Paylaş
Tüm Sayılar      2024      Sayı 230 – Ağustos 2024      Yıllar Önce Basında Adalar

Yıllar Önce Basında Adalar


Yıllar önce basında Adalar ile ilgili haberleri derlediğimiz bu köşenin düzenli takipçileri gazetelerde sık sık “Adalara Su” başlıklı haberler yayınlandığına dikkat etmişlerdir. Konu o kadar uzun sürdü ve neredeyse “yılan hikâyesine” döndü ki zaman zaman gazetelerde bu başlıkla işi alaya döken yazılar bile görülüyordu.

Nihayet 1939 yılı başlarında zamanın Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar Büyükada’ya mavnalarla su getirilmesi ve gelen suyun Ada’da yapılacak depodan binalara dağıtılması için inşaat çalışmasının başlatıldığını açıklayınca umutlar yeniden yeşeriyordu. İnşaat için çalışmalar başladıktan sonra sık sık çıkan engellerden bahseden haber ve yazılarla karşılaştık. Önce hemen yaz başında Mayıs sonunda bitirileceği açıklanan proje ancak yaz sonuna doğru Ağustos ayının sonlarında tamamlanabiliyor.

Yıllar boyu süren özlem 1939 yılının 19 Ağustos günü sona eriyor ve Büyükada’ya su veriliyor. Doğal olarak bu haber öncesi ve sonrası gelişmelerle birlikte gazetelerin tamamında geniş şekilde yer alıyor. Öyle ki, bazı gazeteler “Adalara Su” verilmesi münasebetiyle düzenlenen töreni bir tam ve bir yarım sayfayla, fotoğraflarıyla birlikte en ince ayrıntısına kadar veriyor. Hatta bununla da yetinmeyip izleyen günlerde bir “Valiye Teşekkür” kasidesi bile yayınlıyor.

Peki, böylesine heyecan yaratan bu gelişme sonucunda Büyükada’da kaç binaya su verildiğini merak ediyor musunuz? Bazı gazeteler farklı rakamlar veriyor olsa bile bu sayının başlangıçta 50’yi geçmediği anlaşılıyor. Daha fazla sayıda binaya su bağlanması için gelecek yaz başını beklemek gerekecek anlaşılan.

Bu arada Kınalıada ve Burgazada’ya elektrik verilmesi için alınan kararlar ve yapılan çalışmalar ile ilgili birkaç haber de yer alıyor gazetelerde. Gene aynı şekilde Büyükada’nın ardından diğer adalara da su getirilmesi için yeni projeler açıklanıyor. Bakalım bu konular ne zaman hayata geçecek? İzlemeye devam edeceğiz.

Geçtiğimiz aylarda ünlü ressam Çallı İbrahim’in yaptığı İsmet İnönü tablosunun karşılığında aldığı ücretle Kaşık Adası’nı satın alarak orada sanatçılar için küçük bir köy yaptırmak için başvuruda bulunduğunu duyuran haberler ve yazılar gazetelerde yer almıştı. Bu konuda son durumu duyuran ve konuyu irdeleyen bir yazıyı da aşağıda bulacaksınız.

1939 Ağustos ayının gazetelerindeki gezimize buyurun…


Büyükada suya kavuşuyor
19 ağustosta merasimle evlere su verilecek

 

Vali ve belediye reisi Dr. Lütfi Kırdar, umumi meclisin son içtima devresinde bu yaz behemehal Büyükadaya su getirileceğini temin etmiş ve filhakika aradan az bir zaman geçer geçmez inşaata başlanmıştı. Ancak Adaya döşenecek boruların ve konacak motörün Avrupaya siparişi gibi teşebbüsler bu işi bir müddet uzatmıştır.

Fakat Vali ve belediye reisi Dr. Lütfi Kırdarın verdiği kat’i emirler üzerine inşaata hız verilmiş ve dün de sular idaresi müdürü B. Ziya, Adaya giderek yapılan tesisatı gözden geçirmiştir. Büyükadada bu sene Nizam ve civarına su verilecek, suyun evlere ilk verldiği güne tesadüf eden 19 Ağustos cumartesi günü açılma töreni yapılacaktır.

Akşam, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Büyükadaya su

Büyükadaya su verilmek üzere bütün hazırlıkların ikmal edildiğini ve önümüzdeki cumartesi günü merasim yapılacağını yazmıştık. Evlerine su almak için bir çok kimseler sular idaresine müracaatla abone olmuşlardır. Merasim, sabahleyin yapılacak ve öğle vakti Adaları güzelleştirme cemiyeti tarafından davetlilere bir ziyafet verilecektir.

Akşam, 15 Ağustos 1939, Salı


Büyükada yarın suya kavuşuyor
Su nakliye masrafının 20 kuruştan ödenmesinin kabulü halkın menfaati iktizasındandır

İstanbul, dünyanın en güzel bir şehri ve Adalar da tabiatin bütün lütuflarını sinesinde toplıyan bu şehrin emsalsiz bir parçası olduğu halde senelerden beri Adalar susuzluktan kıvranıyordu. Adaların bu derdleri senelerdenberi bütün gelip geçen alâkadarlar tarafından kabul ve teslim edildiği halde, bu seneye kadar bu güzel semti bu ıztıraptan, – tabir caizse – Adayı mamur bir çöl halinden kortarmağa baş vuran olmamıştı.

İstanbul Belediyesinin başına geldiği gündenberi şehrin her derdile büyük bir hassasiyetle geceli, gündüzlü meşgul olan Dr. Lütfi Kırdar, şehrin bir çok ihtiyaçları arasında bu müzmin derde de elini koydu ve Adaya su temin edecek tedbirlere hemen başvurdu.

İşte yorulmaz, yılmaz bir takib fikri ile yarın Büyükada ahalisi temiz, bol bir suya kavuşuyor. Bu münasebetle Büyükada Maden tarafında su terfi istasyonu ittihaz edilen mevkide saat 10,5 da merasim yapılacaktır. Merasimde hazır bulunacak zevat Köprüden saat 9,15 de hareket edecek vapurla Büyükadaya gideceklerdir. Merasimden sonra davetlilere bir öğle ziyafeti verilecektir.

Adaya nakledilecek su için mülga Denizbank ile Belediye arasında mektup teati edilmek suretile bir anlaşma yapıılmıştı. Bu anlaşmaya göre Belediye nakliye ücreti olarak metre mikabı başına yirmi kuruş ödeyecekti. Belediye de bu esasa göre abonelerle mukavele yapmıştı. Fakat Denizbankın yerine kaim olan Limanlar umum müdürlüğü bu yirmi kuruşluk nakliye masrafı tesbit edilirken amortisman masrafının hesab edilmediğiniiddia etmiş ve nakliye için üç kuruş zammederek yirmi üç kuruş istemeğe kalkmıştır. Gerçi mülga Denizbank ile Belediye arasında bir mukavele imzalanmamış ise de her iki daire arasında nakliye ücretinin yirmi kuruştan yapılacağı hakkındaki mektupların teati edilmesi de hukuki kıymeti haiz mütekabil bir taahhüddür. Bundan başka Limanlar idaresi, mülga Denizbankın bütün hukuk ve vecibelerini devren kabul ettiğine göre selefinin taahhüdlerine de ayni şekilde icabet edeceğinde şübhe yoktur. Nitekim Limanlar umum müdürlüğü bu hususta Münakale Vekaletine müracaat ederek mülga Denizbankla Belediye arasında teati edilen mektuplardan bahsetmiş, nakliye masrafının yirmi kuruştan kabul edilmesini istizan eylemiştir.

Büyükadaya su verilmesi, şehrin büyük bir ihtiyacını karşılıyacaktır. Şehir halkına bir hizmet olan bu teşebbüsü Münakale Vekaletinin de takdir ederek ilk anlaşmaya göre su nakliye masrafının yirmi kuruştan ödenmesini kabul edeceğini şehrin menfaati bakımından muhakkak görüyoruz.

Akşam, 18 Ağustos 1939, Cumartesi


Büyükada dünden itibaren susuzluktan kurtuldu
Merasim esnasında hararetli nutuklar söylendi, davetlilere bir öğle ziyafeti verildi

Büyükadalılar, uzun yıllardanberi özledikleri bol ve temiz suya nihayet dün kavuştular. İstanbulun hiç bir semti, tabiatın bütün lütuflarına mazhar olan Büyükada kadar, susuzluğun ıztırabını şiddetle hissetmemiştir. Bu itibarla dün saat 12 den itibaren Adadaki evlerin musluklarına gelen su, Büyükadanın bu ezeli derdine nihayet vermiştir. Büyükadaya suyun akıtılması parlak ve neşeli bir tarzda tesid edildi.

Davetliler, köprüden 9,15 te kalkan vapurla hareket etmişIerdi. Vapurda Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak, Vali ve Belediye reisi B. Lütfi Kırdar, İstanbul mebuslarından general Refet, general doktor Hakkı Şinasi, B. Şükrü Ali, B. Salâh Cimcoz, B. Ziyaeddin, umumi meclis azası, belediye erkanı, gazeteciler ve diğer davetliler vardı. Davetliler, Büyükada iskelesinde mezun bulunan Adalar kaymakamı B. Şevket, kaymakam vekili B. Kemal, Halk partisi Adalar reisi B. Süleyman ve Adaları güzelleştirme cemiyeti reisi avukat B. Emin Ali ile diğer zevat tarafından karşılanmışlardır.

İskele meydanını dolduran kesif bir halk kütlesi, Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak ile ciddi azmi ve takip fikri sayesinde nisbeten kısa bir zaman içinde Büyükadalıları suya kavuşturan B. Lütfi Kırdarı hararetle alkışladılar.

Davetliler su terfi istasyonunda

Davetliler, burada arabalara binerek Maden cihetinde Kumsal mevkiinde Belediye Sular idaresi tarafından yapılan su terfi istasyonunun önüne geldiler. Bu mevkide sahilde denize doğru uzanan bir iskele yapılmıştır. İskeleye yanaşacak su nakline mahsus vapurlardan alınacak Elmalı suyu iskele üzerinde mevcud bulunan borularla ve altı musluk vasıtasile bu mevkide inşa edilmiş terfi istasyonuna akıtılmakta ve beheri saatte yüz ton su veren iki makinenin tazyikile 900 ton su istiap edecek büyüklükteki Kazoğlu su deposuna sevkedilmektedir. Terfi istasyonunda hazır bulunan zevat yarım saat kadar beklediler. Bu sırada Heybeliada tarafından ilerliyen Limanlar umum müdürlüğünün 300 ton su istiap eden su vapuru su iskelesine yanaşmıştı.

Valinin nutku

Bu esnada Şehir bandosunun çaldığı İstiklâl marşile merasime başlandı. Bunu müteakip Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kırdar, terfi istasyonunun önünde kurulan oparlörün başına geçerek şu nutku söyledi:

“Sayın arkadaşlar!

“İstanbulumuzun muhteşem varlığını teşkil eden çerçeve içerisinde, Adaların, emsalsiz güzelliklerile şüphe yok ki çok hususi ve kıymetli bir mevkii vardır. Kalblerinizdeki İstanbul sevgisini biraz tahlil edince orada, Adaların büyük mevkiini daima sarahatle görürüz. Bu itibarladır ki şehrin en mamur, en mutena, en temiz birer parçası olmuşlardır.

Bunlara rağmen Adaların bugüne kadar bir türlü halledilememiş esaslı bir derdi, susuzluğu idi. İstanbula gelip vazifeye başladığımın ilk dakikasından itlbaren ehemmiyetle ele alıp üzerinde durdukğum meseleler arasında Ada suyu birinci planda yer almıştı.

Filhakika bu, o kadar kolay bir iş olmadı. Etüdü, planlarının hazırlanması, icab eden diğer hazırlıkların tamamlanması, servisin tanzimi için alâkadar diğer teşekküllerle temas ve müzakereler yapılarak mutabık kalınması ve nihayet fiilen harekete girişip tesisatın ikmali için tam sekiz ay mesai sarfetmek icab etti.

Vücuda getirilen tesisatı bugün işletmeye açarken ümid ediyorum ki sayın Adalılar inşaatın devamı müddetince biraz sabırsızlanmış olsalar bile, geçen bu müddeti istiksar etmiyeceklerdir.

Uzun devirler tahakkuk edemiyen bir işin sekiz ayda bitirilmiş olmasını hattâ yalnız, hüsnü telakki  ile kalmıyacaklar, bilâkis Sular idaresinin nasıl bir enerjile çalışmış olduğunu takdir edeceklerdir, kanaatindeyim.

Büyük Milli Şef, çok eskiden, daha Başvekillikleri zamanında, bir hitabesinde “su gibi aziz” tabirini kullanmışlardır. Bu söz bütün memleket için umumi bir direktif oldu. O gündenberi yer yer bir çok belediyeler su işlerini hallettiler. Bir çok belediyelerin de faaliyetle aynı mevzu üzerinde çalıştıklarına şahit oluyoruz.

Bu umumi mesaiye İstanbul şehri de elbette ki ittiba edecekti. Nitekim İstanbul da (Terkosta), Kadıköyünde (Elmalıda), Adada, Bakırköyünde hülasa şehrin bütün su tesislerinde âzami faaliyetle çalışmaktadır.

Bugün mesaimizin Adada aldığımız bu neticesi ne kadar mütevazi olursa olsun Ada halkının sıhhi ve medeni en mübrem bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktan derin bir haz duyuyoruz.

Sayın Adalılara kutlu ve müteyemmen olsun.”

  1. Emin Ali’nin cevabı
  2. Lütfi Kırdarın şiddetle alkışlanan bu nutkundan sonra Büyükada halkı namına avukat B. Emin Ali, aşağıdaki güzel nutku ile Büyükadalıların şükran hislerine tercüman oldu:

“Muhterem Vekil, sevgili Vali, aziz misafirlerimiz,

Bugün Ada mütevazi tarihinde zor rasladığı pek mesud günü yaşıyor. Çünkü, Ada yıllarca hasret çektiği suya birkaç dakika sonra kavuşuyor. Bu, düne kadar erişilmez bir hayal, inanılmaz bir masaldı. Şimdi maddi bir hakikat oluyor.

Adalılar, küçüğünden büyüğüne, yoksulundan zenginine kadar gizlenmez coşkun sevinç heyecanları lçindedir. Bu tahassüsleri daha salâhiyetli ağızlardan işiteceksiniz. Fakat, beni huzurunuzda ilk önce söz almak cüretinde bulunduran şahsi sevinç, büsbütün taşkın, herşeyden üstündür. Hattâ onu muvaffak eserini bir babanın haklı gururile seyreden kıymetli Valimizin yüksek duygularile bile ölçebilirim.

Adalıyım…. Umumi sevinçte payım var.

Adaları güzelleştirme gibi bir maksadla kurulan cemiyetin, reisi diye taltif edilmiş naçiz bir uzvuyum. Güzel Ada bugün çirkin bir mahrumiyetten kurtuluyor. Cemiyet 0z dileklerinden birine eriyor. Buna seviniyorum. Belediyenin su işlerile uğraşan bir teşekkülünde vazifem var. Böyle resmi bir hizmetin fiili semeresi önünde bulunuyorum.

Adalıların aziz misafirleri,

Huzurunuzda hepinizin ve hepimizin bildiği bir hakikati tekrarlıyacağım. Unutmıyalım ki, Ada, suya, Cümhuriyet idaresinin çelik iradesini temsil eden, ondan ve Milli şefimizin nurlu feyzinden ilhâm alan tek bir adamın azim ve kararile, gevşemez himmetile kavuştu… Valimiz Lütfi Kırdarın!…

Ona hiç bir Adalı tarafından itiraz korkusu almaksızın umum namına sonsuz şükranlar sunuyorum. Su gibi aziz olsun!…

Fakat çok korkuyorum… İnsan buldukça bunar derler. Valimizin muhterem selefi zamanında elektriğe, Lütfi Kırdarın harikavi himmetile suya kavuşan Ada şimdi de kendisinden, meselâ liman istemesin… Fakat bugünkü eşslz muvaffakiyet aynı zamanda bize bir kere daha öğretti ki, samimiyetle, azim ile başlanılan herşey, halkın bu dileği müsteb’ad görünse bile, bilhassa inklâp Türkiyesinde ergeç tahakkuk eder ve edecektir.

Adanın bugünkü gerçek bayramını şereflendirdiğinizden dolayı başta faziletkâr Dahiliye Vekilimiz olduğu halde hepinize yürekten teşekkürler ederiz.

Dahiliye Vekili kurdeleyi kesti

Bundan sonra B. Lütfi Kırdarın ricası üzerine Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak fabrika kapısı önündeki kurdeleyi kesti ve derhal makineler işleyerek –  yukarıda izah ettiğimiz gibi – su tankındaki su bu makineler vasıtasile terfi havuzuna sevkedildi.

  1. Faik Öztrak kurdeleyi keserken hazıruna hitaben:

– İnşallah çok yakında Adalar, vasıta olmadan membaından suya kavuşurlar, dedi.

Bunu müteakip, Dahiliye Vekili henüz daha inşaatı tamamlanmıyan terfi istasyonu binasına girdi ve makinelerin işleme tarzı ve su isale kudreti etrafında Sular müdürü B. Ziyanın verdiği izahatı alâka ile dinliyerek B. Ziyaya:

– İnşallah daha büyük işler başarmağa muvaffak olursunuz! » temennisinde bulundu. Bundan sonra merasimde hazır bulunan zevat, arabalara binerek iskele meydanında tesis edilen çeşme başına giderlerken yolda biriken halk Dahiliye Vekili ile Valiyi alkışladılar. Burada inşa edilen çeşmenin başında “B. S. İ. 19/8/1939” yazılı bir kitabe vardı.

Çeşmelerden su akıyor

Tam saat 12 de terfi istasyonu vasıtasile verilen su çeşmeye gelmişti, yerdeki musluk bir burgu ile açılınca, kuvvetli bir tazyik ile su bir iki metre yüksekliğe kadar fırladı ve arkasından kuvvetli bir alkış tufanı koptu. Çeşmenin diğer bir ağzı da bardakla su almağa müsaitti. Buradan da su alındıktan sonra davetliler, Plaj otelinde öğle yemeğine davet edildiler. Burada iki saat süren neşeli bir ziyafette yukarıda isimlerini yazdığımız zevattan başka Adadan merasime iştirak eden Kütahya mebusu B. Recep Peker, İstanbul mebusu B. Salah Cimcoz, Limanlar umum müdürü B. Rauf Manyas da hazır bulunmuşlardır. Şehir bandosunun ve otel orkestrasının çaldığı parçalar arasında yemek devam ederken umumi meclisin Adalar azası B. Avni Yağız ayağa kalktı ve irticalen şu hitabede bulundu:

  1. Avninin hitabesi

– Hatıramı 926 yılına irca edeceğim; İnönünün Başvekilliği ve Recep Pekerin Parti sekreterliği zamanında Adalar bir Halk Partisi kongresi yaptılar. Bu kongre, amme hacetlerinin müsbet neticeler takib eden en güzel yolunu şu düsturla çizmişti:

Ferdi varlık nur içinde, ferdi servet su içinde idi. Halk kurak ve muzlim blr mıntakada yaşıyordu. Bugün 926 kongresinde tebellüğ eden bir mantalitenin zaferini tesid ediyoruz ve bunu başaran Vali doktor Lütfi Kırdarı hürmetle selamlarım… dedi.

  1. Avni Yağızdan sonra umumi meclis azasından bayan Meliha Avni de şu cümlelerle hissiyatını ifade etti:

– Bugün Adanın su bayramıdır. Bu işi başaran, meydana getireni alkışlamak bir vazifedir. Bu su çağlayıp aktıkça, Lütfi Kırdar namı hürmetle anılacaktır.

Sular müdürü B. Ziya da söz alarak umumiyetle İstanbulun su vaziyeti etrafında izahat vererek:

– İdarenin başında olduğum halde bu kadar kısa bir zamanda Adaya su vereceğimizi ben de ümid etmiyordum, dedi. Ve Adalıların duydukları mesud zevke işaret ettiğini kaydettikten sonra Dahiliye Vekilini ve Valiyi selamlıyarak tebrik etti.

Dahiliye Vekilinin nutku

Yemeğin sonuna doğru, Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak ayağa kalkarak:

– Adayı suya kavuşmuş görmek benim için de ayrıca bir zevk teşkil ediyor. Suyun medeniyet sahasındaki yüksek manası çok vazıh ve barizdir. Uzun geçen bir devrede Adanın güzelliğile nisbet kabul etmiyecek şekilde mahrumiyet geçirmesi bizim için sıkılacak bir mevzudur. Son zamanlarda arkadaşlarım bunu kısmen telafi etmeyi benim mesuliyet devreme tesadüf lif ettirdiklerinden dolayı bu, benim için de bir lütuf olmuştur. Adalıların kıymetli arkadaşım Lütfi Kırdar hakkındaki takdir ve iltifat eserleri bana burada cesaret verecek kıymet ve mânadadır. Buradan ayrılırken size teşekkür ve hürmetlerimi izhardan kendimi alamıyorum. »

Demiştir. Bundan sonra B. Lütfi Kırdar, kadehini kaldırarak Dahiliye Vekiline teşekkür etmiş ve:

– Milli Şefin yüksek namını hürmetle yadediyorum. cümlesile mukabele etmiştir.

Bundan sonra davetliler, yemek salonunu terketmişlerdir.

Su tesisatı için 150 bin lira sarfedildi

Adaya verilen su için Belediye Sular İdaresi 150 bin lira sarfetmiştir. Adanın günlük su ihtiyacı şimdilik dört bin ton olarak tahmin ediliyor. Adaya Elmalı suyu için Limanlar umum müdürlüğü, dört su tankı tahsisetmiştir. Bu tanklar, yirmi dört saatlik su ihtiyacı için ya günde birer defa sefer yapacaklar, yahud da bir su vapuru dört sefer yaparak su taşıyacaklardır.

Bu sene mevsim sonu yaklaştığı için ancak elli kadar ev abone olmuştur. Büyükada halkı, düne kadar su için ton başına günde yüz elli kuruş kadar veriyorlardı. Sular idaresi, metre mikâbı başına abonelerden kırk kuruş alacaktır.

İnşa edilen terfi istasyonundan başka istasyonun önünde 2500 ton su alacak bir havuz daha inşa edilecektir.

Büyükadaya dün verildiği tarzda Heybeliadaya da gelecek sene su verilmesine Vali doktor Lütfi Kırdar karar vermiştir.

Akşam, 20 Ağustos 1939, Pazar


Ağaç kasidesinden bir parça:
Büyükadanın teşekkürü
– Vali Lütfi Kırdara –

Siz ey himayeye muhtaç olan himayeciler, [1]
İnâd-ü cehl ile hâlâ “ağaç” yerinde “şecer”
Diyen ve öz dile yıllarca yan bakan âzâ
Edin himayeci olmaktan artık istihya!
Himaye istemez eşcar, alın himayenizi!
Uzaklaşan güneşinden, çekin d sayenizi!
Efendiler, yeter artık, nedir bu toz, bu duman?
Ağaçtan atla bu meydanda etmeyip cevelân,
Gidin de ibret alın Vali Lütfi Kırdar’dan!

Neler yaparmış eğer azmederse bir insan!
Bakın, o azm ile İstanbulun değişti yüzü!
Adam görür işi, zannetmeyin gören paradır!
Bulunmıyan para olsun.. Adam bulur, yaratır!
Adam değilmişiniz siz.. Bu anlaşılmıştır!
Ne diktiniz yere tam on yaz oldu, on kıştır?
Çınar mı, çam mı, kavak, servi, ıhlamur, meşe mi?
Ne diktiniz ve ne hizmetle oldunuz hâmi?
Bulaydı Kırdar’ a benzer iş ehli bir insan:
Olurdu memleket on yılda yemyeşil orman!
Gidin de öğrenin ondan: Ağaç nasıl dikilir?
Utanmayın da sorun: Maydanoz nasıl ekilir?

Neler getirmede şeytan şu anda hatırıma..
Sözümle kimseyi incitmek istemem amma:
Hakikaten ne benzeşmemiş halefle selef!
Halefte ayrı hedef var, selefte ayrı hedef!
Bir eski sözdür, onun aksi sabir oldu, hani;
Tuhaf değil mi, arattırmıyor gelen gideni!
İnanmıyorsan eğer git de bir çocuktan sor;
Giden ağaç kesiyormuş, gelen ağaç dikiyor!
Çocuk diyor bunu lâkin.. Değil beniz fikrim!
Ağaç keser mi o, kesmez.. Dikerdi ben bilirim!
Ağaç demek medeniyyet demekti fikrince..
Bu söz onun sözüdür, bak, değil mi çok ince?
Demek edib idi hazret, değildi bir vali!
Kalın konuşmalı vali olan.. Ve gürlemeli!
Yapar mı herkesi vali, bakın, Refik Saydam?
Arar bulur o biraz kendi çeşnisinde adam!
Onun beğendiği vali esip savurmalıdır!
Kızınca kellesi bazen kasıp kavurmalıdır!
Bu Kırdar öylelerindendir işte.. Git, bir gör!
Göz aç da işlere bir bak, eğer değilsen kör!

Vatansever sana derlermiş.. Aferin Kırdar!
Karışmayız sana, yak, yık, düşünmeden,_kır, sar!
Büyük yer aldın emin ol ki, kalbi millette.
Eder vatan seni takdis..
Şimdi lütfet de:
Teşekküratını sunsun huzura bir Adalı!
O pehlivan mı? Hayır, öyle anlaşılmamalı..
Geniş yürekli, kavi canlı, aklı gayet az,
Zekâsı yok gibi.. Zira okur yazar kış, yaz!
Nedir muradı, bilinmez, sabırlı insandır!
Şu var ki, pek susamıştır, su ver, biraz kandır!

Su aktı, geldi de hâlâ inanmak istemiyor!
İnanmamak kolay amma, bayım, inanmak zor!
İnanmıyorduk, alıştıktı hep inanmamaya!
Yoruldu millet, inanmak işinde kaldı yaya!
İnanmadım, ne zaman bir su bahsi geçtiyse!
Yalancının evi yanmış, inanmamış kimse!

Ne Kerbelâ idi bilsen, aman, o zümrüd Ada!
Susuz geçerdi, Muharremdi aylarım orada!
Teyemmümün Adadan başka caiz olduğu yer
Bu yeryüzünde bulunmazdı..
Gelmeseydin eğer,
Teyemmüm etmeğe toprak da belki kalmazdı!
Ceziremizde bizim sanma müslüman azdı!
Tasavvur et, kim olur Kerbelâda sâkin olan?
O ya Hüseyin olur ancak, sayın bayım, ya Hasan!
Evet, susuzluğa lâzımdı onların sabrı!
Ezelden onlara vermiş büyük sabır Tanrı!
Susuz kalırsa ne gam, müslüman tahammül eder!
Bilir ki kendini Cennette bekliyor Kevser!
Bu itikad ile sabretti hep, çıkarmadı ses!
Çıkarmak istese hattâ yetişmiyordu nefes!
Susuz kalanlara gökten mi indin ey saki?
Gönüller aldı bu bâdenle neşei Baki!
Su geldi, şimdi inandım.. Sabâdan esti haber!
Açıldı goncei hatır ve güldü hep güller!
Nizam yolunda bütün yaz su görmiyen bahçem
Kavuştu bol suya, bir günde oldu bağ irem!

Yanan dudaklara âbihayat olur yadın!
İlelebed duyulur çamların sesinde adın!
Terennüm etmede, şükran sadası Marmarada!
Senin adın anılır hem denizde hem karada!
Duyar bütün Ada minnet ve mahmedet hissi:
Gelince yada dokuz yüz otuz dokuz senesi!

Dilim demez sana vali, hayır, velisin sen!
Ve öylesin de, efendim, hakikaten, cidden!
Bu oldu şimdi bir iman cezire halkınca..
Y emin edip biricik sevgilim güzel ağaca:
Hızır dedim sana, Kırdar, inandım, amenna!
Cezire namına var pek yerinde bir talebim:
Diyor ki, minnet-ü şükranla çırpınan kalbim:
Getirdiğin suya mutlak adın verilmelidir
Bu bir vecibedir, elhak, ve deyni millidir. [2]
Buyurdu hak; “Ve minel mai külle şey’in hayy.”
Bu zahir oldu senin himmetinle.. Bin yaşa bay!
Onun da Kevseri var.._Şimdi Cennet oldu Ada!
Ve şimdi zümrüdü andırdı..
Şair olsam da
Edai şükre yetişmez kasideler yazmak…
Fakat şu noktada hiç şüphen olmasın: Seni Hak
Zülâli lütfuna garkeyleyip bihakkın Nebi,
Bihakkı saki kevser aziz eder su gibi!

HALİL NİHAD BOZTEPE

(1] Himayeciler: Himayei Eşcar Cemiyeti âzâsı.

[2] Ada suyuna “Kırdar suyu”  denillmesini Şehir Meclisinden rica ederim.

Akşam, 24 Ağustos 1939, Perşembe


Büyükadada su tesisatı masrafı taksitle alınacak

Cumartesi günü Büyükadaya su verilmesi üzerine Belediye Sular idaresi, henüz abone olmıyan ev, otel ve gazinolara bir kolaylık olmak üzere tesisat masrafını taksitle almağa karar vermiştir. Bu karar sayesinde abone mikdarının çoğalacağı muhakkak görülüyor.

Akşam, 24 Ağustos 1939, Perşembe

 

Büyükada
Cumartesi günü merasimle suya kavuşacak

 

Önümüzdeki cumartesi günü Büyükadanın suya kavuşacağını yazmıştık. Yıllardanberi susuzluktan muztarip bulunan Büyükadalılar, cumartesi günü âdeta bayram yapacaktır. Adalılar bir merasim programı da hazırlamışlardır.

Merasim saat 10 da Büyükadada İskele meydanında vücude getirilen çeşmenin önünde yapılacaktır. Burada nutuklar söylenecek ve su akıtılacaktır.

Merasimden sonra Adaları Güzelleştirme Cemiyeti tarafından Plâj gazinosunda davetlilere bir ziyafet verilecektir. Merasimde Vilâyet, Belediye erkânı, şehrimiz mebusları, Şehir Meclisi âzaları ve gazeteciler hazır bulunacaklardır.

Akşam, 17 Ağustos 1939, Cuma


Büyükadaya su

 

Büyükadaya bugün su verileceğini ve bu münasebetle merasim yapılacağını yazmıştık. Hazırlıklar bitmiştir. Davetliler bu sabah köprüden kalkan vapurla Adaya gelmişIerdir.

Dahiliye Vekili B. Faik Öztrak da merasimde bulunacaktır.

Akşam, 19 Ağustos 1939, Pazar


Adalara 19 ağustosta su tevzi edilecek

 

Büyükadada yapılmakta olan su tesisatının ikmali için alâkadarlara tekrar emirler verilmiştir. Gümrükte bulunan boruların çıkarılması için Gümrük ve İnhisarlar Vekaletine müracaat edilmiştir. Belediye sular müdürü Ziya, dün de Adaya gitmiştir. Ada su tevziatı tesisatı 19 ağustos cumartesi günü ikmal edilecek ve aynı gün hususi merasimle küşad merasimi yapılacaktır.

Cumhuriyet, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Ada cumartesiye suya kavuşuyor
Bu münasebetle bir de ziyafet verilecek

 

Büyükadanın su tesisatı ikmal edilmek üzeredir. Bu tesisat cumartesiye kadar ikmal edilecek ve o gün yapılacak küşad merasimini müteakib abonelere su verilecektir. Müteakiben Adaları Güzelleştirme cemiyeti tarafından Plaj kazinosunda bir ziyafet verilecektir.

Adaya su verilmiş olmakla beraber henüz abone miktarı lâzım gelen miktarı bulmamıştır. Belediye Sular idaresi alâkadarları bu iş için alınan tesisat masrafının İstanbuldan farklı olmadığını söylemektedirler.

Cumhuriyet, 15 Ağustos 1939, Salı


ŞEHİR İŞLERİ
Adaların suyu

 

Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdar dün saat 16,30 da Limanlar Umum müdürlüğünü ziyaret ederek umum müdür Raufi Manyaslı ile uzun müddet görüşmüştür.

Vali ve Belediye reisinin Limanlar Umum müdürlüğünü ziyaretinde bilhassa Adalara su temini meselesi üzerinde görüşülmüştür. Konuşma neticesinden evvel Büyükadadan başlayarak liman idaresinin iki tanğile derhal su nakline başlanması takarrür etmiştir.

Adalara su tanklarla gidecek ve iskeleden Belediye arazozları suyu alarak evvelce kaydedilmiş olan mesken ve ticarethanelere su vereceklerdir. Bu su terkos suyudur. Su adaya İstanbuldakinden takriben bir misli fazlasına mal olacaktır. Adanın şebeke yapılan kısmında ise, su, doğrudan doğruya tanklara verilecek ve buradan tulumbaların tazyikile yukarıdaki depo doldurulacaktır.

Adaya bu şekilde ilk su ayın 19 uncu cumartesi günü verilecektir.

 

Cumhuriyet, 18 Ağustos 1939, Çarşamba


ŞEHİR İŞLERİ
Adalarda su fiatı

 

Eski Denizbank, tanklarla Büyükadaya nakledilecek suyun beher tonu için nakil ücreti olmak üzere Belediye ile yirmi kuruş üzerinden bir anlaşma yapmıştı. Halbuki şimdi Denizbankın yerine kaim olan Limanlar Umum Müdürlüğü evvelce amortisman bedelinin hesab edilmediğini ileri sürerek bu fiatı 23 kuruşa çıkarmak arzusundadır. Bu vaziyet karşısında Belediye, Münakalât Vekili Ali Çetinkayaya müracaate karar vermiştir.

Cumhuriyet, 19 Ağustos 1939, Cuma


Büyükada suya kavuştu

Bu münasebetle, dün yapılan merasimde Dahiliye Vekili, Vali, ve diğer hatibler bu muvaffakiyeti belirten nutuklar söylediler

 

Büyükadanın su ihtiyacı temin edilmiş ve vücude getirilen tesisatın töreni dün yapılmıştır.

Davetliler 9,15 vapurile Adaya gitmişlerdir. Açılış törenine iştirak edenler arasında Dahiliye Vekili Faik Öztrak, İstanbul saylavlarından bir çoğu, bu meyanda General Refet ve Salâh Cimcoz, Receb Peker, Belediye erkânı bulunmakta idiler.

Merasime Şehir bandosunun İstiklâl marşı çalmasile başanılmıştır. İki su tankının getirdiği suları depoya boşaltmak üzere hortumlar takılmış ve motör işlemeye başlamıştır. Motöre konulan kordelayı Dahiliye Vekili kesmiş, kutlu olmasını dilemiş, sonra iskelede yapılan çeşmenin de küşadı yapılmıştır. Bu münasebetle Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar şu nutku irad etmiştir:

«- İstanbulumuzun muhteşem varlığını teşkil eden çerçeve içerisinde Adaların, emsalsiz güzelliklerile şüphe yok ki hususi ve kıymetli bir mevkii vardır. Kalblerimizdeki İstanbul sevgisini biraz tahlil edince orada adaların büyük mevkini daima sarahatle görürüz. Bu itibarladır ki şehrin en mamur, en mutena, en temiz bir parçası olmuşlardır.

Bunlara rağmen adaların bugüne kadar bir türlü halledilememiş esaslı bir derdi, susuzluğu idi. İstanbula gelip vazifeye başladığımın ilk dakikasından itibaren ehemmiyetle ele alıp üzerinde durduğum meseleler arasında ada suyu birinci plânda yer almıştı. Filhakika bu, o kadar kolay bir iş olmadı; etüdü, plânlarının hazırlanması, icab eden diğer hazırlıklarının tamamlanması, servisin tanzimi için alâkadar diğer teşekküllerle temas ve müzakere yapılarak mutabık kalınması, nihayet filen harekete geçip tesisatın ikmali için tam sekiz ay mesai sarfetmek icab etti. Vücude getirilen tesisatı bugün işletmeye açarken ümid ediyorum ki sayın adalılar inşaatın, devamı müddetince biraz sabırsızlanmış olsalar bile geçen bu müddeti istiksar etmiyeceklerdir.

Uzun devirler tahakkuk edemiyen bir işin sekiz ayda bitirilmiş olmasını hatta yalnız hüsnü telakki ile kalmıyacaklar, bilakis Sular idaresinin nasıl bir enerji ile çalışmış olduğunu takdir edeceklerdir kanaatindeyim. Büyük Milli Şef, çok eskiden daha başvekillikleri zamanında bir hitabelerinde “su gibi aziz” tabirini kullanmışlardır. Bu söz bütün memleket için ameli bir direktif oldu. O gündenberi, bir çok Belediyeler su işlerini hallettiler. Birçok Belediyelerin de faaliyetle ayni mevzu üzerinde çalıştıklarına şahid oluyoruz. Bu umumi mesaiye İstanbul şehri de elbette ittiba edecekti. Nitekim İstanbulda Terkosta, Kadıköyünde, Elmalıda, Adada, Bakırköyünde, hulâsa şehrin bütün su tesisatında azami faaliyetle çalışılmaktadır.

Bugün mesaimizin Adadan aldığımız bu netice ne kadar mütevazı olursa olsun, Ada halkının sıhhi ve medeni en mübrem bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktan derin bir haz duyuyoruz.

Sayın Adalılara kutlu ve müteyemmen olsun.»

Doktor Lütfi Kırdarın alkışlana bu nutkundan sonra Ada halki namıa söz söyliyen Emin ÂIi, senelerden beri suya hasret çeken Ada ve Adalıların bugün bu arzularına eriştiklerini ve hayallerinin tahakkuk ettiğini söyledikten sonra devamla:

«- Huzurunuzda hepinizin ve hepimizin bildiği bir hakikati tamamlıyacağım: Unutmıyalım ki, Ada suya, Cumhuriyet idaresinin çelik iradesini temsil eden, Ondan ve Milli Şefimizin nurlu feyzinden ilham alan tek bir adamm, Valimiz Lütfi Kırdarın gevşemez himmetile kavuştu. Ona, hiçbir Adalının itiraz korkusu olmaksızın, umum namına, sonsuz şükranlar sunuyorum: Su gibi aziz olsun !»

Avukat Emin Ali, bundan sonra, Adanın su meselesinde olduğu gibi liman işinin de gene Lütfi Kırdarın zamanında tahakkuk ettirilmesi temennisinde bulunmuştur.

Bundan sonra Büyükadada Otel dö la Plâja gidilmiş ve hazırlanan sofraya oturularak yemek yenilmiştir. Yemek esnasında Dahiliye Vekili Faik Öztrak şu nutku söylemiştir:

«- Adayı suya kavuşmuş görmek bana haz verdi. Hususile suyun medeniyet hayatındaki mevkii çok barizdir. Uzun kayıdsızlık devresinde Adanın güzelliğile nispet kabul etmemek şeklinde mahrumiyet geçirmiş olması bizim için sıkılacak bir haldir. Son zamanlarda arkadaşlarım bunu kısmen telafi etmiş olmayı benim mes’uliyet devreme tesadüf ettirmiş oluyorlar. Bu da benim için bir lütuftur. Ada halkının gösterdiği hassasiyet ve kadirşinaslık bu vesile ile bu işi başaran arkadaşlar, başta Vali Lütfi Kırdar hakkında ibzal edilen iltifat ve takdir eserleri bana ve arkadaşlarıma cesaret ‘verecek mahiyettedir. Buradan ayrılırken size teşekkür ve hürmetlerimi izhar etmekten kendimi alamıyorum.»

Bundan sonra Şehir Meclisi azasından Adalı Avni, söz söylemiş ve Sular umum müdürü Yusuf Ziya, İstanbul suyu meselesini izah etmiş ve bu husustaki tenkidlere cevab verir mahiyette mufassal malumat vermiştir.

Gelecek sene Heybelinin suyu da temin olunacaktır.

Ziyafetin sonunda Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar ayağa kalkarak Milli Şefin yüksek namlarını hürmetle yadedip onun sıhhati namına kadehini kaldırmıştır.

Belediye bu tesisat için 150,000 lira sarfetmiştir.

Cumhuriyet, 20 Ağustos 1939, Pazar


ŞEHİR İŞLERİ
Adalara nakledilecek suyun fiatı

 

Tanklarla Adalara nakledilecek sular için evvelce Deniz Bankla Belediye arasında yapılan anlaşmaya göre Belediyenin ton başına yirmi kuruş vermesi lağvı üzerine Liman İşletmesi umum müdürlüğü yaptığı hesablar neticesinde Belediyeden ton başına yirmi üç kuruş otuz para istemişti. Münakalât Vekaletine intikal eden bu ihtilaf üzerinde tetkikat yapılmış ve Adalara nakledilecek suyun tonundan yirmi kuruş alınması muvafık olacağına karar verilerek alâkadarlara tebligat yapılmıştır.

Cumhuriyet, 26 Ağustos 1939, Cumartesi


Adalılar Nihayet Dün Suya Kavuştular
Adada Yapılan Merasimde Vali Bir Nutuk Söyledi

 

Adaların suya kavuşması münasebetile dün Büyükadada bir merasim yapılmıştır.

Davetliler Köprüden hareket eden 9,15 vapurile Büyükadaya gitmiş, iskelede kalabalık bir halk kütlesi tarafından karşılanmıştır. Buradan arabalarla Madene gidilmiştir.

Merasimde Dahiliye Vekili Faik Öztrak, İstanbul Meb’usları, Adada bulunan diğer Mebuslar, Vali, Limanlar U. Müdürü Rauf Manyaslı, Üsküdar, Kadıköy ve havalisi tramvay işletmeleri U. Müdürü Feridun Manyaslı, Sular İdaresi Müdürü Ziya, Beledıye, Vilayet, Parti erkânı hazır bulunmuştur.

İlk sözü alan Vali şunları söylemiştir:

– Sayın arkadaşlar,

İstanbul’umuzun muhteşem varlığını teşkil eden çerçeve içerisinde Adaların emsalsiz güzelliklerile şüphe yok ki çok hususi ve kıymetli bir mevkii vardır. Kalbimizdeki İstanbul sevgisini biraz tahlil edince bu itibarladır ki şehrin en mamur en müstesna, en temiz birer parçası olmuşlardır.

Bunlara rağmen Adaların bugüne kadar bir türlü halledilememiş, esaslı bir derdi susuzluğu idi. İstanbula gelip vazifeye başladığımın ilk dakikasından itibaren ehemmiyetle ele alıp üzerinde durduğum meseleler arasında Ada suyu birinci planda yer almıştı. Filhakika bu o kadar kolay bir iş olmadı. Etüdü plânlarının hazırlanması, icap eden diğer hazırlıklarının tamamlanması, servisin tanzimi için alâkadar diğer teşekküllerle temas ve müzakereler yapılarak mutabık kalınması ve nihayet fiilen harekete geçip tesisatın ikmali için tam sekiz ay mesai sarfetmek icap etti.

Bugün mesaimizin Adada aldığımız bu neticeyi ne kadar mütevazi olursa olsun Ada halkının sıhhi ve fenni en mübrem bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktan derin bir haz duyuyoruz. Sayın Adalılara kutlu ve müteyemmin olsun.

Adaları güzelleştirme cemiyeti reisinin Valiye teşekküründen sonra Faik Öztrak depodaki kurdelâyı:

– İnşallah Ada arada vasıta olmadan doğrudan doğruya suya kavuşur. Adalılar hayırlı olsun. Sözlerile kesmiş iskele civarındaki çeşmenin de açılış merasiminde bulunulduktan sonra davetliler Plâj gazinosunda ziyafete davet edilmiştir.

Ziyafet esnasında şehir meclisi azasından Avni Yağız, Meliha Avni ve Sular Müdürü Ziya söz söylemiş, Ada suyunun kıymetini tebarüz ettirmişler, Valiye teşekkür etmişlerdir.

Ziyafet sona erdiği esnada Dahiliye Vekili Faik Öztrak şu sözleri söylemiştir:

– Adayı suya kavuşmuş görmek bana büyük haz vermektedir. Uzun kayıtsızlık devresinde Adanın güzelliği ile nisbet kabul etmiyecek şekilde mahrumiyet geçirmiş olması bizim için sıkılacak bir haldir. Son zamanlarda arkadaşlarım bunu kısmen telâfi etmiş olmakla benim mes’uliyet devreme tesadüf ettirdikleri için bana bir lütuf olmuştur. Ada halkının gösterdiği kadirşinaslık, bu vesile ile bu işi başaran kıymetli arkadaşım Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar hakkında ibzal ettikleri iltifat ve takdir eserleri bana ve arkadaşlarıma cesaret verecek mahiyettedir. Buradan ayrılırken size teşekkür ve hürmetlerimi izhar etmekten kendimi alamıyorum.

Vekilin sözleri şiddetle alkışlanmış, ziyafette bulunanlar güzel bir gün geçirerek ayrılmıştır. Diğer Adalara su verilip verilmiyeceğini soran bir muharririmize Vali:

– Gelecek sene Heybeliye ve müteakip seneler de iki adaları da suya kavuşturacağız, demiştir.

 

İkdam, 20 Ağustos 1939, Pazar


Ada yarın suya kavuşuyor

 

Ada, yarın iyi suya kavuşacaktır. Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdarın büyük gayretile başarılan bu işten, Adalılar ziyadesile mütehassistir. Adalılar Valiye ayrıca teşekkür edeceklerdir.

Belediye suyun metre mikabına 20 kuruş nakliye masrafı ilave edilmesini istemektedir. Halbuki Limanlar Umum Müdürlüğü bu miktarın 23 kuruşa çıkarılmasını ileri sürmüştür. Adalılar, şehirle yakından meşgul olan Münakalât Vekili Ali Çetinkayanın bu işte belediyenin lehine olarak hareket etmesini beklemektedirler.

Son Posta, 18 Ağustos 1939, Cuma


Büyükadanın suya kavuşması münasebetile merasim yapıldı
Merasimde bulunan Dahiliye Vekili, Adaların geçirdiği mahrumiyetin kısmen telafisinden duyduğu hazzı anlattı

 

Büyükada suya kavuşmuştur. Dün bu münasebetle Adada merasim yapılmıştır. Merasimde Dahiliye Vekilı Faik Öztrak, İstanbul meb’usları, İstanbul valisi, liman, elektrik, sular, Üsküdar tramvayları umum müdürleri, Parti, vilâyet, belediye erkânı bulunmuşlardır. 9,15 vapurile Adaya giden misafirler, Ada iskelesinde Adalar kaymakam vekıli Kemal ve Adalılar tarafından karşılanmışlardır. İskeleden arabalarla deponun bulunduğu Maden mevkiine gidilmiş, kordelâ kesilmiştir. Kordelâyı kesen Dahiliye Vekili Faik Öztrak şunları söylemiştir:

– İnşallah Ada arada vasıta olmadan doğrudan doğruya suya kavuşur. Adalılara hayırlı olsun.

Bu esnada vali şu nutku söylemiştir:

“ – Sayın arkadaşlar,

İstanbulumuzun muhteşem varlığını teşkil eden çerçeve içerisinde Adaların emsâlsiz güzelliklerile şüphe yok ki çok hususi ve kıymetli bir mevkii vardır. Kalblerimizdeki İstanbul sevgisini biraz tahlil edince orada, Adaların büyük mevkiini daima sarahatle görürüz. Bu itibarladır ki, şehrin en mamur, en mutena, en temiz birer parçası olmuşlardır.

Bunlara rağmen Adaların bugüne kadar bir türlü halledilememiş, esaslı bir derdi, susuzluğu idi. İstanbula gelip vazifeye başladığımın ilk dakikasından itibaren ehemmiyetle ele alıp üzerinde durduğum meseleler arasında Ada suyu birinci plânda yer almıştı. Filhakika bu o kadar kolay bir iş olmadı. Etüdü, planlarının hazırlanması, icab eden diğer hazırlıklarının tamamlanması, servisin tanzimi için alâkadar diğer teşekküllerle temas ve müzakereler yapılarak mutabık kalınması ve nihayet fiilen harekete geçip tesisatın ikmali için, tam sekiz ay mesai sarfetmek icab etti.”

Bundan sonra vali Adaya su getirmenin zorluklarından bahsetmiş, sular idaresinin faaliyetini anlatmış, sözlerini şöyle bitirmiştir:

– Bugün mesaimizin Adada aldığımız bu neticesi ne kadar mütevazı olursa olsun, Ada halkının sıhhi ve medeni en mübrem bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktan derin bir haz duyuyoruz.

Sayın Adalılara kutlu ve müteyemmen olsun.”

Validen sonra Adaları Güzelleştirme Cemiyeti reisi avukat Emin Ali söz almış, Adanın mütevazi tarihinde pek nadir rasladığı mes’ud bir gün yaşadığından bahsetmiş, Adalıları bu mutlu güne ulaştıran vali ve belediye reisi Lütfi Kırdara candan teşekkür etmiştir.

Madenden tekrar arabalarla İskele meydanına gidilmiş, buradaki çeşmeye verilen ilk su görülmüştür. Müteakiben Plâj gazinosunda verilen öğle ziyafetine gidilmiştir.

Ziyafet esnasında Şehir Meclisi azasından Avni Yağız, Meliha Avni, sular müdürü Ziya ayrı ayrı söz söylemişler, valinin icraatından bahsetmişlerdir. Ziyafeti müteakib Dahiliye Vekili Faik Öztrak şunları söylemiştir:

“ – Adayı suya kavuşmuş görmek bana büyük bir haz verir. Uzun kayıdsızlık devresinde Adanın güzelliği ile nisbet kabul etmiyecek şekildc mahrumiyet geçirmiş olması bizim için sıkılacak bir haldir. Son zamanlarda arkadaşlarım bunu kısmen telâfi etmiş olmakla benim mes’uliyet devreme tesadüf ettirdikleri için, bana bir lütuf olmuştur. Ada halkının gösterdiği hassasiyet ve kadirşinaslık bu vesile ile bu işi başaran kıymetli arkadaşım vali Lütfi Kırdar hakkında ibzal ettikleri iltifat ve takdir eserleri bana ve arkadaşlarıma cesaret verecek mahiyettedir. Buradan ayrılırken size teşekkür hürmetlerimi izhar etmekten kendimi alamıyorum.”

Adaya su tanklarla taşınacak, faz!a su depo edilecektir. Gelecek sene diğer adalara da su verilmeğe başlanacaktır.

Son Posta, 20 Ağustos 1939, Pazar


İSTER İNAN, İSTER İNANMA!

 

Ada vapurunda Adalı birisi arkadaşına sordu:

– Senelerdenberi susuzluktan şikayet ediyorduk, bağırıp çağırıyorduk. Su nihayet geldi. Fakat bu dakikaya kadar abone yazılmış olanların sayısı kaçtır biliyor musun? Bu sual ile karşılaşan kat’i malûmata sahib değildi. Omuz silkti, bunun üzerine söze öbürü devam etti:

– Tam 46 kişi.

Bir vapur seyahati esnasında kulağımıza gelen bu muhavere doğru ise senelerdenberi su istiyen Adalıların ancak 46 kişiden ibaret olduğuna:

İSTER İNAN, İSTER İNANMA!

Son Posta, 22 Ağustos 1939, Salı


Adaların Suyu

 

İstanbul vali ve belediye reisi doktor Lütfi Kırdar, dün Limanlar umum müdürlüğüne gelerek umum müdür Rauf Manyas ile görüşmüştür. Adalara verilecek olan su mevzuu hakkında yapılan konuşmada Limanlar umum müdürlüğü bu işte iki su tangı ile tahsisi ile Adalara günde 2400 ton su verebileceğini bildirmiştir. Fakat bu miktar çok olduğu için yevmiye bu miktarın nısfı kadar su ihtiyacı karşılıyabilecektir. Adalara önümüzdeki cumartesi gününden itibaren su verilmeğe başlanacak ve eskiden 80 kuruşa verilen bir ton su şimdi 25 kuruşa kadar tevzi edilebilecektir.

Son Telgraf, 16 Ağustos 1939, Çarşamba


Adaya Yarın Su Veriliyor
Nakliye İşinden Yeni Bir ihtilaf Çıktı

 

Yarın küşad resmi yapılacak olan Ada suyunun nakli işinden dolayı Liman müdürlüğü ile belediye arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Belediye Denizyolları umum müdürlüğü ile yaptığı anlaşmada suyun bir tonunun 20 kuruş ücretle Büyükadaya naklini temin etmiş, bu hususta mütekabil mektublar teati edilmişti.

Halbuki denizyolları umum müdürlüğü yerine geçen limanlar idaresi bu ücreti noksan bulmuş ve amortisman bedelinin hesab edilmediğini ileri sürerek suyun bir tonundan nakliye ücreti namile 23 kuruş verilmesini istemiştir.

Belediye reisliği ise, teati edilen mektubları mukavele mahiyetinde sayarak amortisman bedeli hesab edilmemiş olsa bile bu mukavele hükümlerinin aynen tatbik edilmesi icab ettiğini cevaben bildirmiştir. Fakat buna rağmen ihtilaf halledilmemiştir.

Bunun üzerine belediye Nafıa Vekaletine müracaat ederek belediyenin bir halk müessesesi olduğunu, Büyükadada su tesisatı yaparken ve Anadolu sahillerinden su nakledip Adalıların ihtiyacını temin etmeğe çalışırken hiçbir zaman bir menfaat beklemediğini, sırf Ada halkına İstanbul su tarifesine yakın bir tarife ile su tevziatı yapmak gayesile hareket ettiğini, halbuki bu kadar mesaiye rağmen Adalarda tatbik edilecek su tarifesinin ancak beher metro mikâbının 35 kuruşa temin edilebildiğini, şimdi yeniden bu tarifeye 3 kuruş ilave etmek, halkın itimadını bozacağını ileri sürerek mukavele mahiyetinde olan ilk mektubların tatbikinin teminini rica etmiştir.

Gerek belediye, gerekse Adalılar Nafıa Vekil Ali Çetinkayanın işi halkın arzusuna göre halledeceğini ümid etmektedir.

Son Telgraf, 18 Ağustos 1939, Cuma


Adaya Bu Sabah Su Verildi
Dahiliye Vekili Şebekeyi Açtı

 

Dahiliye Vekili Faik Öztrak, yanında Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar, belediye su işleri müdürü ve diğer zevat olduğu halde bu sabah dokuzda vapurla Büyükadaya giderek tesisatı ikmal edilen su şebekesinin küşad resmini yapmışlardır. Şebekenin tevzi mahalli ve iskele bayraklarla donatılmıştı. Nutuklar söylendikten sonra, musluklar açılmış ve şebekeye su verilmiştir.

Heyet vapurla gelirken, hava taarruzu başlamışsa da vapur yoluna devam etmiştir. Heyet oradan 25 arabaya binerek Kumsala gitmiş ve merasimle karşılanmıştır. O sırada bayraklarla donatılmış  olan su gemileri de gelmişlerdir. Mersaimde bando mızıkanın İstiklâl marşile başlanmıştır. Merasimde Şehir meclisi azaları da bulunuyordu.

Saat tam onda Boğazdan gelen tayyareler Adaya iki bomba atmışlardır. Merasim sonunda heyet yine arabalarla iskeleye dönmüştür.

Son Telgraf, 19 Ağustos 1939, Cumartesi


KISACA
Adalara Su Verildi Toplar Atıldı

 

Çok şükür Rabbe!. Adalara, dün merasimle su verildi.. Bizce, bu merasim kâfi değildi.. Kurbanlar kesilmeli, davullar, zurnalar çalınmalı idi, bayramlar, seyranlar yapılmalı idi. Biz, kendimizi bildik bileli, Adalara su verileceği hikayesini dinleriz.. Geç oldu, temiz oldu.. Dün bir aralık, hava taarruzu manevraları münasebetile toplar atılıyordu. Bir arkadaş:

– Bu toplar, ayni zamanda, Adalara su verildiğini müjdeliyor, dedi..

Adalar, bugüne kadar garib bir sayfiye yeri idi.. Evlerde elinizi, yüzünüzü yıkamak için su bulamazdınız.. Katre ile, hesabla, idare ile su kullanılan yerin sayfiye mahalli olduğunu tarih kaydetti.. Ve geçti. Bu şeref de İstanbula aiddir.

Ne harikulâde şehirdir, şu İstanbul!..

Son Telgraf, 20 Ağustos 1939, Pazar


Büyükadada Su Abonemanı
Müracaat Edenlerin Mikdarı Gittikçe Artıyor

 

Büyükadaya belediye tarafından verilen su, Ada halkını çok memnun etmiştir. Abone yazılmak ve tesisat yaptırmak üzere müracaat edenlerin miktarı gittikçe fazlalaşmaktadır. Şimdiye kadar 60 eve veya ticarethaneye tesisat yapılmış ve bilfiil su verilmeğe başlanmıştır. Tesisat yaptırmak üzere müracaat edenlerin miktarı ise 100 ü tecavüz etmektedir.

İstanbul belediyesi Adalarda suyun tonunu 40 kuruşa vermektedir. Tenekelerle satılan suyun tenekesi 3-5 kuruşa tedarik etmeğe alışmış olan halka bu para hemen hemen hiç mesabesinde gelmektedir. Şimdilik Adanın günlük su ihtiyacı 2000 ton olarak tesbit olunmuştur ve bu miktar üzerine tedbirler alınmıştır.

Diğer taraftan yapılmasına devam olunan 2500 tonluk büyük su havuzunun inşaatı ilerlemektedir. Bu tesisat bitirildikten sonra Adalarda daimi olarak 4000 ton su havuzunun inşaatı ilerlemektedir. Bu tesisat bitirildikten sonra Adalarda daimi olarak 4000 ton su bulunacaktır. Adalılar suyun Adanın güzelliğini bir kat daha arttıracağını ve Adada büyük değişikliklere sebeb olacağını söylemektedirler.

Son Telgraf, 23 Ağustos 1939, Çarşamba


Büyükadaya su veriliyor

 

Önümüzdeki cumartesinden itibaren Büyükadada su tevziatına başlanacaktır. Şebeke tamamile ikmal edilmiş, şimdiye kadar abone kaydedilmiş olanların da branşman tesisatı hazırlanmıştır. Branşman tesisatında, İstanbulda tatbik edilmekte olan formül tatbik edilmektedir.

Tan, 15 Ağustos 1939, Salı

Adaya Su Temini İşi İhtilâfa Yol Açtı

 

Anadolu sahilinden Büyükadaya su nakli meselesinden dolayı belediye ile liman idaresi arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Belediyenin vaktile Denizbank ile yaptığı anlaşmıya göre, suyun beher tonunun 20 şer kuruşa Adaya nakledilmesi şart koşulmuştur. Hatta keyfiyet o vakit, mukavele yerine kaim olmak üzere teati edilen mektuplarla da tahkim edilmişti.

Halbuki Denizbank yerine kaim olan limanlar idaresi, Adalar su tesisatının bittiği ve suların verilmesine başlanacağı şu günlerde belediyeye müracaat ederek anlaşma sırasında amortisman bedelinin hesap edilmediğini, bu yüzden suyun beher tonunun ancak 23 kuruştan nakledilebileceğini bildirmiştir.

Bu müracaat üzerine belediye mukavele yerine kaim olan mektuplardan bahsetmişse de kabul ettirememiştir. Bunun üzerine belediye Münakale Vekâletine müracaat etmiştir.

Bütün memlekete olduğu kadar İstanbula da büyük hizmetler etmiş olan Ali Çetinkayanın bu meseleyi Ada halkı lehine halledeceği ümit edilmektedir.

Tan, 18 Ağustos 1939, Cuma


Adalılar Dünden İtibaren Suya Kavuştu
Adalılar Namına Emin Âli, Valiye Teşekkür Etti, Dahiliye Vekili Bu Takdirlere İştirakini Bildirdi

 

Depo inşaatı ve şebeke tesisatı ikmal edilen Büyükadanın suyu dün merasimle akıtılmıştır. Merasimde başta Dahiliye Vekili Faik Öztrak olduğu halde Büyük Millet Meclisi âzalarından General Refet, Recep Peker, Ziyaettin Karamürsel, General Hakkı Şnasi, Salâh Cimcoz, İbrahim Alâettin, Nakiye, Cemal Tunca ile Limanlar Müdürü Raufi Manyas ve bütün belediye erkânı hazır bulunmuştur.

Merasime şehir bandosu tarafından çalınan İstiklâl marşile başlanmıştır. İstiklâl marşından sonra vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar bir nutuk söylemiştir.

Valinin nutku

“- Vücude getirilen tesisatı bugün işletmiye açarken, ümit ediyorum ki, sayın adalılar, inşaatın devamı müddetince biraz daha sabırsızlanmış olsalar bile geçen bu müddeti istiksar etmiyeceklerdir.

Uzun devirler, tahakkuk edemiyen bir işinsekiz ayda bitirilmiş olmasını hattâ yalnız hüsnü telâkki ile kalmıyacaklar, bilâkis sular idaresinin nasıl bir enerji ile çalışmış olduğunu takdir edeceklerdir, kanaatindeyim.

Büyük Milli Şef, çok eskiden, daha Başvekillikleri zamanında bir hitabesinde “su gibi aziz” tabirini kullanmışlardır, bu söz, bütün memleket için umumi bir direktif oldu. O gündenberi yer, yer bir çok belediyeler su işlerini hallettiler. Bir çok belediyelerin de faaliyetle ayni mevzu üzerinde çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bu umumi mesaiye İstanbul şehri de elbette ittiba edecekti. Nitekim İstanbulda terkosta, Kadıköyünde, Elmalıda, Adada, Bakırköyünde hulâsa şehrin bütün su tesisatında âzami faaliyetle çalışılmaktadır…

Valiye teşekkür

Doktor vali Lütfi Kırdarın nutkundan sonra Adaları güzelleştirme cemiyeti reisi avukat Emin âli, Ada halkına tercüman olarak bir nutuk söylemiştir.

Adalıların ziyafetleri

Emin Âlinin nutkunu müteakip Dahiliye Vekili Faik Öztrak:

“İnşallah yakında Büyükada suyunu vasıtasız olarak içecektir” cümlesile kurdelâyı keserek terfi makinesini işlettirmiştir.

Madende yapılan bu merasimden sonra iskele meydanına gidilmiş, oradaki çeşme de açıldıktan sonra Adaları Güzelleştirme cemiyeti, davetlilere Plâj gazinosunda bir ziyafet vermiştir.

Tan, 20 Ağustos 1939, Pazar

Adalarda ve Pendikte yarın elektrik cereyanı kesilecek

 

Büyükada, Heybeliada, Pendik ve civarında yarın sabah yediden 16 ya kadar elektrik cereyanı kesilecektir. Cereyanın kesilmesine sebep, Büyükadadaki yeni su tesisatı dolayisile tulumbalara cereyan verilmesidir.

Akşam, 17 Ağustos 1939, Cuma


Bugün Adalar Elektriksiz Kalacak

 

Pendik, Büyükada, Heybeli mıntakalarında yapılmakta olan su tesisatı dolayısile yarın sabah yediden on altıya kadar bu mıntakalarda elektrik cereyanı kesilecektir.

Tan, 17 Ağustos 1939, Perşembe


Adalara Su Veriliyor
On dokuz Ağustosta veriliyor

 

İstanbul Sular idaresi tarafından Adalara verilecek suyun gelmesi için icabeden hazırlıklar hemen hemen bitmek üzeredir. Adada da yapılan tesisat bitmek üzeredir.

Adalara su 19 ağustos cumartesi günü verilecek ve bir merasim yapılacaktır.

Yeni Sabah, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Burgaz ve Kınalıya elektrik verilecek

 

Belediye elektrik idaresi, Burgaz ve Kınalıadaya elektrik vermeğe esas itibarile karar vermişti. Bu adalara verilecek elektrik cereyanı, Büyükada kablosundan temin edilecektir. Bu husustaki tetkikat yakında neticelenecektir.

Akşam, 23 Ağustos 1939, Çarşamba


Burgaz ve Kınalıada halkı elektrik istiyor

Burgaz ve Kınalıada halkı bu adalara da elektrik cereyanı verilmesi için Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdara müracaat etmişlerdir. Elektrik idaresi bu müracaatı tetkik etmektedir. Heybeliden kablo ile bu adalara cereyan verilmesi işi üzerinde durulmaktadır.

Cumhuriyet, 23 Ağustos 1939, Çarşamba


Sözün kısası
Kınalı ve Burgaz Adalarına elektrik yapılıyormuş

Kınalıadalılar, Burgazadalılar, buna herhalde sevinmişlerdir. Belki de şimdiden bir ışık bayramı yapmak için hazırlığa başlamışlardır. Belki de birkaç gün sonra matbaada Burgazdan ve Heybeliden gelmiş birer ışık bayramı davetiyesi bulacağım.

Sevinmek bugün için onların hakkıdır. Çünkü uzaktan gördükleri ışığın senelerdenberi hasretini çekiyorlardı. Ve senelerdenberi komşunun tavuğu olduğu için kendilerine kaz gibi, komşunun karısı olduğu için kendilerine kız gibi görünüyordu. Fakat bu uzaktan duydukları davulun sesi yakın gelince ne âlem gösterecek onu hiç düşünmüyorlar.

Kınalı, Burgaz sakinleri, Heybeli, Büyükada sakinlerine nisbetle çok rahattırlar. Işıksız oldukları için yaz misafirleri Cumartesiden gelip Pazartesiye kadar evlerinde postu sermezler, sayfiye için gelenler diğer adalara gidenlere nisbetle az olduğundan, helo seslerile taciz edilmezler.

Fakat bir kere elektrik yapılmaya görsün. Misafirler akını başladıktan helo seslerile rahatsız edildiklerinden başka daha neler olacaktır.

Her ay sonunda kapıya gelecek tahsildar makbuzu uzatacak:

– Dört yüz kuruş!

– Beş yüz kuruş!

– Sekiz yüz kuruş!

Parayı alırsa ne iyi, almazsa elindeki kuvvet müeyyideye müracaat edip cereyanı kesecek. Gerçi Kınalıada ve Burgaz sakinleri senelerce petrol yakmağa mecbur kalmaları attan inip eşeğe binmek kabilinden bir şey olur ki, buna katlanmak çok güçtür.

Elektrik geldiği zaman arkasında bir alay da teferruat getirecektir. Radyo, buz dolabı, elektrik ütüsü, elektrik süpürgesi, elektrik sobası.

Kınalı, Burgaz sakinleri de elektrik gelir gelmez bunlardan edinmek ihtiyacını duyacaklar, taksitle radyo, buz dolabı, daha ne bileyim birçok şey alacaklar. Artık her ay kapılarına gelen taksitçilere taksit ödemek yüzünden, yiyeceğe içeceğe para ayıramıyacaklar, yarı tok, yarı aç yaşamaya katlanacaklardır.

Geceleri yalnız tabiatin sesi duyulan bu adalarda, radyoların maden sesleri çınçın ötecek. Ve Kınalı, Burgaz sakinlerinin de diğer adalar, diğer sayfiye yerleri sakinleri gibi rahatları kaçacak.

Elektrik geliyor, diye sevinenler, elektrik geldikten sonra başlarına gelecekleri de düşünselerdi, bu kadar fazla sevinmezlerdi.

Son Posta, 25 Ağustos 1939, Cuma


Kınalı ve Burgazda Elektrik

Elektrik idaresi, Büyükada ve Heybeli gibi Kınalıada ve Burgaza da elektrik vermek için tetkikata başlamıştır. Verilecek elektrikin Heybeli muhavvile merkezinden alınacak kablolarla temin edilmesi düşünülmektedir.

Son Telgraf, 23 Ağustos 1939, Çarşamba


FIKRA
“Çallının Adası”
Yazan: Şükufe Nihal

Milli Şefimiz İsmet İnönü, sanatkâr Çallı İbrahim tarafından yapılan portrelerini 6000 liraya satın aldılar, böylece sanate karşı olan bağlılıklarını, sanatkârı himaye eden bir devlet reisi olduklarını gösterdiler. Sanat ve sanatkâr adına kıymetli Şefimize teşekkür ederiz.

Çallı İbrahim, gözü tok sanatkâr için oldukça bir para olan bu 6000 lirayı sanatkâra lâyık bir şekilde harcamak istedi; yalnız kendine mahsus bir ev yaparak döşeyip, dayayıp oturacağı yerde, meslekdaşlarını düşündü; Burgaz adası karşısında ; yıllarca evvel dedikodusu olan (Kaşık Adası) nı satın alarak, sanat arkadaşlarının arasıra gelip dinleneceği küçük bir sanat yurdu kurmak sevdasına düştü.

Bunu gazetede okuduğum zaman, gözlerim yaşarmış, çok sevdiğim kıymetli sanatkâra bir kat daha saygı duymuştum.

Çallı, yalnız kıymetli bir sanatkâr değil, büyük bir yurtseverdir; tok gözlü, açık sözlü, karakter sahibi büyük bir insandır. Çallı, on beş yaşında Anadolunun ortasından İstanbula gelmiş, öz bir yurt çocuğudur. O, bir köy çocuğuyken, bugün tanınmış, yüksek biir sanatkâr olmasını, kendi çalışmasına değil, bu memlekete, bu millete medyun olduğunu söyliyecek kadar büyüklük gösterir. Çallının o kadar bağlı olduğu Türk toprağını sevmesinde âdeta yüksek bir şiir vardır. O, normal zamanlarında sanatten bahseder; biraz içince, yavaş yavaş tahteşşuurundaki heyecanlar uyanır; şimdi, sesiyle, sözüyle, jestleriyle baştan başa bir alevdir; size yurtdan, yurdun dertlerinden, ıztıraplarından, güzelliklerinden; milletin fedakârlığından, Büyük Şeflerin kahramanlığından bahseder. Bir başladı mı, o volkanı artık hiçbir kuvvet durduramaz; o, baştan başa bir duygu, bir heyecandır; alevi, çevresinde bulunan herkese geçer. Herkes susar, o, gürler..

Sanatin, yurdun, insanlığın samimi bir aşığı olan Çallıyı bunun için severim.

Evet, Ressam Çallı, Kaşık Adasını alacak, oraya küçük köşkler, bahçeler, havuzlar yaptıracak; dinlenmek, hava almak, sükûn içinde çalışmak istiyen sanatkârlar; orada, mavi suların bestesiyle uyuyan küçük toprak parçası üzerinde ruhlarını dinlemek imkânını bulacaklar ve Çallı, her sanatkârın hasretini çektiği bu küçük cennette biraz saadete yaklaştığını görünce, ruhunun en büyük saadetini duyacak…

Geçen akşam ona sordum:

  • Ne oldu Kaşık Adası?
  • Onu başkaları alıyor, dedi. Ben isteyince ada kıymetlendi; müzayedye konuldu, şimdiye kadar yedi bin liraya çıktı. Benim o kadar vermeğe kudretim yok.

Başkaları onu alıp ta, ne yapacak? Başkaları için yeryüzünde yer mi yok? Onu, parası olanlar, bir kapris yüzünden, sekiz bin liraya mı,  om bin liraya mı satın alır, belki ama;  ne yapmak için?

Çallının mütevazı bir sanat köşesi, küçük bir şiir yuvası kurmıya özendiği bu yerde belki bir kâşane kurmak; kumar salonları, zevk, sefahat köşeleri açmak için, değil mi?

Çallı o akşam yine coştu, yine söyledi, lâkin, sesinde sanki göklerinden düşmüş bir kartalın kırgınlığı vardı. O, belki son bir rüyasını kaybetmişti…

İçim yandı;

Kendi kendime:

“Bazu kuvveti göstererek Türkün maddi kuvvetini temsil eden bir Çoban Mehmede, millet, şu kadar lira hediye ederken, ruhunda manevi bir kâinat yaratmak kudreti taşıyan Türk sanatkârının karşısında heyecanın en yükseğini göstererek ona da bu küçük adayı alıp hediye et!..

Diye düşündüm.

Çallının adası bende tedailer yaptı.

Çocukken, her sanat seven insan gibi, ben de, böyle bir dünya yaratmak hevesine düşmüştüm. Günlük dedikodulardan, tiksindirici maceralardan, küçük heveslerden uzak bir iklimde bir şiir ve sanat beldesi kuracaktım; bir beldenin ortasında, yüksek bir tepe üzerinde, kilometrelerce uzaktan görülü, seçilebilecek, güzel sanatleri temsil eden muazzam bir âbidesi, o âbidenin çevresinde en ince sanatkârın elleriyle çizilmiş parklar, bahçeler olacak, billûr sular akacak, kuşlar ötüşecek, çiçekler gülecekti. Bunların arasında basit, küçük, fakat sanate, sanatkâra lazım olan sükûn ve rahatı, ilhamı, çalışma, düşünme, yaratma imkânını verecek köşkler, evler.. Sanatkâr, günlük didinmeden yorulunca oraya koşacak? O şiir ve sükûn beldesinde, onun ruhunu tedavi edecek her şey var. Orada havanın her ihtizazı, bir nağmedir! Orada her kanat çırpış göklerde bir mısra çizer; orada karşılaşan gözler, birbirini anlar, orada her ses birbirini bulur; her kalb birbirini duyar..

Çallının adasını son günlerde 7000 liraya bir Rus satın aldı.

Benim de bütün iç kudretimi harcıyarak kurduğum o belde yıkıldı. Bir yığın volkan külü altında bunaldı kaldı.

Bunu bir çocukluk fantezisi sayabiliriz. Lâkin muhakkak olan bir şey varsa, o da sanatkârın hiç bir zaman, lâyık olduğu maddi rahata erişememesidir. Sanatkâr bu katı, karanlık toprakta bir ışık yaratır; yaşıyanlara renkten, felsefeden, resimden kurulmuş bir başka kâinat kurar. Onun fırçası, teli, kalemi hulya iklimlerinden yeryüzünün en maddi, çapraşık mevzularına kadar heyecanlar işler; zevk, yükseliş, hayat, kuvvet verir; lâkin bütün bunları verirken, eserini yaratabilmek için, onun, bir ipekböceği kadar bile talii yoktur.

Tan, 2 Ağustos 1939, Çarşamba


İSTER İNAN, İSTER İNANMA!

Üç beş arkadaş akşam üzeri köprüden Büyükadaya giden yeni vapurlardan birinin güvertesinde konuşuyorlar. Hasır koltuklara gömülmüşlerdir, önlerinde bir masa, masanın üzerinde de bir de fincan kahve duruyor, sıcak ve didinti ile geçen bir günden sonra istirahate hak kazanmışlardır ve dereden tepeden bahsediyorlar. Fakat biraz sonra bahis ciddileşiyor, kulak veriyoruz, işitebildiğimiz cümleler şunlardır:

– Bizde yakın sahillere işliyen vapur kaptanlarının maaşları, ellerine geçen para olarak 75 ile 100 lira arasında değişir, güne isabet eden miktar 250 ile 335 kuruş arasındadır. Bir kaptan günde en aşağı beş defa gitme, beş defa da gelme olarak 10 sefer yapar, beher seferde kazandığı para 25 ile 33 kuruş arasında değişiyor demektir, bu kaptanın öğle ve bazan da akşam yemeklerini evinde yiyememek mecburiyetine ihtiyar ettiği masrafı düşününüz, kazancının neye düştüğünü anlarsınız, kaptan gibi makinist te, ateşçi de, tayfa ve memur da hep ayni vaziyettedir

Biz bir vapur seferi esnasında kulağımıza gelen bu muhaverenin hakikati ifade etmiş olabileceğine inanmadık, fakat ey okuyucu sen:

İSTER İNAN, İSTER İNANMA!

Son Posta, 19 Ağustos 1939, Cumartesi


Adalarda yangına karşı tedbir
Büyükada ile Heybelide birer su deposu yapılması kararlaştırıldı

Büyükada ile Heybelide yangın tehlikesine karşı koymak üzere birer su deposu inşa edilmesini itfaiye müdürlüğü geçen sene Belediyeye teklif etmişti. O zaman bu teklif nazarı dikkate alınmamıştı. Belediye, Adalarda çıkacak bir yangın için yalnız Adalardaki küçük müfreze ile İstinye deniz itfaiyesinden istifade edilebileceğini düşünerek bu depoların biran evvel inşasını lüzumlu görmüştür.

İtfaiye müdürlüğü, depolar için bir proje hazırlayarak Belediye reisliğine vermiştir. Proje süratle tetkik edilecek ve bu depoların hemen inşasına başlanacaktır.

Akşam, 5 Ağustos 1939, Cumartesi


Çam yangınları devam ediyor
Dün de Büyükadada yüz elli çam yandı

Evvelki gün Büyükadada gene bir orman yangını çıkmış, Madende 150 kadar çam ağacile bir miktar fundalık yandıktan sonra itfaiye tarafından söndürülmüştür.

Cumhuriyet, 5 Ağustos 1939, Cumartesi


Adalarda yangın faciası devam edip dururken…
Tahsisat olmadığı için korucu adedinin artırılmasına imkân bulunamıyor,  kaymakamlık, kat’i muhafaza tedbirleri almaya başladı

Evvelki gün Büyükadada Maden cihetindeki çamlık sahada çıkan yangın hakkındaki tetkik ve tahkikat ikmal edilerek bu husustaki resmi rapor alâkadar makamlara verilmiştir.

Resmi rapora göre, yanan saha üç yüz elli metre murabbaıdır. Hızıryan köşkünün arka kısmına tesadüf eden bu sahada muhtelif eb’ adda doksan altı parça küçük funda yanmış ve yanan sahanın içinde bulunan yirmi iki büyük çam ağacı kurtulmuştur. Büyümeğe müsteid bulunan bu yangın, itfaiyenin tam vaktinde yetişmiş olması ve halkın da büyük bir gayret göstermesi sayesinde zararsız denebilecek bir tarzda geçiştirilmiş ve ateş yalnız mahdud bir fundalık sahayı tahrib etmekle kalmıştır. Zabıta tahkikatı, bunun da Heybeliada yangınında olduğu gibi yanmış olarak atılan sigaradan ileri geldiğini göstermektedir.

Heybeliada yangınından sonra çamların muhafazası hususunda koruculara muavenet etmek üzere Adalara bir askeri müfreze gönderilmiş ve korucu kadrosunun da artırılmasına karar verilmiş­ ti. Askeri müfreze faaliyete geçmiş olmakla beraber ilave edilecek korucuların tahsisatı bütçe işi olduğundan buna müteallik merasim henüz ikmal edilememiş ve mevcud korucularla iktifa etmek zarureti hasıl olmuştur. Maamafih bu karar da yakında tatbik edilecek ve teşkil edilecek korucu kafilelerinin başına orman kanununun icabatını tatbik edebilecek kabiliyette amirler verilecektir. Bunlar sıkı ve daimi bir kontrol yaparak korucuların vazifelerini kolaylaştıracak tedbirler alacaktır.

Diğer taraftan Adalar kaymakamı Kemal, çamların hüsnü muhafazası hususunda büyük bir hassasiyet göstermekte olduğundan bir takım yeni tedbirler almakta devam etmektedir. Adaların ekseri yerleri kuytu ve saba vâsi olduğu için yalnız muhafaza teşkilatının genişletilmesi kâfi görülmemekte, bu hususta halkın da hissesine isabet eden vazifeyi yapması icab eylemektedir. Bunu gözönüne alan Kaymakam Kemal, ilk tedbir olmak üzere «ateş yakmayınız», «sigara atmayınız», «ateş yakanları, sigara atanları zabıtaya haber veriniz» ibarelerini ihtiva eden altmış kadar levha hazırlatmış ve dünden itibaren bunları çamlıkların muhtelif noktalarına astırmıştır. Bütün Adalar için altmış levha kâfi olmadığından bunlar da lüzumu kadar çoğaltılarak her tarafa asılacaktır.

Gene halkı irşad maksadile iskelelerdeki kazinolara oparlörler konması ve bilhassa pazar günleri kalabalık bir halde vapurlardan çıkan halkın bunlar vasıtasile irşad edilerek çamlar arasında ateş yakmanın, yanmış sigara atılmanın tevlid edeceği vehametin anlatılması düşünülmektedir.

Meb’us intihabı sırasında propaganda mahiyetinde şehrin muhtelif noktalarında dolaştırılmış olan Halk Partisinin oparlörlü kamyonetinden de istifade tasavvuru vardır. Kalabalık günlerde bu kamyonet de Adalara geçirilerek gezdirilecek ve çamların muhafazasına ehemmiyet verilmesi hususunda halka neşriyat yapılacaktır.

Cumhuriyet, 6 Ağustos 1939, Pazar

Büyükadada yangın

 

Dün Büyükadada Hristosda, Hızıryan köşkü arkasında yangın çıkmış, yüz metre murabbaı fundalık yandıktan sonra söndürülmüştür. Yangının neden çıktığı tahkik ediliyor.

Akşam, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Büyükadada gene fundalıklar tutuştu

 

Dün saat on iki otuzda; Büyükadada Yürük Alide sanatoryom önündeki fundalık sahası tutuşmuş ve itfaiye gelinciye kadar elli metre murabbaı kadar fundalık ile dört çam yanmış, bilâhare söndürülmüştür.

Ateşin, atılan bir sigaradan çıktığı tahmin edilmektedir.

Akşam, 11 Ağustos 1939, Cuma


Büyükadada gene bir kısım fundalık yandı

 

Dün, öğleden sonra Büyükadada Hızıryan köşküi arkasında bir yangın zuhur etmiş, 100 metre murabbaı fundalık yandıktan sonra söndürülmüştür.

Cumhuriyet, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Adalarda yangına karşı su depoları yapılacak

 

Ada çamlarındaki yangınları söndürmek üzere Heybeli ve Büyükadanın iki tepesinde birer su deposu yapılması için belediye reisliğine teklif yapılmıştır. Teklifi yapan itfaiye müdürlüğü depoların birer projesini de beraber belediyeye vermiştir.

 

Son Posta, 5 Ağustos 1939, Cumartesi


Büyükadada Yeni Yangın

 

Dün Büyükadada Hristos tepesinde yangın çıkmış, 400 metre murabbaı sahadaki kuru otlar ve bir kaç çam ağacı yandıktan sonra ateş söndürülmüştür.

Son Telgraf, 10 Ağustos 1939, Perşembe


MÜTEFERRİK: Adada yeni bir yangın

 

Dün Büyükadada Hristosda yeni bir yangın çıkmıştır. Maatteessüf sık sık vukubulan yangınlardan sonra bu son felaket te 100 metro murabbalık bir sahanın yanmasına sebep olmuştur. Yangının sebebi zuhuru tahkik olunmaktadır.

Yeni Sabah, 10 Ağustos 1939, Perşembe


Büyükada çamlarında yine yangın

Dün Büyükadada Yörük Ali Plâjının üstünde bir yangın olmuş elli metrelik bir fundalık sahası yanmıştır. Gelen itfaiye yangını derhal söndürmüştür.

Yeni Sabah, 12 Ağustos 1939, Cumartesi


Yerinde bir karar
Adalar arasında işliyen vapur, Heybeli plajı iskelesine de uğratılıyor

Devlet Denizyolları, Heybeliadalıların bir dileklerini yerine getirmiş, Yürükali plajına tatbik edildiği gibi, Adalar arası işliyen Suvak vapurunu Heybeli plajı iskelesine uğratmağa karar vermiştir. Bu itibarla tarifede ufak bir değişiklik yapılmıştır. Bu cumartesi gününden itibaren tatbik edilecek tarifeye göre, vapurlar Büyükadadan Heybeli plajı iskelesine 8.45, 15.10, 18.05 te ve Heybeli plajı iskelesinden de Büyükadaya 12,15, 16, 18,40 ta hareket edeceklerdir. Bundan başka Köprüden 8.20 kalkan direkt posta da Heybeli iskelesinden plaj iskelesine aktarma yolcu verecektir. İdarenin bu kararı Adalıları sevindirmiştir.

Diğer taraftan Heybeliadanın Eytam mektebi tarafına doğru inkişaf ettiğini ve bu kısımda birçok yeni inşaat mevcud olduğunu nazarı dikkate alan Devlet Denizyolları Umum müdürlüğü bu sene kurulan muvakkat iskele yerine buraya esaslı bir iskele yapmağı da münasib görmüştür. Bu hususta Belediye ile de temasta bulunulmuştur.

Cumhuriyet, 4 Ağustos 1939, Cuma


Vapur Ücretleri indiriliyor
Adalar, Kadıköy, Haydarpaşa Bilet Ücretleri Yüksek Görüldü

Münâkale V ekâleti halkımızın trenlerde olduğu gibi vapurlarda da azami ucuz ücretle seyahat etmelerini esas prensib olarak kabul ettiğinden deniz nakliye ücretlerinde yeniden tenzilat yapılması imkânlarının aranmasına başlanmıştır.

Bizzat Münâkale Vekilimiz Ali Çetinkaya tarafından tatbiki emredilen bu tenzilat ile tekmil yolcu bilet fiatları asgari hadde indirilecektir.

Ayni suretle navlun ücretlerinde de esaslı tenzilat yapılacaktır.

Bundan başka İstanbulda işliyen sevahili mütecavire vapurlarının bilet ücretleri de Münâkale Vekâletince yüksek görülmüştür.

Bilhassa Ada, Haydarpaşa ve Kadıköy vapurları bilet ücretleri de indirilecektir.

Bu yeni tenzilatın hepsi yılbaşına kadar tatbik edilmiş olacaktır.
Son Telgraf, 15 Ağustos 1939, Salı


Meb’uslar Dün Adalıları Dinlediler

Yarın Beyoğlu, Şişli, Eminönüne Gidilecek

İstanbul meb’usları dün Adaya giderek Adalıların derdlerini dinlemişlerdir. Meb’uslar ilk evvelâ Büyükadada, sonra da Heybelide halkla temas ederek halkın dileklerini not etmişlerdir.

.Büyükadalılar dünden itibaren sularının temin edilmiş olmasından dolayı memnuniyetlerini izhar etmekle beraber Büyükadanın havagazine, bir limana ve bir de orta mektebe ihtiyacı olduğunu, bunlar da temin edildiği takdirde Adaların yaz, kış oturulacak emsalsiz bir yer haline geleceğini söylemişlerdir.

Meb’uslar yarın da Beyoğlu, Şişli ve Eminönü Halkevlerine giderek buralarda tekrar halkla temas edecekler ve ihtiyaçlarını tesbit edeceklerdir.

 

Son Telgraf, 20 Ağustos 1939, Pazar


Heybeli Plâjına Vapur İşletiliyor

Devlet Denizyolları işletme umum müdürlüğü, Adalar arasında işliyen ve Yörükali plâjına uğrıyan Suvak vapurunun Heybeliada plâjı iskelesine de uğramasına karar vermiştir. Burada muvakkat bir iskele yapılmıştır. Gelecek sene esas iskelenin yapılması mukarrerdir. Çünkü yeni inşaat Heybeliadanın Eytam mektebi civarına doğru büyük bir inkişaf göstermiye başlamıştır. Yeni sefer tarifesi bu cumartesi gününden (yarından) itibaren tatbik edilecektir. Bu tarifeye göre Büyükadadan Heybeli plâjı iskelesine (8.45), (15.10), (18.5) te ve Heybeli plâjı iskelesinden de (12.15), (16), (18.40) ta vapurlar hareket edeceklerdir.

İdarenin bu kararı vermesi, Heybelililerin  esaslı dileklerinden birini kısmen yerine getirmesinden dolayı Adalıları memnun etmiştir.

Tan, 4 Ağustos 1939, Cuma


OKUYUCU MEKTUPLARI
Kınalıadanın İhtiyaçları

Kınalı ve Burgazın ışıklandırılması Belediyece hususi şahıslara ihale edilmiştir. Zahiri hali kendisine lâyık olduğu vasıfları veren sözde elektrik tesisatı için sermayei sabite olarak beş – altı bin lira tahsisi mukabilinde bu iki müteahhitlerden herbiri belediyeden senevi biner liradan fazla bir ücret aldıkları gibi ahaliden de yüz mumluk sarfiyat mukabili ayda peşinen beş buçuk lira para çekerler.

Yazın akşam saat yediden bire kadar ve kışın beşten on bire kadar işliyen makineleri arada bir bozulur, ve adalar zifiri karanlıkta kalırsa da ahaliden peşinen alınmış bulunan ücretten bir şey iade edilmez. Bu hal için belediyenin ceza tertip edip etmediğini veya ücretini tamam verip vermediğini bilmiyorum.

İstanbulun yanında, gözdeki diğer iki adanın burnu dibinde bulunan zavallı biz adalılar yem borusu kabilinden ikide bir ortaya atılan, “bu sene bizim adalara da elektrik geliyor, nafıa mühendisleri gelmişler, ölçmüşler, biçmişler, rapor vermişler” vesaire gibi şayia ve rivayetlerle ümit edip bekliyoruz. Bakalım bu nurlu can ne vakit doğup ta bizi de zulmetten kurtaracak.

Bizim iki adamızın su derdi de vardır. Bunun da mümkün mertebe halli büyük bir fedakarlığa mütevakkıf değildir. Mevcudünden daha kuvvetli bir pompa ve bir iki yüz metrelik bir hortum Denizyolları müdürlüğünün tanklarla getirdiği suyu adanın yukarı yerlerine de sevkedebilir.

Alkivyadis GENÇUSTA

Tan, 5 Ağustos 1939, Cumartesi


Onu eve karısı davet etmiş!
Büyükadada geçen bir hâdise, cürmü meşhud mahkemesine intikal etti

Büyükadada kibar ve zengince bir ailenin oturduğu köşkte evvelki gece olan ve konu komşuyu uyandıran bir hâdise, dün meşhud suç müddeiumumiliğinden geçmiş ve Pazar nöbetçisi İstanbul asliye dördüncü ceza mahkemesinde muhakeme safhası başlamıştır.

Hâdise, Büyükada, Tepeköyün Cami mahallesinde Cami sokağında 5 numaralı evde olmuştur. Bu evin sahibi, Jüli Giz isminde bir Fransız kadınıdır. İsviçreli Verner Kroyger’le karısı Anjel Kroyger ve kızları Edit Selyan, bu kadının bahçe içerisindeki köşkünün bir kısmında kiracıdır. Edit, Berç Selyan adlı bir ermeni gencinin karısıdır ve memde bir çocuğu da vardır. On beş ay evvel sevişerek evlenen bu çift, sekiz aydan beri ayrı oturuyor. Damad, Büyükadada bir pansiyon kiracısıdır. Çünkü, kaynanasile araları açıktır. İşte evvelki gece damadın eve içmiş olarak gelmesi ve kaynanası tarafından kovulması üzerine, mesken masuniyetini bozarak girdiği evde, kaynanasını ve bu arada karısını ölümle tehdid ettiği iddia olunmaktadır.

Dün akşamki mahkemede kaynana hariç olmak üzere, bu isimleri geçenler hazır bulunmuş, baba kız, davacı yerine geçmişler, delikanlı eve karısının davetile gittiğini, kaynanasının sövdüğünü, kendisinin içmiş bulunmakla beraber ölümle tehdidde bulunduğu doğru olmadığını söylemiştir.

Birkaç şahid dinlenilmiş ve kaynana ile başka bazı kimselerin de mahkemeye çağrılmaları kararile, muhakemenin devamı ağustosun yirmi beşinci günü saat on dörde bırakılmıştır. Serbest bırakılan Berc Selyana muhakemenin bırakıldığı günde mahkemeye gelmesi lüzumu anlatılmıştır.

Cumhuriyet, 21 Ağustos 1939, Pazartesi


Kınalıada açıklarında boş bir sandal bulundu

Marakaz vapuru evvelki gece Mudanyadan İstanbula gelmekte iken Kınalıada açıklarında serseri bir sandala tesadüf etmiş, rotasını değiştirerek sandalı yedeğine almış, limana getirmiştir.

Sandalın bir sahilden çözülerek suların cereyanile uzaklaştığı muhtemel görülmekle beraber, bir kaza olması ihtimali de tamik edilmektedir.

Son Posta, 4 Ağustos 1939, Cuma


Üç sarhoş birbirini yaraladılar

Büyükadada oturan Ömer, Hasib Murtaza adlarında üç arkadaş evvelki gün beraberce bir meyhanede oturup içmişlerdir. Bir müddet sonra aralarında bir meseleden münakaşa çıkmış ve üç arkadaş yumruk tekme birbirlerine girmişlerdir.

Kavga esnasında her üçü de yaralandıklarından zabıtaca yakalanmışlar ve haklarında takibata başlanmıştır.

Son Posta, 31 Ağustos 1939, Perşembe


KİRALIK SATILIK MEMBA SUYU DEPOSU

Büyükada Palamut sokak Rıhtım üzerinde 7 No. lı Nikola Katırcıoğlunun Memba suları deposu, binası. Tesisatı, 700 damacana, 2 araba ve hayvanları, motörlü 20 tonluk ve yelkenli tekne. Görmek istiyenlerin müracaatları. Sahibinin ihtiyarlığı dolayısile terki sanat edeceğinden satılık veya kiralıktır.

Akşam, 8 Ağustos 1939, Salı


Büyükadada eğlenceli bir gece

Evvelce de haber verdiğimiz gibi Kızılayın yazlık balosu bu sene de Büyükadada Anadolu Klübü salon ve bahçelerinde, muhterem Vali ve Belediye reisimiz bay Lütfi Kırdar’ın himayesi altında 19 ağustos önümüzdeki cumartesi akşamı verilecektir.

Balonun mükemmel olması ve davetlilerin azami derecede eğlenmelerini temin için haftalardanberi çalışan güzide bir heyet bu sene için güzel bir yenilik düşünmüşler: Şehir tiyatrosunun komedi kısmı tarafından geçen kış çok büyük rağbete mazhar olan (Bir Muhasebeci Aranıyor) piyesi temsil edilecektir.

Hem Kızılay gibi çok hayırlı bir müesseseye yardım etmek ve hem de gayet eğlenceli ve neşeli bir gece geçirmek hususunda halkımızın tehalük göstereceğine şüphe yoktur.

Akşam, 15 Ağustos 1939, Salı


ADLİYEDE
15 gün hapis!

Köprünün Adalar iskelesinde, Büyükadaya gitmek üzere vapur bekleyen Lida’nın karşısına geçip edebe muhalif harekette bulunduğu iddiasile Koço adlı biri, Sultanahmed Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesine getirilmiş, neticede on beş gün hapse, on beş lira para cezası ödemesine karar verilmiştir.

Cumhuriyet, 1 Ağustos 1939, Salı


Niculescu Biraderler Orkestrası

Romanya radyosunun meşhur Niculescu Biraderler Orkestrası Büyükada SPLENDIT PALAS Oteline gelmiştir.

Akşam, 5 Ağustos 1939, Cumartesi


Adalılar arasında yüzme müsabakaları

Beyoğlu Halkevinden: Evimiz spor şubesi tarafından tertib edilen Adalılar arasındaki yüzme yarışları 13/8/939 Pazar günü Heybeliada plâjında yapılacaktır. Bu yarışlara girmek istiyenlerin yarış tarihinden nihayet iki gün evvelisine kadar hüviyet cüzdanlarile Evimize veya Heybeliada plâjında İ. Bakıra müracaat ederek kaydolunmalarını rica ederiz. Tayin edilen tarihe kadar müracaat etmiyenler yarışa iştirak edemezler.

Program: Küçükler – 16 yaşına kadar (16 dahil):

50 – metre serbest, 100 – Serbest, 200 Serbest, 100 – Sırtüstü. 100 – Kurbağalama, 4X100 – Bayrak yarışı.

Büyükler – 17 yaşından itibaren (17 dahil):

100 – Metre serbest. 400 – Serbest. 1500 – Serbest, 100 – Sırtüstü, 200 – Kurbağalama, 4X200 – Bayrak yarışı. Atlama – 3 metre Tramplen.

Bayanlar: 100 – Metre serbest, 100 – Sırtüstü, 100 – Kurbağalama, Atlama – 3 metre Tramplen.

Son Posta, 3 Ağustos 1939, Perşembe


Yayınlanma Tarihi: 31 Temmuz 2024  /  Son Güncellenme: 09 Ağustos 2024


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.