Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 228 – Haziran 2024      D’Aronco’nun Saray Mimarlığından Le Corbusier’nin İstanbul Anılarına

D’Aronco’nun Saray Mimarlığından Le Corbusier’nin İstanbul Anılarına

Yüksek Mimar


1857 yılında İtalya’nın Gemona del Friuli kasabasında doğan Raimondo Tommaso D’Aronco, döneminde neredeyse bütün Avrupa’da yaygınlaşmış olan Art Nouveau tarzının önemli bir temsilcisidir. Mimari tasarımları ile ülkemizde de birçok eseriyle ün kazanmış İtalyan asıllı bir mimar olan D’Aronco, II. Abdülhamid döneminde yaklaşık on altı yıl boyunca saray mimarlığı yapmış ve Osmanlı’nın Batılılaşma sürecinde yol aldığı yıllarda yaşadığı ülkeye onlarca yapı kazandırmıştır.

Bunların içinde en önemli yapıtlarından biri günümüzde İBB Miras tarafından restore ettirilerek ve İstanbul’un kültür-sanat hayatına kazandırılmış olan Botter Apartmanı’dır. Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in terzisi ve modacı Jean Botter’in oturması için Raimondo D’Aronco tarafından tasarlanan ve İstiklal Caddesi’nin hemen başında yer alan Botter Apartmanı, Beyoğlu’nun en önemli mimari miras yapılarındandır. Dünyada 19. yüzyılın sonlarına doğru filizlenen Art Nouveau akımının Türkiye’deki en belirgin mimari yapıtlarından olan Botter Apartmanı, İstanbul’daki ilk Art Nouveau tarzındaki bina olması sebebiyle de dönem mimarisinde önemli bir yere sahiptir.

D’Aronco Osmanlı payitahtı yıllarında özellikle de II. Abdülhamid İstanbul’unda birçok önemli yapıya imza atmıştır. Bunlardan bazıları:

Şeyh Zafir Türbesi: Beşiktaş, İstanbul’da Barbaros Bulvarı Yıldız’da bulunan bu türbe, tasarımını yaptığı ilk önemli yapıtıdır.

Karaköy Camii: Karaköy meydan düzenlemesiyle şu an yerinde olmayan camii dönemin sembol yapılarından biri olmuştur.

Aziziye Karakolu: Karaköy’de bulunan bu karakol, 1894 İstanbul Depremi’nde zarar görmüş ve D’Aronco tarafından onarılmıştır.

Haydarpaşa Numune Hastanesi: D’Aronco’nun yapıtı olan ve İstanbul’un tıp alanındaki önemli mono blok yapılarından biridir.

Mizzi Köşkü : Çankaya Caddesi üzerinde bulunan Büyükada’nın ikonik yapılarından biridir. Adayı ziyaret edip önünden geçerken fotoğraf çekmeyenlerin sayısı azdır. On dokuzuncu yüzyılın sonunda Lewis Mizzi tarafından bir ev olarak inşa edilmesi istenmiş, diğer adıyla Al Palas olarak da bilinen Mizzi Köşkü’nün 1894 depreminde hasar görmesi sonucu  Raimondo D’Aronco’dan mevcut bina üzerinde aslında uygun cephe düzenlemesi yapması istenmiştir. Ayrıca  üzerine daha önceki yapıda bulunmayan bir astronomi gözlem kulesini eklemiştir.

Daha sonraki yıllarda 1930-1940 arasında San Remo Oteli olarak kullanıldığı bilinmektedir. Sıkıştırılmış kırmızı tuğladan örülmüş olan cephesi ve anıtsal köşe kulesi ve gözlem amaçlı tasarımlanan camlı kulesiyle Art Nouveau akımının eklektik bir mimari yorumudur. Köşkün özellikle ön cephesinde, İngiltere’nin geç Viktorya Dönemi’nin mimari izleriyle karşılaşmak mümkündür. Bu belirgin izlerin yanı sıra Mizzi Köşkü, farklı mimari akımların bir arada kullanıldığı bir yapı olarak karşımıza çıkar. Neo-Grek, Neo-Gotik, İtalyan ve Fransız Rönesansı ile Tudor geleneği izleri bunlardan bazılarıdır.

Köşkün ismi aslında İngiliz uyruklu Maltalı Avukat Lewis Mizzi’den gelmektedir. Lewis Mizzi, İstanbul Levantenleri arasında saygın bir yere sahipti. Ancak köşkün yapıldığı ilk yıllarda D’Aronco’nun yapıyı yeniden ele almadan önce 1860lar’da yapıldığı düşünülen kargir yapının Rum bir aileye ait olduğu da iddia edilmektedir.

D’Aronco, İstanbul’da yaşadığı süre boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun kozmopolit başkentinde etkileyici projeler gerçekleştirmiştir. Onun tasarımları hem Osmanlı mimarisine hem de modern İtalyan mimarisine önemli katkılarda bulunmuştur.[1] Meslek hayatındaki İstanbul dönemi Sultan II. Abdülhamid’in 1909’da tahttan indirilmesiyle sona erer. Osmanlı’da geçirdiği on altı yıl hayatının en üretken yılları sayılır.

Asıl adı Charles-Edouard Jeanneret olan, Le Corbusier, 1887-1965 yılları arasında yaşamış İsviçre asıllı Fransız “mimar ve kent tasarımcısı”dır.

Bu İsviçre doğumlu Fransız mimar gençlik yıllarında arkadaşı Auguste Klipstein ile 1907 yılında Berlin’den başlayarak Avrupa’yı dolaşa dolaşa 1911’de İstanbul’a varacağı, kendisi için özellikle doğu yolculuğunda karşılaşacağı kültürel bağlarla buluşmak üzere yola çıkar. Daha sonraki yıllarında kaleme aldığı Faydalı Seyahat Şark Gezisi notları onun mimari kariyerinin temel değerlerini oluşturur.[2]

Le Corbusier yaşadığı Avrupa’nın gelişmiş toplumsal ve kültürel değişimiyle ulaştığı sanayi ve teknolojinin insan üzerindeki gündelik yaşam etkisinden uzaklaşıp Doğu’da bulmayı umduğu farklı kültürel ve sanatsal arayışların peşine düşer.[3]

Viyana’dan doğuya, İstanbul’a uzanan bir yolculuktur bu. Sanayileşmemiş toplumlarla, batılı hayat tarzı ve değerlerini henüz deneyimlememiş doğu kültürüyle buluşma arzusu Osmanlı ve Anadolu’da antik Yunan mimarlık mirası karşılaşmalarında ona kaynak olur.

20.yüzyıl mimarlığına ve sanatına Le Corbusier adıyla damgasını vuracak olan mimar, o yıllarda deneyimlenmesi güç bu benzersiz tecrübesini defterler dolusu yazıya ve çizgiye döker.

Le Corbusier bu yolculuklarının ilk adımında Türkiye’ye 1911’de gelir. Edirne, İstanbul ve Bursa’da uzun uzun incelemeler yapar, notlar alır, resim ve krokiler çizer. Yolculuk boyunca el üstünde tutulan ve hüsnü kabul gören mimar, izlenimlerini “Her şey beni Türkleri ayrı bir yere koymaya götürüyor. Kibar ve ağırbaşlılardı; nesnelerin varlığına saygıları vardı. Yapıtları, kocaman, güzel ve görkemli. O ne birlik! O ne zamansızlık! O ne bilgelik!” cümleleriyle anlatır.[4]

Seyahat notları, Le Corbusier’nin İstanbul ve Türkiye’yi bir masal diyarı gibi gezdiğini göstermektedir.

Yaklaşık 20 yıl sonra mesleğinde parlak bir noktaya gelmiş Le Corbusier,1933 yılında Atatürk’e bir mektup yazarak İstanbul’la ilgili iki öneride bulunur. Biri, tarihî yarımadayı olduğu gibi korumak üzerine çalışmalar yapmak, diğeri yeni yapılacak bölgeleri çağdaş şehircilik ilkeleri doğrultusunda tasarlamak üzere İstanbul’un imarına talip olur. Mektubun cevabı farklı gerekçelerle (belki de Atatürk‘e mektubu ulaşmamıştır) gelmez. O yıllarda özellikle Atatürk’ün daveti ile Nazizm tehlikesinden kaçan yüze yakın farklı dallardan gelen üniversite profesörlerinden biri de Henri Prost’tur. İstanbul İmarı Prost un ellerine teslim edilir. Le Corbusier geç kalmıştır.[5]

Hiç şüphesiz Le Corbusier Şark’a gezilebilecek en uygun zamanda, savaşın henüz başlamadığı yıllarında seyahat etmiştir. Seyahati bir yıl daha gecikseydi Avrupa’nın jeopolitik yapısı ve monarşilerin diktatöryel yönetimlerine devri ile dünya savaşına denk gelecek bu yolculuğu belki on yıl ertelemek zorunda kalacaktı. Sonucunda böyle bir yolculuğun birikimleri onun mimari dehasına katkı sağlayamayacaktı.[6]

 

Le Corbusier “Şark romantizmini” tam da ucundan yakaladığı söylenebilir. Her hâlükârda muhteşem ve gizemli otantizmini görmek ve hissetmek açısından 20. yüzyılın mimari tanıklığı açısından belki de en uygun zamanında gezdiği iddia edilebilir.[7]

Le Corbusier nin İstanbul’u bu kadar kapsamlı gezdiği süreçte İstanbul Adaları’nı ziyaret edip etmediğini bilmiyoruz. Ama D’Aronco’nun, A.Vallaury‘nin ve İstanbul’a yapıtlar kazandırmış olan nice gözde mimarların deneyimlerinden etkilendiğini ve Osmanlı yapı sentezi ile genç Cumhuriyet mimarisi arasında kurduğu modern mimari köprüyü fark ederek kendi mimari sentezini oluşturduğu düşünülebilir.

Le Corbusier bunu 1925’te kaleme aldığı şu sözleriyle açıkça ifade eder: “(…) Sırt çantasıyla, yolun akışına teslim olmuş, yürüyerek, at sırtında, gemiyle, otomobille…yaklaşık bir yıl süren bu uzun yolculuğun yahut serbest bir hac ziyaretinin ardından yepyeni bir yüzyılın orada olduğunu anladım…”[8]


[1] https://www.iae.org.tr/sergi/-osmanli-mimari-daronco/141

[2] http://celinesymbiosis.blogspot.com/

[3]  https://www.iskultur.com.tr/sark-seyahati.aspx

[4] https://mimdap.org/haberler/ystanbulu-le-corbusier-intha-edebilirdi/

[5] A.g.y.

[6] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/757739

[7] A.g.y.

[8] A.g.y.


Yayınlanma Tarihi: 10 Haziran 2024  /  Son Güncellenme: 11 Haziran 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.