Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 241 – Temmuz 2025      Büyükada Rum Yetimhanesi için Ümit Var mı?

Büyükada Rum Yetimhanesi için Ümit Var mı?


Geçtiğimiz 5 Haziran 2025’te Rum Patrikhanesi tarafından “Büyükada Rum Yetimhanesi Alanının Restorasyonuna İlişkin Karar Duyurusu” başlıklı bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada “1960’lı yıllarda, faaliyetinin durdurulmasının hemen ardından, zamana yenik düşmüş ve ciddi tahribata uğramış ahşap Yetimhane kompleksinin restorasyonu için finansman bulunmasına yönelik birçok girişim ve sayısız uğraş maalesef sonuçsuz kalmıştır” denildikten sonra “söz konusu alanda Adanın mimari ve sosyal karakterine uygun, çevreye özen göstererek ekolojik bina standartlarına uyumlu turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması hususunda” İstanbul Rum Patrikhanesi yönetiminin oybirliğiyle karar verdiği söylenmekteydi. Bu açıklama üzerine basında yapılan Büyükada Rum Yetimhanesi’nin otele dönüştürüleceği yorumuna ilişkin Patrikhane’den farklı bir ek açıklama yapılmamış olması Yetimhane’nin ticari bir faaliyet olan otelcilik mantığına teslim edileceği anlamını taşıyor.

Senelerdir yıkımı büyük bir üzüntü ile izlenen Büyükada Rum Yetimhanesi binasının otel olarak ayağa kaldırılması ve işletilmesinde ne gibi sorun olabilir, ticari bir yatırımın binaya otel olarak yeniden hayat verecek olması fena mı, diye sorulabilir. Bu sorulara yönelik düşünce geliştirirken binanın neden kamusal bir hizmet veren bir yer olarak değil de otel olarak işlevlendirilmek istendiğine bakmak lazım. Bu bina, evet, konsept olarak, 1890’lı yıllarda, otel olarak kurgulanmış ve inşa edilmiş ancak çeşitli nedenlerle hiçbir zaman otel olarak hayata geçirilememiş ve içinde bulunduğu parseli ile birlikte dönemin varlıklı Rum aileleri mensubu Eleni Zarifi tarafından satın alınarak yetimhane olarak kullanılması amacıyla Rum Patrikanesi’ne vakfedilmiş. Binanın hayat bulması yetimhane ile olmuş ve yetimhane olarak kullanılmaya başlandığı 1903’den kapatıldığı 1964’e kadar – aralarda savaş döneminde, farklı kullanımlar nedeniyle kesintiler olsa da – neredeyse altmış sene boyunca Rum yetimlere kucak açan ve eğitim veren bir kurumun binası olarak işlev görmüş. Hafızası ve kimliği itibarıyla bu kadar tanımlı kamusal bir işlev görmüş bu binanın 19.yüzyılda gelişmiş olan hayırseverlik ve kamusal yarar fikirlerini bugün de yaşatacak şekilde ele alınması pekâlâ mümkün olmalı. Ancak Patrikhane’nin basın bülteninden anladığımız kadarıyla kamusal yarara odaklı ve hayırseverlik üzerinden beslenen bir projelendirme sağlanamamış. Bir yüzyıl önce insanlığın başardığı bu Yetimhane projesini bugün 21.yüzyılda benzeri saiklerle yürütebilmenin imkanları bulunamamış. Bunun sebebi projeye bakış açısı ile ilgili olabilir mi? Yetimhane projesine yatırım hesabı üzerinden bakmak ile hayırseverlik üzerinden bakmak çok açık bir şekilde uyuşmayan iki farklı vizyon. Projeye yıkılmakta olan yetimhane binasının az olmayan restorasyon maliyetinin karşılığının nasıl geri kazanılacağı ve binanın yeni işlevinin maliyetinin nereden ve nasıl sağlanacağı soruları ile bakıldığı anlaşılıyor. Otel fikri böyle yatırım-odaklı bir bakışın sonucu olarak ortaya çıkabilir zira. Oysa 19.yüzyılda, otel olsun diye inşa edilmiş o dev binanın farklı bir şekilde işlevlendirilmesine yatırım gözüyle bakılmadığı aşikâr. Soru o zaman bugün bu binaya neden hayırseverlik ve de kamusal fayda gözüyle bakılamadığı. Slavoj Zizek’in söylediği gibi bilinçaltımızın bile paraya ve tedavüle endekslendiği bu dönemde bu kavramlar unutulmuş, manasızlaşmış mıdır?

Yetimhane binasını tehlike altında yedi Avrupa kültürel miras varlığı listesine alan Avrupa çapında kültürel miras koruma alanında çalışan sivil toplum kuruluşu Europa Nostra’nın Büyükada Rum Yetimhanesi Raporu’nda belirttiği gibi böylesine hacimli, konumu, tarihi, mimari değerleri ve hafızası ile büyük önem taşıyan bu varlığın yararlı bir hedef doğrultusunda korunarak yaşatılması ulusal olarak ve Avrupa çapında ikonik bir proje olacaktır; ancak kuşkusuz hedefe ulaşabilmek için çeşitli badirelerin atlatılması gerekir. Europa Nostra’nın ‘yararlı hedef’ vurgusu ile kamu yararı kavramı çerçevesinden çıkmadığı sonucuna varabiliriz. Kamusal fayda, hayırseverlik kavramlarını hâlâ hatırlayanlar ve kullananlar var demek ki. Rapora göre bu varlığın nasıl yeniden işlevlendirilerek yararlı hâle getirileceğinin ve sürdürülebileceğinin aranmasında paydaşların katılımının sağlanması proje maliyeti gibi badirelerin atlatılmasında çok önemli olacaktır. Paydaşları kültür, eğitim aktörleri, çevre araştırmaları aktörleri, Yetimhane hafızasını korumaya odaklananlar, kültürel miras koruma aktörleri, yerel kalkınma aktörleri ve turizm aktörleri gibi çok geniş bir yelpaze şeklinde ele almak gerekir. Bildiğimiz kadarıyla 2018’de Europa Nostra’nın kararı ve tavsiyelerine müteakip yedi sene boyunca böylesine çok-katılımlı ve hedefe odaklı paydaş toplantıları proje yönetimi tarafından yapılmadı. Galata Rum Okulu’nda Rum Patrikhanesi himayesinde gerçekleştirilen 206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler başlıklı sergi kamuoyundaki Büyükada Yetimhanesi konusundaki büyük bilgi boşluğunun bir nebze doldurulması açısından çok yerindeydi. Ancak tek başına bu sergiden Yetimhane binasının ne tür bir ‘yararlı hedef’ doğrultusunda yaşatılacağına dair kamusal bir tartışma ortamı yaratmasını beklemek doğru olmazdı.  13 Ocak 2024’te İstanbul Fener Rum Lisesi’nde Europa Nostra/Bizim Avrupa Derneği tarafından düzenlenen geniş katılımlı Büyükada Rum Yetimhanesi İzleme toplantısında Yetimhane’nin miras değerlerinin kamusallık, hayırseverlik gibi kavramları da kapsadığı çeşitli konuşmacılar tarafından anlatılsa da belli ki karar vericiler nezdinde fazla etki yaratmadı. Sonuç olarak günümüz dünyasının verili ve hâkim bakış açısı bağlamında şaşırtıcı olmayan bir şekilde binanın otel olarak işlevlendirilmesi kararına varıldı. Yetimhane’nin 1903 yılında açılışına dönemin Patriği yanında Sultan II. Abdülhamid’in de katılmış olması ve destek eli uzatması kamusal bir hizmetin o dönemin tüm kesimleri tarafından ne kadar benimsendiği ve desteklendiğine işaret ediyor. Bugün ise karşımızda tüm paydaşları birleştiren, yararlı bir hedef doğrultusunda bir araya getiren, heyecan verici, ufuk açısı bir proje yok maalesef; otel fikri bu beklentileri karşılamaktan uzak bir noktada duruyor.

Velev ki otel projesi tüm idari mercilerden vs. onaylanarak geçti, bu durumda dışardan süreci izleyen kamusal faydaya odaklanan paydaşların otel vizyonunu kamusal anlamda yararlı bir noktaya çekebilir miyiz diye düşünmekten başka çaresi kalmıyor. Rum Patrikhanesi Büyükada Rum Yetimhanesi basın duyurusunun son paragrafında “yıllar boyunca cemaatin ihtiyaçlarına hizmet etmiş Rum Yetimhanesi’nin mirasına saygı duyularak, ve Prens Adaları’nın ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlayacağı inancıyla” bu otel kararının alındığını vurguluyor. Yetimhane binasını otele çevirmek için gelecek yatırımcıya dolayısıyla buranın miras değerinin gelecek kuşaklara aktarıldığı ve insanlığa faydalı, kamusal kültüre katkıda bulunacak “yararlı” bir otelcilik anlayışı ile ele alınması gerektiğini anlatmak gerekecek. Bunun için “yararlı” otelciliğin ne olduğunun ortaya konması, Büyükada Rum Yetimhanesinin miras değerlerinin anlamı ve öneminin en etkin bir şekilde savunulması kaçınılmaz olacak.


Yayınlanma Tarihi: 09 Temmuz 2025  /  Son Güncellenme: 10 Temmuz 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.