birkaç simayı ve adalı gençleri ailelerinden müsaade alarak tekne ile dalışa götürmüş gözlem yapmalarını sağlamıştı. Avşa Adası’ndaki höyüğü öğrencilerine göstermek isteyen Dr. Günsenin ve ekibinin intikalini sağlayan tekneye bazı vatandaşlar da belli bir ücret karşılığında alınmış, kendilerine konu hakkında bilgi verilirken toplanan cüzi ücretler, ekibin harcamaları için kullanılmıştı. Örneğin Çamaltı Burnu-I kazısı armalı beyaz tişörtler bastırılmış, bunların geliri ile küçük de olsa madden katkılar sunulmaya çalışılmıştı. Ada’ya dair biriktirmeye çok küçük yaşlarda başladığımdan giydiğim bu tişörtlerden birini de saklamıştım.

Çamaltı Burnu-I kazısına destek amaçlı basılan tişört üzerindeki arma (H. Can Yücel arşivi).

Kısıtlı zaman diliminde adalılarla yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgiler ışığında hatırımda kalan birkaç sahneyi canlandırmaya çalıştım. Şimdi biraz da hikâyenin asıl kahramanın Dr. Günsenin’in bilim dünyasına kazandırdığı ‘Çamaltı Burnu-I’ batığına ve yedi yıllık saha çalışmasına bir göz atalım.

Marmara Adası, kazı evi önünde: Çamaltı Burnu-I kazı ekibi ve onları ziyarete gelen dönemin Turizm ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Türkiye’nin sualtı mirası, 1960’lı yıllardan bu yana ve daha sonra Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü’nü (INA) kuran Prof. George Bass tarafından araştırılıyordu. Ancak 1992 tarihinde “Bin Yıldır Şarap ve Amfora Üreten Kutsal Dağ” başlıklı bilimsel makalenin yazarı, Dr. Günsenin[4] Ganos (Gaziköy)’daki antik amfora fırınlarını araştırırken bölgedeki balıkçıların ağlarına takılan seksen-yüz metre derinliklerdeki amforaların izinden Marmara Adası’na ulaşmıştı. Dr. Günsenin ve ekibi Marmara Adası ve çevre adaların sualtını avcunun içi gibi bilen eski sünger avcısı ve adanın en deneyimli dalgıcı Erdoğdu Ertaş’ın mihmandarlığında birçok dalış gerçekleştirmişti. Böylelikle Türkiye’de ilk kez Türk bilim insanlarının yönetimindeki Çamaltı Burnu-I sualtı arkeoloji kazısının ilk adımları atılmış oldu. Dr. Günsenin, Marmara Adaları çevresinde yaptığı bu araştırmalar sırasında on altı arkeolojik alan tespit edilerek bilim dünyasına kazandırılmıştı. Bunlardan sekizi ‘Ganos’ tipi (Günsenin tip 1 amforalar) amforalardı. Tekmezar-I, Bizans döneminin en büyük gemilerinden biriydi; yaklaşık yirmi bin amfora kargo yüküne sahip olduğu düşünülüyordu. Bir diğer batık çatı kiremitleriyle doluyken, bir başkası künk yüklüydü. Makaleye adını verense deniz ticaretinin son amfora örneklerini taşıyan Çamaltı Burnu-I batığı idi. Mimari mermerler içeren yeni bir batık da Ekinlik Adası’nda keşfedilmişti. Bu batığın önemi, Geç Antik Çağ’da, Marmara Adası’nın mermer ocaklarından geldiği düşünülen bir mermer yükünün ilk keşfi olmasıdır. Sualtı araştırmalarının sonuçlarına ilişkin detaylı raporlar, çeşitli uluslararası kongrelerde sözlü olarak sunulmuş ve bilimsel dergilerde çok sayıda makale  yayınlanmıştı. Bu noktadan daha ileri gitmek içinse bir kazı yapılması gerekmekteydi.[5]

Ekinlik Adası Mermer Batığı (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

1204’te Dördüncü Haçlı Seferi Konstantinopolis’i ele geçirmiş ve 1261’e kadar varlığını sürdürecek yeni bir Latin İmparatorluğu kurulmuştu. Bu dönemde veya hemen sonrasında, Bizans şarap amforalarını taşıyan bir ticaret gemisi, Marmara Adası’nın kuzeybatı kıyısındaki Çamaltı Burnu’nda batmıştı. Bu enkaz arkeolojik, tarihi ve ekonomik çeşitli nedenlerden dolayı kazılmak üzere seçilmişti… Çünkü bu dönemin gemi inşa teknolojisi hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Arkeolojik kanıtlar, yalnızca belgesel kaynaklardan bilinen ticari faaliyetlerin daha iyi anlaşılmasına ölçülemez derecede katkıda bulunacaktı. Kargonun kendisi henüz hiçbir şekilde araştırılmamıştı. Çamaltı Burnu-I batığının taşıdığı amforalar, ahşap fıçılara geçilmeden önce deniz ticaretinde kullanılan son amforalardandı.

Geminin kargosu eğimli ve kumlu dip yapısında yirmi ila otuz iki metre derinliklerde bulunuyordu.  Otuz iki metrede büyük amforalar vardı. Bu batıkta ayrıca üç kırık çapa (iki ‘Y’ ve muhtemelen ‘T’ tipi) ve Günsenin  tipolojisinde  Tip-3 amforalar bulunmuştu. Yaklaşık on yedi metre uzağında ise on beş adet ‘Y’ tipi, on bir adedi ‘T’ 4 adet te tanımlanamayan olmak üzere toplamda otuz adet çapa (çapaların çoğu büyük olasılıkla Çamaltı Burnu-I batığına aitti) bulunmuştu. Literatüre ilk kez giren dört tip amfora ise Dr. Günsenin’in ismine atfen bilim camiasının teveccühü ile Günsenin-I, II, III, IV olarak isimlendirilmişlerdi.[6]

Yukarıda günümüze dek bilim camiasınca Günsenin adıyla yirmi sekiz farklı tipte tescillenmiş amforalardan, Günsenin-I, II, III ve IV Tip amforalar görülmektedir (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi www.nautarch.org ).

1998 yılı çalışmalarında 11 Eylül – 3 Ekim tarihleri ​​arasında iki yüz on üç dalış gerçekleştirilmiş, bu dalışlarda kazı alanının şeması tamamlanmıştı. Bu arada yüz altmış adet de amfora etiketlenmişti. Kazılarda çıkarılan amforaların kulplarının omuzlarla buluştuğu yerde monogram damgaları bulunmaktaydı. Kargo amforalarına ek olarak, kargo olduğu düşünülen ancak muhtemelen başka mal veya emtialar da taşıyan, benzer tarza sahip birkaç farklı türde saklama kavanozu da bulunmuştu. Gemi kargolarına ait olmayan tek kulplu çömlekler, pişirme kapları, sırlı tabaklar, sgraffito tabak ve fincan gibi çeşitli seramik eşyaların, dönemin Bizans seramik tipolojilerine önemli katkılar sağlayacağı düşünülmüştü. Gemi aynı zamanda tamir edilecek veya hurda demir olarak kullanılacak iki düzineden fazla kırık çapayı da taşımaktaydı.[7]

Solda ilk çalışmalar neticesinde Günsenin Tip-4 amforaları üzerinde bulunan monogramlar görülmekte (Nergis Günsenin, Neriman Özaydın Marmara Adası Çamaltı Burnu-I Batığı 1999/2000, s.385).
Sağda ise kazı alanından çıkarılan ‘T’ ve ‘Y’ tipi çapaların teknik çizimleri yer almaktadır (Nergis Günsenin, Neriman Özaydın Marmara Adası Çamaltı Burnu-I Batığı 1998, s.347).

Çamaltı Burnu-I batığından çıkarılan seramik tabaklarlar (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

2001 sezonu için Dr. Günsenin, “Birçok açıdan en verimli sezonumuz oldu. Çamaltı Burnu’nun genç ekibi, Türk üniversitelerinin hemen hemen tüm arkeoloji bölümlerinden gelen üyelerle büyüdü ve ABD üniversitelerinden yabancı öğrencileri ağırladık. Dünyaca ünlü arkeolog Jay Rosloff da katılımcılar arasındaydı. En mutlu zamanımız, alanımızın en seçkin ve öncü arkeoloğu, George Bass’ın ziyaretiydi.”[8] demektedir.  2001 yılında dokuz yüz doksan beş bilimsel dalış yapılırken, dört yıl içinde toplam dalış sayısı bin dokuz yüz yetmiş altıya ulaşmıştı.[9]

Ortaya çıkarılan eserler arasında amforalar, mutfak eşyaları, sırlı seramikler, metal objeler, cam parçaları ve tekne kalıntıları da yer almaktaydı. 2002 ve 2003 yaz sezonlarında, gemi enkazıyla ve kargonun geri kalanıyla ilgili otuz çapanın kaldırılması ve amforaların depolarının sınırlarının belirlenmesine çalışılmıştı.[10]

Kazı alanındaki çapaların yüzeye taşınması (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Benim de makalemin yazım aşamasında çokça faydalandığım, uzun yıllar süren araştırmalar ve saha çalışmaları neticesinde elde edilen buluntularla beslenen web sayfası nautarch’da Çamaltı Burnu-I kazısı ile ilgili çalışmalara ve fotoğraflara yer verilmektedir. Dalışlarla ilgili önemli bir ayrıntıyı da Dr. Günsenin’in kendisinden dinleme fırsatım olmuştu; “Çamaltı Burnu-I kazılarında: sabah yirmi sekiz dakika, öğleden sonra (dört buçuk saat aralıkla) on sekiz dakika olmak üzere günlük kırk altı dakika dalış yapılmıştı.”[11]

Günümüzde İstanbul Üniversitesi ‘Yenikapı Antik Liman’ kazılarının Başkanlığını yürüten ve aslen Marmara Adası /Gündoğdu köyünden Prof. Dr. Ufuk Kocabaş da Çamaltı Burnu-I kazısına katılarak, kazı alanında bulunan ‘Y’ ve ‘T’ tipi çapalarla ilgili çalışmalarını bir doktora tezi haline getirmişti. Tezinden küçük de olsa bir bölümü paylaşmama izin verdiği için huzurlarınızda kendisine bir kez daha teşekkür ederim.

“Çapalar üzerindeki sualtı çalışmaları, 2003 ve 2004 kazı kampanyalarında

Prof. Dr. Nergis Günsenin’in başkanlığında, Ufuk Kocabaş’ın liderliğini yaptığı bir ekiple sürdürülmüştür. 2003 yılında çapa bölgesinde, 2 Ağustos10 Eylül tarihleri arasında, 128 dalış yapılarak 3420 dakika toplam dip zamanı ile çalışmalar yürütülmüştür. Eserlerin etrafının açılması ve belgeleme için günde iki kez olmak üzere, üç saat ara ile 32 ve 28 dakikalık 83 dalış; yüzeye çıkartma için günde üç kez olmak üzere, iki saat ara ile yaklaşık 1520 dakika arasında değişen 45 dalış yapılmıştır. Çapa bölgesinin orta kısmına, inişçıkışlarda referans olarak kullanılmak üzere, dalış şamandırası yerleştirilerek sualtı çalışmalarına başlanmıştır. (…) 2003 ve 2004 kampanyalarında çapaların tamamının dip ile bağlantısının kesilmesinin ardından yüzeye çıkarma işlemine geçilmiştir. 2003 yılında çapa bölgesinde sürdürülen çalışmalarda, eserlerin çıkartma işinde üzerine konacakları, çelik iskeletli bir taşıyıcı kullanılmıştır. (…) Yüzeydeki ekip üyelerinin ve özellikle de Kaptan Erdoğan Denizyaran’ın usta manevralarıyla hiçbir zarara uğramadan tekneye alınan çapalar, 2003 sezonunda boyutlarına göre imal edilen ahşap kasalar içinde, 2004 sezonunda ise çelik taşıyıcı üzerinde taşınmıştır. (…) Eserlerin korozyon durumlarının saptanabilmesi için Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinde radyografi filmleri çekilen çapaların, etrafını saran kabuk altındaki bozunma durumları saptanmıştır. Elde edilen bu veriler tıpkı yapım esnasında çapaların kesileceği noktaların belirlenmesinde ve çapaların ölçekli çizimlerinin yapılmasında kullanılmıştır…”[12]

Marmara Adası Çamaltı Burnu-I kazı alanından 2003 yılında çıkarılan bir çapa üzerinde çalışan Ufuk Kocabaş (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

1998 yılında başlayan Çamaltı Burnu-I kazısı, 2004 yazında son saha sezonuna ulaşmıştı. Bahsi geçen batığın gövde kalıntıları günümüzde İstanbul Üniversitesi Eserleri Koruma ve Restorasyon Bölümü’ndeyken, çıkarılan kargo Balıkesir Kuvayı Milliye Müzesine bağlı faaliyet yürüten Bandırma Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

2004 yılında kazı çalışmaları bittikten sonra ekibin kullandığı kazı evinde bir kokteyl düzenlenmiş ve kazı için emek sarf eden herkes davet edilmişti. Bir şarap fabrikasının sponsorluğunda gelen misafirlere ikramlarda bulunulmuştu.

Batık alanından genel görünüş, 2000 yılı (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Yusuf Dayı Motoru sahibi balıkçı Reis’i Engin Algan, Günsenin Tip-4 amforaları yüzeye taşınırken (Çamaltı Burnu-I kazı arşivi).

Hayat gerçekten ilginç tesadüflerle dolu. İstanbul’da ikamet ettiğim Maltepe İlçesindeki Arkeopark alanında, İstanbul Arkeoloji Müzesi Başkanlığında yürütülen Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alessandra Ricci’nin bilimsel danışmanlığındaki kazılar esnasında bir adet Günsenin Tip-4 amforasının bulunmasıyla projeye, Dr. Günsenin de dahil olmuş ve kazı alanından çıkarılan amfora, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne taşınarak sergilenmişti.

Adalı Dergisi’ndeki altmışıncı makalemde çocukluğumdan hatırladığım ve büyük uğraşlar sonucu bilim camiasına kazandırılan Çamaltı Burnu-I kazısını konu edinmek isteğimi Dr. Günsenin’le paylaştığımda da kendisi, Bandırma Arkeoloji Müzesi’nde öğrencileri ile mevcut buluntular üzerinde çalışmaktaydı. Dr. Günsenin, mesleki kariyerini şekillendiren Marmara Adası Çamaltı Burnu-I kazıları üzerine halen çalışmakta ve Türkiye’de Türk Bilim İnsanları tarafından gerçekleştirilen bu ilk kazının öyküsünü anlatacak kitabın hazırlıklarını sürdürmektedir. Peki ya biz adalılar bunca emeğin ve değerli çalışmaların acaba ne kadar bilincindeydik ya da bilincindeyiz? Dilerim bu makale vasıtasıyla bir nebze dahi olsa, gelecek kuşakların denizlerimizdeki kültürel miras zenginliğine dair farkındalıklarının gelişimine katkıda bulunabilirim. Bu vesileyle Marmara Adası’nda Çamaltı Burnu-I kazısını gerçekleştiren Dr. Günsenin ve tüm ekibine adalılar olarak bir kez daha teşekkür ederiz. 

İş bu makale hazırlanırken, Prof. Dr. Nergis Günsenin’in çalışmalarının bulunduğu  www.nautarch.org web sayfasından yararlanılmıştır.


Kaynakça: Nergis Günsenin-Neriman Özaydın: Marmara Adası Çamaltı Burnu-I Batığı 1999-2000 kazı sonuçları, Nergis Günsenin-Neriman Özaydın: Marmara Adası Çamaltı Burnu-I Batığı 1998, Ufuk Kocabaş “Çamaltı Burnu I Batığı Demir Çapalarının Tarihsel İncelemesi, Koruma, Onarım ve Tıpkıyapım Çalışmaları” Doktora Tezi, Erdoğan Denizyaran, Mehmet Denizyaran, Mustafa Erbil, Selmin Sarıgöllü Ergüden, Hacer Midilli, Filiz Stella Yücel, Enes Edis, Erdoğdu Ertaş, Ufuk Kocabaş ve Dr. Günsenin anlatımları. TCG Işın fotoğrafı: SGTV- Bilal Karataş arşivi. M/V Saros araştırma gemisi fotoğrafı H. Can Yücel efemera arşivi.

[1] https://adalidergisi.com/tum-sayilar/2023/eylul-sayi-219/ada-muzesi-hayaldi-gercek-oldu/

[2] https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2016/sayi-131-mayis-2016/makale/1322/marmara-da-bir-muze-hayali

[3] Erdoğan Denizyaran anısı.

[4] https://avesis.istanbul.edu.tr/gunsenin

[5] www.nautarch.org

[6] Nergis Günsenin, Neriman Özaydın Marmara Adası Çamaltı Burnu-I Batığı 1998, s.341-343

[7] www.nautarch.org

[8] www.nautarch.org

[9] www.nautarch.org

[10]www.nautarch.org

[11] Prof. Dr. Nergis Günsenin anlatımları.

[12] Ufuk Kocabaş “Çamaltı Burnu I Batığı Demir Çapalarının Tarihsel

İncelemesi, Koruma, Onarım ve Tıpkıyapım Çalışmaları” doktora tezi (2005)


Yayınlanma Tarihi: 08 Ocak 2024  /  Son Güncellenme: 09 Ocak 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.