Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 230 – Ağustos 2024      Adalar Müzesi’nde Unutulmaz Bir Gece

Adalar Müzesi’nde Unutulmaz Bir Gece


27 Temmuz’da Büyükada, Adalar Müzesinde gerçekleşen bir etkinlik vesilesiyle unutulmaz bir gece yaşadık. Kim? Biz: Berberyan Kumpanyası. Konu biz miydik? Hayır. Ama biz çok duygulandık. Öyle ki unutmam mümkün değil. Zira itiraf etmeliyim ki alkışı özlemiştik. Biz iyi bir ekiptik ve de yıllardır sahnelerden uzağız. Eh tabii elde olmayan nedenlerden… Ülke genelindeki sorunların cemaat için de sorunları olması kaçınılmaz. Profesyonel tiyatrolar can çekişirken, bizim gibi amatörler nasıl tutunacaktı ki? Zorunlu olarak bağlı olduğumuz dernek salonları rant mecburiyetine yenik düştüler. Biz de yersiz yurtsuz kaldık.

Neyse bu kadar dertleşmek yeter. Böyle başlamak istemezdim ama beni bilirsiniz, sahneydi, anmaydı, selamdı, alkıştı; beni özlediğim günlere ve sevgi dolu anılara götürünce dayanamadım. Olaya kendi açımdan biraz da duygusal gözle baktım. “Adalar Müzesi’nde Tarih Sohbetleri” bu kez “Geçmişten Günümüze Adalar’da Tiyatro” adlı bir ilginçlik yaşattı meraklılarına. Konu, en son ses getiren oyunu sahneleyen olarak, beni çok ilgilendiriyordu ki hem olayda rolüm olacaktı, hem ekibimiz ‘Berberyan Kumpanyası’ndan söz edilecekti, hem de konuşmacı en yakınım, kardeşimdi.

Önemli bir tiyatro insanı, ekibimizin temel taşı, ciddi bir tiyatro tarihi araştırmacısı ve de ‘Afife Tiyatro Ödülleri’ jüri elemanı Boğos Çalgıcıoğlu, son yıllarda geçmişle ilgili inanılmaz bilgiler kaleme almakta. Öyle ki bu tam onun konusuydu. Çalgıcıoğlu, sahneye yatkın tavrıyla ve akıcı üslubuyla Büyükada’dan başlayarak, 1800’lerden günümüze sırasıyla tüm adalarda gerçekleşmiş, cambazhane ve özel konserler dahil her türlü gösteriyi detaylıca anlattı. Ki bu da geçmişten günümüze halkımızın kültür düzeyinin günden güne nasıl yerle bir olduğunu gözler önüne serdi.

Büyükada’dan başlayıp Kınalıada’ya gelmesinin özel bir nedeni vardı. Konuyu, vaktinde en yoğun sahne gösterilerinin hatta ünlü tiyatrocuların sahne aldığı Kınalıada’da 60’lı yıllarda rahmetli Hagop Ayvaz’ın sahnelediği oyunlardan sonra kırk küsür yıl ses soluk çıkmayıp onca zaman sonra, ta 2000’li yıllarda  olay yaratan bizim oyunumuza bağlayacaktı. Yani ekibimiz Berberyan Kumpanyası’na ve hem “Kınalı Ah Kınalı” oyununa, hem de “Vah Kınalı” oyununa.

İşte o kerte geldiğinde sahneye beni çağırdı. Bu oyunları nasıl ve neden kaleme aldığımı, neler yaşadığımızı falan anlatacaktım. Doğrusu umulmaz ama çok heyecanlandım. Önceden tembihlemişti beni; sazı elime aldığımda pek kolay olmaz susturulmam. Gerçi yanımdan dürtüp duruyordu ama vallahi çok dikkat ettim ipin ucunu kaçırmamaya. Eşim Arto Berberyan’ı kaybettikten sonra ekibin başına geçme kararımı, sahnelediğim oyunları ve özellikle Kınalıada’yla ilgili iki oyunu nasıl kaleme aldığımı anlattım. Ki unutulacak gibi değildi yarattıkları etki. “Kınalı Ah Kınalı” ve “Vah Kınalı” adlı iki oyun. Ki vatan bildiği Burgazada’dan sonra Kınalı gibi havasına hiç alışamadığı bir adada yaşamak zorunda kalan bir insanın, özellikle benim gibi gözlemlemeden duramayan bir insanın izlenimlerini anlatıyordu.

Sonra ekip dostlarımız sevgili Serda Arslan ve Arlet Menşur her iki oyundan da vurucu iki sahneyi okuma tiyatrosu gibi canlandırdılar. Vallahi ilk kez izlemiş gibi güldüm. Sonra tam yeri geldiğinde izleyiciler arasından ta Kınalı’dan ailece bizimle bu duyguları paylaşmaya gelen Alin Kumral’ın sesi geldi. Ah bu duyguyu sahne paylaşmayan insanlar anlamaz. Aile gibi oluruz biz. Alin ve oyunlarımızın sırt dayacak elemanı olan eşi Simon Kumral ve tüm çocukluğu kulislerde geçmiş, hatta göbeği sahneye atılmış kızı Nora Kumral. Onlar gibi Kınalı’dan gelen, canım Elizabet Oral, İstanbul’dan bizimle gelen, sahne paylaştığım öğrencim Yenovk Şirinyan ve de son oyunumuzda dayanamayıp bizimle sahneye çıkan, Arlet’in eşi Melkon Menşur. İyi ki oradalardı, çok mutlu ettiler beni.

Gördüğünüz gibi bu yazı Adalar’daki kültür etkinlikleriyle ilgili bir haber yazısı değil. Bu benim gerçekleşen etkinlikten dolayı, geçmiş güzel günlere özlem içeren duygularım. Doğrusu içimde tutamadım, yazıverdim.


Yayınlanma Tarihi: 09 Ağustos 2024  /  Son Güncellenme: 09 Ağustos 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.