Paylaş
Tüm Sayılar      2025      Sayı 235 – Ocak 2025      Rastlantısal Karşılaşmalar ve Tiraje Dikmen Evi

Rastlantısal Karşılaşmalar ve Tiraje Dikmen Evi

Yüksek Mimar


Tiraje Dikmen (Büyü - Tuval üzerine yağliboya, 73x92cm, 2002)

Prens Adaları’nın Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesi sürecine ve Adalar’ın sivil toplum hareketine Türk resim sanatının önemli sanatçılarından Tiraje Dikmen’in katkıları göz ardı edilmez.

Tiraje Dikmen (1925-2014), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. 1943-1948 yılları arasında, İstanbul’da, Güzel Sanatlar Fakültesi’ne ve eş zamanlı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ne devam etti.

Prof. Kessler yönetiminde İstanbul’daki Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları isimli doktora tezini tamamladı fakat doktorasını almadan resim sanatı alanında çalışmalarına devam etmek üzere Güzel Sanatlar Fakültesine girişi ile Leopold- Levy’nin katılımcı öğrencisi oldu.

Atatürk’ün yönlendirmesiyle Türk Hükümeti tarafından 1936 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümü’nü yeniden düzenlemek ve çağdaş bir eğitim uygulamak üzere davet edilen Leopold-Levy’nin de Tiraje ile ilk karşılaşması o zaman oldu. Bu rastlantısal karşılaşma iki farklı dünya insanının gerek ortak sanat anlayışları ve duygu paylaşımlarının hazırlayıcısı oldu.

Tiraje bir yıl sonra 1949’da Fransız hükümetinin verdiği öğrenci bursu ve Levy’nin desteğiyle Paris’e gitti, önce Hukuk ve İktisadi Bilimler Fakültesi’ne kaydoldu, ardından 1949 ile 1954-1955 yılları arasında École du Louvre’da Sanat Tarihi eğitimi aldı. Levy ile İstanbul’da 1943’de Akademi’de başlayan yakınlaşmaları ve resim çalışmaları aynı zamanda Levy’nin de on üç yıl sonra Akademiden ayrılıp Paris’e döndüğü döneme denk gelir.

İkilinin yakın dostluk, yoldaşlık ve sırdaşlık ilişkisi Leopold Levy’nin 1966’daki ölümüne kadar yirmi üç yıl boyunca aralıksız sürdü.  Levy, Paris’teki ailesi ve çocuklarına rağmen mirasını -hattâ Gustave Eiffet tarafından tasarlanmış atölyesini ve tüm resimlerini- Tiraje’ye bıraktı. Tiraje Levy’e karşı duyduğu sevgi ve sorumluluk gereği tüm çalışmalarının ayrıntılı bir arşivini hazırladı ve o tarihten itibaren çalışmalarını Levy’nin Paris sanat çevresi için simgesel değeri olan bu tarihi atölyede sürdürdü.

Bu derin dostluk yaşadıkları koşullara rağmen aralarındaki duygusal yakınlaşmayı pekiştirmiş ve her ikisinin de sanatını etkilemiş olmalıdır.

Paris’te bulunduğu dönemde Leopold Levy ile sürdürdüğü on yedi yıllık çalışma Tiraje’nin, Paris’in sanat ortamında entelektüel ilişkiler kurmasına da olanak sağladı.

O yıllarda Max Ernst, Man Ray, Jacques Herold, B. Condras, Charles Estienne gibi sanatçı, yazar ve eleştirmenlerle beraber sergiler açması ve onlarla yakın ilişkileri sanat yaşantısında kendi üslubunu yaratmasına yol açtı. Minimalizme uzanan ve kavram temalar üstüne yaptığı soyut çalışmaları Paul Klee, Max Ernst, Picasso, Duchamp gibi dönemin avangart birçok sanatçı, yazar ve şairin eserleri ile birlikte sergilendi.

Mayıs 1968 olayları sırasında Paris’te yaşananlara ve devrimci öğrenci hareketlerinin yarattığı politik çatışmalara odaklanan Tiraje, Mai 1968 isimli resim dizisi ile önce Paris’te iki sene sonra da İstanbul’da açtığı ilk kişisel sergisinde ilgi ve takdirle izlendi. Yapıtları genelde soyut kavramlar üzerine modern Türk resmine yön vermesi açısından önem kazandı.

1990’dan itibaren değişen Avrupa’nın ve işçi hareketlerinin izleğinde çalışmalarında “Göç” temasını işlediği yapıtlar üretti. Hareket halindeki kitleleri yorumladığı kompozisyonlara 2000’lerden sonra daha fazla metafizik alanına dayandırdığı “Büyü” teması eklendi. Bu iki tema doğrultusunda gerçekleştirdiği son sergisi, 1996 yılında İstanbul’da Milli Reasürans galerisinde açıldı.

Tiraje 1980’lerden itibaren ağırlıklı olarak İstanbul’da yaşamaya başlamaya karar verdiğinde   Büyükada’da doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği aile köşküne tekrar yerleşti. Bahçelerönü Sokağı’nın sessiz ve ağaçlıklı yolu üzerinde sahile kadar uzanan zarif bir parsele oturtulmuş bu köşk, dönemin Art Deco üslubunu yansıtan harika bir yapısıdır ve 1934 yılında babası Cafer Fahri Dikmen tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüzde artık pek bulunmayan, denize kadar uzanan büyük bahçesiyle tescilli modern mimarlık mirası olan evin mimarı Mikael Nuriciyan ve kalfası Hristos Dimopoulos, yapıya ait Art Deco tarzını Dışavurumcu bir üslupla yorumlayarak inşa etmişlerdir. Bina 1934 yılından yakın zamana kadar orijinal haliyle kalmış, hemen hemen hiç tamir görmemiş hatta boyanmasına bile gerek kalmadan zamana karşı kendi orijinal haliyle korunmuştur.

2020 yılıydı, Pandemi biraz hafiflemiş Ada’ya dönüşler hız kazanmıştı. Doğa, Ada canlıları, sokaklar, ağaçlar, hatta yapılar bile dinlenmiş yeni bir döneme başlamak üzereyken, Bahçelerönü Sokak’ın bu kendine has kültür mirası yapının inşaat sahasına dönüştüğünü gördüm, içim sızladı.

Ne yazık ki günümüzde tescilli modern mimarlık mirası olan bu yalı ev, bilgisiz ve görgüsüz kişilerin ilgili ve yetkili olduğunu bildiğimiz kurumlardan basit onarım izni alarak tadilatına başlamalarıyla kabuk değiştirdi. Yapının öncelikle mimari üslubuna ait muazzam değişiklikler fütursuzca yapılıyor, kotlarla oynanıyor, iç mekanların orijinal dokusu ve yapı malzemeleri seramikler çiniler taş yüzeyler ahşap işçilikleri yok ediliyordu. Bina güzelim taş dokusundan sıyrılarak tuhaf bir beyaza boyanmış, pencere pervazları gereksiz bir anlayışla kırmızı çerçeveler içine alınmıştı. Bahçedeki ağaçların bir kısmı sökülmüş, bahçenin farklı bir köşesine bir şantiye barakası yerleştirilmişti. Deniz cephesinden bakıldığında değiştirilen kotlar ve yapılmış doğal olmayan setlerin yapı ile ilişkili perspektifinin ciddi bir gayretle bozulduğunu gördüm.

Bir Kültür Mirası yapısının nasılda hoyratça tahrip edilebileceğinin kanıtıydı bu kısa sürede yaşananlar. Ve artık binaya ait dönemin sıva işçiliğini öğrencilerine göstermeye gelen hocaların, mimarlık öğrencilerinin göreceği hiç bir şey kalmamış olması Ada’nın tarihsel mimari dokusuna en büyük zararı vermişti…

Tiraje 1 Eylül 2014’te öldü. Büyükada’da Tepeköy Mezarlığı’nda mütevazi bir mezara defnedildi.

Dikmen’in Büyükada’daki evinin ve sanat arşivinin tamamen değerlendirilerek Tiraje’nin mirası olarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne bırakılması arzusu uzun süre hukuki anlaşmazlıklar nedeniyle sonuçsuz kaldı. Bugün ne yazık ki kız öğrencilere eğitim bursu verilmek kaydıyla milyonlarca lira değerinde gayrimenkul ile değer biçilemeyecek sanat yapıtlarından oluşan kültürel mirası halen tehlike altındadır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Dikmen’in eserlerinin halen üniversitenin yediemininde bulunduğunu ve saklandığını yakın zamanda açıkladı.

Ne yazıktır ki davalar halen Adalar Sulh Hukuk Mahkemesi’nde devam ettiğinden, henüz miras bırakılan gayrimenkuller ve nakit para Tiraje’nin vasiyeti ettiği biçimde değerlendirilememektedir.


Yayınlanma Tarihi: 08 Ocak 2025  /  Son Güncellenme: 08 Ocak 2025


Bu yazı hakkında yazarımıza ve editörlerimize iletmek istedikleriniz mi var?
Aşağıdaki formu kullanarak kendisine ulaşabilirsiniz.
(Bu formdaki bilgiler, yazarımız ve editörlerimizin mail adreslerine iletilecektir.)


Çerezleri Yönetin!

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet verebilmek, güvenlik ve sizi tanımak adına çerezler kullanmaktayız, detayları öğrenmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Gizlilik Politikanızı ve KVKK Aydınlatma metnini okumak için buraya tıklayınız.

Eğer sitede gezinmeye devam edersiniz politikamızı onaylamış sayılacaksınız.