Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 221 – Kasım 2023      Etibank Marmara Mermer İşletmesi

Etibank Marmara Mermer İşletmesi


Etibank Mermer Ocağı’ndan bir enstantane (İsmail Mersin Arşivi).

İstiklal Harbi’ni canları pahasına kazanmış atalarımızın çok büyük fedakârlıklar ve yokluklar içinde kurduğu Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakırken, ülkenin kalkınmasında lokomotif görevini üstlenen devlet teşekkülleri 12 Eylül Darbesi sonrası özelleştirme adı altında bir bir elden çıkarılmıştı. Günümüzde Denizbank, Etibank, Sümerbank gibi büyük devlet kuruluşlarının isimleri bile yıllar içinde unutulmuşken genç Cumhuriyet’in evlatları daha ilk yıllarda modern Türkiye’yi kurmak amacıyla devlet bursuyla eğitim için yurt dışına gönderiliyorlardı. Rahmetli Dedem İbrahim İşseven de Edirne’den yola çıktığı 1938 yılında vatanı için hizmet aşkıyla yanıp tutuşan yüzlerce Türk gencinden biriydi. Sümerbank bursuyla İsviçre’de Yüksek Elektrik Mühendisliği eğitimi almış ve diplomasını aldığı gibi de yurda dönerek ülkesinin kalkınması için gerek kamuda gerekse özel sektörde 80’li yaşlarındaki vefatına dek canla başla çalışmıştı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Profesör Sadi Irmak’a yolladığı bir telgrafında: “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz” sözlerini haklı çıkarırcasına eğitimini tamamlayan her fert gibi Dedem de sanayileşme hamlesi içinde üzerine düşeni layıkıyla yapanlardandı. Lise birinci sınıfta dedemi kaybettiğimde henüz bunları konuşamamıştım. Ada yaşanmışlıklarının peşine düştüğüm gibi Nuri Demirağ’ın İstanbul Beşiktaş’taki uçak fabrikasında çalıştığı günleri ona anlattıramamanın burukluğunu taşıdım hep yüreğimde. Tarihi olaylara, insan hikâyelerine ve anılara biraz da bu sebeple daha çok yer veriyorum makalelerimde.

Yaşanılmış, unutulmaya yüz tutmuş ada hikâyeleri biriktiren biri olarak ismini mermerden alan Marmara Adası’nın mermerciliğine dair bir yazı yazmayı uzun zamandır istiyordum. Fakat günümüzde adayı tüketircesine yapılan madencilik her geçen gün biraz daha dağları kemirirken on yıl Etibank Maden İşletmesi’nde topograf olarak çalışan Deniz Dayı’mın arkadaşı sevgili İsmail Mersin[1] ağabeyle kapatılan Etibank Marmara Mermer İşletmesi’ne dair bir sohbet gerçekleştirmiştik en büyük bayramın arifesinde. İsmail ağabey uzun yıllardır sakladığı maden sahası fotoğraflarını da bizlerle paylaşarak ada tarihinde hiç yazılmamış bir sayfayı aralamamızı sağladı.

Cumhuriyet’imizin kalkınması için kurulan köklü kurumlardan biri de ismini Anadolu Yarımadası’nda devlet kuran Hititler-Etiler’den alan Etibank’tır. “Etibank, 1935 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle ülkemizin yer altı kaynaklarını işletmek ve değerlendirmek üzere, sanayimizin ihtiyacı olan madenleri, hammaddeleri, enerjiyi üretmek ve her nevi banka muamelelerini yapmak” amacıyla kurulmuştu.”[2] Etibank’ın amblemindeki renklerden sarı madenciliği, kırmızı metalurjiyi, mavi ise bankacılığı simgelemekteydi.

Etibank Şirket amblemi

Şimdi sözü uzatmadan İsmail Mersin’e bırakıyorum:

1979 yılının Kasım ayında Etibank Marmara Mermer işletmesi kurulmuştu. Etibank Seydişehir Tesisleri’nden atama yoluyla Marmara’ya gelen Ergün Soğlalı ile yaptığım ilk iş görüşmesinden sonra, 1980 yılının 7 Temmuz günü işbaşı yapmıştım. Kurumun Marmara İşletmesi kuruluşunu üstlenmişti Ergün Bey; daha sonra Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Baş denetçisi olarak da çalıştı.

Etibank Mermer Ocağı için açılan yol (İsmail Mersin Arşivi).

İlk olarak 14 Haziran’da Radar Tepesi’nin oradan Viranköy’e 18-19 km’lik Kalenin eteğine kadar yol açıldı. Etraf karaçam-çınar ağaçlarıyla kaplıydı. Derede su birikintileri vardı; içlerinde tatlı su balıkları ve yengeçler görürdük. Etibank’ın imkânları çok genişti. Kendi iş makineleri ve araçları vasıtasıyla açıldı bu yol. 1980’e kadar yol inşaatı sırasında yardımcı topograf olarak görev aldım daha sonra 1980 Kasım ayında Konya Seydişehir Alüminyum Tesisleri’nde eğitim gördüm. On bir ay kaldım Konya’da, bir ay da Osmanlı döneminde açılan İzmir Ödemiş Beydağı cıva madeninde yeraltı stajı gördüm. Fransızlar açmışlardı bu madeni.

Ocak yolu açıldıktan sonra fotoğrafta da görünen üçayaklı ‘Derric’[3] vincinin maden sahasına montajı yapılmıştı. Her ayağının altında  beş m3lük elli ton beton vardı. Yüz elli ton sürükleme, elli ton da kaldırma kapasitesi vardı bu vincin. İtalyan bir maden mühendisi vardı. Birlikte on sekiz metre derinliğinde otuz metre uzunluğunda mermer kayalar tespit etmiştik. Kademe yapıp, kesip dilimlenip stok sahasında istifleniyordu vinç vasıtasıyla. Satılacağı günü bekliyorlardı. Bir kısmını da Etibank’ın mermer atölyesinde dilimliyorduk. Alphonso Presiri adında San Benedetto’lu bir İtalyan gelmişti Pellegrini firmasının yetkilisi olarak. Ailesiyle birlikteydi hatta oğlu gelini ve eşiyle birlikte gelmişti Türkiye’ye. Viranköy’ü gezdirmiştik onlara. Ada’ya hayran kalmışlardı. Pellegrini markalı makinelerin kullanımını bize o öğretiyordu. Yine o bize söylemişti Dolamiti işleyen ocakları görünce,Siz buranın değerini bilmiyorsunuz. İlerde anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak”. Dinamit atıp moloz çıkarttıkları bu madenin çok değerli bir maden olduğunu belirterek, “bu blok çok pahalı. İtalya’da ancak siparişle çıkarılıyor dağdan-yerinden. Öyle değerli bir taş! Siz niye bunu moloz mozaik haline getiriyorsunuz? Günah, mahvediyorsunuz…” diyordu.

Etibank Mermer Ocağı ve Derric vinci (İsmail Mersin Arşivi).

Mermerin bir metre küpü iki bin sekiz yüz kiloydu. En büyük alıcımız ise Şayakçı Mermer vardı Balıkesir’de yurt dışına ihracat yapıyordu. Gelip ayda bir taş alırlardı. Matkapla taşın iki farklı noktasına delik açıyor, açılan bu delikleri çakıştırıp daha sonra telle kesimi yapılıyordu. Çok ağır ve tehlikeli bir işti.

İnsanlar karınca kadar kalıyor mermer kayalarının arasında. O tarihte biz tel pek kullanmıyorduk. Çünkü bilinmiyordu. Daha sonra diğer ocaklardan bu işin ehli ustalar tutuldu. İlk işe başladığımızda, matkapla delik vuruluyor, kamalarla taş çatlatılıyordu.

Pellegrini firmasından: Alphonso Presiri ve İsmail Mersin (İsmail Mersin Arşivi).

Kurstan döndükten sonra ocakta bir bocalama dönemi oldu. Maden açıldıktan sonra Etibank, Çarmıklı İnşaat firmasıyla birlikte çalışmaya karar verdi. Daha sonra üçlü konsorsyum yapıldı. Çarmıklı İnşaat’ın Osman (Gerdan) adında bir muhasebecisi ve Teoman (Güven) adında bir mühendisi vardı. Hep birlikte çalıştık. Makina ekipmanı, biraz önce de söylediğim gibi Alphonso Presiri’nin kontrolünde Pellegrini firmasından alındı. İnşaat şantiye ve işçiler Çarmıklı firmasından geldi. Maden ve Teknik Donanım Etibank’tan teknik elemanlar Müdür Ergün Soğlalı, Baş Müh. Celal Köseoğlu idi. Topograf-teknik eleman olarak ben çalışmıştım. Bandırmalı şoför Selahattin’le beraber her sabah yağmur-çamur demeden Etibank’ın aracı 4×4 Land Rover jeeple maden sahasına gider, işçilere iş taksimatını yapardım. Telefon ve cep telefonları henüz olmadığından telsizle irtibat kurardık. Akşam da dönünce müdüre rapor verirdim. Çarmıklılar Artvin Arhavili’ydi ve Türkiye’nin o zamanki büyük inşaat şirketlerindendi. Ocakta kuruluş aşamalarının ardından 1981-1982 yılı gibi üretime başlandı. 1989 yılı Mayıs ayına kadar da aralıksız çalışıldı. Ta ki özelleştirilene kadar. Turgut Özal döneminde ilk özelleştirme hareketi yapılarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Lütfullah Kayaları’ın bakanlığı sırasında devletin beş madeni özelleştirildi. Etibank Marmara Mermer, Uludağ Volfram Madeni, Konya Sarayönü Civa Madeni, Burgul Bakır’ın da içinde olduğu beş maden özel sektöre devredildi. Ocak özelleştirilmeden önce ise senelik en son yirmi bin m3 üretim yapıyorduk.

Eylül 1984, Topograf İsmail Mersin ve arkada matkapla delme işlemini gerçekleştiren taş ustaları (İsmail Mersin Arşivi).

Etibank’ta elli dört kadrolu personel vardı. Çarmıklı’nın işçileriyle birlikte yüz-yüz elli işçi çalışıyordu madende. Üç-dört tane koğuş vardı işçilerin kaldığı. Bununla beraber yemekhane, çamaşırhane, tuvalet-banyoları vardı. Her hafta Cuma akşamı ve hafta sonları Bedalan’daki ocaklardan işçiler gelip banyo yapar, çamaşırlarını yıkarlardı. O tarihte bırak sıcak suyu doğru düzgün tuvalet bile yoktu ocaklarda… Mühendis ve şefin bir barakası vardı. Müdür odası ise kapalı durur, işletme müdürü ayda yılda bir geldiğinde o oda da açılırdı. İlk başlarda Mermer Otel’i kiraladı Etibank. Bunun haricinde Belediye’den geçici olarak işçi koğuşları için kiralamalar yapıldı. Deniz Konserve Fabrikası’nın ana bakım tamir kademelerinin olduğu bölümü kiralamıştı kurum. Koridorun sonuna kadar işçi koğuşları oradaydı. Telsiz odamız da vardı. Geniş saha telsize ben bakardım. Ocağa çıktığımda da Nilgün bakardı. Uludağ Volfram’la, Mardin Kızıltepe ile muhabere yapılırdı. Her madenin bir şifresi vardı. Şifre ile çağrı yapılır, mandala basıp konuşur, mandalı bırakıp dinlerdik. Şehit Ömer Caddesi’yle Sinema sokağının kesiştiği köşedeki binayı Etibank kiralamıştı. Muhasebe ve bir büromuz oradaydı; ilk zamanlar maaşlarımızı filan hep oradan alıyorduk. Telsiz antenimiz de bu binanın üzerindeydi. Telsizi verimli kullanabilmek için bir demir boru ile yüksekliğini arttırmak gerekmişti. Sonra Mermer Otel’in arkasındaki eski mağaza olan yerde yapılan yeni binaya geçtik. Bu binanın kapısında da Etibank tabelası asılıydı.

Baş Mühendis Celal Köseoğlu’ydu, daha sonra Ali Ramazan Şento geldi. Topograf olarak ve maden çavuşu olarak ben çalışmıştım. Marmara’dan diğer çalışanlar da hatırladığım kadarıyla  Muhittin Ah, İbrahim Elmalı, Recep Kuzu, Fevzi Karakurt (hizmetli-hademe), İrfan Yıldırım (muhasebe), Nilgün Korkmaz (muhasebe), soyadını hatırlayamadığım Bigalı Ahmet de aşçılık yapardı. Selahattin ve Mehmet adında Bandırmalı şoförlerimiz vardı. Çıkmadığımız dağ taş kalmadı adada şirketin 4×4 jeep’i ile. Çok iyi bir arazi aracıydı. Maden olarak varsaydığımız Saraylar- Saraylar sırtları, Viranköy, Bedalan sırtlarını hep dolaştım bu araçla. Maden numuneleri alarak ölçümler yaptım. Maden Tetkik Arama sekiz yüz doksan hektarlık sahayı Etibank’ın mermer sahası olarak sınırlamıştı. Geri kalan yerler de özel sektöre ait ocak sahalarıydı. Şimdiyse onlarca özel işletme, her ocağın yanında bir de atölye bulunmakta.

Devletin buradaki birinci amacı, mermeri sadece çıkarmak değil, çıkardığı mermeri tam layıkıyla işleyip yurt dışına öyle satmaktı. Devlet buradaki taşın en ufak parçasını dahi değerlendirmek istiyordu. Çünkü mermer denince Türkiye’de akla iki yer gelir: En kalitelisi ve pahalısı Afyon mermeriyken en çok bulunanı ve kaliteli olanı ucuz olması nedeniyle yine Marmara Adası mermeridir. Yıllarca Etibank kurulana kadar neredeyse her gün üç-beş gemi blokla yüklenip Suriye (alıp işleyip Arap ülkelerine satıyordu), Libya, Tunus gibi ülkelere satılıyordu. Marmara mermerini en çok da İtalya alıyordu. Dünyada mermer madenciliği konusunda İtalya çok gelişmiştir. Mermer iş makinaları ve mermer işleme açısından da bir numaraydı İtalya. Bizden aldıkları birkaç metreküplük bloktan yüzlerce metrekarelik levha elde ediyor ve bunu alış fiyatının iki hatta üç misline satıyordu. Bu sayede büyük kazançlar elde ediyorlardı. Bizim sattığımız madenler ki birçok madende olduğu gibi işlenip tekrar bize satılıyordu daha pahalı olarak. Bu ‘BOR’[4] madeninde de böyleydi. Benim çalıştığım tarihte ham BOR madeninin tonu iki yüz elli dolardı. Amerika bizden alıp işleyip bin iki yüz elli dolara bize geri satıyordu. Ve tabi ki dünyaya satıyordu. O sebeple buradaki amaç, mermer de yurt dışına yok pahasına satılmasın diye mermeri en son teknoloji makinalarla blok halinde ocakta çıkarmak işlemek yani sarfiyatı azaltıp üretimi çoğaltmak hem de mümkün olduğu kadar en iyi şekilde işleyerek çıkarılan taşlardan daha fazla gelir elde etmekti. Bunun için de teknik yetişmiş eleman ve araç-gereç gerekmekteydi. Başta da tel kesme makinası.

 O tarihte Etibank devreye girene kadar zaten doğru düzgün mermer fuarı da yoktu. Mermercilikte epey ileri gitmiş, imkânı olan Marmara ve Afyon’daki madenciler senede bir veya iki kez yurt dışındaki fuarlara katılıyorlardı. Blok satımı için sipariş almaya bakarlardı. 1987 de ilk kez Etibank öncülüğünde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde  “Anadolu Taşları” adı altında mermer fuarı yapıldı. İlk makine yapan firmalar da katıldı bu fuara. Binek araçların kaldırılmasına yarayan krikoların benzeri hidrolik ‘titano’ adı verilen kaldırma ekipmanları sergilenmişti bu fuarda. Etibank maddi imkânı olduğu için elli ton kaldırabilen titanolardan satın almıştı. Beş adet titano ile yaklaşık iki yüz elli ton ağırlığında kaya kütlesini yerden kesebiliyor bu sayede altına malzeme koyabiliyor, tel koşabiliyorduk. Pellegrini firmasından dizel tel kesme makinalarından alındı mesela. İtalyan ‘Lombardini’ markalı dizel makineyle işletiliyordu bu makineler. Tel ise yine yurtdışından getiriliyordu. 0,5 mm tel halatın ortasında otkun kendir ip vardı döndükçe gam yapmaması için. İpin üzerinde de aynı tespih taneleri gibi boncuklar vardı. O boncuklar da elmas alaşımlıydı. Bildiğimiz doğal elmasın laboratuvarda yapılmış aynı sertlikte çelikten boncuklar vasıtasıyla taş kesme işlemi yapılırdı. Tel ve makineyi İtalyanlar yaparken bu metal boncukları Belçika’da üretiyorlardı. Yüksek fırınlarda yüksek basınç altında metal boncukların üzerine elmas tozu emdiriyorlardı. Telleri makineye koştuğunda, anakayada çalışmaya başladığında şıv şıv şıv benzeri bir sesle suyla beraber (ısınan telin kopmasını önlemek için) saatte net hatırlayamadığım bilmem kaç metre yüzey kesiyordu.

Mermer ocağında işçiler (İsmail Mersin Arşivi).

Düşünsene eski usulde bu ameliye matkapla yapılıyordu: elli ya da daha fazla delik açılacak, her deliğe kama salınacak, işçiler kamaları balyozlayacak, ikiye ayıracak, taşın üzerindeki delik yüzeylerini sayalayacak (mermer iki ucu sivri mermer çekiçleriyle vura vura sayalanır). Delen usta ayrı, balyozlayan ayrı, sayalayan ayrı yani bir sürü işçilik… Bütün bu işlemlerde 10 işçinin yapacağı bir günlük işi bir tel kesme makinesi iki-üç saatte yapıyordu. Devlet Etibank aracılığıyla teknik malzeme kullanımında öncü rolü üstlenmişti. Bu sayede imkânı olan ocak sahipleri de Etibank gibi tel kesme makinelerinden temin etme yoluna gitti. Bizim müdürümüz de zaten hep bunu söylerdi: “Biz özel sektöre yeni bir teknik öğreteceğiz ve bu sayede teknolojiyi transfer etmiş olacağız. Onlar bu işi öğrenecek yaygınlaştıracak biz devreden çıkacağız. Biz bu işin ustası yol göstereni olacağız.” derdi.

Bunun nedeni ise, eski usulde bir metreküp mermer elde edebilmek için aşağı yukarı onun dörtte üçü kadar, başka bir deyişle yaklaşık %60 miktarında taş zayi oluyordu. Yontulanlar, yandan kesilenler nedeniyle… Ama tel kesme makinesi devreye girince sadece telin kestiği yüzeyden çıkan beyaz birkaç milimetrelik bir çamur vardır yani çok cüz’i bir kayıp vardı. Özal döneminde özelleştirmeyle işletme devredildi. İlk olarak madeni Saraylar’dan bir başka mermer ocağı sahibi almıştı. Oradaki kayaları aldılar, taşları işlediler kalenin eteğini bitirdiler… Üç-beş sene önce bölgeyi araçla gezmeye gittiğimde bütün maden sahasının ve etrafının tarumar olduğunu gördüm. Maden sahasının tabanı aşağı yukarı yirmi metre yükselmişti. Dere yatağı moloz taşlarıyla hafriyatla dolmuş, koğuşları filan yıkmışlardı. Çok vahşi bir işçilik yaptıklarını gözlemledim. O bölgenin taşı biraz esmerdi, iri taneli kristal vardır içinde ve çok güzel cila tutardı. Biraz mat esmer renkli olsa da çok özlü ve sağlam bir taş yapısı vardır. İçinden beyazı alabilmek için büyük kısmını ıskartaya atmışlardı. Yazık etmişler.

Topograf kursunu aldıktan sonra da işçi olarak çalıştım. Memur olamadım, Sakıncalı Piyade misali… İşçi olarak da ocak kapandıktan sonra ayrıldım. Emekliliğimi dışarıda doldurdum. Marmara Balıkçı Barınağı müteahhitti rahmetli Mahmut Karasaban’ın yanında çalışmıştım on üç-on dört yaşındayken; ilk sigorta girişimi o yapmıştı. On yıl da Etibank’ta çalışmış olduğum için hepsi toplanınca zaten yirmi beş seneyi geçmişti. Biliyorsun Nadi İşseven’in muhasebe bürosu olarak kullandığı yerde de bakkal dükkânım vardı. Beş bin iş gününü doldurmam 1991 senesinin Aralık ayını bulmuştu.  1992’de de emekli oldum.

İsmail Mersin cilası yapılan bir mermer levhanın pürüzsüz yüzeyini inceliyor (İsmail Mersin Arşivi).

İlk zamanlar şantiyede sahra çadırı kurulmuştu. İçinde hep beraber yemek yerdik. Bayramda herkes memleketine gitmiş, bense üç gün boyunca Ocakta nöbette kalmıştım. Yemyeşil bir vadiydi orası. Tek başına soframı oradaki bir çınar ağacının altına kurmuştum ilk gece hiç unutmam.  Mazide kalan güzel günlerdi.

Cumhuriyet’imizin 100. yılına günler kala Marmara Adası’nda Etibank Mermer İşletmesine dair yaptığımız bu sohbette verdiği eşsiz bilgiler için adalılar ve Adalı Dergisi takipçileri adına İsmail ağabeye tekrar teşekkür ederim.

Kaynakça: İsmail Mersin anlatımları ve fotoğraf arşivi. Ayrıca Wikipedia Özgür Ansiklopedi ile www.etimaden.org.tr’den yararlanılmıştır.


[1] https://arsiv.adalidergisi.com/cms/2010-2019/2015/sayi-119-mayis-2015/makale/664/marmara-adasi-nda-bir-sarap-evi-baba-zula

[2] www.etimaden.org.tr

[3] Derric Vinci: Bir vinç, bir çırçır direğinde olduğu gibi en az bir gergili direkten oluşan ve adamlarını ayarlayarak bir yük üzerinde eklemlenebilen bir kaldırma cihazıdır. Çoğu vinç, gergili bir direk veya kendi kendini destekleyen kule olmak üzere en az iki bileşene ve sert ayaklı bir vinçte olduğu gibi eklemlenme sağlamak için tabanında menteşeli bir boma sahiptir (Wikipedia Özgür Ansiklopedi).

[4] Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahip olan Türkiye’de bilinen bor yatakları; Eskişehir – Kırka, Kütahya- Emet, Balıkesir Bigadiç, Bursa-Kestelek’te bulunmaktadır. Türkiye’de rezerv açısından en çok bulunan bor mineralleri Tinkal ve Kolemanit’tir. Türkiye’de Tinkal yatakları Eskişehir – Kırka’da, kolemanit yatakları ise Kütahya – Emet, Balıkesir – Bigadiç ve Bursa – Kestelek’te bulunmaktadır. Ayrıca, Balıkesir – Bigadiç’te üleksit rezervi mevcut olup Bursa – Kestelek’te zaman zaman Üleksit yan ürün olarak elde edilmektedir. 2840 sayılı Kanun ile birlikte Türkiye’de bor ve bor ürünlerinin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini gerçekleştirme görevi Eti Maden tarafından yürütülmektedir. https://www.etimaden.gov.tr/turkiyede-bor

 


Yayınlanma Tarihi: 06 Kasım 2023  /  Son Güncellenme: 07 Kasım 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.