Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 235 – Ocak 2025      Sisli Gece

Sisli Gece


Değerli Adalı öykücümüz Adil İzci’nin yeni öykü kitabı Sisli Gece 2024 sonlarında yayınlandı.

Sevgili İzci, 26 Kasım günü bir kitabını imzalayıp yollamış bana da. Kitap, kızımızla hasret gidermek için çıktığımız uzun Şikago yolculuğumuzun hemen öncesinde elime geçti. On bir-on iki saatlik uçuşlar gerçekten de çok yorucu. Hele benim gibi ayaklarını bir yere sığdıramayanlar için. Ne yapsam uyku tutmuyor o yüzden. Sersem gibi iniyorum. Bir türlü bitmek bilmeyen yol ise ya film seyrederek, ya da bir şeyler okumaya çalışarak geçiyor. İşte bu yolculuğun kitabı oldu Sisli Gece. Öykü kitaplarını baştan başlayıp sonuna kadar okuduğumu hatırlamıyorum. En fazla birkaç öykü peş peşe okuyup, sonra devam ederim diye bırakıyorum genellikle.

Bu sefer de öyle başladım. Geride gündemi yoğun günler, haftalar bırakmıştım ya, o yüzden zihnim bir türlü odaklanmak bilmiyor. Alıp savuruyor bir yerlere. Kâh Suriye’ye, kâh her gün sıradan hale gelmiş gözaltılara, tutuklamalara, tepemizden sürekli boca edilen atarlanmalara ve yaşadığımız küçük yerin incir çekirdeğini doldurmayan laf ebeliklerine…

Kitabı açtım. İlk öykü “Bir Ölümün Ardı Sıra”. Bakıcı hanımın telefonu ve “Beyefendi, annenizi az önce yitirdik” haberiyle başlayan öykü. Sanki her gün alınan bir haber gibi, o kadar sıradan…

“Aslında sıralı ölümler sarsmaz beni. Hanidir yatalaktı kadıncağız. Neyse ki, melek gibi bir bakıcısı vardı, sağ olsun, o ne gerekirse yapıyor ediyordu.”

Ölüm evi. Gelenler gidenler. Camide ve mezarlıkta ve en son dua faslında karşılaşmalar, biri ötekinin tekrarı karşılıklı cümleler… Ve kırk yıllık evin kapanması, boşaltılması, eşyalardan, kalanlardan, anılardan… Her birimizin başından geçen ya da geçecek olanın olabildiğince sade anlatımı.  Hikâyenin konusu ve kurgusunda sizi alıp sürükleyecek, acaba sonunda ne olacak beklentisi yaratacak hiçbir şey yok.  Ama garip bir şey var o sadelikte, ne olduysa ya da ne duyumsandıysa basitçe sıralanan cümlelerde. Oradan oraya savrulan zihnim sakinleşiyor giderek, okudukça, gevşediğimi hissediyorum.

 

“Ev de, bir aya kalmadan iyice bir paraya satıldı. Yeni sahibine teslim edilmeden önce son bir kez görelim dedik. Oğlum da bize katıldı. Babaannesinin eviydi ne de olsa.

Odaları gezerken oğlum, ‘Perdeler niye duruyor baba?’ dedi.

Ben karıma döndüm, karım bana döndü. Doğru yahu, niye duruyordu?

Kapıcıyı aradık. Bir merdivenle geldi, söktü birer birer, katlayarak yere yığdı. Sonra ne yapayım bunları dercesine yüzümüze baktı.

‘Senin olsun. İster kullan ister sat!’ dedik. Evet pahalı perdelerdi ama eve götürsek ne yapacaktık? Onları da satalım desek, yine bir yorgunluk…

Bir zaman daha oyalandık. Ne tuhaf? Her yerde sesimiz yankılanıyordu. Oysa annemin zamanında öyle yankı falan duyulmazdı.”

 

İşte böyle…

Bir iki öykü okur ara veririm diye başladığım kitap, yolculuk sonunda hemen hemen bitmişti.

Kitabın arka kapağını kim yazmışsa, her öykü sonunda hissettiklerimi birebir yansıtmış diye düşündüm.

“Kimileyin bir anının izinden, kimileyin bir öykünün arayışında… Karanlık bir günde perdeye vuran bir günışığı gibi ferahlatıcı bu öyküler.”

Adil İzci, Sait Faik gibi bir adalı. On altı öykünün yer aldığı Sisli Gece’de de adaya ve adalılara dair çok şey var. “O ne Marmara’ydı!” ise ayrı bir yere konmalı. Kınalıadalı Kirkor Efendi’ anlatıyor. “Yaaa o ne Marmara’ydı! O zamanları bilmeyen göremeyen sanır ki yalan! Sanır ki palavra! Kirkor Efendi yine atıyor. Vallahi ne atıyorum ne tutuyorum. Hemen hemen kırk elli yıl öncesine kadar öyle idi. Oltanı salla, cigaranı yakmadan elin titrer. Hele dursun cigaran paketinde. Aha ilk kısmetin geldi. Mevsimine göre hangisini istersen. Uskumru mu? Palamut mu? Baba torik mi? Sultan lüfer mi? Pırıl pırıl istavritler mi? Bir parlar bir söner izmaritler mi? Bak sana anlatayım iki gözüm…”

Ama benim en çok sevdiğim öykülerden biri “O Yüz Senin Bu Yüz Benim” oldu. “Asıl sorun öyküsü olan yüzleri bulmak… Ondan sonrası iyi bir kurgu… İyi bir anlatım… Onlar da size bağlı!” diyen bir yazar dostunu konuşturduğu öykü. Ve bu yüzlerin peşinde bir ada vapuru yolculuğu. Yeni sevgili bir genç kızla bir delikanlı arasındaki diyalog. Yüzleri izlemekten öteye geçip diyaloğun parçası olmak zorunda kalan anlatıcı…

Sisli Gece, Adil İzci’nin beşinci öykü kitabı. Ayrıca Şiir, Deneme-Anlatı, Anı, Kent Monografisi ve Çocuklara yönelik Şiir, Anı, Öykü ve Romanları var. İzci’nin Canım Ada adlı öykü kitabı 2021 yılında “Oktay Akbal Öykü Ödülü’nü kazandı.


Yayınlanma Tarihi: 08 Ocak 2025  /  Son Güncellenme: 08 Ocak 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.