Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 233 – Kasım 2024      Heybeliada Sanatoryumu’nun İnsanlarını Hatırlamak: Yap Boz, İnşa, Koruma

Heybeliada Sanatoryumu’nun İnsanlarını Hatırlamak: Yap Boz, İnşa, Koruma

Belgeselci, Tasarımcı


Karakutu Derneği, “Semtlerle Şehrin Hafıza Katmanları: Adalar Atölye Dizisi”* kapsamında 27 Ekim 2024’te, Heybeliada’da “‘Sanatoryum’da Sıra Var’: Drama Yoluyla Heybeliada Sanatoryumu’nun İnsanlarını Hatırlamak’” başlıklı bir atölye düzenledi. Heybeliada İnönü Evi Müzesi’nde gerçekleşen atölyenin yürütücüsü, drama eğitmeni Gülüzar Ebru Cika’ydı. Atölye katılımcılarından belgeselci ve tasarımcı, Selen Çatalyürekli atölyeyi Adalı Dergisi için değerlendirdi.

Biz 27 Ekim Pazar günü muhteşem bir şey yaşadık. Yine günlük isyan bülteni yayınlasak içimiz içimize sığmaz diyebileceğimiz günlerden birinde, mücadele edip duran yerlerimize ilaç sürüldü sanki. Heybeliada Sanatoryumu’nun mekânsal hafızasını, oradan yolu geçmişlerin hikayeleri üzerinden okuduk, ama daha önce bildiklerimizden farklı bir yolla. Gülüzar Ebru Cika’nın aşırı etkileyici tasarımıyla, Karakutu Derneği’nin düzenlediği ‘Drama Yoluyla Heybeliada Sanatoryumu’nun İnsanlarını Hatırlamak’ atölyesinde, yaratıcı dramayla.

Çoğumuz için, gitmesek de görmesek de bir yer Sanatoryum, eğer oralı değilseniz ‘favori adalarım’ sıralamalarında yeri herkese göre değişen Heybeli. Ama her geliş bir, şehirden oraya ayak basınca rahat bir nefes alış. İstanbul’dan çok daha temiz havası mutlaka bir laf arasında geçen; burada yaşamak İstanbul’da yaşamaktan çok farklı denen. 1924 yılında da, işte yine bu aynı temiz hava nedeniyle Sanatoryum inşası için yine Heybeli seçilmiş. Ve işte yine aynı Heybeli’ye, bir güneşli Pazar günü üç arkadaş, üçümüz de yaratıcı drama olduğunu son anda gördük diye az bir ürkek (bir gün önceki pasif dinleyici olma hayalimizi de alıp, öğle rakısına meylederken doğru yoldan şaşmadan) gittiğimiz yerden, bin bir ilhamla çıktık.

Yine yolu Sanatoryum’dan geçmiş İsmet İnönü’nün özel bir müzeye dönüştürülmüş evinde, bahçe içinde bir oda, koca adayı ve bir dolu insanın hikayesini içine sığdırdı. Birçok ruh içeri çağrıldı. Tahminimce tüm katılımcılar olarak, daha önce ne atölye mekanının ne de Sanatoryum’un bu mekanın hafızasında herhangi bir hikayenin öznesiydik. Ama/Ve atölye, varoluşu itibariyle her zamanın aynı anda umut ve üzgünlük mekanı olmuş bir yerin kolektif hafızasıyla yüzleşmeyi de içeriyordu. Başka koşullarda oldukça ağır da olabilecek bu yüzleşme, bir odada hep beraberken, özneleri gözünden yaptığımız canlandırmalarla, onların zihninden yazmayı denediğimiz mektuplarla bireysel hafızamızda başka bir şeye dönüştü. Ağırlık yerine, bireysel hafızamızda umutla gelecek inşasını, yolu oradan geçmişlere duyulan nostaljiyle değil, saygıyla hissettik. Hâlâ da hissediyoruz.

Bu hissi ise yaratıcı drama yöntemine ve bu güzel tasarlanmasına borçluyuz. Yaratıcı drama, konuşmaya alışmış (veya hiç alışkın olmasanız da olur), ama bedenini kendini ifade yöntemi olarak kullanmayı bilmeyenler için muhteşem bir yapıbozum oluyor. Çünkü konu hiçbir zaman en iyi performansınızı sergileme değil, sadece hep beraber, yolu bir mekandan geçen gerçek insanların hikayelerine ses olmak, onlar gibi yürümek, onlar gibi faytonda sarsılmak, mektup yazmak neye benziyor olmalı diye düşünmek. Gündeliğimizden farklı olarak, ‘en iyi ve hızlı’ performansımızı sergileme kaygısı olmadan.

 

Şahsen profesyonel işim, bir ormanın, kömür madeni için kesilmesi ve mekân dönüşmeye devam ederken, mücadeleyle dönüşen köylülerin görsel hafızasını belgesel film yoluyla inşa etmek. Yani aslında ilgilendiğim şey, sıcağıyla yüzleşilen mekânın hafızası, failleriyle, kurbanlarıyla, aktif özneleriyle mücadelesi her gün devam eden bir ekoloji mücadelesi. Bu atölye, bir günlük bir hediye olarak, bir şeye karşı koymaktan sızan, çıkan üretimde yaratıcı manevralar ararken karşıma çıktı. Sıkışıklıkları, hayal kurmaya daha fazla her açarak aşmaya dair de çok ilham oldu. Bu yazı da bu ilhamda çıktı. Arkadaşım Aylin’in kelimeleriyle ‘Peki bize aniden gelen Sanatoryum aşkı’ fışkırdı.

Karakutu Derneği’nin atölye serisi devam ediyor. Yapıbozumlarda, yeniden inşalarda, olanı korumada herkese çok kolaylıklar.

* 2014 yılından beri düzenlediği hafıza çalışmaları programları ve hafıza yürüyüşleriyle, gençlerin insan hakları ve demokratik değerler konusunda duyarlılık kazanmalarını hedefleyen Karakutu Derneği hakkında ayrıntılı bilgi için, https://karakutu.org.tr, gelecek etkinlikler için @karakutuorgtr Instagram hesabını takip edebilirsiniz. Karakutu @Heybeliada Semtlerle Şehrin Hafıza Katmanları: Adalar 1 atölye dizisi ile ilgili Adalı Dergisi’nin Mayıs sayısında yayınlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz: https://adalidergisi.com/tum-sayilar/2024/mayis-sayi-227/heybeliadada-bir-hafiza-calismasi-karakutuheybeliada/

   

 


Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 2024  /  Son Güncellenme: 11 Kasım 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.