Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 228 – Haziran 2024      Kelebek Ruhlu Aylin

Kelebek Ruhlu Aylin


ÇYDD Aylin Ayla Yurdakurban Çağdaş Etkinlik Merkezi (ÇEM), 19 Mayıs 2024’de, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın on beşinci ölüm yıl dönümünde Büyükada’da açıldı. Adalı Dergisi’nin Haziran sayısında ÇEM Yürütme Kurulu üyesi Şeyda Eşsiz bu konuyu anlatan çok güzel bir yazı kaleme aldı. Biz de Adalı Dergisi olarak ÇEM’e yaptığı bağışla bu merkezin kurulmasını sağlayan, kökleri Büyükada’ya dayanan Aylin Hanım’ı daha yakından tanıyarak sohbet etmek istedik. Aylin Hanım eksik olsun bizi kırmadı, uzun yıllardır başka bir rezidansta yaşadığı için de sevgili Nurhan Koral’ı ve beni hem yakın arkadaşı hem de komşusu Sevgi Hanım’ın evinde ve ev sahipliğinde kabul etti.

ÇEM’in idari süreç gönüllüsü Nurhan Koral ile tanışıyorlardı ama ben Aylin Hanım’la ilk kez karşılaştım. Masmavi, pırıl pırıl bakan gözleri ve tüm zarafeti ile bizi buyur etti, çaylarımızı yudumlarken keyifli bir sohbete daldık zamanın nasıl geçtiğini fark bile etmeden.

Aylin Hanım Büyükada doğumlu. İlkokulu Taş Mektep’te okumuş, orta okulda Çemberlitaş’a geçmiş ama teyzesi de o dönemlerde dahi yaz-kış adada oturduğu için sık sık Büyükada’ya gidip gelmeyi sürdürmüş annesi ile. “O zamanlar ada çok farklıydı, bugün artık sayısı çok azalan farklı etnik ve inanç gruplarından insanlarla dolu bir yapısı vardı; Paris’e parmak ısırttıracak bir yerdi. Ada yolunda vapurun kenarında oturur kalbim çarparak giderdim, dönüşte ise üzüntümden gözlerimden yaşlar dökülürdü” diye anlatıyor o günleri. O mavi gözlerin sırrı? “Atatürk’ümün şehrine, Selanik’e dayanıyor kökümüz. Hatta daha geriye gidilirse eğer, Macaristan.”

Lise bittikten sonra Aylin Hanım hem İngilizcesini pekiştirmek hem de üniversite tahsili yapmak üzere Londra’ya giriyor; iktisat okuyor ama esas hayali model olmak. Nitekim modellik okuluna gidiyor, seçiliyor da. İngiliz eşiyle “talebeyken” tanışıp evleniyor. Sonra seyahatler başlıyor. “Eşimin işi dolayısıyla expat hayatı yaşadık” diyen Aylin Hanım İngiltere, Belçika, Hollanda, Filipinler, Malezya’da yaşıyor uzun yıllar. Gönüllülük sevdası da yine o dönemlerde başlıyor. “Filipinler’de Türkiye’yi temsilen bir defile verdik. O zaman koca Manila’da iki tane Türk vardı. Malezya’da da Filipinler’de de elçilerimizin eşleri ile çok iyi arkadaştım. Onların mekanları müsaitti, biz de ülkemizi, kültürümüzü tanıtacak geniş çaplı organizasyonlar, yemekler gerçekleştirdik. Eşim kırk yaşına gelince ‘artık yuvarlanan taş olmayı bırakalım, bir yerde yerleşelim’ dedi. Ben halbuki laylaylomcu insanım. Daha küçüklükten Allah’ım derdim hep, çok güzel bir dünya vermişsin bize. Ben dünyayı gezmek istiyorum. Tek dileğim buydu. Gerçek de oldu!”

Eşinin kalıcı olarak yerleşmeyi dile getirdiği dönemlerde birlikte Kaliforniya’ya gidiyorlar bir iş seyahati için. Aylin Hanım zaten gençliğinde izlediği filmlerden etkilenmiş bir Amerika sevdalısı, Manhattan Beach, Hermosa Beach, Redondo Beach gezerken oralara âşık oluyor ve yine bir dilek tutuyor içinden, “keşki buralara bir yere yerleşsek.” Nitekim eşi oradan cazip bir iş teklifi alınca Hermosa Beach’e yerleşiyorlar ve neredeyse otuz yıl boyunca Kaliforniya’da hayatlarını sürdürüyorlar.

Aylin Hanım her sene adaya dönüyor bir şekilde. Rahmetli erkek kardeşini ve adada birlikte geçirdikleri yazları, “Havuz yaptı (şimdi ÇEM olan binanın bahçesine). Ördekler, fıskiye, renkli renkli ışıklar, müzik…. O haylazdı ama ben daha haylazdım. Anneciğim de gidiyordu. O yüzden orada çok anılarım vardır…” diye anlatıyor.

“Otuzlu yaşlarımın daha sonuna gelmemişken kelebek gibiyim. Keyfim gayet yerindeydi ama yine de insan geleceği düşünmeden edemiyor, gelecek ne getirir bilemiyor. Ama bir ayağım hep Türkiye’deydi, adaya sık sık gelip gidiyordum. Hatta şu anda ÇEM’in olduğu binada kardeşim ve annem yaşarken her gelişimde elimde bir liste, ustalarla, tadilatlarla hep ben uğraşırdım. Hatta aramızda şakalaşırdık buranın keyfini bir ben süremiyorum diye.”

Tam da binadan söz açılmışken Nurhan bir hatırlatma yapıyor: Aylin Hanım yurt dışında yaşarken de ÇYDD’ye burs vermiyor muydu? İki tane okuttuğu genç kız var, evet. İkisi de doktor olmak üzere eğitim alıyor.

“İyilik yapmak çok güzel bir şey. Buna gönülden inanırım. Gönüllülük sırf parayla olmaz; emeğini verirsin. Bilgini verirsin. Sevgini verirsin. Bir görme engelliyi karşı kaldırıma geçirirsin. Bir çocuğu başına okşar hatırını sorarsın. Bir yaşlının paketini taşırsın. Para ise en son gelir. Bakın, ben neye minnettarım biliyor musunuz? Bir, Yaradan’ıma. İki, doğduğum ülkeye. Sonra Ebeveynime. Hocalarıma. Kocama.  Bir tane daha teşekkür var. Hastalığıma. Özellikle de o. Farkındalığım belki vardı ama yoktu da. Çünkü dedim ya, kelebek hayatı falan filan. Çok önemli bir hediye verdi kanser bana: Farkındalık. Ömrümün ne kadar az kaldığı söylendi. Ben kabul ettim ve sevgiyle karşıladım. Ve onun karşılığında da bana melekleri yolladı. Suyuma u-dönüşü yaptırttı. Sonra çözdüm olayı. Dedim ki haa, galiba benim yapacak işlerim var ve bir misyonum; benim hayat anlayışımda en önemli şey bir başka hayata olumlu olarak dokunabilmek. Kalbime çok yakın,” diyor Aylin Hanım.

Büyükada fikri nasıl gelişti diye soruyorum merakla. “Televizyonu açtım bir akşam. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’in bir kısa konuşması vardı. Fakat onun ağzından dökülen kelimeleri dinlerken, o mu konuşuyor, ben mi konuşuyorum diye bir ara bir sarsıldım. Hemen ulaşmam lazım diye düşündüm.  İlk cevapsız telefonun ardından ikincide ulaştım birilerine. Dedim ki benim ricam on dakikaya geçmeyecek bir görüşme yapmak Ayşe Hanım’la beni ararsa; onu hayal kırıklığına uğratmayacağına söz veriyorum. İki paragraflık bir şey yazdım, yolladım.  Pazartesi günü bana telefon geldi. Hem de kimden? Ayşe Başkan’dan. On dakika demiştim ya, dokuz dakikada bitirdik. Ayşe Hanım’a da dedim, ‘Pişman olmayacaksınız size söz veriyorum’. Ve ondan sonra Çağdaş Yaşam’la benim yolum akmaya başladı. Böylece yola çıktık, çeşitli fikirleri değerlendirdik, kimilerini eledik, sonuçta ortaya böyle güzel bir Etkinlik Merkezi çıktı.

Diyorum ki benim duam daha bitmedi. Bitmedi daha isteklerim. Yarabbim diyorum. Son sözü sen söylersin. Ben bunun bilinci içindeyim. Benim gönlümü biliyorsun. İnşallah senin istediğin de öyleyse, daha yapacak çok işimiz var…”

Sohbete doyamadık. Laf lafı açtı, göçler, insanların gitgide duyarsızlaşması, eğitimin küçük yaştan itibaren önemi, Ada’nın, dünyanın değişimi derken zaman akıp uçup gitti. Yüreğinize sağlık “kelebek ruhlu” Aylin Hanım, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm dilekleriniz kabul olsun.

Daha birlikte yapılacak çok işimiz var!


Yayınlanma Tarihi: 10 Haziran 2024  /  Son Güncellenme: 11 Haziran 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.