Paylaş
Gündem      Slider      Tencere-Kapak

Tencere-Kapak


Yaklaşık 2 yıl önce yine bu ortamda buna benzer bir açıklama yayınlamak zorunda kalmışız.

“Üç cümlelik yazıda altı yalan nasıl olur, böyle bir yazıya haber, bunu yazana haberci denir mi?” başlığıyla.

Konu edilen Ada Gazetesi kılıklı paçavra, aynı minval haberciliğini sürdürüyor.

Zorunlu kalmadıkça görmezden gelmek en iyi elbette. Ama insan bazen dayanamıyor, bu kadarına da pes artık diyerek.

3 Ağustos 2022 tarihiyle girilen yazının başlığında “tencere-kapak” sözü geçiyor. Yorumu yazan, gazetenin hak sahibi. Haber-yoruma asıl katkıda bulunan ise Adalar’da bir tabela partisinin, olmayan yönetim kurulunun başkanı. Bu ikili tam da kendi ifadeleriyle “tencere-kapak” misali bu gazetede sık sık buluşuyorlar.

Burada da öyle olmuş.

Adalar Belediyesi’nin, halen resmi internet ve instagram sayfasındaduran o son derece talihsiz, kabul edilemez  kırmızı çarpı işaretli duyurusunu almışlar ve yine üç paragraflık haber-yorum ortaklıklarına konu etmişler. Pek bir sevinerek.

Yalan yalan üstüne.

“Tencere-Kapak” ortaklığının en büyük marifeti ise yalan ve çarpıtma.

Tencere-kapaktan “siyasi” olanı, babasından söz açarak Adalar Vakfı tarihine dil uzatmış. Babasının da içinde olduğu kişilerce “90’lı yıllarda pek iyi niyetle kurulan” vakfın, adı belli bir takım kişiler tarafından ele geçirildiğinden söz etmiş.

Adalar’ın ve Adalar Vakfı’nın 30 Yılı başlıklı ve 2013 yılında Adalı Yayınları tarafından yayınlanan 800 sayfalık kitap, halen satışta. Adalar’ın en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Adalar Vakfı’nın kuruluşundan 2013 yılına kadar geçen 30 yılının hikayesini, dönemin Adalar’ının önemli tarihi kesitleriyle birlikte ele alan bir büyük arşiv belgesi olarak okunuyor.

Bu kitapta Adalar Vakfı’nın bir dönemi, 1997-2001 yılları arasında vakfın başkanlığını üstlenmiş Dr. Mustafa Farsakoğlu tarafından şöyle anlatılıyor.

“Adalar Vakfı’yla ilk tanışmam yanılmıyorsam 1996 yılı sonlarında oldu. 96 yılı Eylülün 24 veya 26’sında kaymakam olarak göreve başlamıştım Adalar’da. Aradan bir, bir buçuk ay geçtikten sonra, gazeteci Necmi Tanyolaç, Profesör Kenan Tunçomağ ve yanılmıyorsam Çelik Bey (Çelik Gülersoy), üçü ziyarete geldiler. Necmi Beyi eskiden tanırdım gazeteci olarak, hem de öğrencilik yıllarımdan beri görüşürdüm. Ayrıca Kenan Tunçomağ benim iş hukuku hocamdı, İstanbul Hukuk Fakültesinde okurken. Çelik Beyi zaten çok iyi bilir, saygı duyardım. Hayırlı olsun dediler, tanıdıkları için ortak tanıdıklarımız olduğu için onlardan söz ettiler işte Adalar’la ilgili ben yeterli düzeyde bilgiye sahip değildim ama o konuda neler yapılması gerektiği konusunda da bu değerli insanlarla görüş alışverişinde bulundum. O sırada Adalar Vakfı’ndan söz ettiler, ‘böyle böyle bir kuruluş var, biz bunun kurucularındanız. Ama vakıf atıl vaziyette. 1984 yılında kuruldu, aradan 13 yıl geçti ama henüz aktif bir etkinliği yok. Kuruculardan kaymakam Necati Karakayalı da rahmetli oldu. İlk başlarda o ilgilenmişti ama ondan sonra bu şekilde duruyor. O bakımdan sizi vakıfta görmek istiyoruz’ dediler. Ben de öncelikle vakfı bir incelemek istediğimi söyledim. Vallahi dediler, Seferoğlu’nda (Seferoğlu Kulübü’nün sahibi Orhan Pekin de vakfın kurucularındandı ve muhtemelen vakfa kulübün tarihi binasında bir yer tahsis etmiş olmalı H.B.) birkaç tane dosya vs. var onları size getirelim. Olur dedik, Seferoğlu’na gittik, 1999 yılında, depremden hemen sonra yandı o tarihi köşk biliyorsunuz, Seferoğlu veya Azaryan köşkü. Orada bir büyük masa, işte toplantı masası şeklinde, yanılmıyorsam sekiz veya bir on kişilik bir masa. Birkaç klasör dosya poşetleri falan konulmuş, içerisinde bazı belgeler vardı. Çok üzüldüm tabi bir vakfın böyle bir atıl vaziyette kalmasına. Çok seçkin insanlar kurucusu ve mütevellisi olmuşlar ama bir türlü gelişememiş…

Farsakoğlu’nun 4 yıllık başkanlığı döneminde Adalar Vakfı, Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi kuruculuğu dahil çok sayıda önemli projeyi gerçekleştiriyor.

Yani babasını bu vesileyle hatırlayan oğulun iddiasındaki failler böyle ortaya çıkmış. :))

 

Kullanıla kullanıla tüketilemeyen bir başka yalan…

Artık bu kaçıncı kez bilmiyorum ama başka kullanılacak malzeme olmayınca ne yapsınlar, dönüp aynı teraneyi ve bu kez daha alçakça kullanmaktan başka bir yol akıllarına gelmiyor olmalı.

Tencere-kapağın “haberci” olanı, “siyasi” olanın dile getirdiklerinin yalan olduğunu bal gibi biliyor. Gazetesinin 8 Mayıs 2021 tarihli haberinde kullanmış çünkü. O haberin girişi aynen şöyle: “2001 senesinde lenfoma hastası Nilgün Akbal’ın hastalığının tedavisi için bir bağış kampanyası düzenlenmiş, bugünün parasıyla 44000 dolar toplanmıştı. Ancak Akbal’ın ölümü ile bağış paraları kurumlar arasında bir gezinti yaptıktan sonra en son durak olarak Kızılay’a devredilmişti. Bağış paraları Kınalıada’da ihya edilmeye başlanan Kınalıada sağlık ocağı binasında kullanılmasına başlandı.”

Sağır sultanın bile duyduğu konuyu tekrarlamak abes ama, sözü edilen yardım kampanyası sırasında toplanan ama kullanılamayan para, yardım toplama iznini veren kaymakamlık talimatıyla 2001 yılında Adalar Vakfı’na aktarılmış, 2003’de yeni vakıf yönetimi tarafından bloke edilen bu para da Kınalıada’da sağlık amacıyla kullanılması şartıyla Kızılay Adalar Şubesi’ne bağışlanmıştı. Tüm bu süreç de, vakfın denetimini yapan Vakıflar denetçilerinin yönlendirmesiyle gerçekleşmişti.

 

Tencere-kapağın “siyasi” olanı, Adalar Belediyesi Sahipsiz Hayvan Barınağı için mama bağışı yapmak üzere üyeleri ve bağışçıları arasında yemek düzenlemek üzere girişimde bulunan Ada Gönüllüleri Derneği’ni, laf oyunuyla konuyla ilgisi olmayan Adalar Vakfı yapıp, “bunlara para teslim edilmez, Adalar Belediyesi iyi yapmış bunu durdurmakla” demek için, yalan üstüne bir ikinci yalanı eklemiş.

“Önce bildiğim bir hasta için toplanan paraların bir bölümünü kendi uhdelerine geçirdiler. Hatta o kadar ileri gittiler ki, vakfın parası ile vakıfa işyeri alıyoruz diye Mavi Marmara iskelesinin karşısındaki iki katlı dükkanı aldılar ancak tapusunu vakıf yerine kendi üzerlerine kaydettiler. Kısaca bunlara yardım parası emanet etmek kediye ciğer teslim etmekten farksızdır. Belediye Başkanı yapması gereken açıklamayı yapmış”

 

Bu küçük beldemizde siyasetin içine düştüğü durum bu ne yazık ki.

Al “haberci”sini, vur “siyasisi”ne. Tencere-Kapak misali.

Bunlar utanmaz da, bunlara hala meydan verenler, gerektiğinde kullananlar, daha çok da aman bana dokunmasınlar diye ses çıkarmayanlar utanır mı acaba?

 

Bu vesileyle bir hatırlatma ve soru:

2021 yılında yıkılarak yeniden yapılacağı açıklanan Kınalıada Sağlık Ocağı inşaatı ne oldu gerçekten? İhale iptal edildi ve öylece kaldı diye biliyoruz. Peki bu inşaatta kullanılmaya başlandığı açıklanan Kızılay Adalar Şubesi bağış hesabındaki para ne durumda?


Yayınlanma Tarihi: 08 Ağustos 2022  /  Son Güncellenme: 08 Ağustos 2022


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.