Paylaş
Tüm Sayılar      2022      Sayı 210 – Aralık 2022      Çanlar Adalar için Çalıyor

Çanlar Adalar için Çalıyor


Aylardır herkesin merakla ve tedirginlikle beklediği Adalar İmar Planı, çok yakında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından askıya çıkarılacak. Zamanlama konusunda henüz net bir bilgilendirme olmasa da duyumlar çok da uzun sürmeyeceğini gösteriyor.

Herkes tedirgin: 5 Kasım 2022 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile “Marmara Denizi ve Adalar”ın Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) ilan edilmesiyle, İBB Meclisi’ne onay için sunulmak üzere İBB İmar Komisyonu’nda tartışmaları sürmekte olan “1/5000 Adalar Koruma Amaçlı İmar Planı” süreci tamamen askıya alınmış oldu. Bir başka deyişle, Adalar’da imar yetkisi artık İBB ve yerel belediyede değil, bütün kararlar Bakanlık tarafından alınacak ve son sözü Ankara söyleyecek.  Ve ne söyleyeceğine dair kimsenin bir fikri yok!

Fikri yok çünkü bu süreçte kamuoyunu bilgilendirecek bir çalışma hiçbir kurum tarafından yapılmıyor. Bakanlık kapalı bir kutu, asla herhangi bir bilgi paylaşılmıyor. Sıkıntı tam da burada başlıyor çünkü hem alınan bu kararın niteliği hem de daha önce benzer kararlar ile şekillenmiş bölgelerin bugün içinde bulundukları durum hiç de iç açıcı değil.

Daha önce üzerine çok kere yazılmış ve hakkında birçok tartışma yapılmış olsa da hem bir kez daha kayda geçirmek hem de bu yazının okuyucularına bir hatırlatma yapmak adına bugüne kadar yaşananları çok kısaca özetleyelim:

Adalar ilçesi, 1984 yılında “Bütünsel Sit Alanı” ilan edildiğinden bu yana hiçbir zaman bir koruma amaçlı uygulama imar planına kavuşamadı. 1/5000 koruma amaçlı nazım imar planları yapıldı ama bunlar 1/1000 planları olmadan, günlük işleyişte bir anlam ifade etmedi. Sonuçta 38 yıl boyunca, bu değerli sit alanı “geçiş dönemi yapılaşma koşulları” diye tarif edilen ve dönem dönem içeriği yeniden belirlenen bir mevzuatla yönetildi.

2019 yılında göreve gelen İBB, doğru bir kararla, Adalar İlçesi’nin Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı (KANİP) yapılması için İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü, Adalar Belediyesi, ilgili İBB birimleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve Adalar halkının katılımı ve desteği ile yoğun bir çalışma başlattı. Bu çalışma belki de bir belediyenin sivil toplumla bir arada yürüttüğü ilk çalışma oldu. Hedef, Adalar’ın doğal, kültürel, özgün ve hassas karakteri, gündemde olan sorunlu alanları ve ihtiyaçlarının dikkate alınarak, buraya özgü bir planlama ve yerel yönetim yaklaşımı geliştirilmesiydi. Sonuç olarak, ilkesel, işlevsel, katılımcı ve kapsamlı bir “Adalar Strateji Belgesi” üretildi. Çok emek verilen yoğun bir çalışma döneminden sonra “Adalar Strateji Belgesi” ve bu belgenin ilkelerine göre oluşturulmuş olan 1/5000 ölçekli KANİP “İBB Meclisi’nde görüşülmek ve onaylanmak üzere İBB Başkanlığı’na sunuldu.

Bu süreç devam ederken 2021 yılında Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketi, olayları başka bir boyuta taşıdı. 5 Kasım tarihli Resmî Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi Kararı” ile Adalar’daki imar planı hazırlama yetkisi, İBB ve yerel belediyeden alınıp doğrudan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandı.

Daha basit bir anlatımla, Adalar ilçesinde her ölçekteki imar planı, plan kararları ve projeler bu kararla bakanlık inisiyatifine geçti ve “bakanlık değerlendirmeleri sonuçlanıncaya kadar sahada hiçbir uygulama yapılamayacaktır” hükmü oluştu.

Bu basit anlatımın vahim olan kısmı ise, vatandaşların oylarıyla seçilmiş belediyelerin karar ve uygulama yetkilerinin bir anda merkezi yönetimin eline geçmiş olmasıydı.

Kaldığımız yerden devam edelim: Tam anlamıyla tepeden inme bir kararla yetkileri alınmış olan İBB ise şu anda eli kolu bağlı beklemek durumunda. Mevzuat, ilgili idare yani Bakanlığın onayı olmadan ve planlar askıya çıkmadan herhangi bir bilgi paylaşmalarına izin vermiyor. Dolayısıyla kamuoyunu bilgilendirmek adına da olsa İBB, Bakanlığı rahatsız edecek bir adım atmak istemiyor çünkü bunun bedeli süreçten tamamen dışlanmak olabilir. Bu yüzden de ince bir diplomasi sürdürmek zorunda.

Yine de vatandaşın oylarıyla işbaşına gelen bir irade oldukları için sorularımızı yöneltmek üzere İBB İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Şehir Planlama Şube Müdürü Fatih Doğan’ı ziyaret ediyoruz (1). Tahmin edileceği gibi onlar da işlerin bu şekilde ilerlemesinden oldukça hoşnutsuz, Fatih Bey öncelikle alınan ÖÇK kararını doğru bulmadıklarını söylüyor ve “Adalar’ın bu kapsama girmesine hiç ihtiyaç yoktu. Çok geniş bir alanda, İstanbul’un bütün kıyılarında ve Adalar’da özellikle dolgu alanlarında bizim yetkilerimiz tamamen elimizden alınmış oldu. Hem plan açısından hem de uygulama ve kullanım hakları açısından büyük bir kısıtlama oldu. İşin tabii bir de gelir tarafı var. Yani belki de o gelir tarafı daha önemli olduğu için böyle bir karar alındı. Şu anda kamuoyu oluşturmak ve hukuki süreçler başlatmak dışında hem ilçe belediyesinin hem de İBB’nin elinde fazla seçenek kalmıyor. Biz de o seçenekleri kullanıyoruz. Davamızı açtık, planımızı yaptık. Onun takibini yapıyoruz şu anda.” diyor.

Bu sürece dava açan sadece İBB değil. Sivil inisiyatifler ve bireysel olarak vatandaşlar tarafından bugüne dek açılan dört dava bulunuyor. Adalar Belediyesi, Mimarlar Odası ve Adalar Vakfı ile bireysel katılımların oluşturduğu Adalar Dayanışması diğer üç davanın tarafları. Ancak yukarıda bahsettiğimiz davaların hiçbirinde yasal süreç, herhangi bir aşama kat etmemiş durumda.

Adalar Vakfı ve davacı olan adalıların Danıştay nezdinde açtığı davada sorgulanan ve karşı taraftan cevabı istenen temel sorular, Adalar’ın hangi dayanak ve sebeplerle Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiği; nasıl bir tespit ve değerlendirme yapıldığı ve bu kararın altlık çalışmasının ne olduğu. Davayı takip eden Avukat Pervin Çelik, bu kararın alınması için muhakkak bir ön hazırlık çalışmasının olması gerektiğini söylüyor. Sınırların tespiti için sebeplerin ortaya konulmuş olması gerekiyor ki böyle bir karar alınmış ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş olsun. “Buna dair sundukları herhangi bir veri yok” diyor Pervin Hanım.  Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bugüne kadar sadece savunma dilekçesi ve onun ekinde yapılmış kendi iç yazışmalarını göndermiş.

Bir bölgenin özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesi için gerçekten korunmaya değer varlığının olması gerekir. Çevre Şehircilik Bakanlığı buranın kirlenmiş olmasından yola çıkarak bu kararı alıyor, yani olmuş bitmiş bir durum var.  Kirlenmiş bir yeri, Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edemezsiniz zaten. Son derece mantıksız! Kirlenmiş yerlerle ilgili başka birtakım mevzuatın getirdiği imkanlardan yararlanabilirdi, bunu yapmadılar” diyor Pervin Çelik ve Cumhurbaşkanlığı kararında, dikkatini çeken asıl başka bir detay olduğundan bahsediyor.  Alınan kararla, Adalar ilçesinde (ve Marmara kıyılarında) imar planlama yetkisi artık bakanlıkta ama bu bir bölgenin özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesi ile örtüşür bir karar değil. Nitekim burası ÖÇKB ilan edildikten sonra kirliğin önlenmesine yönelik yapılan kayda değer bir çalışma da yok. Bütün süreç imar planları üzerinden yürüyor.

Pervin Çelik, 2022 Ocak ayında verilen dava dilekçesi ile başlayan süreçte kayda değer herhangi gelişme olmadığını, atılan tek adımın ise Danıştay’ın Mimarlar Odası’nın, Adalar Vakfı’nın ve Adalar Dayanışması’nın talep ettiği yürütmeyi durdurma istemi hakkında verdiği ret kararı olduğunu belirtiyor. Bu karara da itiraz edilmiş ve itiraz üzerine dosya, idari dava daireleri kuruluna gitmiş ve hala orada bekliyor. 

Burada, çok önemli bir bilgiyi de yine not düşelim.  “Marmara Denizi ve Adalar ÖÇK Bölgesi’nde

Yapılacak Faaliyetler için Hazırlanması İstenen Proje Etkileri ile Ekosistem Değerlendirme Raporu”, Çınar Mühendislik Müşavirlik AŞ tarafından hazırlanmış. Bu detayın neden önemli olduğunu ise şöyle açıklayalım; Kanal İstanbul’un, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir hidroelektrik santralinin de ÇED raporlarını hazırlayan aynı firma.

Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen de Çınar Mühendislik Müşavirlik firmasını yakından biliyor: “Mega proje dediğimiz bütün çevre katliamlarıyla ilgili projelerin ÇED raporlarını hazırlayan firmadır Çınar. Referanslarına baktığınızda Türkiye coğrafyasının tamamındaki maden ocakları, büyük yatırımlar, HES’ler dahil olmak üzere bütün projelerin ÇED raporlarını hazırladıklarını görürsünüz”.

Açılan dört davadan birinin sahibinin Mimarlar Odası olduğunu yukarıda belirtmiştik. Aynı şekilde o davada da herhangi bir ilerleme kaydedilmiş değil. Bunun çok tehlikeli ve kritik olduğunu söylüyor Esin Köymen: “Davalar uzun sürdükçe biz peyderpey, hani böyle biraz yap-boz parçaları gibi bunun ÖÇK ile bağlantısı nedir anlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla çok dikkatli olmak gerekiyor. Adalar’ın imar planı nasıl çıkacak? Gerçekten hepimiz için bir soru işareti.”

Aslında önümüzde örnekler var. Şimdiye kadar ÖÇK Alanı ilan edilen Salda Gölü ya da Tuz Gölü’nde yaşanan faciaların ne boyutta olduğu aşikâr. Ancak buradaki ölçek çok daha büyük. Ve aynı zamanda yetki alımı da söz konusu. Elimizdeki bütün bu verilere baktığımızda maalesef çanların Adalar için çaldığını söylemek çok da abartı değil. Bundan sonrasında görev yine sivil topluma düşüyor. Organize olup, direnerek ve gereken her şeyi yaparak Adalarımıza sahip çıkmamız gerekiyor.

  • Kaynak: Açık Radyo – Dünya Mirası Adalar Programı 15 Kasım 2022 Salı, 14:00.

Yayınlanma Tarihi: 04 Aralık 2022  /  Son Güncellenme: 04 Aralık 2022


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.