Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 223 – Ocak 2024      Yıllar Önce Basında Adalar

Yıllar Önce Basında Adalar


1939 yılı Avrupa’da savaş çanları eşliğinde başlıyor. Aynı zamanda İspanya iç savaşında faşistlerin kazanımlarıyla artık sona geliniyor. Bunlara paralel olarak Türkiye’de de hükümet değişiklikleri, meclis seçimlerinin yenilenmesi gibi gelişmeler yaşanıyor.

Adalar gazetelerde gene su sorunu ve ulaşım konusuyla ilgili olarak yer buluyor.

İki aydır balıkçılıkla ilgili haberlere yer vermiştik. Bu konu gazetelerde gene geniş yer bulmaya devam ediyor. Konuyla ilgili haberlerin yanında sorunun çözümüne yönelik önerilerin yer aldığı yazılara da sıklıkla rastlanıyor.

Bu arada, uyuşturucu madde kaçakçıları, satıcıları ve bu maddeleri kullanmaktan ceza alan kişiler için Hayrısızada’da bir cezaevi kurulması fikri ortaya atılıyor. Bu konuda gazetelerde haber ve yorumlara rastlıyoruz.

1939 Ocak ayının gazetelerindeki gezimize buyurun…


Adalara su

Eski bir proje yeniden gözden geçiriliyor

Adaların su ihtiyacını karşılamak üzere belediye sular idaresinin Denizbank ile yaptığı temaslar henüz neticelenememiştir.

Denizbankın şehirden hususi bir vapurla sevkedeceği suyun metre mikabı için istediği para belediyece çok yüksek görülmüştür. Bundan başka vapurla su nakli de ameli bir kıymeti haiz görülmüyor: Çünkü lodos havalarda vapurlar işleyemiyeceğinden Adaların susuz kalması ihtimali vardır.

Esbak şehremini operatör Emin zamanında bir şirket tarafından yapılan tetkikat raporu son zamanlarda yine nazarı dikkate alınmıştır. Şirket tetkiklerinin neticesinde Maltepeden bütün Adalara şâmil olarak su nakledecek denizaltı boruları döşenmesini muvafık görüyordu. Adalara akıtılan bu su Maltepe sırtlarında Süreyya paşa çiftliği veyahut Dragos dağı civarındaki bir kaynaktan alınacak Adalarda tesis edilecek depolara boşaltıldıktan sonra buradan boru ile abonelere verilecekti. Bütün bu tesisat için iki yüz bin liraya ihtiyaç görülmekte idi.

Şimdi bu raporun da ne dereceye kadar tatbik kabiliyeti oldµğu araştırılıyor.

Diğer taraftan Adalar kaymakamı B. Şevket Ada halkının susuzluktan çektiği ıztırapları ve yazın su param için ayda elli lira ücret vermeğe mecbur olan aileler bulunduğunu tasrih etmiş. Adalar gibi dünyanın en güzel bir semtinin artık susuzluğuna kati bir çare bulunması lüzumunu izah eden bir rapor Vali ve Belediye Reisi doktor Lütfi Kırdara bildirilmiştir.

 

Akşam, 14 Kânunusani  (Ocak) 1939, Cumartesi


Adalara su

İlkbaharda bu mesele tamamen halledilecek

Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kırdar Adaların susuzluğunu kati surette halletmeğe karar vermiştir. B. Lütfi Kırdar, dün sular müdürü B. Ziya, Adaları Güzelleştirme cemiyeti reisi avukat B. Emin Ali ve Denizbank müdür muavini B. Hamdi Emini kabul ederek bu mesele etrafında kendilerile görüşmüştür.

Aldığımız malûmata göre Adalara su vermek işi iki safhaya ayrılarak mütalea edilmiştir:

Adaların su ihtiyacını derhal temin etmek üzere terkos suyu Denizbankın su tanklarile nakledilerek Büyükadada  Nizamda köprü yanındaki su deposuna doldurulacak ve buradan borularla binalara nakledilecektir. Bunun için Belediye Adalarda bir su şebekesi tesis edecektir.

Denizbank, Adaların su ihtiyacını derhal temin etmek üzere nakliye tarifesinde azami tenzilât yapmağı vadetmiştir. Bu hususta henüz muayyen bir fiat tesbit edilmemekle beraber abonelerden metre mikâbi başına kırk kuruş alınacağı tahmin ediliyor.

Maamafih bu tedbir muvakkat bir mahiyettedir. Bu tesisat hemen yapılmakla ve ilkbaharda behemehâl AdaIara su verilmeğe başlanmakla beraber – evvelce yazdığımız gibi – Maltepe ve civarında bulunacak bir kaynaktan akan su denizaltından borularla Adalara taşınmaya çalışılacaktır.

 

Akşam, 19 Kânunusani  (Ocak) 1939, Perşembe


AKŞAMDAN AKŞAMA

Adaların suyu

Bu cenneti cehennem susuzluğunda bırakmak cinnettir

İstanbulu çok seven, şehrimizin her parçasında ayrı bir güzellik bulan bir tanıdığım vardır. Geçen gün yanımda gazete okurken, birdenbire feveran ederek:

– Yem borusu!… – diye haykırdı.

-?

– Hani harbde arpa kalmamış ta onları oyalamak için arada sırada yem borusu çalarlarmış… O hesab… Rica ederim şunu yazınız… “Adalara tanklarla su getirilecek!” diye yeni bir haber çıktı… Bu da yem borusudur… İsterseniz bu tâbiri kullanmayın… Fakat vaziyet aynile böyledir: Senelerdenberi, “Mütehhassıslar gelip su bulacak! Ha buldu, ha buluyor…” diye haberler şayi olur… Ümidle bekleriz… Birşey yapılamaz… Yapılmadığını görünce, bütün Adalılar ve lâtif bir mevsimi görmek üzere oraya gidenler haklı şikâyetlerini yükseltirler… Hemen bir teskin ve teselli havadisi: “Borular tefriş edilip tatlı su denizin altından geçirilecek…” Oh ne âlâ… Yine bir intizar senesi geçer… Ve bekleriz, bekleriz… Şimdi de tank…

– Nasıl tank? Neymiş?

– Büyük fıçı gibi mahfazalarla tatlı suyu vapura koyup Adalara geçireceklermiş. Bu iş için hususi vapurlar olacakmış. Depoda biriktirerek musluklara salacaklarmış… Ne yaparlarsa yapsınlar… Boruyla mı; Tankla mı, tayyareyle mi olur, her neyle ise, şu Adaların su işi halledilmelidir. Yalnız İstanbulun değil, Türkiyenin, ve yalnız Türkiyenin değil, dünyanın en namlı, en lâtif bir yeri olan cennet gibi Adaları, bu “turist celbi” asrında böyle kupkuru bırakmak hiç bir suretle tefsir edilemez; makul, muvafık gösterilemez… Geçen gün de bir muharrir “Eski Adalılara sorulsun. Onlar, hatıralarını yoklayıp nereden su çıkabileceğini söyliyeceklerdir. Adalarda su vardır!” diyordu. Artezyen kuyularından su fışkırtanlar oluyormuş… Velev ki olmasa, suyu temin etmeli. Bu cenneti, cehennemi bir susuzlukta bırakmak cinnettir!

Bu Adalar muhibbinin sözlerine ilave edilecek birşey bulamadım. Yalnız şunu diyelim ki inşallah bu su işi bu sefer serab olmaz … (Va – Nu)

Akşam, 22 Kânunusani (Ocak) 1939, Pazar


Adaların su işi

Suyun tanklarla nakli üzerinde tasavvur var

Adaların suyunu bir an evvel temin maksadile yapılan tetkikat devam etmektedir. Bundan evvel eski Şehremini Operatör Emin zamanında bir proje hazırlanmıştı. Bu projeye nazaran deniz altından boru döşemek suretile Maltepe civarından Adalara su getirmek kabil olacaktır. Fakat bu işin başarılması iki yüz bin lira masrafa ihtiyaç göstermektedir. Proje üzerinde yeniden tetkikat yapılmış ise de bugünkü bütçe vaziyetine nazaran bunu tatbika imkân görülememiştir. Binaenaleyh tanklarla su naklini temin etmek üzere Deniz Bankla yapılmakta olan temaslara devam edilecektir.

Cumhuriyet, 14 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cumartesi


Adaların su ihtiyacı

Suyun tanklarla nakli karar altına alındı

Adaların su ihtiyacını bir an evvel temin maksadile dün Belediyede Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdarın riyasetinde Sular Müdürü Ziya; Deniz Bank İşletme Müdürü Hamdi Emin ve Adaları Güzelleştirme Cemiyeti  Reisi Emin Aliden mürekkeb bir komisyon toplanarak vaziyeti tetkik etmiştir. Esas itibarile Deniz Bank tarafından Adalara tanklarla su nakli karar altına alınmıştır. Büyükadada Nizam cihetinde mevcud bulunan büyük bir su deposu temizlenerek naklolunan sular buraya konacaktır. Şe beke de yeniden yaptırılacak ve bu ameliyat bittikten sonra abonelere su tevzii imkanı elde edilecektir. Deniz Bank bu nakliyatı mümkün olduğu kadar ucuz yapacağı için abonelere de suyun metre mikâbının otuz, otuz beş kuruşa kadar verilmesi kabil olacaktır. Uzun zamandanberi yapılan tetkiklere rağmen hallolunamıyan bu meselenin artık azami sür’atle halledilmesine çalışılmakta ve icab eden tedbirler alınmaktadır. Esası bu şekilde karar altına alınmış olmakla teferrüata taallûk eden kısımlarda bugünlerde tespit edilmiş olacaktır. İleride Belediyenin bütçe vaziyeti müsaade gösterdiği  takdirde Anadolu sahilinden deniz altından boru ile Adalara su verilmesi şekli de tekrar gözden geçirilecektir. Buna dair olan proje esasen evvelce hazırlanmış bulunmaktadır.

 

Cumhuriyet, 19 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


BELEDiYEDE

Adalar için Su Teminine Çalışılıyor

Vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar Ada ara su temini işi üzerinde meşgul olmıya başlamıştır. Adalar kaymakamı bu hususta, şimdiye kadar yapılan etütlerin bir hulâsasını hazırlıyarak valiye göndermiştir. Bu hulâsalar arasında eski şehremini operatör Emin zamanında Adalara su verilmesi hakkında yapılan bir keşifnameden de bahsedilmektedir. Bu keşifnameye nazaran o zaman borularla deniz altından su verilmesi şekli düşünülmüş ve bu işin 200 bin liraya çıkacağı düşünülerek bir de proje hazırlanmıştır. Bu proje ve keşifnameye tevfikan para tedarik edilip iş tatbikat sahasına geçmek üzere iken şehremanetindeki tebeddül dolayısile iş geri kalmıştır.

Şimdi, belediye, Denizbankla temas edip Adalar suyu işini halletmiye çalışırken bu tetkik ve keşifname de ortaya çıkınca mesele yeniden tetkike şayan görülmüştür. Vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar, dün akşam Sular idaresi müdürü Yusuf Ziyayı belediyeye çağırarak bu nokta üzerinde kendisile görüşmüştür.

 

Tan, 14 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cumartesi


BELEDiYEDE :

Adaların Su İşi Nihayet Halledildi

Adalara su verilmesi işi etrafında dün vali ve belediye reisi Lütfi Kırdarın riyasetinde bir toplantı yapılmıştır. Belediye sular idaresi müdürü Yusuf Ziya, Denizbank işletme müdürü Hamdi Emin ve Adaları güzelleştirme cemiyeti reisi Emin Alinin iştirak ettiği bu içtimada bu işin kökünden halledilmesi yolunda yapılmakta olan tetkikatın uzun süreceği anlaşılmış ve şimdilik Denizbanka ait su tanklarile Adalara su verilmesine karar verilmiştir. Bu tanklarla Anadolu yakasından götürülecek olan sular Büyükadada, Nizam tarafında bulunan Kazoğlu mahzenleri denmekle maruf depolara doldurulacak, oradan da Adanın her tarafına akıtılacaktır. Bunun için Adada eskiden mevcut su şebekesi tecdit edilecektir.

 

Tan, 19 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


BELEDİYEDE

Adalara su temini

Vali ve belediye reisi doktor Lütfi Kırdar dün, Denizbank müdürü umumi muavini, adaları güzelleştirme cemiyeti reisi Emin Ali ve su işleri müdürü Ziyayı kabul etmiştir. Vali Adalara miktarı kâfi su temini meselesini ve bu işin süratle hallini temin edecek tedbirler hakkında onların fikirlerini sormuş ve alınacak tedbirler hakkında kendilerile görüşmüştür. Ve bu hususta direktifler vermiştir.

Yeni Sabah, 19 Kânunusâni 1939, Perşembe


Adaların suyu

Taşıtmak için Denizbankın tankları kullanılacak

Belediyenin uzun zamandanberi Adaların su meselesini halletmek için çareler aradığı malûmdur. Uzun zaman muhtelif şekilleri derpiş etmiş ve bu işi kökünden halletmek için uğraşmış olan belediye, nihayet suyu dubalarla taşımak suretile adaya götürmenin, şimdilik en kestirme, ucuz ve takibi mümkün olan bir yol olduğu neticesine varmış ve işi bu esas üzerinden tetkik etmiye karar vermiştir.

Suyun nakli için Denizbankın sureti mahsusada temin edeceği tanklar kullanılacaktır. Adaların münasip bir yerine inşa edilecek büyük bir depodan sular, şehirde olduğu gibi, borularla evlere dağıtılacaktır. Bu şekilde yapılacak tevziat için icap eden tesisatın projeleri alakadar makamlar tarafından tetkik olmaktadır.

Temas ettiğimiz belediye erkânı bazı gazetelerin arteziyen açmak suretile adaların suyunun temini hakkında ileri sürdükleri mütaleaları bu işi iyi tetkik etmeden yapılan neşriyat olarak kabul etmektedirler.

Söylendiğine göre; bu tecrübe evvelce belediye tarafından yapılmış ve yeraltı sularının ihtiyaca kifayet etmiyeceği neticesine varılmıştır. Bir vakitler büyük bir kuyu açılıp su sarfiyatına başlanır başlanmaz evlerdeki küçük kuyulara varıncıya kadar her tarafta sular kurumuştur.

Bilhassa ada sularının ekseriyetle nitritli olduğu raporlarla sabit olduktan sonra evvelce bu işe girişmiş olan Kazoğlu adındaki rum müteşebbis te bu işten vazgeçmiştir.

Adanın içinden su temini bu suretle imkansızlaşınca belediye, en kestirme yolun tanklarla su taşıma olduğuna kanaat getirmiş ve projesini tahakkuk e:tirmek üzere Denizbankla temaslara başlamıştır.

 

İkdam, 21 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cumartesi


Uskumru akını

Uskumrunun kilosu perakende olarak beş kuruşa kadar satıldı

Evvelki gün çok balık çıkması yüzünden balıklar kayıklarla satıldı

Birkaç gündenberi büyük bir balık akını vardır. Evvelki gün şimdiye kadar görülmemiş mikdarda uskumru tutulmuştur. Uskumru, herkesin bildiği gibi, ağlarla tutulur. Fakat o kadar hücum olmuştur ki, küçük el kepçelerile kilolarca uskumru tutulmuştur.

Evvelki gün sabahtan akşama kadar 200,000 küsur kilo uskumru çıkmıştır. Bunun bir mikdarı öğleye kadar 10 ve öğleden sonra saat dörde kadar 5 kuruştan satılmıştır. Saat dörtten itibaren satış şeklinin değiştirilmesi lüzumu hasıl olmuştur. Cünkü balıkçılar hesaba oturmuş ve bu kadar balığın yalnız tartılması için üç güne ihtiyaç olduğunu anlamışlardır. Balığın bu kadar zaman beklemesine imkân yoktur. Bunun üzerine balıkçılar Balıkhane müdürüne müracaat etmiş, uskumruyu kayıkla satmak mecburiyeti hasıl olduğunu söylemişlerdir.

Keyfiyet defterdara aksetmiş, defterdar muavininin yanında derhal bir komisyon toplanarak uskumruyu fevkalâde olarak kayıklarla satmağa müsaade edilmiştir.

Akşam üzeri 2000 kiloluk kayıklar 60 ve 8000 kiloluk kayıklar da 250 liraya kadar satılmıştır. Satış, saatlerce devam ettiği halde uskumrular bitirilememiş ve dün de akşama kadar evvelki günkü uskumrular satılmıştır. Balıklar deniz suyunda muhafaza edilmiştir. Dün, evvelki güne nisbetle az uskumru tutulmuştur.

Perakende fiat bir ara beş kuruşa kadar düşmüştür. İri ve daha taze uskumrular 10 – 12,5 kuruştu. Maamafih bu bolluğa rağmen şehrin bir çok semtlerinde balıkçılar uskumruyu 30 – 40 kuruştan satmışlardır.

 

Akşam, 7 Kânunusani (Ocak) 1939, Cumartesi


Uskumru fiatlandı

Geçen perşembe günü tutulan 200 bin kilodan fazla uskumru evvelki gün de akşama kadar çok ucuz fiatle satılmıştı. Bunun için evvelki gün balık tutulmamış, fakat dün de çok uskumru tutulamamıştır. Son üç, dört gündenberi 5 ve 10 kuruş kadar satılan uskumru dün yeniden 30 kuruşa çıkmıştır.

Dün 10 bin çift kadar torik tutulmuştur. Fiatler toptan 17,5 kuruş, alıcılar en çok İtalyan balık gemileridir. Birkaç gündenberi torik tutulmadığı için dünkü balıkların hepsi satılmıştır.

Akşam, 8 Kânunusani (Ocak) 1939, Pazar


AKSAMDAN AKSAMA

Balıkçılık klüpleri

Bunları tesis ederek hem kazanacağız, hem tabii servetlerimizi kullanmağı öğreneceğiz, hem eğleneceğiz, hem de turist celbedeceğiz.

Balıklarımızın gülünç şekilde ziyan ve sebil olduğunu anlamayan kalmadı. Palamutlarımızı gerisin geri denize döküyoruz; uskumrularımızı, toriklerimizi ne yapacağımızı bilemiyoruz; alâ tonlarımızı echelin elinden boncuk mukabili mal kaparcasına konu komşu iki kuruşa bizden yağma edip konserve yaparak dünya piyasasına satıyor (1) ve ancak Amerikalılar işin farkına vararak:

– Yahu, bunları sizin denizlerden çıkarmışlar; mutavassıtlara ne hacet? Doğrudan doğruya sizden alalım!.. diyorlar…

Bu iktisadımız namına bir skandaldir; kültürümüz namına büsbütün skandaldir! Katmerli skandal!

Kaç kere yazdım kim bilir; Ünyedeyken şöyle demişlerdi:

– Eskiden burada Mercan ve Barbunya çıkardı. Rumlar gittikten sonra çıkmıyor.

– Demek vapurların arkasına takılıp balıklar da muhacir oldular!…

***

Türkiyenin her kıyısında balık kaynaşıyor. Balık tutmasını, yemesini, pişirmesini, tuzlamasını, işlemesini, kutulamasını, satmasını bilmiyoruz.

Balık yalnız gıda, servet menbaı değildir; eğlenceli bir spor vesilesidir; iyi teşkilâtlanırsa turist celbi vasıtasıdır; şehri canlandıracak, gece, gündüz, sabah, öğle, ikindi, akşam, yaz, kış, bahar, hulâsa heran ve zamanda türlü türlü hareketler, bereketler yaratacak bir mübarek tabiat mevhibesidir. Beceriksizliğimiz yüzünden istifade etmiyoruz.

Bu hafta zarfında beş altı ahbabım bana yalvardı:

– Sen balığa çıkıyormuşsun… Ne olur, bizi de götürsene. Masrafı da bizden…

– Ne masrafı canım… Esasen tutulan balığın kıymeti masrafından pek yüksektir.

***

Devletin türlü türlü siyasetleri var:

1 – Denizciliği teşvik edelim.

2 – Halka kuvvetli gıda verelim.

3 – Mesleksiz insanlara meslek öğretelim.

4 – Turist celbedelim.

5 – Sönük şehirlerimize neşe kaynakları bulalım.

İlh…

Bunların hepsini birden temin edecek bir müessese tipi vardır ki, masrafını da çıkaracaktır:

BALIKÇILIK KLÜPLERİ!

Bunların birincisini ve en büyüğünü, .Boğaziçine (ve Beyoğluna en yakın bir yere) açmalıyız. İçinde:

1 – Türlü türlü balıklar yenen modern bir lokantası,

2 – Balıkların nasıl pişirileceğini, hazırlanacağını öğreten bir meslek mektebi,

3 – Her balığı tutmak vasıtaları (cüzi fiyatla kiralanan sandallar, yelkenliler, aletler, mütehassıslar, ustalar, kılıklar),

4 – Yalnız zengin ve amatörlere mahsus birinci ve lüks mevki değil, ayni zamanda da halka ve esnafa mahsus modern, temiz bir ikinci mevki.

5 – Bu klüpler etrafında balıkçılık sanayii.

6 – Balık sporu otelleri.

Böyle bir teşekkül İstanbulun ve diğer sahil şehirlerimizin en cazip, en tabii, ve her cihetçe en canlandırıcı bir merkezi olacaktır. İstanbula bunun için gelmeğe can atanlar bulunacaktır. Bizim nazarımızda da şehrimizin kıymeti bir kat yükselecektir.

Bu fikir, Denizbanktan, belediyeden, spor teşkilâtımızdan, ilh ilh, her türlü iktisadi ve kültür müesseselerimizden ne kadar yardım, teşvik görse, mukabilini herbirine kat kat ödeyecektir. Fikrin kullanma hakkı müellifine değil, müellifin milletine aittir. (VA-Nu)

  • Beşinci sahifede günün ansiklopedisi yazısını okuyunuz. V. N.

Akşam, 9 Kânunusani  (Ocak) 1939, Pazartesi


Balıkçıların kararı

Torik fazla çıkarsa denize dökecekler

Dün kefal çok çıktı, toptan 5 kuruşa satıldı

Dün 60, 000 çift torik tutulmuştur. Bu balık akını karşısında satış müşkilatla yapılmaktadır. Limanımızda bekleyen İtalyan ve Yunan gemilerinin hepsi torik yüklü olarak dün memleketlerine hareket etmişlerdir. Torik içerde pek az satılmıştır.

Torik bolluğu karşısında tedbir almak üzere dün Balıkçılar cemiyetinde bir toplantı yaptılmış ve bazı kararlar verilmiş ve dün akşamdan itibaren tatbikine geçilmiştir. Balıkçılar kendi aralarında muvakkaten bir birlik vücuda getirmişlerdir. Bugün de fazla torik çıkarsa müşterek hareket ederek fiati düşürmemek için balıkları denize dökeceklerdir. Dün toriğin çifti evvelâ 15 kuruşa satılmış, sonra 13 kuruşa düşmüştür.

Kefal toptan beş kuruş

Mevsimin en çok aranılan lezzetli balıklarından kefal karaya vurmuştur. Toriklerin hücumuna uğrayan kefaller bol bol yakalanmış ve böylece dün on binlerce kilo kefal balıkhaneye sevkedilmiştir. Kefalın toptan fiati kilosu 5 kilosu 5 kuruşa kadar düşmüştür. Perakende fiatler 10 – 12,5 kuruştur.

Uskumru pek azalmış, dün hemen hemen hiç tutulmamıştır. Perakende fiatler 40 kuruşa kadar yükselmiştir. Bununla beraber kefal tercih edildiği için fiatlerin düşeceği tahmin edilmektedir.

Akşam, 11 Kânunusani  (Ocak) 1939, Çarşamba


Uskumru Bolluğu

Birkaç gündenberi şehrimizde büyük bir balık bolluğu vardır. Bilhassa uskumru pek çoktur. Evvelki gün sabahtan akşama kadar 200 bin kilo uskumru tutulmuştur.

Dün uskumru bazı semtlerde 10 kuruşa, bazı yerlerde de 5 kuruşa satılmıştır.

Son Telgraf, 7 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cumartesi


GÜNÜN MESELELERİ

Denize Dökülen Balıklar

Her sene ayni hâdise tekerrür eder. Bu mevsimde balık bol olur. Fiyatlar düşer, balıkçılar ellerindeki balıklara müşteri bulamayınca bunları denize dökerler.

İstanbul gibi nüfusunun mühim bir kısmı etsiz yaşayan bir şehirde balıkları denize dökmek sadece teşkilâtsızlıktan doğan bir mecburiyettir. Bu balıklar konserve olabilir. Diğer şekillerde muhafaza edilebilir.

Fakat, İstanbulda bunlardan istifade edebilecek bir müessese mevcut olmadığı için, balıkları denize dökmekten başka çare bulunmaz.

Bu balıklardan istifade edebilecek fabrikalarımız kuruluncaya kadar, bunları denize dökmektense, bedava halka dağıtmak mümkün değil midir?

Bu da bir teşkilât meselesidir. Fakat bunun için mevcu t bir teşkilâtımızdan istifade mümkündür.

Belediye bu balıkları kendi vesaitiyle alarak halka dağıtamaz mı?

Bunun için yapılacak masraf fazla olmasa gerektir. Fakat buna mukabil binlerce insanın karnını doyurmak için halka dağıtmak mümkün olur.

Belediye reisimizin bu işle alâkadar olmasını ve halkı sevindirmesini dileriz.

 

Tan, 13 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cuma


SUAL CEVAP

Bu Kârlı İşi Biz Neden Yapmıyoruz?

 

S – Palamut ve torik balıklarını İtalyan ve Yunan gemileri yükleyip götürüyorlar. Bu balıkları ne yapıyorlar? Eğer bu iş çok kârlı ise biz niçin yapmıyoruz? Balıklar bozulmuyor mu?

C – Karadeniz, Boğaz suları ve Marmarada tutulan torik ve palamutları İtalyan ve Yunan gemileri Yunanistan adalarında ve İtalyada, Triyestede kurulmuş balık konserva fabrikaları hesabına satın alıp götürüyorlar. Bu gemiler beraberlerinde buz getiriyorlar ve aldıkları balıkları buz içine koyarak naklediyorlar. Bu fabrikalar balıkları temizledikten sonra işliyerek ve kutulara doldurarak İtalyan ve Yunan ton balığı markası altında Amerika ve Almanyaya ihraç etmektedirler. Bu kârlı bir iştir, fakat yurdumuzda bu işi yapacak ancak iki fabrika vardır. Bu fabrikalar bütün balıklarımızı işliyebilecek vüsatte değildir. Hükümetçe bu işe ehemmiyet verilmiş olduğundan konserva fabrikalarının tevsii için bazı tasavvurlar mevcuttur.

Tan, 26 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


Toriklerin Fiyatları Yükseldi

 

Son günlerde yeniden balık tutulmaktadır. Fakat limanımıza gelmiş olan altı İtalyan balık vapuru ile altı Yunan motörlü gemisinin istedikleri miktarda balık tutulamadığı için toriklerin çifti üzerinde2-3 kr. kadar fiat yükselmesi olmuştur. Bu suretle çifti 15-18 kuruşa verilen torikler 20-25 kuruş arasında satılmaktadır.

Tan, 26 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


İSTANBULDA BALIK BOLLUĞU

Dört bir tarafı denizle muhat olan İstanbul, uzun aylar balıktan mahrum yaşar ve arada bir balık bolluğu ile karşılaşır. Geçen hafta yine böyle bir bolluğa nail olduk, balık karaya vurdu. Fakat neye yarar ki, bunları muhafaza edecek ve her tarafa sevkedecek teşkilâtımız olmadığı için – bir kısmı soğuk hava depolarına sahip olan vapurlarla yabancı memleketlere ihraç edildikten sonra büyük bir kısmı da denize dökülüyor.

İkdam, 12 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


Denizbank Yalova ve Adalar için seri motörler satın alacak

 

Ankara 15 {Hu.sus!) – Denizbank Yalova, Adalar ve Anadolu sahilleri arasında sefer yapacak üç seri motör almak kararındadır. Bundan başka şehir deniz hatlarının takviyesi maksadile iki yeni  vapur ve iki araba vapuru alacaktır. Yaş sebze ve meyva nakli için de üç frigorefik temin etmek tasavvurundadır.

Son Posta,  16 İkinciKânun (Ocak) 1939, Pazartesi


Müteferrik:

Büyükada ve Kartalda birer mendirek inşası düşünülüyor

Belediye tarafından Büyükadada Madendeki kayık iskelesinde bir mendirek yapılması istenmiş ve bu husus için Deniz Ticareti Müdürlüğüne müracaat olunmuştur. Belediyenin isteğine nazaran, senenin her mevsiminde kayık iskelesinde münakaleyi temin için bir mendireğe lüzum görülmektedir. Keyfiyet, Deniz Ticareti Müdürlüğü vasıtasile İktisad Vekâletine bildirilecektir.

Son Posta, 25 İkinciKânun (Ocak) 1939, Çarşamba


Nadir görülen bir sis nevi

Dün Marmaradan Boğaza bir kuşak gibi geçti, gitti

Dün öğleden sonra Marmaradan doğru gelen bir sis tabakası şerid halinde Boğaza doğru yayılmış bir saat sonra açılmaya başlamıştır. Nadir görülen ve ağır bir duman hissini veren sis tabakası köprü üstünde birçok meraklıların toplanmasına sebep olmuştur.

İrtifaı Üsküdar sırtlarına erişemiyen bu sis tabakası Saray burnundan Beşiktaşa doğru kalın kuşak halinde uzanmış ve bir saat kadar müteaddit şekillere girmiştir.

Adalar ve Haydarpaşa Kadıköy seferleri bu yüzden dün bir müddet yapılamamış, Boğazın limana yakın kısımlarında da şirket vapurları güçlükle seyredebilmişlerdir.

Akşam, 19 Kânunusani  (Ocak) 1939, Perşembe


Uyuşturucu maddelerle mücadele

Hayirsızada, tecrid yeri olarak kullanılacak

Bu takdirde, kaçakçılık mahkûmlarile beyaz zehir müptelâlarının adaya yerleştirilmesi düşünülüyor

Uyuşturucu madde iptilâsının genişlediğini ve bu iptilâya tutulanların kurtulması şöyle dursun, etraflarına bunu yaymakta mühim bir âmil olduklarını gözonünde tutan Gümrük Muhafaza teşkilâtı, bu mühim içtimai derd üzerinde tetkiklerini ilerletmiş ve şayanı  dikkat bir tedbirin alınmasına lüzum görmüştür. Uyuşturucu madde iptilâsı bilhassa aklı bu işin fenalığına ermiyen halk tabakası arasındadır. Basit sınıfa, bunun fenalığını anlatmak mümkün olmamakta, gençler ise, sırlarını büyük bir mahremiyetle saklıyorlar. Bu vaziyet, mücadele imkânlarını o nispette azaltmakta ve müşkülata sokmaltadır. Gümrük Muhafaza teşkilâtı ve zabıta, uyuşturucu madde kaçakçıları ve müptelâları ile şiddetli bir mücadele halindedir. Şimdi mücadeleye esas olmak üzere, uyuşturucu madde kaçakçılığı ile iptilâdan mahkûm olanları tecrid etmek fikri ortaya atılmıştır. Yapılan tetkikler, Hayırsızadanın bu iş için çok elverişli olduğunu göstermiştir. Buradaki harab, eski binalar küçük himmetle paviyon haline getirilebilecek icabı halinde diğer ıssız adalar da bu maksada tahsis edilecektir.

Tecridin faydaları

Uyuşturucu madde mahkûmları tecrid edilince yakalanan kaçakçılar ve müptelâlar, haricden uyuşturucu madde alamıyacaklardır. Tedarik etseler bile bundan nihayet alışmış olan bir kütle zehirlenecektir. Hapishane ve tevkifhanelerimizde yeniden uyuşturucu maddeye alışanlar kalmıyacak ve buralarda ayrıca teşkilât kurulmıyacaktır. Bulunan bu formül, Adliye Vekâletine bildirilecek, ve muvafakat cevabı alındıktan sonra faaliyete geçilecektir.

Cumhuriyet, 21 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cumartesi


Uyuşturucu madde kaçakçıları

Uyuşturucu madde kaçakçıları, hapisaneye girince, orada başka suçlardan yatanları da baştan çıkarıyorlarmış. Bu yüzden, kaçakçıların yakalanmaları da âdeta serbest kalmaları kadar mahzurlu olmağa başlamış. Hapisane ocağı mükemmel bir sirayet merkezi haline geldiği için müptelâların sayısı gene çoğalıyormuş. Bundan başka, hapisten çıkan mahkûmlar, evvelce bu işi hiç yapmamış olsalar bile, kaçakçıların hapisanedeki teşviklerine kapılarak hemen eroinciliğe, kokainciliğe başlıyorlarmış.

Buna karşı düşünülen tedbir şu: Uyuşturucu madde kaçakçılarının -İmralı mahkûmları gibi· Hayırsızada ya doldurmak.

Düşünce fena değil. Vaktile İstanbul köpekleri de Hayırsızadaya sürüle sürüle azaltılmışlardı. Halbuki zavallı hayvanların mahallede tehlike sezdikleri zaman havlamaktan başka -bu bir hizmet değilse- kusurları yoktu. Uyuşturucu madde kaçakçıları ise havlamak şöyle dursun sessizce budalaları ısırıyor ve zehirliyorlar.

SERVER BEDI

Cumhuriyet, 22 İkinciKânun (Ocak) 1939, Pazar


Şehir Meseleleri

Eroin ile mücadele

İmralı gibi Hayırsızadada hayırlı bir ada haline getirilecek

Son günlerde şehrimizde yeniden birçok esrarkeşlerın meydana çıkarılması, uyuşturucu maddeleri kullananlara ve satanlara karşı kat’i ve şiddetli tedbirler almak lâzım geldiğini bir daha ehemmiyetle ortaya koymuştur.

Her memlekette bu musibet iptilânın kurbanları vardır. Bilhassa şark memleketlerinde nüfusun mühim bir ekseriyetini eroin ve esrar kullanmadan yaşıyamaz olanlar teşkil eder.

Memnuniyetle öğreniyoruz ki gümrük muhafaza teşkilatı çok mühim olan bu içtimai dert üzerinde yeniden tetkikler yaptırmaktadır. Bu hususta alınacak netice belli olmadan evvel çok şayanı dikkat bir fikir ortaya atılmış bulunuyor.

Mahkûmlar için Adliye Vekaleti nasıl İmralı adayı tahsis etmiş ise, uyuşturucu maddelerin kurbanları için de bir adayı onlara tahsis etmeliyiz..

Hayırsızada

Bu iş için en münasip yer Hayırsızada olarak gösterilmektedir. Filhakika Hayırsızada bu iş için biçilen kaftandır. Adanın tepesinde hatırımızda kaldığına göre; İngilizlerden kalma eski bir köşk vardır . Bu köşkün çatısı yok olmuş ise de duvarları sapasağlam yerinde duruyor. Aşağıda da sahile yakın bir yerde yine büyükçe bir binanın iskeleti var. Bunları, 50 bin lira sarfile iyi hatta çok mükemmel istifade edilebilir bir ıslahane  haline getirebilmek mümkündür. Bütün tesisatı yaptıktan sonra da adanın sekenesini teşkil edecek olanları iki kısma ayırabiliriz:

  • Eroin müptelâları, esrarkeşler
  • Eroin satıcıları ve kaçakçıları.

Birincileri de şöyle iki kısma ayırmak zarureti vardır:

  • Esrar kullanan fakir tabaka.
  • Esrar ve eroini kullanan kibar ve zengin tabaka.

Esrarkeşleri, bu muzır maddelerden kurtarmak için orada onlara meşgale bulunmalıdır.

Adanın topraklarının meseli: Soğan ziraaatine çok müsait olduğu söyleniyor. Diğer, suya fazla ihtiyaç  olmıyan nebatlar da yetiştirilebilirmış.

Erkek esrarkeşlere işte bir meşgale… Kadın esrarkeşlere gelince bunlar da seviyelerine göre muhtelif işlerle meşgul edilebilir· Meselâ terzilik, dokumacılık veya ellerine musiki aletleri verilerek dersler gösterilebilir.

Malûmdur ki İmralıda mahkumlar birer altın bilezik sahibi edilmişlerdir.

Hayırsızada bu işe tahsis edildiği takdirde hayırlı bir ada olacaktır.

Yeni Adliye Vekilimizin bu hayırlı işin tahakkuku ile meşgul olacağını kuvvetle umuyoruz.

Selim CAVİT

İkdam, 26 İkinciKânun (Ocak) 1939, Perşembe


Bir temizlik amelesi yaralandı

Heybeliadada temizlik amelelerinden Bekir, çamlardan böcek toplarken ayağı kayarak yere düşmüş, ağır surette yaralanmıştır. Yaralı berayi tedavi hastaneye kaldırılmıştır.

Son Posta, 30 İkinciKânun (Ocak) 1939, Pazartesi


Denize Düşmüş

Evvelki gece saat 3 sularında dördüncü vakıf hanı önünde bir adamın üstü başı ıslak bir halde dolaştığı görülmüş vaziyetinden şüphelenerek karakola götürülmüştür.

Heybeliadada çöpçü onbaşısı olduğu anlaşılan bu adam Galata rıhtımında dolaşırken kazaen denize düştüğünü söylemiştir. Polis tahkikata başlamıştır.

Son Telgraf, 10 İkinciKânun (Ocak) 1939, Salı


Denize düşen adam

Dün gece saat 8 e doğru 4 üncü Vakıf hanının önünden geçen bekçi; hanın kapısının önünde üstübaşı Sırsıklam ve perişan bir adamın durduğunu görmüştür.

Yapılan sorguda bu adamın Heybeli adada çöpçü onbaşısı Hüseyin olduğu anlaşılmıştır.

Hüseyin; Galata rıhtımından kazaen denize düştüğünü, sonra kendi kendine çıktığını söylemiştir.

Yeni Sabah, 10 Kânunusâni 1939, Salı


Küçük bir denizcinin ölümü

Heybeliada Deniz lisesi birinci sınıf talebelerinden Veysel tedavi altında bulunduğu Deniz hastanesinde vefat etmiştir. Bütün mektep muhitinde hocalarına ve arkadaşlarına kendini sevdiren küçük Veyselin ölümü teessür uyandırmış, cenazesi dün arkadaşlarının göz yaşları arasında Deniz hastanesinden kaldırılarak Eyüp mezarlığına defnedilmiştir.

Akşam, 13 Kânunusani  (Ocak) 1939, Cuma


Heybeli Deniz Lisesi Müdürlüğünden :

108 lira ücretle bir ingilizce öğretmeni alınacaktır. Okula müracaat edilmesi.

Cumhuriyet, 8 İkinciKânun (Ocak) 1939, Pazar


İstanbul Belediyesi İlanları

Adalar Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden: Büyükadada Malûlgazi caddesinde Mehmed Halid, Şevket, Hatice Meliha, Emine Semiha ve Fatma Bedianın mutasarrıf olduğu 6 numaralı etrafı açık arsada ağzı göçmüş olan ve pek tehlikeli bir vaziyette bulunan su kuyusunun ağzı sahibleri tarafından sekiz gün içinde mükemmel surette kapatılmadığı takdirde umuru belediyeye müteallik ahkâmı cezaiye kanunun dördüncü maddesine tevfikan belediyece kapatılacağı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur.

Son Posta, 27 İkinciKânun (Ocak) 1939, Cuma


Yayınlanma Tarihi: 08 Ocak 2024  /  Son Güncellenme: 08 Ocak 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.