Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 220 – Ekim 2023      Bir Garip Yangın

Bir Garip Yangın


Geçenlerde, 2.30 gibi gecenin oldukça geç bir saatinde, televizyona boş boş bakarak tam “artık gidip yatsam” diye düşünürken solumda kalan pencereden, etrafı yoğun bir duman kapladığı ilişti gözüme. Koşup baktım tabii merakla, gecenin bir saatinde yakınımda bir yerde bir yangın olduğu besbelli. Pencereyi açtım ki ne göreyim?! Karşımdaki güzelim ağaçların altında sıra sıra duran, sevimsiz çöp konteynerlerinden birinin içinden oluk oluk alevler fışkırıyor. Densizin biri geçerken sigara atmıştır kesin… O kadar yükselmişler ki, zaten her an, her tehlikeye karşı kelle koltukta olan canım ağaçlardan birinin dallarına ha değdi ha değecek alevin ucu. Onun da arkasında duran iğrenç baz istasyonu, benim pek umurumda olmasa da tehlikede. Ve de eğer ağaç tutuşursa alevler göklere yükselecek.

Etrafa bakıyorum, gün boyu vızır vızır işleyen trafikten eser bile olmadığı gibi sokaktan geçen bir Allah’ın kulu yok. Pencerelerde ışık yok, yangını fark eden benden başka kimse yok. Arada bir otobüstü, taksiydi, bir şeyler geçiyor ama şöyle bir bakıp aldırmıyorlar. Karşı köşedeki otelin kafeteryasında da sabaha kadar birileri olur genelde ama tık yok. Doğrusu, elim ayağıma dolandı, ne yapacağımı bilemedim. Elimde telefon, aramam gereken numarayı hatırlamaya çalışırken, caddeye inen yolun başında bir motosiklet ve iki kişi gördüm. El mi sallasam, bağırsam mi derken, artık iyice ayyuka çıkan alevleri gördüler ve durdular. Yakına geldiklerinde baktım ki sırtlarında ‘bekçi’ yazıyor. Vay be… demek bekçiler böyle artık.

Neyse, olay benden çıktı. Ama nasılsa onlar gerekeni yapacaklardır diyerek, gidip yatmak ne mümkün. Bekledim tabii, izliyorum. İki tıfıl oğlan, geldiler, baktılar, etrafında dolandılar, alevler de hızla yükseliyorlar ha… Derken efendim, köşedeki otele gittiler, oradan da bir görevli çıktı, uzun uzun konuştular ve de sanırım bir karara vardılar. Otelin kapısının yanında kapaklı bir yerin arkasında bir musluk varmış meğer. Derken ellerine mavi bir çiçek sulama kovası aldılar, hani o ucu duş başlığı gibi olanlar var ya… Dolduruyorlar kovayı, en az 50 adım, tıngır mıngır gidip konteynırın içine boşaltıyorlar. Ama kaç posta bilemezsiniz. Alevlerse bana mısın demiyerek yükseldikçe yükseliyorlar. Tükenip duruyorum pencerede, neredeyse bir iki büyük kova atacağım aşağıya. Bağırasım geliyor “Yahu koca otelde hiç mi büyük kovanız yok?”diye.

Gittiler, geldiler, belki on sefer… konteynırın içinden bir şeyler patır patır patlıyor, metrelerce kıvılcımlar sıçrıyor, onlar hâlâ mıy mıy mıy… Eh artık bunun bir çözüm olmadığını anladılar ve de nihayet bir bahçe sulama hortumu çıktı ortaya. “Hah” dedim “şimdi olacak inşallah” taktılar hortumu musluğa, çekip uzattılar ki yolun yarısına kadar ancak geliyor. Sonuç? Bu sefer, biri musluğun başında duruyor, diğeri hortumun ulaştığı yerde yine o minik sulama kovasını dolduruyor gidip faş diye döküyor. İnanmazsınız, belki ikibuçuk saat sürdü. Nihayet, alevlerin yerini kara bir duman aldı. Tıpkı nasreddin Hoca’nın kuyuya düşen ayı gökyüzüne çıkarması gibi. Of! İçim tükendi. Eh artık yatabilirim herhalde. Bunca hengâmeden sonra inşallah uyuyabilirim diyerek uzanmışken tam, bu kez de korkunç bir patırtı, bir gürültü, bir bağrışma ve de ürkütücü siren sesleriyle fırladım. Bu da ne? İnanmayacaksınız ama itfaiye gelmiş, iyi mi? Yanan bir şey yok ha… Amaaa… boşuna mı gelmiş olsun yani?

Çıkardılar dev hortumlarını, soktular ucunu tütmekte olan konteynıra bir faş ettiler ki suları, sormayın. Ağzına kadar doldu, taştı sokaklara yayıldı ama pes etmediler ve bir kamyon suyu bitirmeden gitmediler. Ben pes ettim valla. Ertesi gün öğleye doğru ki ancak uyanabilmiştim, hemen koşup baktım, yer gök hala sırılsıklam, cadde çamur deryası, insanlar fütursuzca o su dolu konteynıra çöp atıp duruyorlar. Suyun bir kısmı kenarlardan sızdı kalanını da ta ertesi gün, güneş kuruttu. Akşama kadar bizim oralar yağmur yağmış gibiydi. Eh ben bunu yazmaz mıyım?

Keşke dedim o esnada akıl edip fotoğraf çekseydim. Çekemedim. Ne bileyim her şey bittikten sonra ‘traji’nin ‘komedi’ kısmına takılıp da yazma arzusu duyacağımı? Ama sonra şöyle bir baktım internete, hani uygun bir resim bulabilir miyim diye… Aman efendim, ne kadar çok konteynır yangını oluyormuş meğer ülkemizde, uygun biri seçilir artık zahir dedim. Kıssadan hisse: Siz, siz olun çöpe sakın sigara atmayın, ormanların nasıl pisipisine yandığını da aklınızdan çıkarmayın.


Yayınlanma Tarihi: 08 Ekim 2023  /  Son Güncellenme: 09 Ekim 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.