Paylaş
Tüm Sayılar      2023      Sayı 221 – Kasım 2023      Adalı Portreleri: Meri Çevik Simyonidis

Adalı Portreleri: Meri Çevik Simyonidis


“Hayallerinin peşinde koşan bir hazine avcısı”

Bu ay konuğumuz İstanbul’a, Adalar’a aşk ile bağlı bir kadın, bir Rum. Bu aşk, onu kentin çok katmanlı kültürünü, lezzetlerini, eğlencelerini, yüzyıllar içinde bu alanlarda kentin yaşadığı değişimleri araştırmaya, öğrenmeye itmiş. Yirmi beş yıl memur olarak çalıştıktan sonra, bir hayalle yola çıkmış, kapı kapıyı açmış şimdi elinde yayınlanmış, bol ödüllü altı kitabı, iki basıma hazır kitabı, çalıştığı alanda üniversite hocalığı, eğitici atölye çalışmaları, ortaya çıkardığı yemekleri satabildiği bir iş yeri var. “Çok değerli bir hazine sandığı oluşturuyorum gelecek kuşaklar için” diyor Meri Çevik Simyonidis. Müthiş bir enerji ile yeni düşler kuran bu genç kadının yaşam öyküsü 1972 yılında İstanbul’da başlıyor.

“Annem Anadolu Rumları’ndan, Niğde Derinkuyu’dan İstanbul’a geliyor. Burada Makedonya’dan gelen babamla tanışıp evleniyorlar. Babamın soyadı aslen Milof imiş, ama bir kanun değişikliği sırasında çok hareketli, dinamik oldukları için Çevik soyadı verilmiş. Ben 1972 yılında İstanbul’da doğdum, hâlâ İstanbul’da yaşıyorum. Ailem bu şehri çok seven insanlar. Tüm zorlu dönemlere rağmen burada yaşamayı seçtiler. Ben üniversite eğitimim için bir süre Selanik’te yaşadım ama hiçbir zaman Yunanistan’a yerleşmeyi düşünmedim. Bizi bu şehre bağlayan büyük bir sevgi var; şehir çok değişti ama yine de bugün bile İstanbul’dan başka bir şehirde yaşamayı düşünemem.”

İstanbul’da Rum okullarında ilk ve ortaöğrenimini tamamladıktan sonra, Selanik Aristoteles Üniversitesi’nde felsefe eğitimi görüyor. Diplomasını alıp İstanbul’a döndükten sonra Simo Simyonidis ile evleniyor, bir kızı, bir oğlu oluyor. Çocukları sanat eğitimini seçiyor. Yirmi yedi yaşındaki kızı Harris Mimar Sinan Üniversitesi tiyatro bölümü mezunu, on yedi yaşındaki oğlu Christopfer Bahçeşehir Üniversitesi’nde müzik teknolojileri eğitimi alıyor. Bir yandan çocuklarını büyütürken, yirmi beş yıl İstanbul Yunan Başkonsolosluğu’nda ve Fener Rum Patrikhanesi’nde memur olarak çalışıyor. 2013 yılında memuriyetini sonlandırdığında hayallerinin peşinde koşmaya karar veriyor.

“Felsefe eğitimi insanı merak etmemi sağladı”

“Felsefe eğitimi bir yerlerde önüne çıkıyor, yardım ediyor insana. Derin araştırma, analiz etmeye, düşündüklerinin hayallerinin peşinde koşmaya yardım ediyor.” Yola, İstanbul’daki Rum mutfağını araştırmakla başlıyor.  Bebek’te Mezedaki isimli bir restoran açıyor:

“Amacım buradaki çok kültürlü yaşamın sofraya yansıması olan meze kültürünü yaşatmak, sürdürülebilir kılmaktı. Meze, bizim Rum yeme içme geleneğinin de büyük bir parçasını oluşturuyor. Sonra baktım ki mutfak kültürü, tarihi üzerine bir iki küçük kitap var. Sula Bozis’nin kitabı var o da daha çok Anadolu kültürünü anlatıyor. Oysa çok büyük markalar var Rumlar’ın yarattığı, asırlık efsane markalar. Bunları yaratanları araştırmak istedim. Peşine düştüm.”

Ardından bir dedektif titizliğiyle başladığı araştırmalarını kitap olarak yayınlamaya karar veriyor. İlk kitabı İstanbul Tadım-Tuzum, Hayatım. Bu kitapta kentin kültür hayatıyla birlikte lezzetleri de var. Tarabya’nın balıkçılarından, Beyoğlu’nun meyhanelerine oradan Ada sahillerine buzuki sesleriyle ulaşıyor, lezzetinin sırrı çözülemeyen profiterolü, dünyanın bayıldığı badem ezmesini ya da muhabbeti koyulaştıran mezeleri de bulabiliyorsunuz içinde. Ardından göç etmek zorunda bırakılmış, İstanbul hasretleri tükenmeyen Rumların, Yunanistan’da sıfırdan başlayan mücadelelerini anlatan İstanbul Tadım-Tuzum- Bir Varmış, Bir Yokmuş, ardından bir gastronostalji kitabı Tadı Damağımda Kaldı ve dördüncü kitap mesleklerinin önde gelen isimlerinden otuz iki kadınla yaptığı röportajları derlediği İstanbul Kokulu Mutfaklar.

Kadınlar ön plana çıkınca erkekler “biz nerdeyiz, biz de anlatmalıyız” diyor bu kez otuz iki erkeğin anlatımıyla Bir Masalmış Geçen Yıllar kitabı ortaya çıkıyor. Unutulmaz Hayatların Reçeteleri ise İstanbul lezzetlerini yaratan dev markaların macerası. Baylan’dan Savoy’a, Todori’den Koço’ya, Kıyı Balık’tan Despina’ya. Meri Simyonidis bu markaları yaratanların izini Yunanistan’da sürüyor:

“Orada nasıl mutfağa tutundular, nasıl bu markaların peşinden yeni markalar oluşturdular. Atina’ya döndüklerinde sıfırdan değil eksilerden başladılar hayatlarına. Burada Yunan tohumu iken, orada Türk tohumu oldular. Burada da memur olamıyor, kamu sektöründe ya da bankalarda çalışamıyorlardı, zorunluluk onları yeme içme ve eğlence sektöründe markalaşmaya itmişti. 1840, 1920, 1930lar’da göç etmişler arasında beş nesil aynı işi yapanlar var. Onları aradım, Kendini bulamazsam, akrabası, bulamazsam ustası, bulamazsam muhasebecisi. Bu markalar kitaplarımda ölümsüzleşti.”

“Ada’da otobüs duraklarını görünce ağladım”

Kitapları için araştırma yaparken, ilk açtığı meze restoranı da şöhret kazanıyor. Bir yatırımcının teklifiyle dev bir lokanta olarak Uniq İstanbul’da açılıyor. Aile lokantası olarak da Kadıköy’de Cantina by Mezedaki kuruluyor. Ama pandemi döneminde “on line” satışlar başlıyor ve salgın sonrası da lokantacılığa dönmüyor, internet satışlarını yeterli buluyor. Üç katlı iş yerini eğitim ve araştırma çalışmalarının merkezi haline getiriyor.

Restoran işletmiyor diye hareketsiz kalmıyor. Enerjisi çok yüksek bir kadın Meri Simyonidis. Yerinde duramayan proje insanlarından. Haliç ve Gedik Üniversiteleri’nde ders veriyor, workshoplar hazırlıyor, Gedik Üniversitesi’nde mutfak kültürü üzerine yüksek lisans öğrencisi oluyor. Ve İstanbul aşkında büyük pay sahibi olan “Adalar” üzerine yeni bir kitap hazırlıyor:

Adanın İnsanları diye bir kitap. Her etnik kökenden, eski yeni adalı, esnafı, bütün adaları kapsayan, Ruhban Okulu, Yetimhane’nin müdürü, okul müdürleri, Kınalıada çocuk kampları müdürleri. Yani Adalar’ın da hazine kutusunu hazırlıyorum.”

Çocukluk ve genç kızlık yılları Heybeliada’da geçiyor. Kızının doğumunun ardından Büyükada:

“Adalar, çok kültürlü, çok renkli, çok sözlü, İstanbul kültür mozaiğinin en önemli lokasyonudur. Çocuklarımın da bu kültürde büyümesini istedim. Zengin mimari, doğa, deniz, arkadaşlıklar, bu hayat yaşanmalı ve öğrenilmeli. Ada, aynı zamanda bir izolasyon, bir tercih meselesidir. Zorlukları vardır, ama onlar bile keyif verir. Bu aşk gibi bir şey ve her şeye rağmen adada yaşamak istersin.”

Son dönemde özellikle faytonların kaldırılmasının ardından Adalar’da başlayan ulaşım karmaşası, kuralsızlığı onu içten yaralamış:

“Ada için söz sahibi olacak kişilerin ada hayatının ne olduğunu çok iyi bilmeleri, algılamaları gerekiyor. Adayı sevmeli, neyi korumaları gerektiğini bilmeliler Bu arabalar bu otobüsler geldiğinde alkış mı tutacağımızı sandılar?

Beton dökülüp, yollar asfaltlanınca ah ne güzel adamıza medeniyet geldi diye sevinç çığlıkları mı atacağımızı sandılar? Bir vizyona sahip olmalı söz sahibi olanlar, dünyadaki adalardaki yaşamı da incelemeliler. Ben ağladım, otobüs duraklarını görünce. Karayolu kanunları mı geçerli olacak Adalar’da? Atlarımız nerelerde? diye ağlıyorum hâlâ.”

Hepimizin canını yakan “Ada içi ulaşım karmaşası” konuşmakla bitecek gibi değil, sözü Adalar’da geçmişten gelen lezzetlere getirelim istiyorum. Adalar’da asırlık tatlar sürüyor mu?

“Büyükada Pastanesi, Miltiadis Berberoğlu’nun kurduğu Milto, Burgaz’da Barbayani, Kalpazankaya şu an ilk aklıma gelenler. Kitapta ada lezzetleri onları yaratan ve yaşatanlar geniş yer alıyor. Ruhban Okulu’nun varlığı, Yetimhane’nin restorasyonunun başlamış olması, Kınalıada çocuk kampının sürmesi, kiliseler, ayazmalar, şapellerin ayakta duruşu Adalar’ın çok kültürlülüğünün hala yaşadığını gösteriyor.”

Adalar’ı anlatan kitabıyla birlikte hazırladığı ve yakında basılacak bir kitap daha tamamlamış: Taverna İstanbul Kulüpler, orkestralar, şarkılar, şarkıcılar, danslar. Çok hareketli, çok eğlenceli bir kitap.

Meri Çevik Simyonidis, bizlere ve gelecek kuşaklara önemli bir kültür hazinesi hazırlıyor, kitapları bize yemek, eğlence kültürünün yanısıra, siyasetin insan hayatlarını nasıl etkilediğini, kuşaklar boyu neler kaybedildiğini de aktarıyor.


Yayınlanma Tarihi: 06 Kasım 2023  /  Son Güncellenme: 07 Kasım 2023


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.