Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 217 – Temmuz 2023      Marmara Adası’nda ‘Çektirmeler’

Marmara Adası’nda ‘Çektirmeler’


TÜRKEV Perihan Balcı Koleksiyonu

“Henüz beş yaşındaydım Ada’mdan kopup İstanbul’a geldiğimde. Gri renk ve kükürt kokusunun hâkim olduğu bu koca şehre ısınamamıştım bir türlü. Oysa Ada’m öyle miydi? Sabahları uyanınca ilk iş cam kenarından denize bakardım uzun uzun. Önümüzde uzanan Marmara’nın o masmavi sularıyla iyot kokusu sarardı her yanımı. Yaz-kış, açıklardan gemiler geçerdi Çanakkale yönüne doğru. Beyaz bordalı sarı bacalı Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin gemileriydi bunlar. Truva, Yeşilada, İstanbul ve Adriyatik hattına çalışan dev gibi boyutlarıyla İzmir-Ankara feribotları mutlaka düdük çalarak selamlardı Marmara Adası’nı… Gemilerin aksine kıyıya daha yakın seyrederdi balıkçı tekneleri. En çok da Doğu Alman motorunun homurtularıyla Bedalan’a mermer taşı yüklemeye giden allı-yeşilli rengârenk çektirmeler mekik dokurdu ada sahillerinde. Bazen gece karanlığında dönerlerdi Marmara’ya bu deniz yorgunları. İskele fenerinin belli belirsiz kırmızı ışığını bordalayarak evimize, Kole burnunu dönerlerdi usulca. Benimse gözlerim daha çok arkalarında bağlı olan ya da askıya alınmış küçük patelyelerine takılı kalırdı. Kimi motorluydu kimi de kürekli. Uzun direklerinde çarmıh telleri, ahşap makaraları ve baş omuzluklarından sarkan kocaman admiralti demirleriyle ağır ağır yol alırlarken limana doğru, bir gün gelip de sessiz sedasız yok olacaklarını nereden bilebilirdim ki…

Balıkçı barınağı kalbidir adanın bana sorarsanız. Balıkçısı, kaptanı, tayfası hep birlikte doluşurlardı Burhan Amca’nın pirinayla ısınan kahvehanesine. Edip Akbayram’ın şarkısından esinlenerek ‘Köhne Liman’ adını taktığım Marmara Balıkçı Barınağı, ilkbahar ve yaz aylarında uzak denizlerden gelen yelkenlilerle dolardı. Bazen de Karadenizli balıkçı filoları sığınırdı hamsi zamanı fırtınadan sebep. Kışları kendi yağında kavrulan Marmara’da fırınlarda ekmek tükenir, değil limandan dışarı çıkmak, liman içinde kürekli kayıkla bile manevra yapılamazdı böyle günlerde. 90’lı yılların sonlarına kadar çektirmeler, mendireğin iç kısmına bağlanırdı borda bordaya. Bedalan’dan gelinmişse eğer, mendirek duvarına yaslanmış, mermer taşımasında kullanılan el arabaları yığılı dururdu daima. Bir de metrelerce uzunluğunda trampleni andıran kalaslar. Çocukken içlerini çok merak eder, girip gezmek, kaptan köşkünde dümenin başına oturmak isterdim amma, kocaman bekçi köpekleri dolanırdı güvertelerinde ve beş metre yakınına dahi sokulmanıza müsaade etmezlerdi bir türlü. Bu sebeple uzaktan izlemekle yetinirdim onları. Al kuşaklı bordaları suda ahenkli yansımalar yaparak ağır ağır sallanırlardı mavinin ve kırmızının her tonunu üzerinde taşıyan bu Karadeniz çektirmeleri. Yağ ve mazot kokuları sinmiştir armuzlarının arasına ve kendine has gürültülerle çalışırdı motorları. Doğu Alman SKL’ler, Deutz’lar, Burmeister’ler, Dormann’lar… Üç kanatlı kocaman pervanelerinin dönüşüyle denizi köpürtüşlerini izlerdim tüm adalı çocuklar gibi ben de. Kısmet Köprüsü’nü limana doğru geçtikten sonraki sahil bandı, daha uzundu bir zamanlar. Ne lokantalar vardı orada şimdiki gibi, ne de otopark ve pazaryeri olarak kullanılan o çirkin dolgu alanı. Kıçtankara demirlerdi bazıları buraya. Çaprazlama palamar almak ve açmaz halatlarıyla iyice karaya sağlamlamak için, patelye vasıtasıyla çıkarlardı tekneden gemiciler. Demir funda emri gelince zincir şıkırtıları yankılanırdı rahtım boyunca uzanan çay bahçelerinde. Kaptanlar ve motor sahipleri ise vakit kaybetmeden doldururdu kahve ve meyhaneleri. Tıpkı Babam’ın işlettiği restoranda olduğu gibi. Fahri Kaptanlar, Mehmet Ekmekçiler ve daha kimler kimler…”[1]

Marmara Balıkçı Barınağı’nda çektirmeler (Selahattin Algan arşivi).

Yukarıda okuduğunuz tırnak içine aldığım kısım; yaklaşık üç-üç buçuk yıl önce sosyal medyada kurulmuş bulunan “çektirmeler ve motorlar” adlı grupta dillendirilmeye başlanan ve yazım süreci devam eden çektirmeler ile ilgili kitaba yazmış olduğum: “Benim Gemim Daha Büyük, Marmara Adası’nda Çektirmeler” bölümüne ait giriş kısmıdır.

2021 yılı Temmuz ayı içerisinde Gündoğdu Köyü’nde gerçekleştirdiğim Ada’ya Yolculuk adlı kitabımın imza gününde tanışmıştık Fuat Selim Ramazanoğlu ile… Gündoğdulu değerli ağabeyim İsmet Değirmenci’nin uzun seneler önce kaleme aldığı fakat yayınlamadığı Son Sefer adını alan kitabın yayıncısıydı Selim Bey. Hazırlamakta oldukları “çektirmeler” ile ilgili kitabın araştırma sürecinde adaya gelmişlerdi. Selim Bey’in işi gerçekten zordu. Ama biraz da şanslıydı bence. Çünkü tüm Türkiye’den mütemadiyen bilgi akışı vardı konu hakkında… Karadeniz çektirmelerini anlatırken yok olmaya yüz tutmuş bir gemi yapım kültürünün izlerini sürecek, uzun yıllarını mavi sularda geçirmiş birçok deniz emekçisi ile görüşerek her anlatıyı ayrıntılı bir şekilde not alacak, tozlu raflardan, çeyiz sandıklarından çıkacak sararmış fotoğraflarda iz sürecek, nihayetinde de sözlü ve yazılı bunca materyali tasnifleyerek anlatım dilinin ustalığıyla biz okuyuculara sunacaktı.

Nostalji rüzgârlarının estiği telefon ve bilgisayar ekranlarına sıkışmış sanal ortamdan elle tutulur, gözle görülür bir eser meydana getirmek hem olağanüstü emek, hem de sabır ve zaman gerektirmekteydi. Bu sebeple yavaş yavaş biriken anlatılarla görsel materyalin yanı sıra, daha önce yayınlanmış kaynak eserlerle de kitap zenginleştirilmeydi. Mimarlık ofisini adeta bir geminin kaptan köşküne çeviren Selim Bey, burada dostlarını ağırlıyor, çektirmeler kitabını ilmek ilmek örüyordu. Kitap yazmak ve yazılı kitabı bastırmak günümüz koşullarında giderek zorlaşırken, kaybolmaya yüz tutmuş “denizlerin hamalı” olarak nitelenen çektirmelerin her yönüyle anlatılarak gelecek kuşaklara aktarılması çok önemli bir görevdi de kanımca. Bu duygu ve düşüncelerle Selim Bey’in uğraşısına destek vermem gerektiğini düşünmüş ve Marmara Adası’ndan çektirmelerle ilgili bir yazı kaleme almak istediğimi söylemiştim. Bu isteğime ve katkıma çok sevinen Selim Bey, yazmak konusunda beni özgür bırakarak sayfa sınırlaması da koymamıştı…

Hâl böyle olunca adanın balıkçılık kültürüne dair hazırladığım kitap çalışmamı yarıda keserek ada çektirmelerini hatırımda kalan sahneler ve arşivimde biriken materyallerle birleştirip dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Babamın yakın arkadaşı rahmetli Mustafa Karadayı Amca ile aramızda geçen bir konuşmadan esinlenerek: “Benim Gemim Daha Büyük” sözünden yola çıkarak makalemi kurgulamıştım. Mustafa Amca’nın kast ettiği gemi; ağabeyim Ozan’ın dilinden düşürmediği ‘Hançer’ motoruydu… Biraz daha uğraşsam küçük bir kitap bile olabilecek uzunluktaki makalem, çektirmelerle ilgili bugüne kadar hazırlanmış en kıymetli eser olacağını düşündüğüm kitapta yer alacağı için de ayrıca kıvanç duyuyorum. Okuyucularım hatırlayacaktır: 2019 yılında Bozcaada Mendirek Dergisi’nde kaleme aldığım ada-deniz-gemi üçlüsüne dair hikâyeleri birleştiren dostum Mustafa Dermanlı, ilk şahsi kitabımı yayınlayarak beni onore etmiş, makaleler yazarak devamlı motive olmamı sağlamış ve bu sayede kalemimi geliştirmemde büyük katkısı olmuştu.

Bu sebeple yazın serüvenimde Mendirek Dergisi ve Bozcaada benim için çok kıymetliydiler. Buradan hareketle zaten daha öncesinde de kaleme aldığım Bozcaada’nın denizci ailelerini ve çektirmelerini bu kitaba eklemeyi görev addetmiş ve öngörülen süre içerisinde yazarak her iki makaleyi de teslim etmiştim. Büyüsü bozulmaması adına içeriklerine çok fazla değinmemekle birlikte, Bozcaada bölümünü: ‘Alibey Kaptan’ Ali Kayaalp’e ithafladığımı belirtmek isterim. Alibey Kaptan’ın Marmara Adası ve adalılarla ilgili çok özel bir anısını da bizimle paylaşan merhumun oğlu emekli öğretmen İbrahim Kayaalp’e de huzurlarınızda tekrar teşekkür ederim.

Gündoğdu köyü çektirme armadası (İsmail Dere arşivi).

Marmara Adası’nın çektirmeleri anlatılırken Marmara merkezi haricinde çektirmelerle deniz taşımacılığı yapan diğer köyler de anlatılmalıydı şüphesiz. Burada Gündoğdu köyüne ise ayrı önem vermek gerekir. Çünkü Gündoğdu, çektirme donanmasının üssü gibidir adeta. Yüzlerle ifade edilen tekneler kimi zaman motor, kimi zaman da çektirme nitelemesiyle anlatılır. Gündoğdulu armatörlerin bir araya gelerek kurdukları “S.S. Marmara Deniz Taşıyıcıları Kooperatifi” ne dair iki gazete kupürü geçmişe dair çok önemli bir belge olmasının yanında, köy halkınca tüm Türkiye sularında mekik dokunarak yapılan deniz ticaretinin de bir göstergesidir.

Marmara Deniz Taşıyıcılar Kooperatifi gazete ilanı (H. Can Yücel arşivi).

Ayrıca, Günaydın Gazetesi Foto Muhabiri Hasan Savran’ın çok önemli iki yazısı da bu kitapta yer almaktadır. 1943 yılında Marmara Adası ‘Viranköy’ çiftliğinde dünyaya gelen Hasan Savran, elinden düşürmediği fotoğraf makinesi ile adeta özdeşleşmiştir. Boynuna astığı ‘Rolleicord’ fotoğraf makinesinin vizöründe kim bilir daha nice güzel ân saklıdır. Yaklaşık yirmi yıl Günaydın Gazetesi’nin Marmara muhabiri olarak çalışan Hasan Savran, kendi döneminin tanığı olarak foto muhabirliği sayesinde Marmara Adası’nda yaşanmış birçok olayı belgeleyerek, ulusal basına yansıtmış, bu sayede ada kültürüne ve toplumsal hafızaya çok büyük katkılar sunmuştur.

Savran bir haberinde; Mazot fiyatına yapılan 2,5 liralık zammı protesto eden adalı çektirme sahiplerinin taşıdıkları her yüke ton başına 2,5 liralık zam verilmesini isteyerek çalışmama kararı aldıklarını ve sonuna kadar da direneceklerini aktarmaktadır haberinde. Ada fotoğrafçısı ve foto muhabir Hasan Savran, 28 Aralık 1993 günü genç denilecek bir yaşta çok sevdiği adasına ve sevenlerine veda etmiştir. Kendisini ada kültürüne katkılarından dolayı sevgi ve minnetle anıyorum.

13 Ocak 1971 Çarşamba Günaydın Gazetesi (Zafer Savran arşivi).

Marmaralı çektirme sahibi Hasan Çamur’la yaptığım sohbet esnasında Asmalılı çektirme kaptanlarından ve motorlardan bahsetmiş; Âdem-Nizam Karakaş ve Fethi Turna’nın isimlerini vermişti. Vakit kaybetmeden Asmalı Köyü Derneği Başkanı Soner Dedeoğlu’nu arayarak konuyu anlatmış ve kimlerle görüşebileceğimi sormuştum. Âdem Karakaş Kaptan’ın vefatından önce kitaplaştırma düşüncesiyle kaleme aldığı notlarından bu şekilde haberdar oldum. Asmalılı Âdem Kaptan, henüz on üç-on dört yaşlarındayken babasını toprağa vermiş, dedesinin kol kanat germesiyle canını dişine takarak çalışmış, kardeşlerine ve ailesine bakmıştı. Çektirmelerle sayısız navlun seferi atmış, bu esnada motorları iki kez batmış, denizde türlü badireler atlatmıştı. Toplamda kırk üç sayfa el yazısıyla not tutmuştu. Marmara Adası’ndan İstanbul kıyılarına: Haliç’e, Ayvansaray’a dair çok kıymetli anlatılarının büyük bir kısmının virgülüne dahi dokunmadan sizlerle paylaşırken bazı kısımları ise özetlemek durumunda kalmıştım. 2019 yılı başlarında hayatlarımızı bir karabasana döndüren Covid-19 pandemisinin ikinci yılında rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede hiç beklenmedik bir anda vefat eden bu cefakar kaptanın anılarını yazmak da ne mutlu ki bana kısmet oldu. Günümüzde Marmara Roro şirketince devam ettirilen Tekirdağ-Erdek arası kamyon trafiğini denize taşıyan ilk isimlerdendir Âdem Kaptan. Vesile olduğu bu denizyolunda, ‘Güzel Saraylar’ adını verdiği gemisi de dümen tutmaktadır hâlâ ona selam verirmişçesine…

Kaptan Âdem Karakaş (Merve Karakaş Demir arşivi).

Âdem Kaptan’ın kitaplaştırmak düşüncesiyle yazmaya başladığı notlarını benimle paylaşan Karakaş ailesi nezdinde Merve Karakaş Demir Hanım’a, Zeynep Türkân Hanımefendi’ye ve Asmalı Köyü Derneği Başkanı Soner’e tekrar teşekkür ederim.

Geçtiğimiz Mayıs ayında Ziverbey’de bulunan İON Mimarlık Yayınları ofisinde hazırladığım Marmara Adası ve Bozcaada bölümlerini görselleriyle birlikte Selim Bey’e teslim ettim. Esas yük tabi ki Selim Bey’in omuzlarında… Dilerim Cumhuriyet’imizin 100. Yılında okuyucuyla buluşması hedeflenen, iki cilt olarak tasarlanan renkli ve tarihsel belge niteliğindeki yüzlerce fotoğrafla biçimlenen çektirmeler kitabı, baskı maliyetinin üstesinden gelinerek denizcilik kültürümüze kazandırılır ve ‘Mavi Vatan’ ülküsüne gönül vermiş her bireyin kütüphanesindeki yerini alır. Okuru bol olsun…

Veli Kaptan’ın Yakar-1 Çektirmesi ve Mehmet Yakar (Ünal Bilgin arşivi).

Kaynakça: TÜRKEV Derneği Perihan Balcı Koleksiyonu, İsmail Dere, Ünal Bilgin, Merve Karakaş Demir,  Selahattin Algan, Zafer Savran, H. Can Yücel arşivleri.

[1] Çektirmeler: “Benim Gemim Daha Büyük” H. Can Yücel


Yayınlanma Tarihi: 06 Temmuz 2023  /  Son Güncellenme: 09 Temmuz 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.