Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 231 – Eylül 2024      Yanan Köşk: Aliye Berger

Yanan Köşk: Aliye Berger


Elli yıl oldu: Büyükada, Ağustos 1974. Sakalları ağarmış, ufak yapılı bir adam, adanın güney ucunda tavuk besler. Yaklaşık son on senedir her hafta eski püskü sırt çantası ile çarşıya çıkagelip yumurtalarını bakkal Yakup’a teslim eder, sonra Rum kahvesinde mola vererek gazetelere dalar. Caddede her zaman olduğu gibi aynı kitle onu karşılamaktadır: köşede balık satan “Yumuşak” Karlo, gazete bayiindeki kedisever Madam Marika, el arabaları ile kalabalığı delen çeşitli satıcılar, bir de kahvenin önünde bronzlaşan “ünlüler”… Geçirdiği bisiklet kazasında kolunu kıran belediye tabibinin: “Profesör Bey!“ diye seslenerek bu ufak tefek adamı iskeleye doğru yönlendirdiğinde, olağan başlayan gün artık hiç olması gerektiği gibi devam etmez. İskeledeki kör kitapçıdan “Şehirde bir gelin ölmüş” diye öğreniriz. Fakat gelin değil, vefat eden Türk gravür ve grafik sanatçısı Aliye Berger’dir.

Bu ufak tefek adam adanın en meşhur Tarzan’ı olarak yetmişli yıllarda nam salan Kamil Kaya, nam-ı diğer Franz Fischer. Romanımda[1] kurguladığım hikâyeye göre 1947 yılında, Avusturya’dan ilk geldiği zaman Aliye Berger’in bahçıvanlığını yaparak, Şehbal Sokak 24’te bulunan Rosolato (Şakir Paşa) Köşkü’nde, daha doğrusu köşkün bahçesinde bulunan derme çatma kulübesinde barındı. Hanımefendi yirmi üç yıllık aşkı Karl Berger ile birlikte yaz aylarında adaya gelirdi. Yaz henüz bitmeden Karl ada vapurunda kalp krizi geçerek vefat etti. Kamil Kaya şehre dönerken yeni dul kadın İstanbul’u terk edip Londra’da yaşayan ablası Fahrünnisa’nın yanında derin üzüntülerine çare aradı. Adada, henüz on yaşındayken ağabeyi tarafından vurulan babasını ve çok yeni olan bir evliliğin ardından kocasını defnetmek zorunda kalan Aliye, artık hayaletler haricinde adada neyi bulsun ki? Bir daha evlenmeyen Aliye son yıllarında Beyoğlu’daki Narmanlı Han’a çekilip adada pek gözükmez oldu. Kişisel nedenlerinden dolayı uzun zamandır köşkün yakınına dahi ayak basmayan Kamil Kaya teması çoktan kesmişti. Buradan nereye? Cenazeden dostu Aris tarafından haberdar edilince yola çıktı. Malikanenin girişinde “pusuda bekleyen bir canavar gibi sümüklü kollarıyla dallanıp” budaklanmış bir incir ağacı onu karşıladı. Aliye’nin çoktan akrabaları yurtdışına, ağabeyi Cevat ise Bodrum’a yerleşmişti. Perişan durumdaki miras birkaç ay içinde satılıp birçok ahşap bina gibi bir kaza yangınında küle dönecekti. Böylece tarihi Büyükada köşkleri peş peşe sırra kadem bastı…

Kamil Kaya’nın gözünden hikaye bu kadar. Köşkteki bahçıvanlık işi olmasaydı kendisi bu soylu sülale ile karşılaşmış olmazdı. Anlaşılan o ki ömrü boyu sefaletten kurtulamayan, günbegün sadece maddi sıkıntılarla boğuşan kimsesiz bir adam, “çılgın paşa kızından” pek hoşlanmamış. Gerçi bahsedilen şımarık paşa kızı 1947 Eylül ayında eşi ile birlikte ölmüş, geçmişin küllerinden bambaşka, yetişkin bir kadın olarak yeniden dirilmişti. Londra’da John Buckland Wright’in atölyesinde heykel ve gravür çalıştı. Dört sene sonra Türkiye’ye dönüp ilk sergisini açtığında Menderes Başbakan, ortam ise karışıktı. Ankara’da Helikon Derneği, İstanbul’da 10’lar Grubu gibi ikinci avangart gündeme gelirken aynı zamanda Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ın oturduğu Narmanlı Han, Aliye Berger yerleşince İstanbul’un entelektüel bohem kesimin en seçkin toplantı yeri olarak bilinirdi. 1954’te Güneşin Doğuşu adlı ilk yağlı boya eseri ile ulusal bir resim yarışmasına katılıp birincilik kazandı – akademik ve dönem akımlarından etkilenmeyerek bağımsız kalan, elli yaşında bir kadın için şaşırtıcı ve çevrede çok tartışılan bir ödül.

Şakir Paşa ailesinin acısıyla tatlısıyla dolu hayat hikayeleri, birçok kitaba konu olmuştur – bunlardan en öne çıkanı Emel Koç’un 2004 yılında yayınladığı Alyoşa, Ayşe Kulin’in Füreya adlı Füreya Koral biyografisi (2000), Fahrünnisa Zeyd’in kızı (Aliye Berger’in yeğeni), tiyatro sanatçısı Şirin Devrim’in kendi yazdığı kitaplar Şakir Paşa Ailesi (1998) ve Şirin (2009), daha yakın tarihte Nermidil Erner Binark’in kaleminden Şakir Paşa Köşkü (2017). Aliye Berger uzun bir yoldan gelmişti: kıyaslarsak Şakir Paşa ile evlenirken sadece on dört yaşında olan Aliye’nin annesi İsmet Hanım, hayat boyunca resmî bir eğitim almamıştı. Ancak ellili yıllarda güzel sanatlar fakültelerinden birçok genç kadın sanatçısı mezun olup ortaya çıkarken hiçbiri bu kadar başarılı olamamıştı. (1964 olaylarında sürgün edilen Rum kökenli İvi Stangali ise hayatı boyunca tutunacak bir zemin bulamadı.)

Aliye Berger’i farklı kılan özellik etiketlerden değil, kişisel dayanıklılığı ile birlikte geniş kültürel eğitiminden kaynaklandı. Folklor ve dervişler konulu bazı baskıları uzaktan Paul Klee’nin minyatürlerini, yağlı boya tabloları Kandinsky veya Les Fauves’ların parlak kompozisyonlarını andırsalar da, tüm yapıtlarında özel, zamansız bir yaratıcılık esiyor. Deneysel çalışmalarında bile figürativizmden kopmayan sanatçı ilhamını hayatın kendisinden, çevresindeki insanlar ve medeniyetlerinden alıyordu. Yaşamının son yirmi yedi yılı boyunca mükemmelleştirdiği gravür tekniğini geniş, tüm dünyaya açık bir pencere olarak geliştirdi. Özel ve sanatsal hayatını derin yaşayan Aliye Berger, 11 Ağustos 1974 tarihinde Büyükada Hristos tepesindeki mezarlığa, kocası Ömer Karl Berger’in yanında defnedildi. Kendisi çok sevdiği Büyükada’ya “kesin dönüş” yaptıysa da varoluşçu sanatı bütün bir dünyayı kucaklayarak: “Her şeye rağmen buradayız” diye ümit verici mesajı ile yankılanıyor.

[1]    İrfan: Münzevi Adası. İstanbul: Heyamola 2021


Yayınlanma Tarihi: 10 Eylül 2024  /  Son Güncellenme: 10 Eylül 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.