Hafıza insan zihninin en karmaşık ve esrarengiz yetilerinden biri. Hafızanın alanlarını keşfetmek, zamanın hem rehber hem de yanılsama olduğu, hatırlamanın anlatımızın can damarı şeklinde ortaya çıktığı bir labirente dalmak aslında. Hafızanın kırılganlığı ve değişkenliği, hatırlama biçimlerimizin bozulmaya ve zayıflamaya karşı savunmasız kaldığını gösteriyor. Ancak bu içsel kusur hafızanın değerini azaltmıyor; aksine, hatırlanan deneyimlerimizin sürekli yansıtılmasının ve yeniden değerlendirilmesinin gerekliliğini vurguluyor.

Adalı Dergisi hatırlamaya, hatırlatmaya, hafızayı korumaya dair yazılarla bezeli bu ay. Tıpkı Damla Sandal’ın eski ada kartpostallarına işlediği nakışlar, Viktor Albukrek’in elleriyle yaptığı oyuncaklar, Nejat Gülen’in ardından kaleme alınanlar gibi gibi, anılar, eşyalar, tanıklıklar hafızayı besliyor; nostaljinin onarımcı değil, geçmişin parçalanmış kırıntılarından zevk alan ve mekânı zamansallaştıran düşünsel yönüne odaklanıyor.

Keyifli okumalar dileriz.