Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 228 – Haziran 2024      Heybeliada Anılarının Belleği Nejat Gülen

Heybeliada Anılarının Belleği Nejat Gülen


Heybeliada son yüz yılın şahidini—anıların belleği, hikayelerin anlatıcısı Nejat Gülen’i kaybetti. Kardeş bildiği dostlarının sevgi çemberinde son yolculuğuna uğurladıkları Üstad-ı Muhteremimiz Nejat Gülen, doğduğu, büyüdüğü ve hayatının son yıllarına kadar yaşadığı Heybeliada’ya derin bir aşk ile bağlıydı.

Mesleği Maliye Müşavirlik olmasına, hayatını rakamların, hesapların arasında geçirip kazanmasına rağmen, edebiyat, kelimeler, hikayeler ve yazı onun, Heybeliada kadar büyük yaşam tutkusuydu.

İlk ve orta okulu Heybeliada’da bitirdikten sonra hemen her adalı genç genç gibi bahriyeli olma hayali kurmaktaydı. İkinci Dünya Savaşı zamanı 1941-46 yılları arasında Deniz Harp Okulu güvenlik sebebiyle Mersin’e taşınınca, adada başka lise de olmadığı için mecburen İstanbul’a geçerek Şişli Terakki lisesinde yatılı okudu. Denizci olamamıştı ama yazdığı Bahriye tarihi kitapları ile denizciliğe olan tutkusunu da kaleme almıştı. Heybeliada’ya ait her şey onun da dünyasına aitti. Kuruluşuna şahitlik ettiği Sanatoryum ’un, ilk başhekiminden, eczane sorumlusuna, hemşirelerinden, kimi hastalarına kadar herkesi tanıyordu; verem tedavisini, tarihini, doktor dostlarını bile şaşırtacak kadar bilgi sahibiydi.

Heybeliada kitabının önsözünde kendini şu şekilde anlatmaktadır:

“1927 yılında Heybeliada’da Müstecip Onbaşı Sokağı 8 numaralı evde doğdum.

Çoğu adalı gibi ben de bir Heybeli aşığıyım. Heybeli’li olmakla övünürüm.

Biz adalılar, Heybeli’yi kendi malımız sayarız. Şu karşıdaki deniz, şu çamlar, papaz dağı, aşıklar yolu, çam limanı, okullar, sanatoryum, manastırlar, kiliseler, eski ahşap evler, çayırlar, sahiller… hepsi hepsi bizimdir.

Lodosta uğuldayan çamlar, kış akşamlarının hüzünlü karga sürüleri, balıktan dönen takalar, ıssız yollardaki başı boş eşekler, kamçı kuyruklu kediler… hepsi bizimdir.

Lodosta uğuldayan çamlar, kış akşamlarının hüzünlü karga sürüleri, balıktan dönen takalar, ıssız yollardaki başı boş eşekler, kamçı kuyruklu kediler… hepsi bizimdir.

Rum’u, Türk’ü, emeklisi, çalışanı, akıllısı meczubu, iyisi kötüsü bütün adalılar bizimdir, hepsi kardeşimizdir.

Biz adayı seve duralım, ihtiyarlıyoruz. Eskiler teker teker gidiyor. Rumların çoğu Yunanistan’a göç etti zaten. Eski evler yıkılıyor, eski resimler soluyor. Adanın en renkli, en canlı kişileri, bir bakıyoruz ölüvermiş.

Biliyorum Heybeli’yi sevmek sadece bize özgü bir iş değil. Yeni nesiller geliyor. Onlar da Heybeli’yi seviyorlar. Ada, yeni yeni aşıklar alıyor koynuna.

Fakat bu yeniler Heybeli’yi gerektiği gibi tanıyorlar mı?

Çam limanında eskiden bakır madeni işletildiğini duymuşlar ama Deniz Lisesinin avlusundaki Maria kilisesinin inşa biçimi bakımından, dünyanın en eski ve tek kilisesi olduğunu bilirler mi?

Ada kaç kez korsan yağmasına uğramıştır? İngiliz donanmasının biri 1807’de İstanbul’a saldırmak için; öteki 1878’de Yeşilköy’e kadar gelen Rus ordularına karşı şehri korumak için iki kez adamızın önüne demir attığını kaç kişi bilir?

Adanın ünlü kurumları, Papaz Okulu, Elen Ticaret Okulu, Yetim Okulu, Bahriye Okulu, Sanatoryum ne zaman niçin ve nasıl kurulmuştur. Eski manastırların, kiliselerin, ayazmaların tarihleri nedir?

İlk vapur ne zaman işlemiştir? Ada otelleri, köşkleri, gazinolarıyla ne zaman şenlenmeye başlamıştır. Eskiden adanın yaşam tarzı nasıldı? Adanın uğradığı felaketler, adayı sarsan olaylar nelerdir?

Onun için, bütün adayı anlatayım dedim. Tarihi ile coğrafyası ile, sosyal yaşamı, öyküleri, ünlüleri ile.

Ayrıca itiraf etmeliyim ki bu kitabı yazmaktaki esas amacım, Heybeliada tutkumu, Heybeliada aşkımı tatmin etmekten başka bir şey değildir…”

Yaşadıklarını belgelemeye ve kaleme almaya başladığı on beş yaşından itibaren tuttuğu günlüklerinde Heybeliada ve hayata dair gözlemlerini hayatının son yıllarına kadar devam ettirdi. Okumayı da yazmayı sevdiği kadar çok seviyor, edindiği bilgileri ise hayatının son günlerine kadar pırıl pırıl hafızası, nüktedan hikâye anlatıcılığı ile paylaşıyordu.

2001 yılı Temmuz ayında biraz yürümekte zorlansa da, büyük bir hevesle gün sayarak beklediği ada zamanı geldiğinde, yazlıkçılar için yaz, Nejat Bey içinse bir anlamda hayat yeniden başlamıştı. Çiçekli Dağ sokaktaki kapısı açık ev, yaz boyunca ada dostlarının ziyaretleri ile şenleniyordu.

O yaz, elinde ufak kağıtlara yazdığı notlar, eski kitaplardan kestiği makaleler, albümünden çıkardığı siyah beyaz fotoğraflarla dolu bir dosya ile geldi adaya. “Bunca yıldır aklımda, fırsat bulamadığım da değil, daha çok tembellik ettiğim için ertelediğim bir kitap daha kaldı ada için yazmak istediğim” dedi.  “Tanıdıklarım, arkadaşlarım, dostlarım ve komşularımdan Heybeliada için yazan ya da burada yaşayıp yazar olanları bir kitapta buluşturmak istiyorum

Belki de Türkiye’nin en yaşlı yazarı olacağım, sahi 94 yaşında kitabı olan başka yazar var mı ki” derken gülüyordu. “Kış boyu düşündüm, çalıştım, notlarımı hazırladım, şimdi bunları bir araya getirip, eksiklerini tamamlamak kaldı geriye.”

Yazdıklarını bilgisayara aktarmak üzere notlarını aldım ve yaz boyu her gün onun hatıraları, bizim araştırmalarımızla çoğalan kitabının ilk taslağını kontrol etmesi için hazırlayıp götürdüm. İki gün sonra koca dosyayı bana geri verdi. Her sayfası, en ufak imla hatasına kadar inceleyip, düzeltilmiş, kapağındaki kendi adını ise çizip benim adını yazmıştı.

Düşündüm ki” dedi, o kalın kara çerçeveli gözlüklerinin ardından gülümseyerek; “benim nerdeyse bir düzineden fazla kitabım var, sen daha yeni başlıyorsun Heybeliada’yı anlatmaya, o kadar emek verdin hem, bu senin ilk kitabın olsun, siftah yapmış olursun hem.

Kitabın onun fikri ve çalışması olduğuna, anıları üzerine kurduğumuza, benim sadece keyifle ona biraz güncel araştırma destek verdiğime pek ikna olmasa da sonunda çift yazar olmasına karar verdi.

Heybeliada’ya olan sevginiz, bizimle paylaştığınız tüm güzel anılarınız için size müteşekkiriz.

Adamızın geçmişini, gelecek kuşaklar da sizin yazdıklarınızda bulacaklar.

Huzur içinde uyuyun.


Yayınlanma Tarihi: 09 Haziran 2024  /  Son Güncellenme: 11 Haziran 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.