Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 217 – Temmuz 2023      Adalı’nın 20 Yıllık Hikayesi

Adalı’nın 20 Yıllık Hikayesi


Adalar Vakfı’nın 2003 Genel Kurulu ardından oluşan Aykut Mutlu başkanlığındaki yeni yönetim kurulunun aldığı ilk kararlardan biri, bir dergi yayını oldu. Önceki yıllarda yayınlanmış ancak devamı gelmemiş Prens Adaları dergisinden farklı olarak yeni dergi aylık yayınlanacak, formatı, içeriği ve elbette adı da farklı olacaktı. Yeni Yönetim Kurulu, yayınladığı ilk bildirgenin ardından Adalı olmaya, Adalar’da yaşayan yazlıkçı kışlıkçısı herkesin kendisini öncelikle Adalı hissetmesine özel vurgu yapıyor, belki de bu nedenle yayını kararlaştırılan dergiye de Adalı ismini veriyordu.

Kısa bir hazırlık evresi sonunda Adalı’nın ilk sayısı Temmuz 2003’de çıktı. Derginin sahibi Adalar Vakfı adına başkan Aykut Mutlu, yayın yönetmenliği ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü de ayrıca Başkan Yardımcısı sıfatımla ben üstlenmiştim. Öncesinde Prens Adaları dergisinin son altı sayısının da genel yayın yönetmenliğini yapmıştım.

Derginin ilk sayısı kısa sürede tükendi. Ardından da abone kampanyası başladı. İlk sayının sunuş yazısı yerine Adalar Vakfı Yönetim kurulu imzasını taşıyan bildirge yayınlanmıştı. “On yıl sonra nasıl bir Ada istiyoruz?” başlığını taşıyan bildirge.

Ağustos sayısında Aykut Mutlu imzasıyla yayınlanan sunuş yazısı ise, ilk sayının olumlu tepkileriyle dolu bir teşekkür yazısı niteliğindeydi: Mutlu, “Yeni bir hamlenin içinde olan Adalar Vakfı’nın, çalışmalarını duyurmak, Adalılar ve Adalı kurumlar arasında bir iletişim ortamı oluşturmak için yayına başladığı Adalı Dergisi’nin ilk sayısı büyük ilgi gördü. Çok çeşitli kesim ve çevrelerden bize cesaret veren tepkiler aldık. Adalar’daki gazete bayileri ve kitapçılarda satışı yapılan dergi, ay sonunda gelindiğinde tükenmişti” diye yazıyordu ikinci sayının sunuşunda. Adalı dergisi, müthiş bir dinamizm yaratmıştı. Adalı yazarları eşsiz bir takım gibi çalışıyordu.

Düzenlenen abone kampanyasına en çok Adalı yazarları destek oluyordu. Necmi Tanyolaç, Akgün Tekin, Bercuhi Berberyan, Ahmet Tanrıverdi, Zafer Ataylan, Niyazi Dalyancı, Gündüz Mutluay, Reyhan Oksay, Oral Çalışlar, Bülent Baviker gibi Adalı yazarlarıyla Nuran Ataylan, Lale Tuna gibi dostlarımız, bir yanda derginin yayın kurulu gibi çalışıyor, bir yanda aylık düzenli yazıyor, haberler yetiştiriyor ama öte yandan çevrelerini Adalı abonesi yapmak için çaba gösteriyorlardı.

Adalı’nın birinci yılında Adalı abonesi sayısı 300’e, dergi satış sayısı da 800’e ulaşmıştı. Yerel bir dergi için olağanüstü bir sayıydı bu. Birinci yılda ulaşılan bu tablo, yeni ve daha iddialı hedeflerin koyulmasını sağlıyordu. Aşağıdaki yazı derginin birinci yılında Adalı’da yayınlanmıştı:

ADALI 1 yaşında

Yayınına Temmuz 2003’te başlanan ADALI, Haziran 2004 sayısıyla birinci yılını doldurdu.

Her ay düzenli yayınlanan ADALI, Adalar’da çok önemli bir boşluğu doldurdu. Adalı kurumlar ve kişiler arasında çok önemli bir iletişim, çözüm, gündem oluşturma ve tartışma platformu oluşturan ADALI, yoluna 24 sayfa ile başlamış, ancak kısa sürede 36 sayfaya çıkmıştı.

ADALI, tümüyle gönüllü emek ve kaynaklarla yayımlanmakta. Kağıt, basım ve ofset hazırlık sponsorluklarla gerçekleştirilmekte. Yayına düzenli imzalı yazı, haber, fotoğraflarıyla katkıda bulunan Adalı’ların sayısı 90’a ulaştı. 12 sayıda 400’e yakın makale ve haber, 600’ün üzerinde fotoğraf yer aldı. ADALI abone sayısı 300’e, toplam satış sayı başına 800’e çıktı. ADALI abone sayısının, özellikle 2004 yaz aylarında yapılacak kampanyalarla 1000’e, toplam satış sayısının ise 2000’e çıkması hedefleniyor.

Ama Adalar’da yayınlanan bir derginin, çok önemli lojistik sorunlarıyla malul olacağı da bu süreçte anlaşılacaktı. Her şeyden önce Adalar üç ay yaşıyordu bir bakıma.

Yani yaz aylarında. Sonrasında büyük çoğunluk şehre göçüyordu. Adalı abonelerinin büyük bölümü ise yazlıkçılardan oluşmaktaydı. Adalar’da yaşayanlar ve çalışanların ise dergi okuyuculuğu ya da abonesi olmak gibi bir alışkanlıkları yoktu. Ama haksızlık etmeyelim, derginin daha ilk sayısından itibaren hem satışa, hem abone çalışmasına hiç de işleri olmamasına rağmen destek olan gerçek Adalıları, Kasap Faruk’un Fikri’sini ve tüm çalışanlarını, Affan Kırtasiye’yi, öte yandan daha ilk sayıdan itibaren bugüne kadar derginin en çok satıldığı yer olan İksida Kitabevi’ni ve sevgili Ferruh Ertürk ile Mihal’i özellikle anmamız gerekiyor. Abone sayısı 350’ye ulaşmıştı ama dağıtım başlı başına bir sorundu. Dağıtım sorunuyla birlikte yeni aboneliklerin de daha profesyonel bir elden yürütülmesi için, o günlerde gelişmeye başlamış olan bir şirketle, bizim gibi yerel ya da mesleki dergilerin dağıtımı ve aboneliklerini yapan Abonet sistemiyle anlaşma yapıldı.

Buna rağmen abone dağıtımındaki aksama bir türlü giderilemediği gibi, abonelerin eline derginin geç ulaşması gibi sorunlanrla birleşince, başlangıçta yakalanmış o abonelik ve satış heyecanı giderek düştü. Ama derginin içeriği de, biçimi de, her zaman takdir edildi. Dergi her zaman arandı. Dergi yazarları arasında müthiş bir sevgi bağı ve sinerji oluştu.

İlk beş yıl baskı, kağıt ve hazırlık sponsorlarla karşılanıyor. Alınan reklam ve satış gelirleri vakfa gelir oluyor

Derginin ilk beş yıl çıkmış tüm sayıları, sahibi olduğumuz Ekin Yazım Merkezi ile daha önce de Prens Adaları dergisine destek vermiş olan Bileşim Matbaası sponsorluklarıyla yayımlanmış, vakfa bir külfet oluşmadığı gibi, özellikle Necmi Tanyolaç’ın ilişkileriyle alınan reklamlar da önemli bir gelir kaynağı oluşturmuştu.

Vakfın yer kirası ve çalışanlarının ücretleri de, ilk beş yıl bu gelirlerle karşılandı dense yeridir.

Dergi Adalar Vakfı’nın dergisiydi ama hiç bir zaman Adalar Vakfı yönetiminin yayın organı olmadı, bağımsız yapısını korudu

Derginin yayınına karar verdiğimizde, Adalı’nın Adalar Vakfı Yönetim kurulu ile ilişkilerini de tanımlamıştık. Vakıf yönetimi adına aynı zamanda yayın kurulunda da görev alan ben ve Necmi Tanyolaç abimiz sorumlu olacaktık. Yönetim Kurulu dergiye müdahale etmeyecekti. Bu konuda başkan Aykut Mutlu’nun tutumunu özellikle not etmek isterim. Zaman zaman, özellikle de belediye başkanı Coşkun Özden’in AKP’ye transfer olmasının ardından çıkan haber ve yorum yazılarına gösterilen tepkiye öylesine kalkan oldu, bize üzerindeki baskıyı öylesine az yansıttı ki, şimdi basınımızın karşı karşıya kaldığı sansür ve otosansürü izliyorum da, ne şanslıymışız diyorum.

Ben de kişisel olarak bu baskılara muhatap oldum, ama hiç bir zaman yazarlarımıza bunu yansıtmamaya çalıştım, onların başının dik durmasına özen gösterdim. Tabii aramızda basının duayeni, Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı da yapmış ve başından çok badireler geçmiş sevgili Necmi abimizle, Günaydın gibi bir devi yönetmiş Akgün Tekin’in varlığı da özel bir cesaret kaynağıydı hepimiz için.

Lale Tuna ve Hasan Çetin dönemi

Ben kendimi yayıncı bilirim, hayatım da periyodik yayınlar yönetmekle geçti ama Adalı’nın içerik kalitesinin en yüksek olduğu yılları ben, Lale Tuna ile Hasan Çetin’in birlikte dergiye sahip çıktığı yıllar olarak tanımlıyorum. O dönemde Hasan Çetin’in editörlüğünü yaptığı dosya konuları, hala, Adalar’ın temel sorunları açısından başvuru kaynağıdır benim için.

İlk beş yıl sonrasında tempo düşüyor

2008 sonuna gelindiğinde dergi artık o kuruluş yıllarının heyecanını, şevkini biraz yitirmeye başlamıştı. Lale Tuna’nın dergiden ve vakıf yönetiminden ayrılması, o günlerde benim de ilgimin Adaevi ve Adalar Müzesi’ne kaymış olmasıyla birleşince, dergide aksamalar yaşanmaya başlamıştı. Necmi Tanyolaç da eşini kaybetmiş ve kendisini henüz toparlayamamıştı.

Dergi 2009’un ilk altı ayında ancak iki sayı yayınlanabildi. İkinci yarıda toparlanma olduysa da asıl 2010 başlarında yenilenme yaşanacaktı. İmdada, 2009 ilk aylarından itibaren müze çalışmaları nedeniyle aramıza katılan Serhat Baysan ve 2009’un ikinci yarısından itibaren müzenin halkla ilişkiler sorumluluğunu da üstlenen Esra Koç yetişecekti. 2010’un ilk sayısı, böyle bir yenilenmeyle başladı.

Esra Koç ve Mehmet Arıduru dönemi

2010 yılının, aynı zamanda müzenin kuruluş yılı olması, bu kuruluş sürecinde çok büyük sorunlarla başetmek zorunda kalınması, dergiye vakıf yönetiminin ilgisini tümüyle azaltmış, her şey Esra Koç ile sevgili Heybeliadalı dostumuz Mehmet Arıduru ile sayıları onlar sayesinde giderek artan Adalı yazarlarının üzerine kalmıştı.

Derginin bu döneminde çıkmış 71. sayının yazarlarına ve katkıda bulunanlarına şöyle bir gözatmak yeter sanıyorum:

Figen Kumru Akşit, Jano Arabiano, Mehmet Avni Arıduru, Serda Arslan, Korhan Atay, Zafer Ataylan, Ümit Ayaz, Bülent Baviker, Serhat Baysan, Bercuhi

Berberyan, Halim Bulutoğlu, Sosi Cındoyan, Hrant Dink, Ulaş Gürpınar, Avedis Kevork Hilkat, Deniz Koç, Esra Koç, Ekim Menemencioğlu, Aykut Mutlu, Gündüz Mutluay, Abdullah Onay, Hakan Öge, Mustafa Özmat, Nilgün Pala, Mehmet Sakınç, Ahmet Tanrıverdi, Necmi Tanyolaç, Cenk Yaltırak, Handan Yalvaç.

Bir de 72. sayıya bakalım:
Mehmet Arıduru, Korhan Atay, Zafer Ataylan, Ümit Ayaz, Bercuhi Berberyan, Halim Bulutoğlu, Kadir Can, Ritta Cankoçak, Sosi Cındoyan, Pakrat Estukyan,

Korhan Gümüş, Hasan Hararlı, Avedis Hilkat, Deniz Koç, Esra Koç, Dr. Ayşe Y. Kubilay, Ekim Menemencioğlu, Aykut Mutlu, Gündüz Mutluay, Nilgün Pala, Stefo Seyisoğlu, Serap G. Şenalp, Ahmet Tanrıverdi, Necmi Tanyolaç, Haris Teodoridis.

2010 yılı sonuna gelindiğinde, kaynakları ve enerjisi Adalar Müzesi’nin kahırlı bir kuruluş süreciyle iyice tükenmiş bir Adalar Vakfı vardı. Kaynaklar tümüyle müze için seferber edilmiş, Adalı dahil her şey ikinci plana düşmüştü. Yarı gönüllü olarak katkıda bulunan Esra Koç’un ve Mehmet Arıduru’nun ilgilerinin tam da 79. sayının hazırlıkları sırasında çok yakınlarının ağır hastalığı nedeniyle dergiden uzaklaşması, dergide yeni bir kopuşu beraberinde getiriyordu. Adalı yeniden kesintili çıkmaya başlamıştı.

Ömer Faruk Berksan – Semra Askeri Uzuner dönemi

2012 yılı başlarındaydık.

Adalar Vakfı Yönetim Kurulu, yayımına 2003 yılında başlayan Adalı dergisi için bir karar noktasındaydı. Derginin kuruluşundan 2012 başına kadar yayın sorumluluğunu ben üstlenmiştim ama vakıf zamanla, içinde müze ve kitap yayıncılığı başta olmak üzere farklı alanlara yönelmişti ve ben bir yandan büyük dönüşüm içindeki şirketimin tüm sorumluluğunu üstlenirken, öte yandan gönüllü mesaimin neredeyse tamamını bu alanlara aktarmak zorunda kalmıştım ve derginin sorumluluğunu daha fazla taşımak istemiyordum. Adalı ya kapatılacak, ya da farklı bir şekilde devam ettirilecekti.

İmdada, dönemin Vakıf Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Berksan yetişti. Derginin sorumluluğunu tümüyle üzerine alabileceğini söylediğinde, yönetim kurulu kararını bu yönde vermişti bile.

2010 ve 2011 yıllarında kesintili olarak çıkan Adalı, Ömer Faruk Berksan’ın bayrağı devralmasıyla 2012 Mayıs’ından itibaren yine ilk günlerindeki heyecanına, kalitesine ve düzenliliğine döndü. Kuşkusuz bu noktada, çok doğru bir tercihle yazı işleri sorumluluğunu üstlenen Semra Askeri Uzuner’i de özel olarak not etmek gerekir.

Başta Adalı yazarları olmak üzere büyük Adalı ailesi Semra’yı çok sevdi.

Kesintisiz altı yıl bu güzel ve zor görevi sürdürdü. Başarıyla…

Hep derim. Aylık dergi yayıncılığı zordur diye. Hele bugünün anlık iletişim ortamında iyice zorlaştı. Ne yapıp etseniz, ağzınızla kuş tutsanız gündemin dışında kalmaya mahkumsunuz. E, öyle olunca da ilgiyi canlı tutmak neredeyse imkansızlaşıyor. İmkansızı başarmak zorundasınız. Farklı bir kulvarı denemek zorundasınız. Bu noktada yazarlarınızın beceresi ve ilgisi daha bir önemli hale geliyor. Yazarlar da eğer bu işi gönüllü yapıyorsa, ister istemez daha hızlı dönüş aldıkları mecralara yöneliveriyor, size olan ilgilerini kaybediyorlar.

Semra işte bu imkansızı başarmasını bildi. Adalı’yı Adalı yapan yazarlarıyla gönül bağı kurmayı başardı. Yeni yazarlar kazandırdı. Marmara Adası’ndan bir Adalı yazarımız var biliyorsunuz. H. Can Yücel. Ne kadar güzel yazmış. Demiş ki “Adalı Dergisi, yazarlığa adım atmamı sağlayan çok önemli ve değerli bir yayın benim için.. Gönül ister ki on iki ay basılı olarak çıkmaya devam etsin. Ama hepimizin malumu gerekçelerle yaz ayları ile kısıtlı tutulmakta.

Kalemimi geliştirmemde bana çok yardımcı oldu bu yazılar. Sağ olsun Semra abla da çok yardımcı oldu. İlk yazım yayınlandığında ki heyecanım tarif edilemez!”

İşte böyle.

Sevgili Semra 2018 Mart ayında çok sevdiği adalarından ayrılmak zorunda kalmıştı eşiyle birlikte ve bu nedenle Adalı’dan da zor ayrılık kararını verdiler. Bayrak yeniden bana döndü!

Adalı dergisi internette

Periyodik yayınların internette de yayınlanması furyasına, 2014 yazında Adalı dergisi de katılacaktı. Dergi, 2018 yılına kadar hem basılı ve hem de internet ortamında olmak üzere birlikte yayımlandı. Gerek okuyucu alışkanlıklarının değişimi ve gerekse maliyet faktörü nedeniyle 2018 ve 2019 yaz aylarında basılı olmak üzere bir geçiş dönemi yaşandı ve pandeminin 2020’de bütün dünyayı kasıp kavurmasıyla da basılı dergiden tümüyle vazgeçildi.

Pandemi dönemi ve KorunAda bültenleri

İnternet ortamı dergiye yeni olanaklar da yarattı. Pandemi döneminde Adalı dergisine ek olarak KorunAda adlı haftalık bültenler yayınlandı. 10 Haziran 2020-21 Mart 2021 döneminde her hafta bir bülten düzenli olarak çıktı ve oldukça da büyük işlev gördü, gerek korunma, gerekse dayanışma açısından. Ayrıca YouTube üzerinden Adalar’da bir forum ortamı yaratıldı, çok temel başlıklarda ve sorun alanlarında. Çok değerli ve önemli konuklar ağırlandı, söyledikleri halen gündemimizdeki yerini koruyor.

Ocak 2022 Adalı Dergisi Çalışma Grubu Yayın Kurulu işleviyle sorumluluğu alıyor

2022’nin Ocak sayısıyla birlikte, Adalı’da yeni bir değişimin de kapısını aralandı.

Adalar Vakfı Yönetim Kurulu’nun kararıyla oluşturulan Adalar Vakfı Danışma Kurulu ilk toplantısını  27 Kasım 2021 tarihinde yapıyor ve bu toplantıda Adalı Dergisi, Adalı Yayınları, Adalar Müzesi de dahil olmak üzere bir dizi alanda Çalışma Grupları oluşturulmasına karar veriliyordu.   Adalı dergisi ilk kurulan çalışma gruplarından biri oldu ve 2021 Aralık ayı içinde de ilk toplantısını yaptı.

Adalı dergisi Çalışma Grubu, bir bakıma derginin yayın kurulu rolünü üstlendi. Adalı dergisi, kurulduğu ilk yıllarda oluşturulan yayın kuruluyla yönetilmiş, ancak çeşitli nedenlerle beşinci yıldan itibaren yayın kurulu çalışmaları tavsamış, bir ya da birden fazla kişinin düzenli olarak editörlüğünü üstlendiği dönemler başlamıştı, sayfalarımızda da yer verdiğimiz gibi.

Yeniden yayın kurulunun kurulması ve düzenli çalışmaya başlaması, dergide büyük bir değişimin de başlangıcı oldu denebilir. Çalışma Grubu’nun koordinatörlüğünü Yasemin Civelekoğlu ve Melis Şeyhun Çalışlar üstlendiler. Bu rol, aynı zamanda editöryel sorumluluğu da içermekteydi.

Çalışma Grubu’nun her ay en az bir kere yaptığı toplantılarda derginin her sayısının gündemi, yazarları ortaklaşa belirlendi, gelen yazılar tüm kurulun süzgecinden geçerek dergiye girdi. Bu, derginin niteliksel olarak iyileşmesi sonucunu beraberinde getirdi. Yeni yazarlar aramıza katıldı, gündem daha yakından takip edilmeye başlandı.

Derginin tasarımı değişiyor, yenileniyor

Yanı Çalışma Grubu’nun el attığı ilk işlerden biri, uzun zamandır aynı formatta devam eden internet sayfalarının yenilenmesi oldu.

Derginin 2014-2021 arasındaki sekiz yılında internette yayın sorumluluğunu vakfın, müze başta bir dizi alanındaki sorumluluğuyla birlikte yürüten sevgili Bülent Özden’in vedası ile birleşen bu değişimin taşıyıcısı Murat Kezli arkadaşımız olacaktı.

Örnek sayılabilecek bir devir teslim ile ve çok kısa sürede gerçekleşen bu değişim, dergiye yeni imkanlar da sağlayacaktı ki, bunun sonuçları da kısa sürede kendisini gösterecekti.

Pandemi döneminde başlanan Adalı dergisi YouTube yayınlarına, bu yeni dönemde hız verilecek, bir dizi konu ve yeni konuşmacı ağırlanacaktı.

Adalı dergisi, 20. yılını bu sayıyla tamamlamış oldu. Dile kolay, yirmi yılda derginin 217 sayısı yayınlandı. Her şey bir tarafa, Adalar’ın son yirmi yılına yapılan tanıklık, kayıt altına alınmış olması, bir bakıma arşivinin tutulması bile başlı başına önemli bir başarı denilebilir. Başka hangi yerelde böyle bir örnek var ve halen yaşıyor, doğrusu bilmiyorum.

Derginin yüzüncü sayısına yazdığım sunuş yazısını şu sözlerle bitirmiştim.

“Ben nice 100 sayılara Adalı dergisi dersem, beni duyan, bana inanan olur mu? Ben diyeyim de…”

İkinci yüzü çoktan bitirdik de üçüncü yüze yelken açtık.

Daha ne olsun?


Yayınlanma Tarihi: 01 Temmuz 2023  /  Son Güncellenme: 07 Temmuz 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.