Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 229 – Temmuz 2024      Ali Ercan Akpolat ile Ofiste Yüz Gün

Ali Ercan Akpolat ile Ofiste Yüz Gün


“Söz veriyorum bu büyük araçlar gidecek, ancak zamana ihtiyacımız var” 

“Ofiste 100 gün” değerlendirmesi aslında bir Amerikan geleneğidir. Seçilen ABD Başkanları bu çerçeveyi, ilk yüz gün içinde yaptıklarının bir dökümünü almak, önceliklerini vurgulamak ve yönetimlerinde nasıl ilerlemeyi planladıklarını göstermek için kullanırlar. Birleşik Devletler’de başlayan bu âdet, sonradan farklı ülkeler ve alanlarda da yaygınlaştı, yöneticiler tarafından bir durum tespit yöntemi olarak kullanılmaya başlandı.

Biz de “Ofiste 100 gün” değerlendirmesini Adalar Belediye Başkanı Sn. Ali Ercan Akpolat ile yapalım istedik. Kendisi ile Adalar Belediye Başkanlığı Mazbatası’nı aldıktan hemen sonra konuşmuş, o dönemdeki görüş ve planlarını öğrenmiştik. Üç ay sonra yeniden bir araya geldik; AZMABÜSlerden, akülü araçlara, çöpleri, kıyılara erişimi, olanları, olamayanları, ve nedenlerini konuştuk.

Ercan Bey, sizinle ilk röportajımızdan bu yana üç ay geçti. Özellikle son dönemlerde oldukça yoğun ve hareketli günler yaşadık. Önce sizin açınızdan bu sürecin nasıl geçtiğini öğrenmek istiyorum. Beklediğinizden daha mı zor oldu?

Şöyle diyeyim, üç ayın nasıl geçtiğinin farkında bile değilim. Bu süre içinde inanın geceleri sadece birkaç saat uyudum. Şunu söylemeliyim ki sorunlu bir döneme denk geldim. Mazeret üretmeyeceğim ama evet, kolay değildi. Değişim, dönüşümler sancılı oluyor. Bir de geçen dönemde gerçekten kuralsızlığın, disiplinsizliğin, adada yaşam kurallarının esnaf bakımından, yaşam bakımından ne kadar karmaşık bir yapı içinde olduğunu siz de adada yaşadığınız için biliyorsunuz. Akülüleriyle, bisikletleriyle, korsan taksisiyle, ulaşımdaki sıkıntısıyla iç içe olan bir belediyeyi teslim aldım.  Ancak seçim vaatlerimde çok net söylemiştim. Bu akülü araç trafiğini kaldırmak için uğraşacağım demiştim. Hatta bu konudan rahatsız olanlar bana oy vermesin diye de belirtmiştim. Bu sorunu çözebilmek için üç ay beklememiz gerekiyordu, bu süre içinde uyarılar da yapıldı ama sonunda Kaymakamlık Emniyet, İBB ve belediyemizin ortaklaşa çabasıyla bu işi çözme noktasına geldik.

Akülü araçlarla başlayalım o zaman, şu anda bir karmaşa var gibi. Akülüler kalktıktan sonra gerçekten de ada sokakları çok rahatladı. Bu açıdan bakıldığında memnun olanlar da var mağdur olduğunu söyleyen insan sayısı da çok. Bu karmaşa ve belirsizlik nasıl çözülecek?

Elbette biliyorum, mağdur olduk diyen çok sayıda insan var. Biz akülü araçları kaldırırken ücretsiz okul servislerini hizmete sokuyoruz. Eğitim yılı başladığında bu servisler hizmet verecek. Öte yandan ücretsiz pazar servislerimizi başlattık her mahallede.  Önlemler almaya devam edeceğiz.

Bakın, düzenlemelerde her şey net tanımlanmış. 3 Haziran 2021’de yapılan UKOME toplantısında alınan kararda,  koşullar şu şekilde açıklanmış; 66 yaşından gün alan, engelli olan, birinci adresi adalarda bulunan, gerekli sürücü belgesi sahipleri bu araçları kullanma iznini alabiliyor. Bunların hepsini yerine getirenlerin bir sıkıntısı yok ancak yaklaşık üç sene önce yapılan bu toplantıdan sonra herhangi bir kontrol süreci kurulamamıştı ve bu süre içinde de inanılmaz bir kuralsızlık yaşandı. Korsan taksicilik yapanlar başlı başına bir sorunken üç ay için adalara gelenler bakkala gidebilmek için bile bu araçlardan edinmişlerdi. İçinden çıkılamayacak bir hale dönüşmüştü durum.

O kadar ki son aylarda korkunç kazalar olmaya başlamıştı. İki tane çocuğumuz bu kazalarda feci şekilde yaralandı. Bunların bir kısmına bizzat ben şahit oldum. Heybeliada’da annesi babası yemek yerken onların yanından bir iki adım uzaklaşan bir çocuk, ayrıca Kınalıada’da sokağında oyun oynayan başka bir çocuk akülü araçların çarpması sonucu yoğun bakıma kaldırıldı. Buna dur demenin zamanı çoktan geçmişti bile. Elbette biz kimseyi mağdur etmek istemiyoruz ancak bir önlem almak zorundaydık ve bunu da başardık.

Geçen dönemde belediye, kaymakamlık ve emniyet işbirliği tam sağlanamamış ve sonuçta bu konu çözümsüz kalmıştı. Hatta şimdi de bu yasağın sürdürülemeyeceğine inananlar da var. Yani bir süre böyle devam eder sonra eskisi gibi olur diyorlar. Gerçekten kalıcı olacak mı bu uygulama?  

Önce şunu söyleyeyim: bahsettiğiniz kurumların öncelikli görevi halka hizmet. Kaymakam Bey de, buradaki yaşayan halkın, günü birlik turistlerin ve ziyaretçilerin can güvenliği, huzuru, güveni için görev yapan bir idari kurumun başında, emniyet de aynı şekilde.  Belediye başkanı olarak benim ve meclis üyelerinin de önceliği insan. Bu şekilde bakıldığında ve davranıldığında iş birliği yapmak da mümkün oluyor.

Sorunuza gelince, şunu net söylüyorum. Beş yıl için seçilmiş belediye başkanıyım. Akülüler konusunda adım atacağımı daha seçim döneminde söylemiştim. Kesinlikle bugün geldiğimiz noktadan geri adım atmayacağız. Kimseyi mağdur etmek istemediğimin bir kez daha altını çiziyorum. Bu, olması gereken, uyulması gereken bir karardı. Biz iradeyi koyduk ve kesinlikle kararlıyız. Hiç kimsenin bu konuda şüphesi olmasın. Vazgeçeceğimizi düşünenlere de bir kez daha sesleniyorum: demin bahsettiğim koşullara uymayan vatandaşlarımızın elindeki araçları ana karaya ücretsiz taşıyacağız.  Ya satsınlar ya da ihtiyacı olan vatandaşlarımız var köylerde, onlara bağışlasınlar. Adalar’da o araçları kullanamayacaklar bunu bilsinler.

Şimdi son haftalarda en çok tartışılan ve tepki toplayan, ulusal basının yanı sıra uluslararası basında bile yer alan AZMANBÜS konusuna gelmek istiyorum. İlk yaptığımız röportajda siz de bu araçlara karşı olduğunuzu hatta gelirlerse önlerine yatacağınızı söylemiştiniz. Bu ikinci konuyu birazdan soracağım ama şimdi şunu sormak istiyorum: siz insiyatif alarak İETT Genel Müdürü Sn. İrfan Demet’i buraya davet ettiniz. Son derece geniş katılımlı ve tansiyonu yüksek bir toplantı oldu. İrfan Bey, o toplantıda, var olan Adabüsler’in iznini uzatmak konusunda adım atacaklarını ve AZMANBÜSlerin gelişini erteleyecekleri sözünü vererek ayrılmıştı. Ancak kısa bir süre sonra bu araçlar, o sözlere ve tepkilere rağmen önce Büyükada’da sonra da diğer adalarda kullanılmaya başlandı.   Neden? Ve sizin açınızdan o süreç nasıl yaşandı?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Evet, ben şu anda belediye başkanıyım ama ondan önce adada doğmuş ve hiç ayrılmamış, bu zamana kadar bütün güzelliklerini yaşamış birisi olarak konuşmak istiyorum. Ben adada bütün dört tekerlekli arabalara bile karşı bir insanım. Bakın elektrikli, akülü olsa bile karşıyım. Ada dediğimizde neyi anlıyorsunuz? Bunu tanımlamak lazım. Bizi farklı kılan bir özelliğimiz var, bunu da iyi anlamak lazım. Buranın dokusunu, tarihini göz önünde bulundurarak bütün bileşenleriyle, binalarıyla, insanlarıyla, sokaklarıyla hepsini masaya yatırdığınızda aslında sorunu yarı yarıya değil yüzde doksan çözmüş olursunuz.

Sorunuza gelecek olursak, faytonlar kaldırıldıktan sonra insanların ulaşım bakımından mağdur olmaması bir çözüm bulmalıydık; Adabüs çözümü öyle bulundu.  Bu araçları da burada çalıştırmak istemediler. Ekrem Bey araçların tanıtımına geldiği zaman, o dönemin emniyet müdürü “Siz bunları çalıştıramazsınız, test sürüşü yapamazsınız” dediğinde Ekrem Bey’in yanı başındaydım. O kaos döneminde müthiş sorunlar yaşandı. Onları da unutmamak lazım. Böyle bir süreç sonunda Adabüsler geldi.

Bu Adabüsler gelmeden evvel (o zamanın) İBB Ulaşımdan Sorumlu  Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Orhan Demir ve Ulaşım Dairesi Başkanı Utku Cihan ile beraber adaya en doğru aracı getirmek için toplantılar yapıldı. Ekrem Bey’in talimatıyla oldu bu çalışmalar. Bazı toplantılara ben de katıldım. Öyle modeller vardı ki hiçbirine ilgili bakanlık onay vermedi. Bütün kapıları kapattılar.

Günün sonunda bu zamana kadar bu tescilsiz L tipi araçlar üç senedir çalışıyor ve birçok sorun çıktı; yokuşlarda arızalanıyor, gidip çekiyorlar vs. Evet bu sıkıntılar yaşandı ve bugüne gelindi. Yine yanlış bir şey yapıldı: geçmişte bu büyük Adabüsler test için geldiği zaman bu araçlar buraya gelmeyecek denildi. Evet yanlış söylediler. Gelecekse gelecek diyeceksin. Ekrem Bey’in bunda kabahati yok.

Evet, dediğiniz gibi Kent Konseyi’nde yaptığımız toplantı çok geniş katılımlıydı. Çok fazla tansiyon vardı ve elimden geldiğince o gerginliği kontrol ederek ortamı sakinleştirmeye çalıştım ve orada da bir söz verildi. Ancak sonuçta bu araçların gelme durumu ortaya çıktı. Bunun doğru olmadığını Büyükşehir Belediye Başkanımıza defalarca söyledim. İBB’de de aynı şeyi söyledim. Aslında halkın karşısına çıkıp durumun bu şekilde söylenmesi gerekiyordu. Orada yanlış yapıldı.

İnsanların üzen en önemli noktalardan biri de demokratik katılım ve karar alma olmadan bu otobüslerin gelmesiydi. Bu anlamda çok hayal kırıklığına uğradılar. Sizin bu konuda düşünceniz nedir?

Bu arabaların yapılım süreci ve ihale süreci yaklaşık iki ya da iki buçuk sene evveldi. Bu süreçte zaten ben söz sahibi de değildim. Ama benim sorunum demiyorum yanlış anlamayın sakın. Günün sonunda arabalar bitip Büyükşehir’e teslim edildiğinde durum herkes tarafından biliniyordu. Kent Konseyi’nde yaptığımız toplantıda hatta seçimlerden evvel hazırdı bu arabalar. Çok önceden getirilmek istenmişti, biz ısrarla bunun doğru olmayacağını söylemiştik ama maalesef böyle bir kaosu yaşadık. Bundan sonraki süreçte katılımcı, şeffaf belediyecilik sözünü vermiş bir belediye başkanı olarak meclis toplantılarını halka açık yapmaya devam edeceğim ve bütün bunlar tartışılacak. Büyükşehir ayağında bu eksik olan süreci de bundan sonra kimse yaşamayacak.

Şunu konuşmamız da lazım protestolar sırasında insanlar polis tarafından iteklenerek göz altına alındı. Araçların önüne yatacağınızı söylediğiniz halde yanlarında olmadığınız için sizi suçladılar…

Emniyette o gözaltı olaylarında olanlar, adalılara yapılanlar hiç yakışmadı. Emniyetimize, polisimize, bize, İBB’mize yakışmadı arkadaş. Yakıştırabilir miyim ya? Böyle bir şey söyleyebilir miyim? Şimdi konuşurken de bu araçlar adalara yakıştı mı diyorum, lütfen bu kadar önyargılı olmasınlar.

Benim köprü vazifesi kuran bir görevim var. O anlamda da adalıları yalnız bırakmadım. Birinci günü emniyetin içindeydim, yanlarındaydım. Hatta yanlarındayken hakarete varan bir iki cümleye maruz kalınca, “Bu doğru değil, bu hakaretler devam ettiği sürece sizin yanınızda durmamın mümkünatı yok” dedim. Biraz ayrıştım. Haklı olarak tepki gösterdim ama bunu da saygısızca yapmadım.

Ancak bana diyorlar ki neden araçların önüne yatmıyorsun? Ben masa başında belediye başkanı olarak görevimi yaparım, aracın önüne yatarak bir görüntü vermem doğru değil. Beni böyle haksız çıkarmak isteyen arkadaşlara buradan sesleniyorum. Benim verdiğim samimi mücadeleyi de görsünler ve bu araçlara karşı olduğumu bilsinler. Bugün de hala aynı noktadayım.

Ne olacak peki? Bu araçlar kalacak mı? Bu kadar tepkiye ve protestoya rağmen çalışmaya devam edecekler mi?

Balkın ben hancıyım, adada yaşıyorum ki deminden beri Adalar’ın ne kadar özel olduğunu konuşuyoruz. Ulaşım aracı olarak en doğrusunu seçmenin öneminden bahsediyorum. Bunları söylerken bu araçların kalmasını isteyebilir miyim? Mümkün değil! “Araçlar geldi, çalışıyor, kalıcı” diyorlar, “gitmez” diyorlar. Yok arkadaş öyle bir şey yok. Daha önce Kent Konseyi’nde yaptığımız toplantıya benzer bir toplantı daha yapmak istiyorum. Bunu da burada söylemiş olayım. 4-5 aydır süreci ben yakından takip ediyorum,

Adayı beraber güzelleştireceğiz. Bu anlamda Adabüs dediğimiz ufak araçlar ile ilgili tekrar bir çalışma var onu da söyleyeyim. Pazartesi sabahı meclis toplantısından evvel bununla ilgili bir toplantı yaptık. Başka bir araba modeli bakmıyoruz. Bu L tipi Adabüs arabalarına tescil verilmiyordu ya bu arabaların tescil almasına çok az bir süreç kaldı. Firma bize tescil sorunumuz bitti dediği anda gerekli ihaleler yapılacak. Ancak bunun süresi üç ya da beş ay değil on ya da on iki ay sürecek.  O sürenin sonunda bu araçlar Adalar’dan gidecekler.
Ekrem Bey’le de konuştum ve onun da bakışı da bu.

Protestolar, tepkiler devam edecek bu durumda…

Kesinlikle eylemleri, protestoları çok anlamlı buluyorum. İnsanlar en demokratik haklarını kullanıyorlar.  Ancak saygı çerçevesinde olması lazım.  Günün sonunda diyaloğu koparmamamız lazım. Ben diyalogdan hiç kaçmadım ve diyorum ya bunu söyleyenlere en büyük cevabım yine halk meydanlarında meclis toplantısı yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim. Yolda yürürken beni bisikletimden indirip konuşabiliyor vatandaş. Bana kaçıyor diyorlar. Nereye kaçtım Nevin Hanım? Bunun adı kaçmak mıdır?

Meclis toplantılarını çok önemsiyorsunuz. Yine ilk yaptığımız röportajda da halka açık meclis toplantılarını yapacağınızı söylemiştiniz Nasıl geçiyor toplantılar? Zorlanıyor musunuz? Özellikle AZMANBÜS protestoları başladıktan sonra da Heybeliada’da bir toplantı yaptınız…

Çok memnunum. Şunu ifade edeyim, beni en mutlu eden olaylardan bir tanesi. Akülülerin kaldırılmasından bile daha çok memun oluyorum o toplantıları yaptığımız için. Hatta Heybeliada’daki toplantı öncesinde korkacağımı, yapamayacğımı söylüyorlardı ama onu da başardık.

İnsanları bir belediyedeki binanın içine çekmek çok zor. Gelemiyor, işi olabiliyor. Ama biz bir hafta evvel anonslara başlıyoruz. İnternette, sosyal medyaya. Herkes sandalyesini alıp geliyor ve özgürce görüşünü ifade ediyor Bunun yanında da çok büyük handikapları da olabilir tabii. Çıkar birisi sabote edebilir. Hiç önemli değil. Kararlıyız. Her meclis toplantımız en az 4-5 saat sürüyor. Seçim kampanyalarında en büyük vaatlerimden biri de buydu. Gerçekleştirdik. Devam ediyoruz ve 5 yıl boyunca da devam edeceğiz. Şimdi meclis ara tatile girdi. Ağustos’ta toplantı yok. Eylül meclisimizi de Büyükada’da yapacaktık ama Sedef Adası’nın sezonu biteceğinden orada yapmaya karar verdik. Herkes davetlidir.

Peki yine önceki röportajımıza göre gidelim. Konuştuğumuz bir diğer konu da deprem meselesiydi. Deprem konusunda yaptığınız çalışmalar var mı, ne durumda?

İlk başta belediye binamızı yeniliyoruz. İki sene evvel terk edilip yerinin değişmesi gereken bir belediyeyi şimdi yeniden inşa edeceğiz. Yeni binaya geçiyoruz.
Tepeköy’e mezarlık bölgesine çıkarken Çarkıfelek sokakta İSKİ’nin deposu vardı. Büyükşehir’le İSKİ’yle anlaşmalı, dört buçuk yıllık bir tahsis verdiler. Belediye’nin bir bölümü orada olacak. Basın, başkanlık, fen işleri Kent Konseyi’nde, zabıta da, yıkılacak olan belediyenin karşısında yer alacak. Yani üç bölümde hizmet vereceğiz. Yeni bina da 13-14 ayda teslim edilecek.

Bunun yanı sıra afet müdürlüğünü atadık. Benim için en büyük şekillenmenin, doğru örgütlenmenin yapısının temel taşı da Kent Konseyi’dir. Deprem konusundaki hazırlıklar için de fonksiyonel bir yapıya ihtiyacımız var bu anlamda Kent Konseyi seçimlerini de çok şeffaf bir şekilde gerçekleştirdik.

O zaman hemen sonuçtan memnun olup olmadığınızı sorayım.

Çok memnunum. Tek liste olması için çok büyük gayret sarf ettim ama iki liste çıktı. Sonuçta bana göre kazanan kaybeden yok; Adalar kazandı. Benim oradaki tek amacım buraya girecek arkadaşların bu işi severek yapması. Çünkü geçmişte bu sıkıntıları yaşadık. Depreme hazırlık sürecinde de konseye çok iş düşecek. Örgütlenmeyi onlar yapacaklar ben de onlara destek vereceğim.  Bugüne kadar eksik kalan mahalle bazında örgütlenme oldu hep. Biraz fazla akademik kalındı halkın da katılımı çok önemli, bunu sağlamak gerekiyor. Bunun için de çalışmalar yapacağız.

Bir diğer tartışmalı konu da “imar planları” meselesi. İtirazlar oldu, bu planların imarın önünü açacağını söyleyenler var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Bakın bu planları Adalar Belediyesi ile iş birliği halinde İBB hazırladı, bakanlık hazırlamadı ki. Onlar onayladı. İnsanlar çok fazla bilmeden konuşuyor maalesef; imara açılma söz konusu deniyor. Tam tersi, korumaya yönelik bu planlar. Bence şimdiye kadar buradaki en büyük sıkıntı, bütün ilçelerin planı varken Adalar’ın plansız oluşuydu. Bu da gecekondulaşmaya, çirkin yapılaşmaya yol açmıştı.  Bu planlarda bir ormanda ya da başka bir başka yerde imara açılan hiçbir alan yok. Burgaz’da bir kilise yanında bir turizme açılacak bir yer vardı. O da iptal edildi. Yani plan bakımından aslında rahatsız edici boyutu yok. En azından elimizde artık bir plan var ve bunun üzerinden hareket edebiliriz.

Gelelim çöp meselesine. Adalar’ın hiç çözülemeyen ve de sanki çözümü olmayan bir sorunu gibi çöpler. Üç ay önce konuştuğumuzda bu konuda da çalışmalar yapacağınızı söylemiştiniz ama hala temel bir problem olarak karşımızda duruyor. Neler yapılıyor bu konuda?

Bakın bayram boyunca adalara üç yüz yirmi bine yakın turist geldi, inanılır bir rakam değil. Ve yüz otuz tona yakın çöp çıktı buralardan. Belediye çalışanı personelimizin, arabalarımızın sayısı belli. Bayram boyunca çalışan personelin yorgunluğu yüzlerinden okunuyordu. Bu rakamları tek başına halletmemiz mümkün değil. Büyükşehir ile iş birliği halinde bu yükü kaldırabildik. Ancak şunu söyleyeceğim demin bahsettiğim rakam günü birlikçiler. Bizim asıl sorunumuz adada yaşayanların ürettiği çöp. Yaz geldiğinde ev kiralayanlar, eşyasını değiştirenler, bahçıvanların attıkları, bahçe atıkları, eşya atıkları, molozlar. Evinden çıkıyor, konteynerin uzaklığı elli metre bile değil ama çöpünü hemen oraya ağacın dibine bırakıyor.

Şimdi bu sorunun üzerine gidiyoruz. Bazı noktalara kameralar koyduk, ceza kesmeye başladık. Bu uygulamaya da devam edeceğiz.  Bunun yanı sıra kendimize “sıfır atık” hedefi koyduk. Önümdeki sene bu sorunu da çözmüş olacağız. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Ayşe Erdiçler ve İstaç Genel Müdürü ile iki toplantı yaptık. “Sıfır Atık” projesini şöyle anlatayım: esnafa kesinlikle etsel, bitkisel, katı atık hepsini ayırt etme zorunluluğu getiriyoruz. Maddelerle, yönergelerle düzenleyeceğiz bunu. Tebligatlar yapmaya başladık. Uygulayamayanlar hakkında çevresel ceza işlemi uygulayacağız. Her atık sınıfına göre ayrı toplanacak. Kovaları da evlere bedelsiz dükkanlara belli bir bedelle biz vereceğiz. Çöp toplama da Avrupa’daki gibi belli günlerde olacak.

Ne zaman başlayacak bu uygulama?

Toplantılara başladık, son bir toplantı daha yapacağız. Dağıtacağımız poşetlerin tasarımları vs yapılıyor. Aya Nikola’ya bir ünite kuracağız, Burada o evsel atıklardan, yiyecek atıklarından mama üretimi başlayacak. Bunların hepsi önümüzdeki yaz başlamış olacak. Vatandaşlar Kent Konseyi’nde çöplerini nasıl ayrıştıracakları konusunda eğitimler vereceğiz. Artık o çöp konteynırındaki kirliliği görmeyeceksiniz. Hedefim bu konteynırların tamamını kaldırmak. Bu arada yeni bir uygulamayı daha kullanıma sokuyoruz. Hiç kimsenin şikayet için belediyeye gelmesine ihtiyaç kalmayacak. Daha önce Zeki Sagay tarafından yaratılan Adaportalı uygulaması vardı. Onu geliştirdik, telefon şirketleriyle de anlaşmayı imzaladık. Bu uygulama ile vatandaş sokakta gördüğü çöpü ya da yanlış bir durumu fotoğraflayarak bu uygulama üzerinden bize bildirebilecek.  Cezai bir işlem varsa uygulayacağız. Bizim çözmemiz gereken bir iş varsa, mesela çöp gibi, hemen müdahale edeceğiz.

Bayramdaki kalabalıktan bahsettiniz. Akla ilk gelen ücretsiz ulaşım oluyor tabii. Tatil günlerinde ücretsiz vapur ve motor uygulaması kalkıyor galiba?

Demin de bahsettim bayram tatilinde Adaya üç yüz yirmi bine yakın ziyaretçi geldi. Adalar bu kalabalığı kaldırmıyor artık. Ekrem Bey’e de bunu fotoğraflarla izah ettim. Saat meydanının, iskelelerdeki kuyrukların fotoğraflarını gösterdim. Bir afet olsa bu insanların can güvenliğini sağlayacak bir altyapımızın olmadığını anlattım. Kendisi bana hak verdi ve “Büyükşehir Meclisi’nde bu kararı alacağız, Adalar’ı bu ücretsiz uygulamasından muaf tutacağız dedi. Şimdi önümüzde 15 Temmuz var. Ardından Eylül ayında bu uygulamayı getiriyoruz. Bu sadece bizim istediğimiz için değil akülüler konusunda olduğu gibi alınması gereken bir karardı. Yoksa insanların özgür seyahat hakkını elinden alma gibi lüksümüz yok.

Sanırım Adalar konusunda en temel mesele Adalar’ın korunmasına yönelik bütüncül bir bakış açısının hala oturtulamamış olması. Aslında hepsi birbirine bağlı, kontrolsüz bir yoğunluğun yaşanması asıl sorun, kıyılara halkın erişiminin olmaması, AZMANBÜSler bu plansızlığın kötü sonuçları olarak karşımıza çıkıyor böyle baktığımızda…

Bir Cumartesi-Pazar, ya da sadece Pazar gününden bahsedeyim. Plajlarda Doluluk oranını söyleyebilir miyim size? Sadece Büyükada merkezinden bahsediyorum. Büyükada’da yaklaşık on beş bine yakın plajın içinde, ana karaya girmeyen vatandaş var.  Yani bir de görmediğimiz görmediğiniz böyle de bir kalabalık var. Yavaş yavaş bahsettiğiniz bakış açısını oturtmaya çalışıyorum inanın. Bir turizm master planı geliştiriyoruz. Mesela ulaşım için denizi kullanacağız, belli noktalar arası ring seferler yapacak motorların olması planlanıyor. Yine adaya gelişlerde, Adakart sahipleri, ada ikametliler hariç, diğer ziyaretçilerin biletlerini önceden alması gerekecek. Tıpkı uçağa biner gibi seyahatini önceden planlayacak ve iskeleye geldiğinde bileti elinde olacak. Böylece saatlerce kuyruk beklemeyecek.

Orman yönetimi ile de uğraşacağız, kavga edeceğiz. Adalar’ın kıyı kenarı yok planlarda. En büyük sıkıntımız o. Dolayısıyla ormanlar kiraya veriliyor. Mesela en son Madam Marta koyu verildi. Hatırlarsanız orada balık adam kıyafetimle bir basın açıklaması gerçekleştirdim. Orası vakfındı. Kablo kiraya verildi yıllar evvel. Asaf kiraya verildi. Bunların hepsi ormanlık ve kıyı kenar çizgisi; halkın girişini engellememesi lazım. Orman bunları kiraya verirken ben üzülüyorum, kahroluyorum. Bir adalı olarak, şimdi de bir belediye başkanı olarak. Buraları kiraya verirken bir belediyenin, ilçe belediyesinin görüşü alınmaz mı? Buranın temizliğini yapacak olan biziz. Buranın sağlık bakımından ruhsatını verecek olan biziz. Onlar sadece para için kiraya veriyor ve bizim hiçbir görüşümüzü almıyor. Ve günün sonunda çöplerini de biz alıyoruz. Ancak şimdi bir karar aldım artık onların çöpünü almayacağız. Bu yeni “Sıfır Atık” uygulaması başladığında orman idaresi, kendisi toplamak zorunda kalacak çöpünü de.

Esas size söylemek istediğim haber ise yaz sonunda kiralık bisikletçileri kaldırıyoruz. Yani bisiklet kiralayan esnafla İBB olarak faytoncularla yaptığımız gibi bir protokol yapacağız. Şirket olarak da biz Adalar Belediyesi olarak alacağız bisiklet işini, İstanbul’daki sisteme benzer bir sistem daWolacak. Aya Nikola’dan alacak bisikletini Dil Burnu’nda ya da Lunapark’ta bırakacak. Merkezden bisiklet noktalarına toplu taşıma ile gidecek. Artık merkezde ya da yaya yollarında kiralık bisiklet olmayacak. Böylece adalı vatandaşlarımız çocuklarıyla beraber daha rahat hareket edecek yollarda.


Yayınlanma Tarihi: 12 Temmuz 2024  /  Son Güncellenme: 15 Temmuz 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.