Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 233 – Kasım 2024      Yarışma Programları

Yarışma Programları


Televizyondaki yarışma programlarını izler misiniz? Ben pek meraklıyım. Neredeyse artık başka hiçbir şey izlemiyorum diyebilirim. Ha bir de ilginç belgeseller… Hani o ‘entel dantel’ takılanlar yalnız belgesel izlediklerini söylerler ama TV’deki tüm dedikoduları da bilirler ya, ben onlardan değilim. Gerçek bir belgeselciyim. Hayvanlı mayvanlı olsun, arkeolojik olsun, uzaylı muzaylı olsun, hepsi benliktir. Dizileri sevmiyorum. Üstelik geçmişte birkaç dizide çalışmışlığım da vardır ha… Ama artık tahammül edemiyorum. Son dönemde epey tutan, nispeten kaliteli diziler de yok değil ama ben yokum. Mesela Yılmaz Erdoğan’ı çok beğenirim ve o kadar övgü aldı diye dizisini birkaç kez izlemeye niyetlendim ama metraja tahammül edemedim.

Metraj nedir bilir misiniz? Vakit doldurmak için yapılan gereksiz uzatmalar. Mesela adam bir tek “Evet” diyecek dakikalarca, duruyor, düşünüyor, dönüyor, anlamlı bakışlar atıyor nihayet ağzından o tek laf çıkıyor. Hah işte onu çekemedim. Magazin dedikoduları, anlamsız dert dinlemeler, tahrikler, kavgalar, sonu gelmez yemek programları derken geriye  bir tek yarışmalar kalıyor. Hah işte bir tek onları seviyorum hem de ne olursa olsun, yarışma olsun da, ben ekrana kilitliyim. Tercihim yok mu? Var tabii. Ezeli alışkanlıkla ‘Kim milyoner olmak ister’ başta geliyor. Rahmetli Kenan Işık gideli büsbütün müdavimi oldum. Biraz da nostalji oluyor zira bir ara ben de başvurmuş ve de reddedilmiştim. Ki ön elemede, başvuranlar arasında en başarılı ben olmuştum. Peki sebep? Yani niye reddedildim? Bence o zamanlar yazmakta olduğum Agos gazetesi. Sanırım biraz tırstılardı, artık nasıl bir sakınca buldularsa, gazeteciye pek bulaşmak istemedilerdi. Neyse, geçti gitti, deşmeyeyim şimdi.

Belki de aklımızın ermediği dalavereler dönüyordur kimi yarışma programlarında. Mesela geçenlerde tanıdığım biri, adını vermek istemediğim bir yarışmadan, yüz bin lira kazandı ama duyduğuma göre eline bir on binlik verip savmışlarmış. Geçtim. Ne diyordum? Ha bilumum yarışmalara meraklı olduğumu söylüyordum. Hele kelime türetmeyle ilgili olanlar tam benlik. Ne de olsa bir dergiye ve bir gazeteye kare bulmaca hazırlamaktayım. Her ay iki tane. Kelimelerle aram hep iyi olmuştur. Valla oturduğum yerde, bilmediğim kelime yok.

Gelelim böyle bir konu seçmemin nedenine. Biliyorsunuz, kafama takılan bir şeyler olursa yazmadan duramıyorum. Peki sizce ne takılıyor kafama? Ben niye katılmıyorum sorusu mu? Hayır. Öyle tahmin ettiyseniz, bilemediniz. Tabii ki zaman zaman aklımdan geçmiyor değil. Özellikle her yarışmacı “Evde başka oluyor” dediğinde… Hani ben her şeyi biliyorum ya, evde rahat oturduğum için mi biliyorum? Oraya gidince apışır kalır mıyım? Meçhul tabii. Ancak bir gün cesaretimi toplar da birinden birine katılıveresim tutarsa bilebiliriz onu. Aslında yarışmaların sunucularına takıkım ben ve de seçilen sorulara. Ha bir de kimi cevapların doğrusunun da yanlış olmasına. Karışık mı oldu biraz? Açıklayabilirim. Kelime bulmayla ilgili yarışmalarda cevapların TDK’ya göre olmasına dikkat ediliyor ya, bir keresinde mesela, ‘kapora’ yerine ‘kaparo’ doğru kabul edildi. Sözlükte öyle yazıyormuş. Peh, kelime zaten Türkçe değil, dilimize girmiş, peki, yanlış telaffuzla mı girmiş yani? Hah haa… ben ‘kapora’ yazınca bilgisayar erör verdi… Merak ettim acaba hep yanlış söylenen ‘koreografi’ kelimesi de ‘kareografi’ şeklinde mi yazılmıştır? Bir de ‘kolojen’ var malumunuz. Ay nedense bu A ve O harfleri aynı kelimede bulununca böyle oluyor son yıllarda… Eskiden böyle anlamsız telaffuz hataları olmazdı valla… Ama sözlüğe geçmesi komik. Neyse kestim. Şimdi de TDK’yı mi eleştireyim yani? Bu arada, aklıma geliverdi katılan her yarışmacı ‘K’ harfini ‘Ka’ olarak seslendiriyor, üstelik sunucular ısrarla ‘Ke’ dedikleri halde bu hiç değişmiyor. Türkçe nasıl da dejenere oldu değil mi?

Gelelim sunucu takıntıma. ‘Milyoner’ Kenan İmirzalıoğlu’yla iyiydi. Oktay Kaynarca bence rahmetli Kenan Işık’ın tavırlarını taklit ediyor ama pek oturmuyor doğrusu. Belki zamanla oturur… Bu yarışmaya katılan, özellikle  gençlerin cehaletine ne dersiniz? Geçenlerde biri ‘sol anahtarı’na marangoz aleti dedi ha… Ya ‘Atatürk Ankara’da doğmuştur, Kıbrıs İngiltere’nin kuzey doğusundadır’ diyenlere ne demeli. Bir yarışmacı da İstiklal Marşı’nın en bilinen mısralarından birini bilemedi. Biz ilkokulda tümünü ezbere söylerdik… Geçtim, geçtim. Konum sunuculardı. Yine yıllardır süregelen ‘Ben bilirim’ yarışması var, kibarcık Alper Ateş’in sunduğu, hani cevap doğru olunca “Kutlarıııız”, yanlış olunca “Geeelmedi” diyor. O da  insanın yüzüne bakarken üçüncü şahıstan söz eder gibi konuşuyor… Vaktinde, pek beğendiğim Ali İhsan Varol’un sunduğu Kelime Oyunu’nun sunucusunu zevzek buluyorum. “Beşinci soru geliyööör” gibi gereksiz sululuklar yapıyor. Hatta yarışmacıyı aşağılayan bir tavrı var. “Nnnneden olmasın?” diyen Lingo yarışmasının sunucusu da kendini seksi zannederek kameraya poz kesiyor ki hiç de öyle değil. Ve de öyle sevimsiz, demode ve cahil espriler yapıyor ki… Mesela geçenlerde şirinlik olsun diye yarışmacılardan birine “Sen ordan çipil çipil bakıyorsun ama…” dedi. Hop oturup hop kalktım valla. Onu ‘cin gibi cıvıl cıvıl’ niyetine söyledi ama çipil ne demek yahu? Çapaklı, hastalıklı göz demek. Editördü, yönetmendi kimse yok mu uyaracak? Onlar da zır cahil zahir çünkü yine yeniden kullanıp duruyor espri sandığı o hakareti. Hafta sonları en hanzo görünüşlü olan çiftlerin bile birbirlerine “Aşkım” dedikleri  ‘Ben bilmem eşim bilir’ yarışması var. Hani biber yiyorlar, ağırlık kaldırıyorlar, kafalarını suya daldırıp nefeslerini tutuyorlar ve de araba kazanıyorlar. Onun sunucusu İlker Ayrık’ın kendisi çok eğleniyor ve de zırt pırt TV’de biplenen ‘şehvet’ kelimesini “şeeehvetlee” diye iştahlı iştahlı söylüyor. Sonra yıllardır sunucu değiştire değiştire süregelen ‘Aileler Yarışıyor’ var her gün. Epeyce eğlenceli. Kendini hala genç kız sanan Asuman Krause’yi herkes pek seviyor. O da ‘otomatikman’ diyemiyor, birçok kelimenin anlamını bilmiyor ve de tıpkı günümüz gençleri gibi konuşuyor. Olur olmaz yerlerde; ‘şööle sööliim veya ‘bşsöööym’ hatta ‘bsöm’diyor. Anladınız mı ne olduğunu? “Bir şey söyleyeyim mi?” demek istiyor.

Oturduğum yerden durmadan ona buna küfür savuruyorum. Yalnızım ya, kimse duymuyor nasılsa. Dilim alışır diye çok korkuyorum ve de bu kadar bol çeşitli küfüre vakıf olmama çok şaşırıyorum. Bu arada, yukarılarda bir yerde Ali İhsan Varol’u beğendiğimi söylemiştim ya, o da TV100’de ‘Alfapetek’ diye bir yarışma sunuyor. O da artık sululuk moda diye arada yapmaya çalışıyor ama hiç yakışmıyor. ‘Kelime Oyunu’ndan ayrıldığını söylemiştim ya… Laf aramızda, eski kanaldan uzaklaştırılma nedeni de zülfiyare dokunur şeylerden söz etmesiymiş. Şimdi bu kadar yarışma saydım, hepsini izlesem de sunucularını fena halde eleştiriyorum. Diyeceksiniz ki hiç mi beğendiğin yok? Var. Bir kişi. Cnbc-e kanalında bir tür kelime oyunu olan ‘Letterbox’ yarışmasını sunan Yiğit Kirazcı. İşte bu çocuk en çok hatta tek takdirimi kazanan sunucu. Şakaları, esprileri yerinde, sıcak kanlı, saygılı, entelektüel, kimseyi küçümsemiyor, yakışıklı da… Yani tam olması gerektiği gibi. Bir göz atın isterseniz, bana hak vereceksiniz. Oynadığı bir dizi var, oğlanı beğeniyorum diye bir göz atayım dedim. I-ıh! O da bana göre değil. Hiç mi dizi izlemem diye soran olursa; Fx kanallarında hoşuma giden polisiye diziler var onları izliyorum bazen diyebilirim… Eh bitireyim ben artık. Bu yazıyı biraz içimi boşaltmak sayın e mi? Yine epey karışıkım bu aralar.


Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 2024  /  Son Güncellenme: 11 Kasım 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.