Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 235 – Ocak 2025      Müze’de Yıl Sonu Şenliği

Müze’de Yıl Sonu Şenliği


İstanbul’un da, Adalar’ın da havası belli olmuyor. Bir bakıyorsunuz anakarada yer-gök birbirine karışmış ama Adalar günlük günşelik. Hava tahminleri bile Adalar’ın mikroklimasını öngöremiyor, saati saatini tutmuyor. Nitekim bu yıl da öyle oldu.

Bu sene üçüncüsünü düzenlediğimiz, on beş gün öncesinden “tarihi not edin” duyurusunu yaptığımız şenlik için keyifli bir telaşa giriştik her etkinlikte olduğu gibi. O kadar çok teferruat oluyor ki halledilmesi gereken, ne siz sorun, ne biz anlatalım. Hafta içinde stantlarımız kuruldu. Her türlü hava muhalefeti göz önüne alarak iç mekandaki büyük sergi alanı da boşaltılıp temizlendi. İyi ki de öyle olmuş. Cuma günü önce bahçede kurulan stantları iç mekana taşıdık. Sonra en az üç-dört tane havadurumu sitesini saat saat kontrol ettikten sonra baktık vaziyet fena değil; Cumartesi bir saat mevzi yağış, Pazar da neredeyse güneşli bir hava var. Öğleden sonra stantları tekrar dışarı taşıdık ve çadırlarımızı da kurarak süslemeye giriştik. Cumartesi sabahı stant sahibi sanatçılarımız gelerek masalarını birbirinden güzel donattılar, tam 11 civarı mis gibi güneş de açtı. Keyfimize diyecek yok. Çocuklar ve yetişkinler peşisıra atölyeleri doldurdu, müzik, pişen sosilerin mis kokusu derken birden bire nereden çıktığını anlamadığımız hortumvari bir fırtına patladı ve bizim o özene bezene çamlar, kurdeleler ve ışıklarla süslediğimiz çadırlar havalanıp darmaduman oldu. Yağmur da bastırmaz mı! Hanımlar ürünleri hallaç pamuğu gibi örtülere bohçalayıp iç mekana koştururken biz de dağılmış, demirleri sağa sola uçuşan çadırları söküp bir gayret o koskoca on altı standı tekrar içeri taşıdık. Müze’nin belki de en sevdiğim yönlerinden biri bu gönüllü ekip çalışması. Herkes her işin ucundan tutuyor. Panik sıfır, moraller hep yüksek. Can café’de kahve yaparken bir bakmışsınız bir standı yüklenmiş içeri taşıyor, Halim Bey konuşmasına hazırlanırken kestane çentikleyip mangalda pişiriyor ziyaretçilere dağıtmak üzere. Sanatçı hanımlarımız el birliği ile stantlarını yeniden süslüyor. Engin ve Çetin’in ise hakkı asla ödenemez. Bu imece ile yirmi dakikada iç mekan şenlikli bir sergi alanına dönüştü. Mekanın ortasında duran Yetimhane’nin kuyruklu piyanosu ise ışıklar ve çam dalları ile köhneliğinden sıyrılıp hayata döndü.

Müze’de düzenlediğimiz bu tür etkinliklerin en keyifli yanlarından biri atölye çalışmaları, özellikle de çocuklarla olanlar. Atölyelerin müdavimi çocukların mevsimden mevsime nasıl büyüyüp serpildiklerini görmek, aramıza yeni katılan miniklerle tanışmak, birbirleriyle iletişimlerini gözlemek gerçekten çok değerli. Örneğin Pazar günkü yılbaşı temalı resim atölyesinde üç ila on iki yaş arası yirmi küsur çocuk vardı. Ortada ne bir tablet, ne bir telefon. Herkes pür dikkat. Resimler anneye, babaya, arkadaşa, büyük annelere ithafen yaplıyor, zarflar ona göre süsleniyor. Hem sohbet ediyorlar tatlı tatlı, hem de özene bezene resimlerini yapıyorlar. İtiş-kakış yok, aksine gayet uyumlu bir paylaşımcılık. İnsanın hepsine sımsıkı sarılıp kucaklayası geliyor. Sırf yeni yılın değil, geleceğin umutları onlar. En çok da adalarımız için.

Yine de itiraf etmek gerekir ki bu şenliğin gözdesi, müzenin kuruluşunda girişe dikilen ve müze ile birlikte büyüyen çam ağaçlarına asılan dilek kartları. Yerli-yabancı tüm ziyaretçilerin birer-ikişer dallara iliştirdikleri dilekleri okumak da başlı başına bir eğlence. Kırmızı-beyaz ipleriyle çamlardan sallanan beyaz dilek kartları ortamı büsbütün şenlendiriyor.

Bu yılki şenliğe katılamayanlar en çok sunumları kaçırdıklarına üzülsün. Gerek Gökhan Akçura’nın “Yılbaşıdır Bunun Adı, Şeytan Bunun Neresinde?” başlıklı konuşması, gerekse Okan Utkan’ın “Eskimeyen Şarkılar: Türk Pop Müziğine Yolculuk” temalı söyleşi-dinletisi harkuladeydi. Utkan’ın son on dakikasını -kızımın doğumgününü kutlamak üzere eve koşturduğum için- izleyemediğime yandım. Filmin en heyecanlı yerinde elektrik kesilmiş gibi hisettim, ne yalan söyleyeyim. Allah’tan Adalar Müzesi YouTube kanalı var. Ama yine de yerinde izlemenin, paylaşmanın keyfi bir başka.

Hani misafir gelecek diye iki gün mutfaktan çıkmayıp yemek pişirir, sofra kurar, didinir durur ya insan, sonra misafirler gelir, iki saatte sofrayı silip süpürür, size de arkasını toplamak kalır. Keyifli bir yorgunluktur ama o. İşte gerek Yıl Sonu Şenliği olsun, gerek başka etkinlikler, sergi açılışları, festivaller, biz de Müze’de aynı hummalı, bin bir detaylı çalışmayı, sonrasında da o tatlı yorgunluğu yaşıyoruz her seferinde. Ziyaretçilerimiz, yuvamızda ağırladığımız misafirlerimiz. Mutfaktakiler ise bu işe gönlünü vermiş can dostlar. Hepsine tek tek teşekkür ediyoruz bu vesile ile…

Yeni heyecanlar, yeni umutlarla dolu bir yıl olsun birlikte içini dolduracağımız.


Yayınlanma Tarihi: 08 Ocak 2025  /  Son Güncellenme: 08 Ocak 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.