1937 Kasım ayının gazetelerinde Heybeliada’daki Deniz Harp Okulu ve Lisesi’nin kuruluş yıldönümü ile ilgili haberler ön plana çıkıyor.
Okulun 162. Kuruluş yıldönümü nedeniyle bir tören düzenlenmiş.
Cumhuriyet gazetesinde etkinlikler iki hafta öncesinden duyuruluyor ve okulun eski mezunları törene davet ediliyor.
Kuruluş yıldönümü töreninin gazetelerde çok geniş ve ayrıntılı verilmiş olması yanında kullanılan hamaset dolu söylem de dönemin havasını tam anlamıyla yansıtıyor.
1937 Kasım ayının gazetelerindeki gezimize buyurun.
Deniz Harb okulu ve lisesinin 162 nci yıldönümü
Heybeliadadaki Deniz Harb okulu ve lisesi, kuruluşunun 162 nci yıldönümünü 18 ikinciteşrin 1937 perşembe günü kutlulıyacaktır.
0 gün İstanbulda bulunan bütün muvazzaf ve emekli deniz subayları mektebe davetlidirler. Merasime, saat 10, 30 da başlanacak, eski hatıralar tazelenecek ve öğle yemeği mekteb yemekhanesinde yenecektir.
Mekteb idaresinden aldığımız bir mektubda, kimseye şahsi davetiye gönderilmiyeceğinin, muvazzaf ve emekli bütün deniz zabitlerinin törene davetli olduklarının ilânı rica edilmektedir.
Cumhuriyet, 4 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Perşembe
Deniz Harbokulumuzun 162 nci yıldönümü
Dün, Heybelideki mektebde, büyük ve samimi merasimle kutlulandı
Deniz Harbokulu ve lisesi, dün, varlığile öğündüğümüz büyük bilgi, fazilet ve kahramanlık yuvası, 162 nci yılına girişini büyük törenle kutluladı.
Başta 95 sene evvel Deniz mektebini Heybelideki bugünkü yerine yerleştiren Patrona Mustafa Paşanın oğlu ve mektebin bugünkü en kıdemli mezunu emekli deniz albayı Tevfik olmak üzere, İstanbul Merkez Kumandanı General İhsan, İstanbul Deniz Kumandanı Mahmud Gokbora, Deniz Ticaret mektebi müdürü Müfid Zeki ve bazı emekli ve muvazzaf deniz zabitleri ve İstanbuldaki askeri mekteblerle, Deniz Ticaret mektebinden gelen talebe heyetleri olmak üzere gelen davetliler büyük kapıda Komutan ve arkadaşları tarafından karşılanmakta ve selam vaziyetindeki talebenin önünden geçerek mektebe girmekte idiler.
Saat on buçukta, sancak direğinin etrafında toplanan talebe ve davetlilerin selamladıkları sancak, deniz bandosunun çaldığı istiklal marşile dalgalana dalgalana direğe çekildi.
Amiralin tebrikleri ve Komutanın nutku
Donanma Komutanı Amiral Şükrii Okan, acele bir işi çıktığından gelememiş, kendisini de yetiştiren bu yuvaya, saygılarını, selamlarını ve yıldönümü münasebetile tebriklerini yollamıştı.
Mekteb Komutanı albay Ertuğrul Amiralin bu samimi duygularını anlattıktan sonra, nutkuna başlıyarak Cumhriyetten ve onun Ulu Başbuğundan ilham ve kuvvet alarak daima iyiye ve ileriye gitmeğe çalışan okulun bir tarihçesini çizmiş, Türk denizcilerinin yarattığı harikaları uzunuzadıya izah etmiş, talebesine hayatta ve mukaddes vazifelerinde muvaffak olmak için gidecekleri yolu göstermiş ve onları işaretle:
«- Büyük bir sevinç ve iftiharla size arzetmeliyim ki; karşımızda saygı ile duran bunlar, bu Cumhuriyet çocukları Atatürkün kendilerine emanet ettiği istiklal ve cumhuriyetle Türk vatanını her zaman ve her yerde canla başla koruyacaklar ve bu mukaddes emanetlere yan gözle bakmağa yelteneceklerin gözlerini çıkaracaklardır. Cumhuriyet rejimi her birini ayrı ayrı büyük ve kıymetli takdirinize layık olacak veçhile yetiştirmektedir.
Biz Büyük Önderimizin ışıklı yolunda yürüdükçe yolumuzu şaşmıyacağımıza ve hedefimize en kısa bir zamanda varacağımıza her sene olduğu gibi bu sene de iman ediyoruz. Bu iman ve inançladır ki daima iyiye ve daima ileriye gidiyoruz ve gideceğiz.» demiştir.
En kıdemli emekliye hatıra
Alkışlarla biten bu nutuktan sonra, geçen sene rahatsız olduğu için bu merasime iştirak edemiyen bugünkü en kıdemli mezun Bay T evfiğe, mektebin, talebe tarafından yapılmış armağanını sunmuş ve maddi hiçbir değeri olmıyan bu yadigârın, ancak,. en yaşlı ağabeyleri tarafından kabul edilmekle kıymet bulacağını kaydetmiştir.
Kollarına girilerek ilerideki masanın başına oturtulan aksaçlı aksakallı, iki büklüm en kıdemli mezun, ortasında mektebin resmi bulunan ve aziz torunlarının alın terini taşıyan parıl parıl çapayı titrek elleriyle okşıyarak, heyecandan söz söyleyebilecek halde olmadığını, sadece seksen yıllık hayatının bu en mes’ud anında eski yuvasına sonsuz bağlılığını, onun bugünkü evlâdlarına kalbden gelen sevgilerini ve Türk denizcilerine karşı duyduğu derin saygıyı ağır ağır, kesik kesik ve gözlerj dola dola ifade edebilmiş mektebin hatıra defterini imzalamıştır.
Ulvi bir manzara
Mekteb Komutanı masanın başında, 1875 ten sonraki mezunları sıra ile defteri imzalamağa davet ediyordu.
Bu sırada kalabalık arasından:
Ve böyle dlye diye, gülüşe gülüşe gelip imzalarını atıyorlardı.
Nihayet bu seneki mezunlar namına da ortaya gelen levend subayın, imzasını koyduktan sonra ilerliyerek, en eski mezunun elini öpüşü, denizcilerimizin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygıyı gözlerde canlandıran ulvi bir manzara idi.
162 nci bakla ve şehidlere çelenk
Bunu müteakib hep beraber rıhtım kenarına gidilerek orada sarkıtılan zincirin 162 nci baklası denize verildi. Ve bandonun çaldığı matem havası içinde genç denizcilerin taşıdıkları, sapsarı krizantemlerden yapılmış çapa şeklindeki çelenk, denizlerde can veren şehidlerimiz adına denize atıldı.
Matem havası dinmiş, geçid resmi başlamıştı.
Talebenin, o her zaman hayranlıkla şahidi olduğumuz, toprağı ezmek, parçalamak ister gibi sert ve çelik adımlarla yaptıkları geçid resmini de gördükten sonra, ilk sınıfın yaptığı ritmik cimnastik seyredildi.
Saflar, kırmızı ada toprağını süsliyen renk renk çiçeklerin ortasındaki, Atatürk büstünün etrafında, onu saran bir sevgi çemberi halinde kuruldu ve kalblerden kopmuş sevgi çiçeklerinden örülmüş zarif bir çelenk oracığa kondu.
Artık, denizcilerin bahtları gibi açık bu aydınlık ve ılık günün öğle vakti gelmişti.
Yemekhanede
Mekteb komutanın:
– Şu dakikadan itibaren herkes talebe hayatı sürecektir, binaenaleyh serbest ve hürdür. Sesi duyuldu. Zaten yemek boruları, şahlanmış iştihaları sofra başına davet ediyordu.
Küçüklerden fazla büyükler coşmuşlardı. Gülüşe gülüşe, şakalaşa şakalaşa tıpkı eski günlerde olduğu gibi şen şakrak yemekhaneye koşuyorlardı.
Hele burada, yetmişlik ihtiyarlar bile kendilerini gençlik demlerinin havasında bulmuş, etten sonra gelen an’anevi pilâkinin başında ise, neşe son haddine ermişti.
Birbirlerine ekmek içinden yaptıkları bileleri atanlar, birbirlerini eskiden takılmış isimlerle çağıranlar, yemeklerini kapanlar ortalığı tarif edilmez bir keyifli gürültüye boğuyorlardı.
Bir aralık mekteb Komutanı kendini göstermiş ve:
– Susun bakalım .. Alimallah falakayı basarım.. Beni iyi dinleyin; yemekten sonra her senenin mezunları ayrı ayrı grup resimlerini çıkartmazlarsa altıokka ve sopa ile cezalandırılacaklardır, diye bağırmıştır.
Bu emir (başüstüne!..) seslerile kabul edildi. Ve tıpkı talebe hayatında olduğu gibi tatlılarını kapışa kapışa yiyip bitirenler, bahçede sınıf sınıf toplanarak resimlerini çektirdiler.
En eski mezunun hatıraları
Bu sırada en eski mezun Bay Tevfik, o günlere aid hatıralarını şöyle anlatıyordu:
«- 62 sene evvel mektebden mezun olduğum zaman 17 yaşında bulunuyordum. Y azık ki; bütün arkadaşlarım birer birer göçtüler, o sınıftan kala kala bir ben kaldım. 0 zaman bu mektebi bitirenler Hüdavendigâr talim gemisine alınırlardı. Bizi de öyle yaptılar ve derhal Marmaraya açıldık. Oradan Akdenize çıktık, Arnavudluk kıyılarını aşarak Venedik körfezine, sonra İtalya kıyıtlarını doJaşarak Fransaya, nihayet Cibraltaya kadar uzandık ve Afrikanın şimalini Iiman liman gezerek iki sene süren bir seyahati gene İstanbulda bitirdik.
Fakat unutmayınız ki, denizler hükmümüz altındaydı. Ancak İngiltere donanması bizi geçebilmiş, Fransa ise bizimle atbaşı gidebilmeği bir şeref saymıştı. Altmış beş parçalık azametli bir donanmamız vardı. Sonra Sultan Hamid tahta çıktı ve o canım donanmayı çürüttü, perişan etti.»
Güçhalle konuşabilen, denizcilerimizin bu tertemiz piri, o acı günleri unutmuş gibi sevinçle, fakat her tarafı heyecandan titriye titriye:
«- Bugünleri gördükten, Cumhuriyet idaresinin yarattığı bu kudreti ve ona lâyık olmağa çalışan yeni neslin gücünü, gayretini, büyüklüğünü gördükten sonra artık ölebilirim.» diyordu.
Mektebin her tarafı davetlilere açılmıştı.
Eski talebe, her adımda gördükleri mükemmeliyeti birbirlerine sitayişle gösteriyorlar, dünün canlanan acı hatıratı içinde, gözJeri önündeki hakikatin sırrını aramadan bulan insanlar halinde geniş birer nefes alarak, arkalarında yetişenlerin kavuştukları bu saadete kendi bahtiyarlıkları gibi seviniyorlardı.
V e bu umumi sevinc içinde deniz bandosunun bahçede çaldığı oynak memleket havaları birdenbire gençleşen mütekaidleri, yayından fırlıyan birer ok gibi ortaya atıyor ve Aydın dağlarının çevik zeybekleri gibi zıb zıb zıblatıyordu.
Ötede, şakadan falakaya yatırılanlar, yüzükoyun edilip sopa çekilenler vardı. Saatler, böylece, coşkun bir neşe içinde geçti.
Ve mektebin müsamere salonunda talebe tarafından verilen bir temsil ve onu takib eden canlı tablo ile, Türk denizcileri bu mes’ud günlerini, elele, kalb kalbe ve derin bir samimiyet içinde kutlulıyarak bitirmiş oldular.
Cumhuriyet, 19 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Cuma
Şerefli Bir . Yıldönümü
Deniz Harp Okulu 162 inci Yaşına Girdi
Bu Münasebetle Dün Mektepte Eski Denizcilerin de İştirakile Merasim Yapıldı,
Şehitlerimiz için Denize Çelenk Atıldı
Deniz Harp Okulunun 162 ncl tedris yılına girişi, dün, Heybeliadadaki mektep binasında büyük merasimle kutlandı.
Merasime davetli olanlar sabahleyin saat dokuzda Köprüden kalkan vapurla Adaya gittiler ve mektep kapısında, mektep komutanı Ertuğrul ile erkin reisi ve muallimler tarafından karşılandılar. Mektebin eski ve yeni talebeleri de muntazam saflar halinde sıralanmış ve selam vaziyeti almış bulunuyorlardı.
İçlerinde İstanbul Merkez Komutanı General İhsan, İstanbul Deniz Komutanı Mahmut Gökbora, İstanbul Deniz Ticaret müdürü Müfit Necdet Deniz, Yüksek Deniz Ticaret Mektebi müdürü Zeki ile askeri mektepler müdürleri, mektebin eski mezunlarından emekli ve muvazzaf subaylar, Tıbbiye ve askeri mektepler talebelerinden birer grup bulunan davetliler, deniz tarafındaki merasim meydanına toplandılar.
Burada, merasim tafsilatını vermeden evvel teessürümüzü mucip olan bir noktayı kaydetmek isteriz.
Deniz Okulu, Türk denizciliğinin beşiğidir. Çok şerefli bir mazisi olan ve Türk donanması için şimdiye kadar çok güzide unsurlar yetiştiren bu mektebin bilhassa şimdiki yerinde kurulduğu 90 küsur senedenberi verdiği mezunların miktarı pek çoktur. Böyle olduğu halde, dünkü merasimde mektebin eski mezunlarının miktarı parmakla gösterilecek kadar azdı. Denizcilerde vefa tecrübe edilmiş bir haslettir. Bu böyle iken böyle mektep gibi aziz bir yuvada çocukluğun bir daha ele geçmiyecek güzel hatıralarını tekrar yaşamak, eski dostlar1a buluşmak, bilhassa dünkü gibi kış içinde yakalanan bir bahar havasında bulunmaz bir fırsat iken, bunu – ciddi mazeretler müstesna – kaybedenler de pek çoktu.
Diğer taraftan, mektepten 1288 de çıkmış ve bugün doksan yaşını aşmış olan Batumlu Mustafa Paşanın oğlu Tevfik gibi aksakallı, ihtiyar denizciler bu merasime, bütün halsizliklerine rağmen iştirak etmek suretile mektebe ve mesleğe karşı olan vefalı bağlılığın canlı bir misalini vermiş oldular. Bu muhterem ihtiyarlan da alkışlamak bir vazifedir. Mektebin bugün hayatta ilk mezunu olan Tevfik merasim mahallinde bir koltuğa oturmuştu. Bu nurani yüzlü ihtiyar deniz kurdu, oturduğu yerden, çalâk, zinde ve idealist Cumhuriyet gençliğini gurur ve iftiharla seyrediyordu.
Sancağa selâm
Merasime saat on buçukta başlandı. Mızıkanın terennümleri arasında sancak çekildi ve selamlandı. Mektep komutanı bir vazife dolayısile merasimde bulunamıyan amiral Şükür Okan’ın selam ve saygılarını bildirdikten sonra davetlilere ve talebeye hitap eden nutkunu canlı ve heyecanlı bir ifade ile söyledi. Komutan nutkunda ezcümle şunları söyledi:
– Yalılara sahip olan karalarına sahip olduğu gibi, denizlere hâkim olanlar, cihana da hâkim olmuşlardır. Bunun en canlı misalini 16 ncı asırda Türklerde görürüz. Bu asırda Türk sancağının şanlı dalgalanmasını görmemiş bir denizci kalmamıştır. Ak ve Karadeniz Osmanlı eğemenliği altında idi. Her bandıra Türk sancağının kudreti karşısında saygı ile indirilir ve bu yüce sancak selamlanırdı. Onların bilgileri düşmanlarından daha üstündü. Piri Reisin (Bahriye ) kitabı ve Amerika haritası ile, Seydi Ali Reisin (Muhit) adlı eseri sözlerimin ispatı olabilir. Dünyada hiç bir millet Barbaros, Turgut, Oruç, Kemal, ve saire gibi büyük ve değerli deniz kahramanı yetiştirmemiştir. Bunların hepsi hakiki bir mektep olan gemide ve denizde okuyarak, gezerek çekirdekten yetişmişlerdir.
Cezayirli ünvanile anılan ve aslen Tekirdağlı olan Hasan Paşanın takriri üzerine 18-11-1776 da Tersanenin Darağacı semtinde kadırgaların çekildiği gözlerden birisinde (Hendesehane) adı ile ilk deniz mektebi törenle açıldı ve derslere başlandı. Bu mektebin ilk hocası da tesadüfen Cezayirli Hasan Bey isminde bir zattır ki sonradan donanmada kaptanlığa kadar yükselmiştir.
Cumhuriyet çocukları
Komutan, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci deniz mekteplerinin nasıl kurulduklarını anlattıktan sonra, nutkunu şu cümlelerle bitirmiştir:
– Yalnız büyük bir sevinç ve iftiharla size arzetmeliyim ki karşınızda yüksek saygı ile duran bunlar, Cumhuriyet çocukları, Atatürkün kendilerine emanet ettiği İstiklâl ve Cümhuriyet ile Türk vatanını her zaman ve her yerde canla başla koruyacaklar ve bu mukaddes emanetlere yan gözle bakanların gözlerini oyup çıkaracaklardır. Biz yenilik ve ilerleyiş uğrunda attığımız her adım için kuvveti ve istikameti Ulu Başbuğun çizdiği izlerde yürümek ve onun gösterdiği amaçlara varmak arzusundan alıyoruz. Biz, Büyük Önderimizin ışıklı yolundan yürüdükçe yolumuzu şaşırmıyacağımıza ve hedefimize en kısa bir zamanda varacağımıza bu sene de iman ediyoruz.
Okulumuzun ilk kurucusu Gazi Hasan Paşanın adını hürmetle anarken yurdumuzu kurtaran, cümhuriyeti kuran ve bizlere daima sevinçli ve iyi günler yaşatan Büyük Atatürkümüze derin bağlılık ve saygılarımızı minnetle ve şükranla arzederiz..
En emekli subay
Komutanın alkışlarla biten nutkundan sonra, mektebin ilk mezunlarından ve emekli subay Tevfiğe, mektep tamirhanesinde yapılmış olan ve içinde mektebin bir fotoğrafı bulunan bir resim çerçevesi hediye edildi.
Doksanlık denizci, koltuklarına girilerek masa başına getirildi ve mektebin hatıra defterine imzasını güçlükle atabildi. Kendisi program mucibince bir nutuk söyliyecekti. Fakat, ihtiyarlığına inzimam eden heyecanı buna mani oldu. Yalnız, titrek, hafif bir sesle, bu sevinçli günü yaşadığından mesut ve bahtiyar olduğunu ve Cümhuriyet gençliğine büyük muvaffakiyetler dilediğini söyledi. Bundan sonra, en eskilerden başlıyarak mektebin her sene mezunları namına birer kişi hatıra defterini imzaladı. Bu imza merasimi devam ederken, mektep komutanı eski mezunlara hitap ederek:
– Kusura bakmayınız. Yaşlarınız belli oluyor.,,
Diye bir latifede bulundu. Umumi gülüşmeler arasında kendisine:
– Allah yaşınızı artırsın.,, sözlerile mukabele edildi.
Muazzez şehitlerimiz için
Bu merasim bittikten sonra, mızıka matem havasını çalarken, muazzez deniz şehitleri için denize sarı kasımpatılarından yapılmış bir çelenk atıldı. Bunu, mektebin 162 nci yıldönümünü tespit eden ve üzerinde bu rakam yazılı bulunan halkanın denize indirilmesi takip etti. Halka denize indirilirken mızıka, denizcilerin meşhur Demir marşını çaldı.
Deniz tarafındaki bu merasimden sonra mektebin orta bahçesine geçildi Talebe, Atatürkün büstü etrafında bir ihtiram halesi halinde sıralanmıştı. Burada büste, mektep komutanı merasimle bir çelenk koydu. Ve heykelin önüne çiçeklerden yapılmış ve mektebin 161 nci yılını bitirdiğine alamet olan bir, altı iki rakamları dikilirken mızıka İstiklâl Marşını çaldı.
Çiçek muharebeleri arasında ziyafet
Mektebin genç talebesinin musiki ile yaptıkları ritmik jimnastik te takdirle seyredildikten sonra borazanlar davetlileri yemekaneye çağırdı. Büyük bir neşe ve çiçek muharebeleri arasında geçen yemekten sonra bahçede eğlencelere devam edildi.
Mektep komutanı, etli börekli, tatlılı yemekle karınları doyan misafirler için nahoş bir ziyafet daha hazırlamıştı:
Meydan dayağı. Ortaya bir uzun halı serildi. İki kişi ellerine falaka değneklerini alarak ortalıkta dövecek adam aramağa başladılar. Birkaç ihtiyar denizci, bu ziyafetten ister istemez hisse aldılar. Falaka faslı bittikten sonra meydanda milli havalar oynandı, monoloğlar söylendi. Bunlar devam ederken ekserisi torun sahibi olan deniz kurtlarından bir kaçı da bezden topları biribirine atarak çocukluk günlerini, velev ki bir an için tekrar yaşamağa çalışıyorlardı.
Denizcilere mahsus neşeli, şakrak bir hava içinde biten bu eğlencelerden sonra mektebin müsamere salonunda toplanıldı. Burada cidden muvaffakiyetle verilen talebe temsilinden sonra merasim bitti.
Deniz Harp Okulumuz, dün, çok özlü ve samimi tezahüratla kutladığı (dün) ile 162 nci hayatına girmiş bulunmaktadır. Denizciliğimizin bu feyzli ocağına yeni muvaffakıvetler ve inkişaflar dileriz.
Tan, 19 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Cuma
” Denizbank ” Projesinde Değişiklik
Akay idaresini Yılbaşından Sonra Belediye işletecek
Haber aldığımıza göre, Akay idaresinin belediyeye devredilmesi kati surette kararlaşmıştır. Büyük Şefin son nutuklarındaki belediyelere mühim vazifeler tevcih eden direktiflerinden ilham alınarak Akayın İstanbul belediyesince idaresi muvafık görülmüştür.
Akayın da diğer deniz müesseseleri gibi denizbanka devri tasarlanmışken iktisat encümeninin dün Ankarada yaptığı toplantıda bu mesele görüşülmüş ve denizbanka ilhakından vazgeçilerek projeden çıkarılmıştır.
Bu işe ait resmi muamelenin yakında bitirileceği ve devir muamelesinin senebaşından evvel yapılacağı anlaşılmaktadır. Belediye, yeni işletmeyi bugünkü teşkilat kadrosu ile aynen devir alacak ve devam ettirecektir.
Akay müdürü Cemil, yarın akşam bu iş için Ankaraya giderek vekâletle temaslarda bulunacaktır.
Tan, 21 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Pazar
İki Yeni Mendirek
Deniz Ticaret Müdürlüğü tarafından Bostancıda yapılmakta olan yeni mendireğin inşaatı bitmek üzeredir. Yakında merasimle açılacaktır.
Heybeliada ve Bostancı mendireklerinden sonra Fenerbahçe ile Ahırkapıda da birer mendirek inşası kararlaştırılmıştır.
Tan, 28 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Pazar
Akayın Kış Tarifesi
Akayın kış tarifesi bugünden itibaren tatbik edilecektir. Yeni tarifede akşam postalarında değişiklikler yapılmıştır. Köprüden Adalara 19,45 te kalkan son vapur 19,15 e alınmıştır. Adadan köprüye 18 de kalkan vapur da bundan sonra 17,25 te hareket edecektir.
Bundan başka her cumartesi Yalovaya hususi bir yük vapuru kaldırılacaktır. Bu vapur cumartesi günleri 8,20 de Köprüden hareket edecektir.
Tan, 19 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Cuma
Akay işletmesi Müdürlüğünden:
Adalar – Anadolu – Yalova hattında 20 İkinciteşrin 937 cuma gününden itibaren kış tarifesi tatbik olunacaktır. Yeni tarife iskelelere asılmıştır. (7768)
Tan, 18 İkinciteşrin (Kasım) 1937, Perşembe
Yayınlanma Tarihi: 03 Kasım 2022 / Son Güncellenme: 03 Kasım 2022
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.
Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.