Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 233 – Kasım 2024      Heybeliada Sanatoryumu Etrafında Ortak Mefhum İnşası

Heybeliada Sanatoryumu Etrafında Ortak Mefhum İnşası


2 Kasım 2024 Cumartesi günü Heybeliada’da, Heybeliada Mahalle Meclisi’nin emekleri ile 100. Yılında Heybeliada Sanatoryumu’nun Dünü, Bugünü, Yarını” başlıklı bir panel düzenlendi (1). Benim de konuşmacılarından biri olduğum panelde, Sanatoryum türlü boyutları ile ele alındı, alanın yaşatılması için neler yapılabileceği konuşuldu. Paneli kaçıranlar veya yeniden izlemek isteyenler Arka Güverte’nin YouTube hesabından kayıtlarına erişebilir (2). Ayrıca Anka Haber’in yaptığı özet de okunabilir (3).

Bu buluşma Sanatoryum için ne ilk eylemdi, eminim ki ne de son olacak. Daha önce de defalarca bu konu hakkında bir araya gelen kişi/kurumlar oldu, bundan sonra da olacaksa, bugün, şu aşamada yapma biçimlerimizi yeniden düşünmeyi önermek isterim. Çünkü panelde de aktarıldığı gibi, alana dair karar vericiler durmuyor, yollarına devam ediyorlar. Peki biz halk ne istiyoruz ve bunlara erişmek için “nasıl yapmalı?”

Bu yazıda paneldeki sunuşuma altlık olan yazımı (4) ve sunuşumu biraz daha açmayı istiyorum.  Yazıyı şöyle bitirmiştim;

“… bedene/mekâna hastalık üretme yoluyla kazınan politikadan kopan, aynı sistemin işleyişi gibi, onu yaratıcı-yıkıma uğratan özgürleştirici bir düşünce sistemini, hüzünlü, nostaljik bir ağıt yerine neşeli yaratıcı söylem ve eylemlerle buradan neden kurmayalım? Fiziki yapıların “muhafazası” talebini, Spinozacı 2. seviye karşılaşma alanında, yani müşterek mefhum etrafında neden örmeyelim? Kültürel değer sistemi, güç ilişkilerini ezilen aleyhine kurmakta bir araç ise, eleştirel miras yaklaşımıyla bu dengeleri neden alt üst etmeyelim?”

Mekân politik bir inşa ve inşa edildiği koşulların sözünü taşıyor. Bir değer üretiyor ve bu değer kullanım değeri ötesinde de değer atfı buluyor. Ve de değer atfının öncelediği anıtsal ve simgesel yapılar bize bu sistemin ürünü olarak ulaşıyorsa, artık bu yapıları yaşatmak ve ne şekilde kullanacağımıza karar vermek de demokratik bir mekân üretiminin sorunsalı oluyor. Yani kültürel değerleri koruma eylemi de, neyin, kim için, nasıl üretildiği bağlamından azade değil. Tam da bu nedenle, anıtsal ve simgesel yapılı çevrenin neden ve nasıl yaşatılacağı da önem kazanıyor.

Örneğin kentin dönüşüm değerini bertaraf eden ve kullanım değerini merkeze alan bir kentleşme bağlamında, yaşam hakkı temel ilke olan, söz konusu yapılaşmanın adil kullanımını mesele eden bir koruma/değer atfı nasıl olabilir? Neredeyse sistemin yarattığı krizlere çözüm sunan halihazırdaki kentleşme / koruma politikası yerine, sistemi dönüştürmeyi hedefleyen değer koruma nasıl olabilir?

Eleştirel koruma çalışmaları (critical heritage studies) böyle bir derdi taşıyor. Örneğin bu şiarla üretim yapmayı hedefleyen Association of Critical Heritage Studies (ACHS – Eleştirel Miras Çalışmaları Derneği), eleştirel koruma politikasını şöyle açıyor (5);

Her şeyden önce, miras çalışmalarının temelden yeniden inşa edilmesi gerektiği ve bunun da ‘var olan her şeyin acımasızca eleştirilmesini’ gerektirdiği önermesiyle eleştirel bir şekilde ilgilenmenizi istiyoruz. Miras, her şey kadar politik bir eylemdir ve “miras”ın sürdürülmesi için sıklıkla başvurulan güç ilişkileri hakkında ciddi sorular sormamız gerekir. Milliyetçilik, emperyalizm, sömürgecilik, kültürel elitizm, Batı zaferciliği, sınıf ve etnik kökene dayalı sosyal dışlama ve uzmanlık bilgisinin fetişleştirilmesi, mirasın nasıl kullanıldığı, tanımlandığı ve yönetildiği üzerinde güçlü etkiler yaratmıştır. Gerçek anlamda eleştirel bir miras çalışmasının, miras hakkında düşünmenin ve mirasla uğraşmanın geleneksel yollarına yönelik pek çok rahatsız edici soru soracağını ve bu soruları sorarken ötekileştirilen ve dışlananların çıkarlarının ön plana çıkarılacağını savunuyoruz.

Miras çalışmaları tarihsel olarak Batılı, ağırlıklı olarak Avrupalı, arkeoloji, tarih, mimarlık ve sanat tarihi uzmanlarının hakimiyetinde olmuştur. Bu disiplinlerde ilerici akımlar olsa da, mirasın ne olduğu ve nasıl çalışılması ve yönetilmesi gerektiği konusunda sınırlı bir fikir sürdürmektedirler. Mirasa bakmanın eski yolu -yetkili / anaakım miras söylemi- Batılı ulus, sınıf ve bilim anlatılarını sürdüren eski, büyük, prestijli, uzman onaylı alanlara, binalara ve eserlere ayrıcalık tanır”.

Bu çerçevede mekânsal korumanın kim için, nasıl olacağı ve değer sisteminin ne şekilde ele alınacağı yeniden tartışmayı gerektiriyor. Bir etik problem olan iyi mimarlık şiarı da irdelenmeyi bekliyor. Zira etik bize neyi, nasıl yapabilirim sorularını sordururken, bizleri özgürleştiren bir yola davet de sunuyor. Ortak değerlere bu gözle bakarsak, yapma biçimlerinin barındırdığı sorunlar daha görünür olabilecek gibi duruyor.

Değer üretimi gibi hafıza mekanları söylemine de dikkatle yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Bir mekânı Pierre Nora’nın kavramıyla “hafıza mekânı” olarak nitelemek, kanımca ancak mekânın bugüne taşıdığıyla nasıl ilişki kurduğumuza bağlı olarak toplumsal dönüştürücü bir anlam kazanabilir.

Nora’ya göre hafıza bu mekânlar içerisinde ortaya çıkıyor ve hafızaya ilişkin semboller de bu mekânlarda oluşuyor. Bu yaklaşımla söz konusu mekânları “kaybetmenin”, yani yıkımının/yok oluşunun hafıza kaybı da olacağı anlamı da çıkıyor. Evet, mekândaki yaşanmışlıklar kişilerin/toplulukların aktarımıyla o mekânı sürekli kılıyor ancak bu steril bir mevzu olmadığı gibi, yıkım hafıza kaybı da olmayabilir.

Mekân politik bir inşa olarak çelişki ve çatışmaları da barındıran, eşitsizlik de üreten bir yer. Aynı zamanda buna karşı dayanışma ve direniş de üretim ortamı. Tam da bu nedenle yaşamsal birikimi olan eski/tarihi mekânlara, oralarda kurulan ilişkiler çerçevesinde bakmayı, koruma/yaşatma arzusunu da buradaki farklılıkları görerek okumayı önemsiyorum. Bu mekanlar öncelikle bize, burada kısaca saydığım şeyleri okuma imkânı veriyor.

Sistemsel bir dönüşüm olmadığı müddetçe mevcut kentleşme sistemi, sermaye birikimi ve iktidar üretimi adına mekânı sürekli dönüştürmeye devam edecektir. Zira yaratıcı-yıkım, makine, bu şekilde çalışıyor. Tam da bu nedenle koruma meselesine fiziki yapıların korunması üzerinden değil, fiziki dokunun ürettiği ilişkilerle yapılara bakarak ele almak gerekiyor.

İstanbul Tabip Odası’nın 15 Mart 2024 tarihli “Sağlıkta Hafıza Mekânları” panelinde de ifade etmiştim: bizi eylemsiz kılan hüzünlü nostaljiler üretmek yerine, aktif yurttaş kılacak yollar ortaklıklar kurmamız elzem. Panelin kayıtlarında izleyeceğiniz terkedilmek zorunda kalınmış sağlık tesislerinin bize ilettiği duygular bana bireyi pasifize edici geliyor (6). Aynı şeyi Heybeliada Sanatoryumu belgeseli için de hissetmiştim (7). Hatırlama motivasyonuna bağlı olarak geçmişin sürdürülmek istenmeyecek sorunları da görünmezleşebiliyor bu ağıt duygusu halinde.

Heybeliada Sanatoryumu etrafında ortak mefhum inşası adına neler yapılabilir? Örneğin “Başka Bir Sağlık Sistemi Yolunda Sağlık Sistemi Üzerine Transdisipliner Çalışma”mızda olduğu gibi bilgi üretim sistemimiz dönüştürülebilir. Disiplinlere ayrılan, teorik-pratik olarak ayrı çalışan, uzmanlıklara sıkışan, sahadan kopan bilgi yerine, sınırların birbiri içinde eridiği bir çalışma yöntemi denenebilir (8).

Hızlıca sahadaki yapıların durumu tespit edilerek, yapıların kullanım değerinin gitgide zayıfladığı işaret edilebilir. Bunun üzerine alanın denizden-karadan kullanımını gündeme taşıyacak çeşitli eylemlilikler örülebilir. Panelde konuşmacıların ve Adalı Dergisi’nde Sosin Fisli’nin ifade ettiği gibi, Adalar’ın ihtiyacı olan sağlık mekânı ihtiyacı daha geniş bir kitleyle, kampanyayla gündeme gelebilir (9).

Halihazırda Karakutu Derneği’nin düzenlediği “Semtlerle Şehrin Hafıza Katmanları: Adalar Atölye Dizisi” kapsamında Heybeliada’da da etkinlikler düzenleniyor (10). Sanatoryum’a da türlü boyutlarıyla değinen bu etkinlikler, yere dair yeni, aktif, yaşayan bir bellek üretiyor. Bunlar çoğaltılabilir.

Sonuç olarak yapma biçimlerimizi dönüştüren, bizi heyecanlandırıp, olanlardan etkilenenin ötesine geçiren, ortak mefhuma taşıyan duygular üretilebilir…


1. https://www.instagram.com/heybeliadamahallesi/
2.https://www.youtube.com/watch?v=wxfwZNMZLI8; https://www.youtube.com/watch?v=_4cBmyrUhtg
3.https://ankahaber.net/haber/detay/heybeliada_sanatoryumu_paneli_tip_tarihinde_essiz_yere_sahip_bir_cumhuriyet_kurumu_olarak_kamusal_saglik_alaninda_yeniden_islevlendirilmelidir_203529
4. https://www.evrensel.net/yazi/95826/saglik-sisteminde-koruma-heybeliada-sanatoryumu
5. https://www.criticalheritagestudies.org
6. https://www.youtube.com/watch?v=ixKEbeF0sKk; sadece belgeselin linki de; https://www.youtube.com/watch?v=Q5hwVzXQeQU
7. https://belgesel.istabip.org.tr/#anasayfa
8. Çalışmanın kendisi için bkz; https://www.baskabiratolye.com/bbss;
Çalışmanın Forum Sağlık 2023’teki sunumu için bkz; https://www.youtube.com/watch?v=TBlt06Z-qno&t=680s
9. https://adalidergisi.com/tum-sayilar/2024/eylul-sayi-231/adalar-saglik-acisindan-mahrumiyet-bolgesi/
10. https://adalidergisi.com/tum-sayilar/2024/mayis-sayi-227/heybeliadada-bir-hafiza-calismasi-karakutuheybeliada/


Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 2024  /  Son Güncellenme: 19 Kasım 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.