Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 220 – Ekim 2023      “Gezi”yi Büyükada’ya Bağlamak

“Gezi”yi Büyükada’ya Bağlamak


Türkiye’de yargı iktidarın her zaman güdümündeydi ama böylesi hiç olmamıştı. 12 Eylül darbesine bile rahmet okutacak bir adaletsizlik, hukuksuzluk dönemi yaşıyoruz. Ve bu durum giderek kötüleşiyor. Sandıktan, seçimden ibaret bir “demokrasi” aldatmacasına mahkûm bırakılmak isteniyoruz. Kurulan sandığın ve yapılan seçimin ne menem bir seçim olduğunu da, son seçimler dahil hep birlikte gördük, yaşadık.

Adalı gibi yerel bir dergide bunu yazmanın ne anlamı var diye bakacaklar olabilir. Konunun Adalar’la ne alakası var diyecekler de. Bal gibi de var.

Öncelikle sivil toplum tüm Türkiye yereli gibi Adalar’ın da vazgeçilmezi. Türkiye’de sivil toplumu etkisizleştirmek için yapılan her şey Adalar’ı da ilgilendiriyor. “Gezi” kararı sivil toplumu etkisizleştirmenin son ve en önemli adımı.

Ama bizi bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa mahkûm edenlerin pek sevdiği deyimle başka “iltisaklar” da bulabiliriz.

Her şeyden önce, Gezi Davası’nda hüküm oluşturulan beş kişiden biri sevgili kardeşimiz, arkadaşımız Büyükadalı Çiğdem Mater. Diğeri Can Atalay. En son Büyükada Heliport projesi ve Heybeliada Sanatoryumu’nun Diyanet’e devrini iptal eden davaların avukatıydı Can. 2011’de yürürlüğe giren 1/5000’lik planın iptali ve şimdi tek tek sıralayamayacağım bir dizi başka davada ya da savunuculukta olduğu gibi.

Osman Kavala’yla yakınlığı olmayan, çok sayıda projede birlikte çalışmayan arkadaşımız yok gibi. Tayfun Kahraman da Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanlığı ve sonrasında İBB’deki görevi sırasında Adalar’dan gelen tüm taleplere olumlu yaklaşan, işbirliğine açık arkadaşımız. 2010-14 döneminde Adalar Belediyesi ile Şehir Plancıları Odası’nın imza altına aldıkları işbirliği-danışmanlık sürecinde onun payı yadsınmaz.

Bütün bunlar kişisel bazda ilgi kurmak olarak tanımlanabilir ama onlardan ibaret değil.

Gezi kararına giden yolda taşların bir bölümü de Adalar’da döşendi.

Büyükada Davası’nı hatırlayalım.

Bir eğitim çalıştayı için Büyükada’da toplanan, farklı sivil toplum örgütlerine mensup on insan hakları savunucusu, çalıştayın beşinci günü olan 5 Temmuz 2017’de düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı. 17 Temmuz 2020’de, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamalarıyla savcılığa çıkarıldılar. On hak savunucusundan sekizi tutuklanırken, ikisi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Haklarındaki iddianame yaklaşık üç ay sonra açıklandı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, ulusal ve uluslararası düzeyde tepki ve kampanyalara yol açan davanın karar duruşması 3 Temmuz 2020’de görüldü. Dört hak savunucusu hakkında çeşitli hapis cezaları verilirken yedi hak savunucusu beraat etti. Ancak iki yıl sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesi Büyükada Davası’na verilen hapis cezalarını bozdu ve ardından başlayan yeniden yargılamada mahkeme hükmünü açıkladı. Hak savunucuları Taner Kılıç, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran’ın da beraatına karar verildi.

Şimdi Gezi’deki kararıyla çok tartışılan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, o zaman böyle bir karar vermişti. İşin uluslararası boyutu belki de etkili olmuştu demeliyiz, bilemedim.

Büyükada’nın faili olduğu ve Gezi’ye giden yolda döşenen taşlarda adı geçen başka olaylar da var. 15 Temmuz gecesi Büyükada Splendid Otel’de yapılan toplantı mesela. Toplantıya katılanlardan Henry Barkey üzerinden yaratılan spekülasyonlar. Bu toplantıya katılmayan, adı bile geçmeyen Osman Kavala’nın, Henry Barkey ile “telefonlarının aynı ortamlarda sinyal verdiği” gibi absürtlüklerle bağ kurulup, darbeyle ilişkilendirilmeye çalışılması, vb. Gerçi bu dava beraatla sonuçlandı ama, farklı da olabilirdi. Eğer Gezi bir intikam objesi haline getirilmemiş olsaydı.

İşte böyle.

Şimdi bu yazdıklarımı, aralarından bazı yorum cümlelerini çıkararak ihbar kabul edip, Gezi ile Büyükada arasında nasıl da kuvvetli bağ olduğuna dair bir iddianameye dönüştürebilir, Gezi davasında bu kararın oluşmasına katkı veren yargı mensuplarımız.

Kendilerine böyle bir iyiliğimiz olsun.

Böylelikle bir kent ya da semt de davalık olmuş olur, subliminal darbeye karıştırılır, hep birlikte rahat ederiz.

 

 


Yayınlanma Tarihi: 08 Ekim 2023  /  Son Güncellenme: 09 Ekim 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.