Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 228 – Haziran 2024      Osmanlı Dönemi Marmara Adaları’nda Balıkçılık

Osmanlı Dönemi Marmara Adaları’nda Balıkçılık


Sandalalar Prastos’ta (Gündoğdu), 1905 (Fotoğraf: Apostolos Eksarhos)

Yazar: Ioannis Papachristou
Çeviri: Mehmet Akif Yıldırım

Marmara Denizi’nin deniz canlıları yönünden zenginliği, yüzyıllar boyunca çok dikkat çekiciydi. Deniz tarakları, istiridyeler, pavuryalar, uskumrular, kolyozlar, çirozlar, kefaller, sardalyalar, zarganalar, palamutlar, torikler, barbunlar, sinaritler ve hatta kılıç balıkları Marmara havzasında bolca bulunabilecek balıklardan ve diğer deniz canlılarından bazılarıydı.[2] Ne yazık ki, günümüzde denizlerdeki yoğun kirlilik, deniz yaşamını önemli ölçüde etkilemiş, Marmara ekosistemi ve balıkçılık mesleği için yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.

Marmara Adaları’nda (Paşalimanı, Avşa, Ekinlik, Marmara) balıkçılık, yeni teknolojilerin ortaya çıkışına kadar, yüzyılların bilgi birikimini koruyan ve bu birikimin uygulamada kesintisiz kullanıldığı bir zanaatti. Adalarda balıkçılık, kendine özgü kuralları ve stratejileri olan bir grup işiydi. Adalı erkeklerin, kadınların, çocukların farklı aşamasında dahil olduğu (avlanma, ağ takımlarını hazırlama, tuzlama, ticaret ve taşıma), adalıların büyük bir bölümünü içerisine dahil eden bir istihdam alanıydı. Balıkçılık, 15. yüzyıldan itibaren adalarda yaşayan üç topluluk (Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar) tarafından da yapılmaktaydı.

Marmara adalı balıkçılar, takım ya da ‘gripοs’ olarak adlandırılan, içerisinde sandala olarak adlandırdıkları Marmara tipi sandalın (Türkçe’de kancabaş) bulunduğu toplamda beş tekneden oluşan balıkçı grupları oluştururlardı. Sandala, on iki ilâ on dört metre uzunluğunda, on dört küreği bulunan bir teknedir. Pruvası bir gondola benzer ve genellikle çiçek motifleriyle boyanır. Rumların sandalalarında bu motiflerin dışında Ayios Yeorgios tasvirlerini görmek de mümkündür.[3] Marmaralılar tarafından kullanılan bu sandalalar, muhtemelen Bizans Dönemine ait ‘sandalion’ adı verilen gemi tipinden türetilmiştir. Sandalalar, Marmara’da (Marmaras), Çınarlı’da (Kalemi) ve Ekinlik’de (Kutali) tekne ustaları tarafından yapılırdı. Sandalaları, başta Marmara takım adaları olmak üzere, tüm Marmara Denizi içerisinde seyir ederken görmek mümkündü.

Bir sandala tayfası toplamda yirmi kişiden oluşurdu. Dümende teknenin reisi, keskin dönüşleri yönetmek için baş kürekçi, denize bırakılan ağın alt kısmını kontrol eden bir kişi, ağın üst kısmını kontrol eden başka bir kişi, suda, balıkları el-kol hareketleriyle korkutarak atılan ağa ve kürekçilere doğru yönlendiren iki dalgıç ve on dört kürekçi bulunurdu. Balıkçı takımı, sandala ve tayfasına eşlik eden on kürekli iki piyade tipi tekne, dört kürekli ‘kundelo’ adı verilen tekne ve iki kürekli başka bir kayıktan oluşurdu. Böylece tüm grubun toplam sayısı kırk beş ile elli üç arasında değişirdi.[4] Her balıkçının payının ödenmesi için avın başında takım’ın yöneticisi olan reis ile bir anlaşma yapılırdı. Bunun dışında her köyün daha yoksul olan balıkçılarına yardım etmek için ortak bir fona sahip olan ‘balıkçılar birliği’ de vardı.

Marmaralı balıkçılar, kurdukları balıkçı takımlarına avlayacakları balığa göre kolyoz takımı, palamut takımı, sardalya takımı gibi isimler verirlerdi.[5] Gırgır da dedikleri ağlar her balık türü için özeldi. Marmaralılar’ın beş gruplu avlanma yöntemi antik ve Bizans kökenli yöntemlerin devamı olduğu düşünülmektedir. Bugün hala kullanılan ‘voli’ kelimesi balık tutulan yeri ifade eden Bizans kökenli bir terimdir. Yunanca’daki βολάζω (volazo) fiilinden türemiştir. İlginçtir ki, adalardaki tüm cemaatler, bu terimleri Osmanlı dönemi boyunca ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da gündelik dillerinde muhafaza etmiştir. Bir Rum olan Stratis Papanikolau’nun tanıklığıyla, Marmara’nın en önemli balıkçılarından biri olan Avğustis Frangulis’ın aktardığına göre ‘beş temel atış’ yani balık avlama yöntemi şu şekildeydi:[6]

Oyun volisi: Yemi gören balıkların toplanıp kendi aralarında oynaşmasından ismini alan bu volide, balıkların oluşturdukları karmaşa ve köpükten yararlanarak, görünmeden ağlarla avlanma şekliydi.

Ateşle voli: Teknelerin kıç tarafına takılan ‘masalades’ denen demir ızgaralarda dört ateş yakılır, böylece balıklar masaladeslerin altındaki ışıkta toplanırdı.

Yakamozda voli: Yakamozda ilerleyen takım, balıkları şok etmek için hep birlikte kürekleri aniden denize vurur ve balıkların ürktüğü bu esnada takımın reisi “levarim!” diye bağırır ve o anda kürekler hızla sudan çıkarılarak yine aynı aynı hızda ağlar denize atılırdı.

Ora volisi: Ağlar, balık olup olmadığı kontrol edilmeden atılırdı. Genelde 15 Ağustos sonrasında ve tüm kış bu şekilde avlanılırdı.

Son olarak, dalların takıldığı ağlar iki yana doğru gerdirilerek suya atılırdı. Dallar, balıkları ürkütür ve ağa doğru yönelmeleri için bir tuzak oluştururdu.

Tüm balık ticareti bu avlanma yöntemlerine dayanmaktaydı. Bu yöntemlerle bireysel olarak balık avlanmak mümkün olmadığı gibi kârlı da değildi. Çünkü bu yöntemlerle çok büyük miktarlarda balık elde ediliyordu. Örneğin, saat başı yapılan bir atış on beş tona kadar balık verebilirdi. Oyun volisi ile yapılan bir atış ile otuz tona kadar balık avlanabiliyordu. Eğer av bolsa ve balıkçılar mutluysa köye dönerken hep birlikte ‘Selim’ şarkısı söylenirdi:[7]

Kıraz volisinde balık avlıyoruz elesa ya lesa,
kolyoz tutuk elesa ya lesa eli ya moli yasa isaho, bre hayde bre huyde, çala pala çinko
Kıraz volisinde balık avlıyoruz elesa ya lesa,
üç bin çıkardık elesa ya lesa eli ya moli yasa isaho, bre hayde bre huyde, çala pala çinko
Marmara’ya gettirdik elesa ya lesa,
ve para kazandık elesa ya lesa eli ya moli yasa isaho, bre hayde bre huyde, çala pala çinko

 

Foto 2. Sandala Avğustis Frangulis’in sahibinin evinin önünde, Marmara Merkez (21 Mayıs 1902, Fotoğraf: N. Lambadaridis)

Marmara Adaları’ndaki her köyün kendi volileri, yani avlandıkları deniz bölgeleri vardı ve her avın kendine has bir adı olurdu. Bu gelenek, çoğu günümüze kadar ulaşan zengin bir deniz toponimleri listesi yarattı. Bu toponimlerden birkaç örnek vermek gerekirse; Paşalimanı (Aloni) adasında Mamali ve Kolona, Avşa’da (Afisya) Kavalierοs ve Molos, Ekinlik’te (Kutali) Kalamionas ve Volakas, Marmara’da Kalogeros ve Kamara, Asmalı’da (Aftoni) Plaka ve Aspros Puntos’da avlanılırdı.[8]  Bir köyün balıkçıları başka bir köyün volisinde balığa çıkmazdı. Yakaladıkları balıklar, gümrüğe götürülür ve burada her köyün bir temsilcisi ve aynı zamanda devlet kasasına gidecek vergiyi hesaplayan memurun huzurunda tartılırdı.[9]

Daha sonra aileler, kendi aralarında balıkları ticari bir ürüne dönüştürmek için çalışırlardı. Tuzlanmış sardalyalar, ahtapotlar ve Marmara’nın ünlü mezesinin baş tacı tuzlu kolyozlar ve garoslar hazırlanırdı. Bu ürünler Marmara adalarında, Kapıdağ’da Bandırma’da, Tekirdağ’da, Midilli’de, İzmir’de ve özellikle İstanbul’da satılırdı. İstanbul’da Galata ve Balat balık pazarlarında 18. yüzyıldan 1960’lara kadar Marmara’dan giden bu deniz ürünleri eksik olmazdı.

Marmaralı balıkçıların denizi nasıl algıladıkları önemlidir. Onların zihninde deniz, zorlu ama yaşaması mutlaka gerekli olan canlı bir organizmaydı. Onlar, denize bakmalıydı ki, deniz de onlara baksın. Marmaralılar, Pazar günleri ‘deniz dinlensin’ diye balık tutmazlardı. Eğer gelişen teknoloji ve kirlilik balıkçılığın doğasını değiştirmemiş olsaydı, insanların denize karşı tutumu da değişmezdi. Yoksa, iyi bir Marmara Denizi balıkçısının bir tekne ve bir ağdan daha fazlasına hiç ihtiyacı olur muydu?..

 

Ioannis Papachristou’nun Özgeçmişi:

Ioannis Papachristou, 1980 yılında Atina’da doğdu ve son birkaç yıldır İstanbul’da yaşamaktadır. Ioannis’in kökleri aslen Marmara Adası, Asmalı köyü’nden ve Edirne’ye bağlı Küplü köyü’ndendir. Patras Üniversitesi’nde Felsefe okuduktan sonra Atina Üniversitesi’nde Felsefe ve Bilim Tarihi alanında yüksek lisans yaptı ve Berlin Humboldt Üniversitesi’nden Antik Felsefe alanında doktorasını aldı. Humboldt, Paris (Sorbonne), Cenevre, Atina ve Girit üniversitelerinde doktora sonrası araştırmacı ve öğretim görevlisi olarak görev yaptı ve şu anda Atina Üniversitesinde “Bizans Felsefesi Kaynak Kitabı” konulu araştırma programı üzerinde çalışmaktadır. Aynı zamanda Marmara Bölgesi tarihi hakkında araştırmalar yapmaktadır. 2015 yılında 19. Yüzyıla ait Kapıdağ yarımadasının tarihi incelemesini yaptığı ve Nea Smirni Vakfı tarafından ödüle layık görülen Kizikos Yazıtı (Anagrafi tis Kiziku, Kizikos Yayınları) adlı kitabı yayımlandı. 2019 yılında ise Mermer Adası, Marmara Adası Seyahatleri (Marmarenyo nisi, Baltas Yayınları) adlı kitabı yayımlandı. Marmara Adaları tarihi ile ilgili yayınlanan makaleleri bulunmaktadır. 2019-2020 yıllarında Kültürel Mirası Koruma Derneği tarafından yürütülen acil korunması gereken otuz anıtın kurtarılmasına yönelik iki dilde (Türkçe/İngilizce) yayınlanan “Güney Marmara Adaları” araştırma projesinde yer almıştır. Kaleme aldığı deneme ve şiirleri Yunanistan’daki çeşitli dergilerde yayımlanmıştır. Ayrıca, Yunanistan ve Türkiye’deki seyahatlerini kaleme aldığı periegesis.gr adlı kendi web sitesi bulunmaktadır.

 


 

[1] Bu makale ilk kez Adalı Dergisi‘nde yaynlanmaktadır.

[2] Marmara Denizi’nin zengin deniz yaşamı Karekin Deveciyan tarafından yayınlanan kitapta ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. [Karekin Deveciyan], Türkiye’de Balık ve Balıkçılık Aras Yayınları, 2020. Türkiye’de 20. yüzyılın başına kadar balıkçılık konusunda ayrıca bkz. Th. Lefebvre « La pêche en Turquie et en particulier dans la zone des Détroits et la mer Noire », Annales de Géographie 215 (1929), s. 470-479.

[3] Marmaralı Rumlar’ın söylediği deyim buradan gelir: ‘Sandalamızın gagasında / Aya Yorgi harbasıyla’.

[4] Antonis Marmarinos, Marmara’da balıkçılık. Tekniği, gelenekleri, görenekleri, Neos Marmaras Spor ve Kültür Kulübü, 1984, s.11.

[5] N. Lambadaridis, “Marmara Adaların’da balıkçılık (teknik, araçlar, etiyografi)”, Yunan Halk Sanatı 11 (1973), s. 111-112. Ağ türleri ve kullanımları için bkz. T. Yıldız, F. S. Karakulak, “Traditional Fishing in the Sea of Marmara: From the Past to the Present”, şurada: Emin Özsoy et. al. (ed.), The Sea of Marmara. Marine Biodiversity, Fisheries, Conservation and Governance, Turkish Marine Research Foundation, Istanbul 2016, s. 697-707.

[6] Stratis Papanikolaou’nun ifadesi Nikolaos Lampadaridis tarafından alıntılanmıştır (1973, s. 112-113). Ancak Antonis Marmarinos tarafından önemli bilgilerle desteklenmiştir (1984, s. 15-16). Ayrıca, 20. yüzyılda ve yeni teknolojilerin ortaya çıkmasından sonra Marmaraonisia’da balıkçılıkla ilgili önemli teknik bilgiler için bkz. O. Akyol, T. Ceyhan, O. Ertosluk, “Marmara Adası Kıyı Balıkçılığı ve Balıkçılık Kaynakları”, E.Ü. Su Ürünleri Dergisi 26/2 (2009), s. 143-148.

[7] Bu şarkının kökeni ve adı hakkında bilgi yüzyıllar içinde kaybolmuştur ve kanıt bulmak zordur. Ancak İtalyan balıkçılık geleneğiyle bağlantılı olduğu söylenmektedir.

[8] N. Lambadaridis (1973), s.114 ve Marmarinos (1984), s.17-18.

[9] Balıkların vergilendirilmesine ilişkin ayrıntılar S. Nestoridis (Prokonnisiaka kai ethnika enthimimata, Dodoni, Atina 1992, s. 112-113) tarafından verilmiştir ve Marmarinos (1984), s. 22.


Yayınlanma Tarihi: 09 Haziran 2024  /  Son Güncellenme: 11 Haziran 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.